9 Şubat 2012 Perşembe

SAYAN" CHP MEZHEP PARTİSİ OLUYOR"




Savcı SAYAN "CHP Mezhep ve Köken Partisi Oluyor"
Habertürk'de Didem Yılmaz'ın sunduğu Gün Ortası programında CHP'deki çifte kurultay tartışıldı. Programa telefonla bağlanan CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, CHP'nin bir çok yerde mahalle delegelerinin belirlendiğini ve kısa bir süre içinde biteceğini söyledi.

CHP Mezhep Partisi Oluyor

İsa Gök, ''CHP şu anda genel merkezin verdiği talimatla tek etnik bir temele ve tek bir mezhebe dayanarak yeniden oluşturuluyor. Parti omurgasını kaybediyor.'' diye konuştu.

Didem Yılmaz, ''Lütfen çok net konuşur musunuz? Tek bir mezhep derken neyi kastediyorsunuz?'' diye sordu.

Gök, ''Bunu zaman içinde herkes görecek, Ankara'da oluşturulan mahalle delegelerini inceleyin, büyük çoğunluğu bir ilimizden ve bir yapıdan gelmedir. CHP, tek bir ile ve o ile komşu iki ile sıkıştırılamaz, CHP Anadolu'nun partisidir'' dedi.

Kılıçdaroğlu'nun Alevi Olması CHP'de Rahatsızlık mı Yaratıyor?

''Kemal Kılıçdaroğlu'nun Alevi olması CHP'nin bir kesimini rahatsız mı ediyor?'' diye soran Didem Yılmaz'a Gök'ün cevabı, ''CHP sol temelde siyaset yapan bir partidir. CHP, ideolojik bir tutum sergiler. Ama CHP ideolojik yapıdan uzaklaştırıldığı için, ne yazık ki parti mezhepler arası kavgalar içine atıldı'' diye yanıt verdi.

"CHP'de sol anlamında kimsenin yaşamasına izin verilmiyor" diye sözlerine devam eden Gök, "Genel Başkan ikinci bir kurultaydan bahsediyor bu tüzüğe ve hukuka aykırıdır, padişahlık yetkisinin kaldırılmasını istiyoruz" diye konuştu.

Savcı Sayan'a Mezhep Sorusu

Didem Yılmaz programın diğer konuğu CHP eski MYK Üyesi Savcı Sayan'a da, "CHP tek bir mezhep üzerine mi yoğunlaşıyor, CHP'de bölünmemi yaşanacak?" diye sordu.

Savcı Sayan, ''Ben Yıllardır CHP'de görev yaptım . Bu zamana kadar CHP'de hiç mezhep ayrımı görmedim. Bunlar hoş şeyler değil. CHP herkesi kucaklayabilecek bir partidir'' şeklinde yanıt verdi.

Deniz Baykal'ı Parti'nin Başında Görmek İstiyor musunuz?

Didem Yılmaz, "Sizin hayalinizde de Deniz Baykal'ı tekrar partinin başında görmek var mı?" diye sordu.

Sayan, ''Böyle şahsi bir düşüncem olabilir, fakat buna partinin delegeleri karar verir. Bizim bugünkü amacımız Deniz Baykal, Önder Sav, Kılıçdaroğlu konusu değildir. Bizim amacımız güçlü bir muhalefettir, güçlü muhalefet iktidar getirir'' diye konuştu.


Kılıçdaroğlu Bırakmalı

Savcı Sayan sözlerini, ''Kılıçdaroğlu ismini altın harflerle CHP tarihine yazdırmak istiyorsa; ben bu işi beceremedim, partimi yönetemedim diyerek yeni bir oluşum yapmalı, yeni bir kadro çıkarmalıdır'' diye konuşarak Kemal Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkanlığı bırakması gerektiğini söyledi.



2 Şubat 2012 Perşembe

Onu Düzenlemek Kimseye Düşmez...!!! Çekin Pis Ellerinizi ATA'MIN üzerinden



MEB Özel Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan yönetmelik taslağı çok tartışılacak.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), kanun hükmünde kararnameyle (KHK) Teşkilat Yasası’ndan by-pass ettiği “Atatürk ilke ve ilkelerine bağlı yurttaş yetiştirme amacı” özel okullara da yansıdı. Cumhuriyet gazetesinin haberine göre, MEB Özel Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan yönetmelik taslağında pek çok tartışmalı düzenleme yer alıyor.

Bunlardan bazıları şöyle:

• Özel okullarda Atatürk’e tırpan: Özel okulların amaçları arasında yer alan “Öğrencileri Atatürk inkılâp ve ilkelerine ve anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan; insan haklarına ve anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmektir” ifadesi çıkarıldı.

• Atatürk köşesine by-pass: Özel okullardaki Atatürk köşesinin ayrıntılı olararak düzenlenmesine ilişkin hükümlerin tamamı çıkarılırken, Atatürk köşesinin kurumların girişinde temiz, düzenli ve kolayca görülebilecek en uygun yerde oluşturulması öngörüldü. Mevcut yönetmelikte, özel ilköğretim okullarında Atatürk köşelerinin okul binasının girişinde uygun bir yerde, temiz, düzenli, Atatürk’ün hayatını, inkılâplarını yansıtacak ve anlamlı bir kompozisyon oluşturacak şekilde düzenlenmesi hükmü yer alıyor.

• Gençliğe Hitabe kalkıyor: Özel ortaöğretim okullarındaki Atatürk köşelerinden Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi'nin kaldırılmasını öngörüyor. Mevcut yönetmelikte özel ortaöğretim okullarında Atatürk köşesinin zeminden yüksekte olması, Atatürk büstü veya maskının konulması, Atatürk’ün fotoğrafı, Türk bayrağı, İstiklal Marşı ve Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi'nin uygun biçimde asılması, madalyon, gravür, Atatürk’ün eğitimle ilgili sözlerine yer verilmesine ilişkin hükümler bulunurken, taslakta bu hükümlerin tamamı çıkarılmış durumda.

• Yabancı okul adlarına vize: Özel öğretim kurumlarına verilecek adların “Türkçe olması” şartı kaldırıldı.

T.S.K.'DA BİR DÖNEM KAPANDI.



Artık Rütbe Farkı Yok..
Bir süredir demokratik ülkelerde olduğu gibi sivillerin kontrolüne sokulan, atılan demokratikleşme adımlarıyla siyasete karışmasının önüne geçilen TSK; bu kez kendi içinde çok ciddi bir demokratikleşme adımı atıyor:


Haberturk.com'un haberine göre, yıllardır şikayet edilen ama yine yıllardır değişmeyen "orduevlerinde rütbe ve sınıf ayrımı" uygulaması son buluyor. TSK'ya ait sosyal tesislerdeki yemek salonlarında, kuaförlerde, plajlarda rütbe farkı ortadan kalkıyor. En basite indirgersek, "SubayKuaförü," "Üstubay Kuaförü," "General Kuaförü" tabelaları iniyor!


AMAÇ: DAYANIŞMAYI ARTIRMAK
Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel'in emri ve Genellkurmay II. Başkanı Org. Hulusi Akar imzasıyla ilgili birimlere gönderilen "Sosyal Tesislerin Kullanımı" konulu o yazı ele geçirildi.

İşte, Genekurmay Başkanlığı'ndan 16 Ocak 2012 tarihinde gönderilen ve "Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları arasındaki dayanışmayı artırmak, moral ve motivasyona katkıda bulunmak" amacıylaorduevleri, askeri gazinolar, sosyal tesisler ile TSKözel, özel/yerel ve kış eğitim merkezlerinde yapıldığı vurgulanan yeni düzenlemeleri içeren o belgede yazanlar:

--
1. Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları arasındaki dayanışmayı artırmak, moral ve motivasyona katkıda bulunmak maksadıyla; orduevleri, askeri gazinolar, sosyal tesisler ile TSK özel, özel/yerel ve kış eğitim merkezlerinde aşağıdaki düzenlemeler yapılacaktır.

a. Tesislerde genel kullanıma açık tüm yerlerde statüleri belirtilen (general, üstsubay, subay) bölümleme yapılmayacaktır.
b. Otel, oda, masa, koltuk grubu, asansör, plaj, yemek salonu, berber, kuaför, vb. Yerlerde statüleri gösteren her türlü yazıve işaret kaldırılacaktır.
c. Otel, lokanta vb. Kullanım alanlarından istifade etmek isteyen rütbe ve makam sahibi personel için rezervasyon yaptırılabilecektir.
ç. Özel misafirler, yabancı konuklar ve resmi toplantılar için ayrılan özel salonlar muhafaza edilecek, rütbe ve makam sahipleri ile yerli/yabancı misafirlere tahsis edilebilecektir.

2. Söz konusu uygulama ile personel arasındaki sevgi, saygı ve bağlılığın artırılmasına katkı sağlayacak sonuçlara ulaşılmasının, bu tesislerin kuruluşlarında oldukları Komutanlıkların ilgi ve yaklaşımına bağlı olduğu, bu konudaki en önemli görev ve sorumluluğun tesis yöneticilerinin üzerine düştüğü göz önünde tutulacaktır.

3. Orduevleri, askeri gazinolar, sosyal tesisler ve TSK özel, özel/yerel, yerel ve kış eğitim merkezlerinde statü farklılıklarının etkisinin en aza indirilerek tesislerden azami ölçüde yararlanılmasında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gelenek ve göreneklerine uygun tavır ve davranışta bulunmaları hususunda, personel ve aileleri gerekli hassasiyet, gösterecektir.

GENERAL VE TEĞMEN BİRLİKTE ÇAY İÇECEK
Bugüne kadar, subay orduevine giren bir subay, kıdem ve rütbesine göre ağırlanıyor, bölümlemeler de buna uygun yapılıyordu. Mesela bir üsteğmen, üstsubay yazılı bölümlere giremiyor ve generaller kendi salonlarına, lokantalarına sahip oluyordu. Hatta asansörleri bile farklı olabiliyor, üzerinde de o asansörün hangi rütbeden askere ait olduğu belirtiliyordu. Daha da ötesi, aynı farklılıklar eşler ve aile fertleri için de geçerliydi. Eş ve ailelerin faydalandığı kuaförler, plajlar bile statülere göre ayrılıyordu. Mesela yan yana bulunan üç bayan kuaförünün üzerlerinde "Subay Kuaförü," "Üstubay Kuaförü," "General Kuaförü" yazıyordu..
Sözkonusu yazıyla işte bütün bu ayrımlar ortadan kalkıyor. Rütbe ayrımlarını belirten her türlü yazı ve tabelalar siliniyor. Bu, orgeneral ve teğmenin artık aynı masada yemek yiyeceği, çay içeceği anlamına geliyor.

KİMLER FAYDALANABİLİYOR?
Orduevleri, askeri gazinolar ve sosyal tesislere ilişkin 20 Ağustos 2000 tarihinde yayınlanan yönetmeliğin 3. bölüm, 10. maddesinde sözkonusu yerlerden kimlerin faydalanabileceği ise şöyle belirtiliyor:

Madde 10- Ordu evleri, askerî gazinolar ve sosyal tesislerden;
a) Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup subay, astsubay ve emeklileri ile bunların bakmakla yükümlü oldukları aile fertleri,
b) Muvazzaf veya emekli personelin, sağlık fişini kullanma hakkını kaybeden çocukları ve bunlardan evli olanların eşleri (gelin-damat) ile bakmakla yükümlü olunmayan baba ve annelerinden, günü birlik kart verilenler,
c) Tanınmış kişilerden oldukları için, 6/9/1961 tarihli ve 10889 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliğinin 31/3/1972 tarihli ve 14145 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan değişik 664 üncü maddesi hükümlerine göre garnizon komutanlıklarınca kart verilenler,
d) 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanununa tâbi yedek subaylar, faydalanır.
  

Ve Gençliğe Hitabe kalkıyor !




Yeni "özel okullar yönetmeliği", Atatürk ve 'Gençliğe Hitabe' tartışması yarattı.
Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğü'nce hazırlanan yönetmelik taslağında pek çok tartışmalı düzenleme yer alıyor.

Cumhuriyet gazetesinin haberine göre bunlardan bazıları şöyle:

- Özel okulların amaçları arasında yer alan "Öğrencileri Atatürk inkılâp ve ilkelerine ve anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan; insan haklarına ve anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmektir" ifadesi çıkarıldı.

TÜRKÇE İSİM ŞARTI KALKTI

- Özel ortaöğretim okullarındaki Atatürk köşelerinden Atatürk'ün Gençliğe Hitabe'sinin kaldırılmasını öngörülüyor. Mevcut yönetmelikte özel ortaöğretim okullarında Atatürk köşesinin zeminden yüksekte olması, Atatürk büstü veya maskının konulması, Atatürk'ün fotoğrafı, Türk bayrağı, İstiklal Marşı ve Atatürk'ün Gençliğe Hitabe'sinin uygun biçimde asılması, madalyon, gravür, Atatürk'ün eğitimle ilgili sözlerine yer verilmesine ilişkin hükümler bulunurken, taslakta bu hükümlerin tamamı çıkarılmış durumda.

-Yabancı okul adlarına vize: Özel öğretim kurumlarına verilecek adların "Türkçe olması" şartı kaldırıldı.


PKK Liderleri Neden Paketlenmiyor...?




Amerikan askerleri Usame bin Ladin’i nasıl aldıysa, bizimkiler de Karayılan’ı veya diğerlerini alamazlar mı?
Habertürk'ten Fatih Altaylı, örgütün lider kadrosundan 'Bir karayılan'ı, bir Fehman Hüseyin'i' 'Paketlemek Çok mu Zor?' dedi, SAT’ları, SAS’ları, bordo berelileri hatırlattı ve "Eğer bu askerlerimizin kabiliyetleri hakkında anlatılanlar doğru ise çok zor olmasa gerek." diyerek "Bunların yakalanıp getirilmesi halinde anlatacakları şeyler pek de hoşa gitmeyecek." mi imasında bulundu.

İşte Altaylı'nın yazısının ilgili bölümü:
Doğrusunu isterseniz ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, terör örgütünün lider kadrosunu ele geçirmek istemediğini düşünüyorum.
Öyle ya, 30 yıllık terörle mücadele tarihimizde yakalanıp bize teslim edilen Abdullah Öcalan ve örgütle kavga edip ayrılmak zorunda kaldıktan sonra peşmergelerin yardımıyla Türkiye sınırına yakın bir yerde aldığımız Şemdin Sakık dışında, örgütün lider kadrosundan hiç kimse ele geçirilemedi.
Yoksa çok mu zor bunları yakalayıp Türkiye’ye getirmek ya da yerinde ortadan kaldırmak.
Bir karayılan'ı, bir Fehman Hüseyin'i.
Neredeyse çocukluğumuzdan beri hikayeleriyle büyüdüğümüz SAT’larımız, SAS’larımız, bordo berelilerimiz yok mu?

Tüm savaş oyunlarında en iyi, en süper komandolar seçilen, sineği gözünden vuran, dağda aç susuz üç ay yaşayabilen, paraşütle atlayan, suyun dibinde giden müthiş askerlerimiz.
Çok mu zor bunlardan bir veya birkaç bölüğü Kandil’e indirmek.

Ani bir baskınla lider kadrodan birkaç kişiyi paketlemek.
Eğer bu askerlerimizin kabiliyetleri hakkında anlatılanlar doğru ise çok zor olmasa gerek.
Amerikan askerleri Usame bin Ladin’i nasıl aldıysa, bizimkiler de Karayılan’ı veya diğerlerini alamazlar mı?
Ya birisi çıksın desin ki:” Nerede bizde öyle kabiliyet.”

Ya da birisi çıksın desin ki: “Emretsinler beş dakikada alıp gelelim.”
30 yıldır bu niye yapılmadı hiçbir fikrim yok. Böyle bir olayın terör örgütüne vuracağı darbe, yaratacağı moral çöküntü tahayyül dahi edilemez.

Ama nedense yapılmıyor.
Nedense denenmiyor bile.
Niye bilmiyorum.
Aklıma tek bir şey geliyor.
Bunların yakalanıp getirilmesi halinde anlatacakları şeyler pek de hoşa gitmeyecek.
Eğer öyle ise vah bizim halimize.



ŞOK..ŞOK..ŞOK..İDDİA..Gizli Tanıktan Şok Çatlı İddiası



Ergenekon davasında dinlenilen ''Gizli tanık Poyraz'', Abdullah Çatlı ile Gonca Us'un Susurluk'taki kaza sırasında ölmediğini, boyunları kırılarak öldürüldüğünü iddia etti.


Birinci ''Ergenekon'' davasında dinlenilen ''Gizli tanık Poyraz'', Abdullah Çatlı ile Gonca Us'un Susurluk'taki kaza sırasında değil, boyunları kırılarak öldürüldüğünü, bunu Veli Küçük'ün de bildiğini iddia etti.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada dinlenilen ''gizli tanık Poyraz'', savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in sorularını yanıtladı.

Pekgüzel'in ''Abdullah Çatlı'yı tanıyor musunuz?'' sorusuna gizli tanık, ''Allah rahmet eylesin, toprağı bol olsun'' diye yanıt verdi. Savcı Pekgüzel'in, tekrar tanıyıp tanımadığını sorduğu gizli tanık, aynı cevabı verdi.

Pekgüzel'in, ''Sedat Peker de aynı şeyi söylüyor'' sözleri üzerine gizli tanık, ''Sedat Peker onu tanımaz. Çatlı'yı çok iyi tanıyan Drej Ali, Muhsin başkandır. Çatlı'yı eskiler tanır. Peker'in yaşı yetmez'' dedi.

Pekgüzel'in Susurluk kazasıyla ilgili bilgisi olup olmadığını sorduğu gizli tanık, ''Kaza haberini ilk alan Veli Küçük'tür'' diyerek, Abdullah Çatlı ve Gonca Us'un kaza nedeniyle değil de 3-4 kişi tarafından boyunları kırılarak öldürüldüğünü iddia etti.

''Gizli tanık Poyraz'', kaza geçiren arabayı arkadan takip eden Sedat Bucak'ın koruması ''Abaza Yalçın''ın eski özel harekatçı olduğunu ifade ederek, ''Kaza yerine anında gelen Abaza Yalçın'dır. Ben Abaza Yalçın ile sohbet ettim. Bana kazadan değil de boyunları kırılarak öldürüldüğünü söyledi. Kaza haberini ilk alan Veli Küçük, boyunlarını kıran 3-4 kişi de biliyor. Bunları açıklasın. Benim çok iyi bilgim var ama ispatım yok'' şeklinde konuştu.

-''Babalar üstü baba''-

Gizli tanık, Sedat Peker'in yaşının genç, gözü kara ve atak olmasının Veli Küçük'ün dikkatini çektiğini belirterek, ''Veli Küçük tam aradığını bulmuştu. Sedat Peker gibi birini bulduğu için havalara uçuyordu. Küçük önce, Hadi Özcan'a, ardından da Kürşat Yılmaz'a babalar üstü baba olmayı teklif etti. Onlar kabul etmeyince de Sedat Peker'e teklif etti. Bundan sonra Sedat Peker'in etrafına Veli Küçük'ün itirafçıları yerleştirildi'' diye konuştu.

Peker'in arkasındaki gücün Veli Küçük ve Korkut Eken olduğunu söyleyen gizli tanık, ikinci ''Ergenekon'' davasının tutuksuz sanığı Adil Serdar Saçan'ın, Sedat Peker'i gözaltına aldığını belirterek şöyle devam etti:

''Önceleri Adil Serdar Saçan'ın adını duyan fellik fellik kaçıyordu. Peker'in gözaltına alınması ve güzelce bir sorgulanması üzerine Veli Küçük, Saçan'a tehditler yağdırdı. Araya Korkut Eken girdi. Daha sonra da Adil Serdar Saçan korktu, Küçük'ün tarafında geçti.''

Gizli, tanık, ikinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı eski Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin ile Veli Küçük'ün birebir bağlantısı olduğunu da iddia etti.

Bu arada, mahkeme heyeti tarafından ''ara verildiği sırada sanıkların duruşma salonundan çıkabileceklerine'' ilişkin ara karar olmasına rağmen, bazı sanıkların Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese'den izin alarak salondan ayrıldıkları görüldü.

Tutuklu sanıklardan Veli Küçük de, gizli tanık kendisiyle ilgili iddialarda bulunduğu sırada, ''Dinlemek istemiyorum. Artık midem bulanıyor'' diyerek salondan ayrılmak istedi. Başkan Özese'nin ''Sizinle ilgili konuşuyor'' sözleri üzerine Küçük, avukatının salonda olduğunu belirterek, ayrıldı.

Duruşma ertelendi.

Memura 2012 İçin Öngörülen Zam Oranı




Yaklaşık 2,5 milyon memurun beklediği zam oranı kulislerde konuşulmaya devam ediyor. İşte memur ve memur emeklisi için 2012'de öngörülen zam oranı?...

Memur ve emeklisi için zam oranı bütçede şimdilik %11.25 öngörüldü. Oran görüşmede 1-2 puan artabilir.
Yaklaşık 2.5 milyon memur ve 2 milyon memur emeklisini ilgilendirecek Toplu Sözleşme Yasa Tasarısı 
Meclis'te kanunlaşma yolunda. Toplu Sözleşme öncesinde tasarı ile ilgili tartışmalar sürerken, yapılacak zammın bütçeye konan paraya göre yüzde 10 civarında olacağı ortaya çıktı. Edinilen bilgiye göre 2012 bütçesine memur zammı için yaklaşık yüzde 2.5 + 2.5 artış öngören kaynak konuldu. Buna ilaveten Toplu Sözleşme görüşmeleri de düşünülerek, 5 milyar lira dolaylarında bir ilave ödenek de ayrıldı. Hesaplamalara göre memura 1 puan ilave zam yapılması yaklaşık 800 milyon liralık bir kaynak gerektiriyor. Bu da 6.25'lik bir artış demek. Bütün bu hesaplamalara göre bütçedeki kaynak yıllık olarak memura yüzde 11.25 civarında bir zam yapılmasının öngörüldüğünü gösteriyor. Tabi toplu sözleşme görüşmelerinde bu miktarın değişmesi büyük ihtimal dahilinde. Burada 1-2 puanlık bir artışında söz konusu olabileceği konuşuluyor.

SENDİKA TEPKİSİ

Öte yandan toplu sözleşme görüşmelerinde memur tarafının başkanlığını yapacak olan Memur-Sen Başkanı Ahmet Gündoğdu, mevcut tasarının yeterli olmadığını belirterek, "'Daha önce mutabakata vardığımız temel konulardan biri olan hizmet kolu toplu sözleşmesinde her iki bakanla uzlaşmıştık. Bu uzlaşmaya göre yetkili sendikalar, hizmet kollarını ilgilendiren döner sermaye, ek ders ücreti gibi konuları sözleşme maddesi haline getireceklerdi. TBMM'ye sevk edilen tasarıda ise bütün bunlar yok sayılmış'' dedi. Türkiye Kamu Sen ise yaptığı açıklamada, tasarının arzu edilen noktada olmadığını belirtti.

HAKLAR KAYBOLMAZ

Memurların toplu sözleşme sonunda alacakları zam oranları tarih ne olursa olsun, 1 Ocak 2012'den itibaren geçerli olacak ve fark toplu olarak ödenecek.

Şair Uzman Jandarmadan İkinci Şiir. (Hak arayışı Uzman Jandarmayı Şair Yaptı)

Türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde uzman jandarmalarla ilgili haberleri  okumayan kalmamıştır muhtemelen. Astsubaylarla ...