VAN
Doğunun denizi diye anılan Van Gölümün çevresi Süphan, Nemrut, Kavuşşahap ve Artos dağlarıyla çevrili. Van Müzesi önemli Urartu eserlerine sahip.
Tatvan'a yarım saatlik mesafede ömrünüzde göreceğiniz en güzel krater gölünü de kaçırmanızı önermem. Van gölündeki adalardan Akdamar adası İhtiyarşahap Dağları yamaçlarından başlayan en güzel göl manzaralarını sunduğu için kaçırılmamalı. Adadaki antik kalıntılar ve kilise de meşhur. Erciş yönünde meşhur Ahlat mezarları var. Ahlat yakınlarında Süphan 4000 metrelik zirvesiyle muhteşem bir manzara sunuyor. Gölün kuzeyinde kalan Muradiye şelalesi ve çevredeki diğer küçük göller (Aygır, Erçek) birer günlük ziyareti hak ediyor
Süphan dağı
Bir zamanlar Volkan iken şimdi sönmüş olan bu dağımız Ülkemizin üçüncü büyük dağı olma özelliğine sahiptir.
Yerli ve yabancı turistlerin ihmal ettiği illerden biridir Van. Bulunduğu bölge, çevresi, coğrafi konumu, doğal kaynakları ve Van Gölü sayesinde çok eski zamanlardan beri kültürel ve siyasi bir merkez olmuştur. Türkiye’nin en büyük ve sağlam kalelerinden biridir Van Kalesi. Van ve çevresi Urartu, Hurriler,Hititler,Persler, Medler, Selçuklular ve Osmanlılara ev sahipliği yapmıştır. Urartu Medeniyetine de başkentlik yapmıştır ve o zamanki adı Tuşpa’dır.
Van hakkında daha geniş bilgi almak için Kültür ve Turizm Bakanlığının sitesini gezebilirsiniz. AyrıcaVan Valiliği ve Van Belediyesinin sitelerinde de geniş bilgiler var.
Van evleri şehrin geleneksel sivil mimarisini günümüze taşıyan önemli eserlerdir.Tarihi kaleinin güneyinde bulunan eski şehir ,çarşıları,sokakları,mahalleleri,han,hamam,taş döşeli caddeleri yanında evleri ile de görülmeye değerdir.
Adır kilisesi göl üzerindeki aynı adlı adada yer almaktadır.Adanın güney yakasında kurulmuştur.Manastır bin üçyüzbeş yılında yapılmıştır.Bin altı yüz yirmi birde aziz Georges kilisesi eklenmiştir.Yakınında bulunan sahildeki teknelerle ve iskelerden kiralanacak teknelerle gezilip görülebilir.
Oltu peyniri ,kahvaltılarıyla ünlü şehre gidince yenmeden dönülmeyecek olan bir şey varsa o da Van peyniridir.Oltu peyniri içerisine mahalli otlar katılarak yapılan güzel kokulu ve son derece lezzetli bir peynirdir.Yaz sonuna doğru küplere basılarak oprağa gömülerek kış için saklanır.Sodalı göl suyuna uygun inci kefali diye adlandırılan bol havyarlı bir balık türü yaşar.Az kılçıklı olan bu balık oldukça lezzetlidir.
El sanatları : Kilimleri ve Savat (gümüş) işlemeli el sanatları ürünleri bölgeden alınabilecek özgün hediyeliklerdir.
Gölde canavar olduğu düşünülsede bunun turizme katkısı olması için çıkarılmış bir efsane olduğu aşikar.
Van ilçeleri
Özalp Bahçesaray Çaldıran Edremit Başkale Çatak Erciş Gürpınar Gevaş Saray Muradiye
Komşu illere gelince Hakkari,Şırnak,Siirt,Bitlis,Ağrı ve doğuda İran.Coğrafya bakımından önemli bir konuma sahip olduğundandır ki çok birçok uygarlığın izlerini görmek mümkündür.
Van gölü Akdamar Adası
Türkiyenin ve dünyanın en büyük soda gölüdür.Dört bir tarafı dağlarla çepeçevre sarılmıştır.İçinde Akdamar Adır Çarpanak ve Kuş adaları olmak üzere dört ada bulunmaktadır.Suyu çok tuzlu ve sodalıdır.Her mevsim her saatte farklı bir renk alan gündoğumu ve günbatımının muhteşem olduğu göl bölge turizmine önemli bir katkı sağlamaktadır.En büyüğü Akdamar olan adalarda yapılar mevcuttur.Akdamar üzerinde ünlü bir kilise vardır.Kral Gagik tarafından dokuzlü yılların başında yaptırılmış olan kilise taş işçiliğinin en seçkin öreneklerindendir.gevaş iskelesinden dolmuş motorları çalışmaktadır.
AKDAMAR KLİSESİ
Akdamar Adası (Ahtamar, Ağtamar, Akhtamar biçimlerinde de yazılır; Ermenice: Աղթամար), Türkiye’nin Van ve Bitlis illeri arasında bulunan Van Gölü’nün içinde yer alan en büyük adadır.Akdamar Adası (Ahtamar, Ağtamar, Akhtamar biçimlerinde de yazılır; Ermenice: Աղթամար), Türkiye’nin Van ve Bitlis illeri arasında bulunan Van Gölü’nün içinde yer alan en büyük adadır.Van’ın Gevaş ilçesi sınırları içerisinde yer alan adada Ermeniler´den kalma bir kilise bulunur. Yüzölçümü 70,000 metrekare olan adanın toplam kıyı uzunluğu 3 kilometreyi bulmaktadır. En yüksek noktası deniz seviyesinden 1912 metre yüksekte bulunan adanın batı uçlarında yüksekliği 80 metreye ulaşan dik kayalıklar vardır.İsim EfsanesiAdanın adının nereden geldiğine dair yaygın halk hikâyesine göre, zamanında bu adada yaşayan Ermeni baş keşişin güzelliği dillere destan Tamar adında bir kızı vardır. Adanın çevresindeki köylerde çobanlık yapan bir genç bu kıza âşık olur. Bu genç Tamar’la buluşmak için her gece adaya yüzer. Tamar ise ona gece karanlığında yerini belli etmek için onu bir fenerle bekler. Bundan haberdar olan kızın babası, fırtınalı bir gecede elinde fenerle adanın kıyısına iner ve sürekli yer değiştirerek gencin boşuna yüzüp, gücünü yitirmesine neden olur. Yüzmekten gücünü yitirip, yorulan genç çoban boğulur ve boğulmadan önce son nefesiyle “Ah Tamar!” diye haykırır. Bunu duyan kız da hemen ardından kendini gölün sularına bırakir O gunden sonra ada Ah Tamar! ismi ile anlatılır. Bu hikâye Ermeni sair Hovhannes Tumanyan anlatimiyla efsanelesmistir.Bu efsanenin tarihi gerçeklerle alakasının zayıf olduğu şüphesizdir. 9. yüzyıldan itibaren kaydedilmiş olan Ağtamar adının Arapça ĞMR kökünden “kabartı, tümsek” anlamına gelen bir türev olması daha kuvvetli bir olasılık olarak değerlendirilebilir.Adın Türkçeleştirilmiş biçimi olan Akdamar 1980′li yıllardan bu yana TC resmî kurumları tarafından tercih edilmektedir.TarihçeAkdamar KilisesiAkdamar AdasıEn eski kaynaklarda adanın adı, Gevaş bölgesinde hüküm süren Ermeni Rştuni sülalesine atfen Rştunik Adası olarak geçmektedir. 705 yılında Vard Rştuni’nin adada öldürülerek Rştuni beyliğine son verilmesinden sonra ada ve yöresi, daha önce Başkale’de (Ağbak) hüküm süren Ardzruni sülalesinin eline geçmiştir. 908′de I. Gagik Ardzruni bazı Ermeni ve Müslüman beyleriyle anlaşarak Gevaş’ta (Vostan) kendini Vaspuragan Kralı ilan etmiş ve bilahare başkentini adaya taşımaya karar vermiştir. I. Gagik adada halen mevcut olan kiliseden başka müstahkem bir kasaba, saray, çarşı ve liman inşa ettirmiştir. Ada üzerindeki sivil yerleşimin 16. yüzyıl başlarına kadar canlı olarak varlığını sürdürdüğü ve 1535 Osmanlı-İran harbi’nde tahrip edildiği anlaşılmaktadır.16. yüzyıldan sonra sivil yerleşimin bulunmadığı adada Kutsal Haç’a (Surp Khaç) adanmış bir Ermeni manastırı hayatiyetini sürdürmüştür. 19. yüzyıl sonlarında 300 civarında keşişin ikamet ettiği manastır, 1895 ve 1915 olaylarından sonra terkedilmiştir.Ermeni Kilisesinin ruhani başkanlığı olan Gatoğigosluk makamı 10. yüzyıl ortalarından 1101 yılına kadar Ahtamar Adasında bulunmuştur. Makamın 12. yüzyılda Kilikya’ya taşınmasından sonra da Ahtamar Kilisesi 19. yüzyıla dek önderlik iddiasını devam ettirmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder