Şikeler Sizin Alt Ligler
Bizim
Sarı-kırmızılıların
Yıldızlar Ligi Elemeleri'nde 400
metre engellide 1995'li Mert Baş'ın lisansıyla 1992'li
Tugay Levent'i yarıştırdığı ortaya çıktı!
Galatasaray'ın basketbolda yaşadığı Cemal Nalga Skandalı'nın üstünden daha 2 yıl bile geçmeden bu sefer sarı-kırmızılı kulübün atletizm takımında benzer bir olay meydana geldi. Yaklaşık iki ay önce ENKA Tesisleri'nde gerçekleştirilen Yıldızlar Ligi Eleme Kademesi yarışlarında Galatasaray'ın başka bir sporcunun lisansıyla kaçak atlet yarıştırdığı ortaya çıktı. Olay şöyle gelişti:400 metre engellide 1995
doğumlu Mert Baş'ın lisansıyla, 1992 doğumlu Tugay Levent kaçak olarak yarışa
sokuldu. Mert Baş, o müsabakada koşmazken, onun adına yarışıp seriler sonucunda
12. olan Tugay Levent'in 1.03.15'lik derecesi Mert Baş'ın ismiyle müsabaka
sonuçları listesine yazıldı. Mert Baş'ın lisansıyla koşan Tugay Levent'in aynı
zamanda atletizm genç takımı kaptanı olduğu öğrenildi.
"BEN HİÇ YARIŞMADIM"
SABAH'ın ulaştığı Mert Baş konuyla ilgili olarak ilginç açıklamalar yaparken, aynı olayın Trabzon'daki bir yarışta da tekrarlanmış olabileceğinin ipuçlarını verdi: "Ben Beykoz Ortaçeşmespor Kulübü'nde futbol oynuyorum. Galatasaray adına ne ENKA'da ne de Trabzon'da yapılan atletizm müsabakalarında yarıştım. Çünkü Trabzon'a hayatımda hiç gitmedim."
Kaynak: http://www.sabah.com.tr/SabahSpor/Diger/2011/08/06/skandal2
Galatasaray'ın basketbolda yaşadığı Cemal Nalga Skandalı'nın üstünden daha 2 yıl bile geçmeden bu sefer sarı-kırmızılı kulübün atletizm takımında benzer bir olay meydana geldi. Yaklaşık iki ay önce ENKA Tesisleri'nde gerçekleştirilen Yıldızlar Ligi Eleme Kademesi yarışlarında Galatasaray'ın başka bir sporcunun lisansıyla kaçak atlet yarıştırdığı ortaya çıktı. Olay şöyle gelişti:
"BEN HİÇ YARIŞMADIM"
SABAH'ın ulaştığı Mert Baş konuyla ilgili olarak ilginç açıklamalar yaparken, aynı olayın Trabzon'daki bir yarışta da tekrarlanmış olabileceğinin ipuçlarını verdi: "Ben Beykoz Ortaçeşmespor Kulübü'nde futbol oynuyorum. Galatasaray adına ne ENKA'da ne de Trabzon'da yapılan atletizm müsabakalarında yarıştım. Çünkü Trabzon'a hayatımda hiç gitmedim."
Kaynak: http://www.sabah.com.tr/SabahSpor/Diger/2011/08/06/skandal2
Galatasaray ‘Şike yapmadım’
diyemez
BEŞİKTAŞLI eski yönetici
İhsan Kalkavan, Galatasaray’ın şike olaylarından kendini tecrit etme şansı
olmadığını iddia ederek, “Onların sütten çıkmış ak kaşığım, benim tarihimde de
bu yoktur deme şansı yok.
Geçen sezon şampiyonluğa
oynasaydı veya kümede kalma mücadelesi verseydi, bugün Galatasaray’ın bütün
yöneticileri bu işin içine girmiş olacaktı. Futbol tarihinde hiç unutulmayacak
8-0’lık maçları var. Bu maç Galatasaray tarihine yazılmış vaziyettedir.
Beşiktaş ismi ile şikeyi birbirine bağdaştıramıyorum. İftira atıldığı zaman 3
yılda bizi sadece 3 kere mağlup edebilmişlerdi. Yenilgileri de sıradan
takımlara karşı almıştık. Bu kadar güçlü bir takımın yöneticisi olarak beni
suçladılar” dedi.
Şike olayına dair
birşeyler yazmak lazımmış. Yazalım öyleyse. Soruşturmanın devam ettiği şu
günlerde kimin suçlu olduğunu, kimin olmadığını bilemiyoruz. Kimsenin günahını
almadan yazmaya çalışalım, öyle anlatalım derdimizi. Ama önce; Tribün Dergi
forumlarının yıldızı Septembır tarzıyla başlayalım. Şike yapan, şikeye bulaşan,
oyunu kirleten, maç satan, maç satın alan, izlediğimizi sahte kılan, takım
sevgisini ve futbolcu emeğini hor gören ne kadar insan varsa Allah hepsinin
belasını versin. Yargının vereceği ceza ikinci aşamada benim işin.
İkinci olarak; Fenerbahçe şike yapmadı. Fenerbahçeli bazı isimler şike yaptı. Fenerbahçe; Kadıköy'de kurulan, Dereağzı'nda büyüyen, Türkiye'ye mal olan; birçok branşı barındıran, sporcuların spor yapmasına vesile olan, insanları sosyalleştiren bir çatıdır. Bu tarz kurumlar birey üstüdür. Bunlar kalkıp şike yapamaz. Şikeyi Ahmet, Mehmet yapar. Önce bu farkı ortaya koyalım.
Fakat işin vahim durumu, bu Ahmet ve Mehmet'lerin en az Fenerbahçe kadar korunması, kollanması. Muhakkak kişi suçu ispat edilene kadar suçsuzdur. Fakat Fenerbahçeliler'in olaya verdikleri ortak tepkiler (istisnai durumlar olsa da), olaya baktıkları pencereler, ne yazık ki olayın kendisinden çok daha kötü.
Olay bir şekilde çözülecek. Yargı, federasyon bir karar verecek. Bu Fenerbahçe'nin büyüklüğüne zeval vermeyecek. Milan'a, Marsilya'ya birşey olmadığı gibi. Ama bugün yazılanlar, bugün söylenenler, bugün verilen tepkiler hiçbir zaman unutulmayacak. Toplum hafızası zayıf olsa da; bizler, yani hayatındaki birçok şeyi tuttukları takımların gerisinde bırakan insanlar, bugün verilen tepkileri unutmayacak.
Sizinkiler Şike Yapmadı Mı?
Bilmiyorum. Yapmış olabilirler. Şahsen ben yapmadım. İçim rahat. Yapan varsa cezasını versinler.Bir Fenerbahçeli olarak,üzülüyorum.O kadar. Sevda, sevgi, aşk adı her neyse, değil bir alt ligde amatör de bile devam eder. Böyle bir olay başımıza gelirse tek isteğim 1993 ve 2006 şampiyonluklarının temiz olması olur. Diğerleri önemli değil. 1993 ve 2006'nın bende yeri farklı. Tabi başkası için de diğerleri farklıdır.
Neyse, sonuç olarak Galatasaraylı ile Fenerbahçeli arasındaki fark bugün ortaya çıkıyor. İki kulüp, iki camia arasında büyük fark olmadığını düşünüyordum. Yanılmışım. Cemal Nalga olayına verilen tepkiler ve bu olaya verilen tepkiler iki kulüp arasındaki farkı ortaya koyuyor. Böyle olsun istemezdim.
Bire Karşı 17
Hala aynı argüman. Aziz Yıldırım çok büyük başkan. Şike suçundan sorgulanırken bile ona inanlar ve tapanlar var. Bu atmosferi kolay yaratmadı. Uzun yılların birikimi. Bütün dünyanın Fenerbahçe'nin karşısında olduğu düşüncesini yaydı. İnsanlar inandı. Bugüne kadar Fenerbahçe'nin kötülüğünü istediği iddia edilen kurum ve kişilerin listesi Kadıköy'den Samndıra'ya yol olacak vazieyete geldi. Öte yandan Türkiye'nin yarısının da Fenerbahçeli olduğu söyleniyor. Hani neredeyse kim bu Erol Egemen'e bağlayacağız.
Korku imparatorluğu yaratmak büyük başarıdır. Aziz Yıldırım'ın sportif icraatlarını hiçbir Fenerbahçeli beğenmez ama kendisi her zaman çok sevilir. En azından güven duyulur. Başkandır, baş tacıdır. Çünkü düşmanlar vardır, tetikte bekler. Devletler de böyle yapar. 1984 romanındaki gibi. "Etrafta düşmanlarımız var, güçlü olmamız lazım" ilizyonunu yaratırsın ve sen vazgeçilmez olursun. Devam. Bire karşı 17. En kötü bugünse asıl bugün eski İslam Çupi yazıları..
***
Bakalım neler olacak Serhat? Çok da umrumda değil ya. Ben Galatasaray'a bakıyorum. Galatasaray küme düşürülse hoşuma da gider aslında. Kulüp içi temizlik olur, tribün içi temzilik olur. Alt liglerde tribünler daha saftır, daha güzeldir. Galatasaray sevgisinin sınırı olmadığı gibi ligi de olmaz benim için. Aynı şeyi Fenerbahçeliler'in de düşüneceğini sanıyordum. Ama onlar "biz düşüyorsak Galatasaray da düşsün" ü tercih ettiler. Bizi bu kadar sevdiklerini bilmiyordum.
Yine de itiraf ediyorum, Fenerbahçe küme düşerse sevinirim. Ama bu Fenerbahçe'ye beslediğim duygulardan dolayı değil. Fenerbahçe iyi bir rakiptir. Bu düşünceler bazı Fenerbahçeliler'den kaynaklanıyor. Galatasaray bayrağı asılı evime taş atan adam, yazdığı Fenerbahçe yazılarını sürekli Galatasaray'a bağlayan köşe yazarı, hayatında maça bile gitmeyip her hafta Facebook'ta video paylaşan kız, sene boyunca bir kere selam vermeyip GS yenilgisinde önümü kesen esnaf, Saraçoğlu'ndaki maçlarda saatlerce çıkmayıp bize hareket çeken sarışın ve diğerleri. Sizleri üzgün ve kandırılmış görebilme ihtimali bile beni çok sevindiriyor.
Kendisi gibi takım sevgisi de temiz olan arkadaşlarım için ise çok üzülmüyorum. Çünkü onlar aynı şevkle Fenerbahçe'nin peşinde olmaya devam edecekler. Sadece hedeflerinden biraz uzaklaşacaklar, o da zamanla düzelecektir zaten.
İkinci olarak; Fenerbahçe şike yapmadı. Fenerbahçeli bazı isimler şike yaptı. Fenerbahçe; Kadıköy'de kurulan, Dereağzı'nda büyüyen, Türkiye'ye mal olan; birçok branşı barındıran, sporcuların spor yapmasına vesile olan, insanları sosyalleştiren bir çatıdır. Bu tarz kurumlar birey üstüdür. Bunlar kalkıp şike yapamaz. Şikeyi Ahmet, Mehmet yapar. Önce bu farkı ortaya koyalım.
Fakat işin vahim durumu, bu Ahmet ve Mehmet'lerin en az Fenerbahçe kadar korunması, kollanması. Muhakkak kişi suçu ispat edilene kadar suçsuzdur. Fakat Fenerbahçeliler'in olaya verdikleri ortak tepkiler (istisnai durumlar olsa da), olaya baktıkları pencereler, ne yazık ki olayın kendisinden çok daha kötü.
Olay bir şekilde çözülecek. Yargı, federasyon bir karar verecek. Bu Fenerbahçe'nin büyüklüğüne zeval vermeyecek. Milan'a, Marsilya'ya birşey olmadığı gibi. Ama bugün yazılanlar, bugün söylenenler, bugün verilen tepkiler hiçbir zaman unutulmayacak. Toplum hafızası zayıf olsa da; bizler, yani hayatındaki birçok şeyi tuttukları takımların gerisinde bırakan insanlar, bugün verilen tepkileri unutmayacak.
Sizinkiler Şike Yapmadı Mı?
Bilmiyorum. Yapmış olabilirler. Şahsen ben yapmadım. İçim rahat. Yapan varsa cezasını versinler.Bir Fenerbahçeli olarak,üzülüyorum.O kadar. Sevda, sevgi, aşk adı her neyse, değil bir alt ligde amatör de bile devam eder. Böyle bir olay başımıza gelirse tek isteğim 1993 ve 2006 şampiyonluklarının temiz olması olur. Diğerleri önemli değil. 1993 ve 2006'nın bende yeri farklı. Tabi başkası için de diğerleri farklıdır.
Neyse, sonuç olarak Galatasaraylı ile Fenerbahçeli arasındaki fark bugün ortaya çıkıyor. İki kulüp, iki camia arasında büyük fark olmadığını düşünüyordum. Yanılmışım. Cemal Nalga olayına verilen tepkiler ve bu olaya verilen tepkiler iki kulüp arasındaki farkı ortaya koyuyor. Böyle olsun istemezdim.
Bire Karşı 17
Hala aynı argüman. Aziz Yıldırım çok büyük başkan. Şike suçundan sorgulanırken bile ona inanlar ve tapanlar var. Bu atmosferi kolay yaratmadı. Uzun yılların birikimi. Bütün dünyanın Fenerbahçe'nin karşısında olduğu düşüncesini yaydı. İnsanlar inandı. Bugüne kadar Fenerbahçe'nin kötülüğünü istediği iddia edilen kurum ve kişilerin listesi Kadıköy'den Samndıra'ya yol olacak vazieyete geldi. Öte yandan Türkiye'nin yarısının da Fenerbahçeli olduğu söyleniyor. Hani neredeyse kim bu Erol Egemen'e bağlayacağız.
Korku imparatorluğu yaratmak büyük başarıdır. Aziz Yıldırım'ın sportif icraatlarını hiçbir Fenerbahçeli beğenmez ama kendisi her zaman çok sevilir. En azından güven duyulur. Başkandır, baş tacıdır. Çünkü düşmanlar vardır, tetikte bekler. Devletler de böyle yapar. 1984 romanındaki gibi. "Etrafta düşmanlarımız var, güçlü olmamız lazım" ilizyonunu yaratırsın ve sen vazgeçilmez olursun. Devam. Bire karşı 17. En kötü bugünse asıl bugün eski İslam Çupi yazıları..
***
Bakalım neler olacak Serhat? Çok da umrumda değil ya. Ben Galatasaray'a bakıyorum. Galatasaray küme düşürülse hoşuma da gider aslında. Kulüp içi temizlik olur, tribün içi temzilik olur. Alt liglerde tribünler daha saftır, daha güzeldir. Galatasaray sevgisinin sınırı olmadığı gibi ligi de olmaz benim için. Aynı şeyi Fenerbahçeliler'in de düşüneceğini sanıyordum. Ama onlar "biz düşüyorsak Galatasaray da düşsün" ü tercih ettiler. Bizi bu kadar sevdiklerini bilmiyordum.
Yine de itiraf ediyorum, Fenerbahçe küme düşerse sevinirim. Ama bu Fenerbahçe'ye beslediğim duygulardan dolayı değil. Fenerbahçe iyi bir rakiptir. Bu düşünceler bazı Fenerbahçeliler'den kaynaklanıyor. Galatasaray bayrağı asılı evime taş atan adam, yazdığı Fenerbahçe yazılarını sürekli Galatasaray'a bağlayan köşe yazarı, hayatında maça bile gitmeyip her hafta Facebook'ta video paylaşan kız, sene boyunca bir kere selam vermeyip GS yenilgisinde önümü kesen esnaf, Saraçoğlu'ndaki maçlarda saatlerce çıkmayıp bize hareket çeken sarışın ve diğerleri. Sizleri üzgün ve kandırılmış görebilme ihtimali bile beni çok sevindiriyor.
Kendisi gibi takım sevgisi de temiz olan arkadaşlarım için ise çok üzülmüyorum. Çünkü onlar aynı şevkle Fenerbahçe'nin peşinde olmaya devam edecekler. Sadece hedeflerinden biraz uzaklaşacaklar, o da zamanla düzelecektir zaten.
Bu arada göz altına alınan
isimlere bakıyorum, yarısına bir şekilde bir zamanlarda beddua etmişim. Onları
o halde bile görmeke yeterliydi. Bundan sonrası çok önemli değil. Yargı karar
verir, sezon başlar, top döner. Top oynansın, Galatasaray forması olsun bana
yeter. Gerisi fasa fiso
Var mı ‘Şike yapmadım’ diyen
Ne sanıyordunuz
yani?.. Aziz Yıldırım yanına
bir iki yöneticisi ile bir iki güvendiği Fenerbahçeliyi almış, “Hangi maçta
nasıl şike yaparız” diye harıl harıl çalışmış, bir takım insanların kulakları
çınlatılmış, günahı alınmış, gıyabında pazarlık yapılmış, adressiz paralar
yollamış...
Orada bitmiş iş.
Bıçak gibi kesilmiş.
Hakkında konuşulan futbolcuların haberi bile yok!
O rakiplerin yöneticileri, teknik adamları, meseleyi duyduklarında bir yaşına daha girmiş!
Zaten gönderilen paralar yolda kaybolmuş!
Fenerbahçe’de ise futbolcunun, hocanın, personelin haberi olmamış; kimse kuşku bile duymamış!
Başka kulüplere gelince... Benzeri asla yaşanmamış!..
Böyle mi?
İlahi!
Ne yapsın Alex?
Gizli soruşturmanın elden ele dolaşan sorgu metinlerinde Alex’in bile olaydan haberdar olduğu iddiası ortaya çıktı işte.
Şayet Fenerbahçe’nin “şikecileri” birbirlerini kandırmıyorsa, kendileri söyleyip kendileri inanmıyorsa, Alex de rakip takımlardaki vatandaşlarını ikna edebilmek için katkı yapmış.
Yapmasın mı kaptan!!!
* * *
Bakınız; iki şeyden birine inanmak zorundasınız!..
Birincisi, düzmece deliller, montajlar, senaryolarla tezgahlanmış “Aziz Yıldırım’ı ve Fenerbahçe’yi bitirme” operasyonu ile karşı karşıyayız.
Ki, bu memlekette böyle işler de mümkündür ve yakın geçmişte birçok örneği görülmüş, yazılmış, hayret edilmiş, ama kimlerin neden yaptığı asla araştırılmamıştır.
* * *
İkincisi ise Aziz Yıldırım komutasında çok ciddi bir şike girişiminde bulunulmuş, bazıları sonuca ulaşmış, bazıları akamete uğramış ama son tahlilde Aziz Yıldırım amacına ulaşıp takımı şampiyon yapmıştır.
Ki, bir kurumun en başından başlayan kanunsuz işlerin, o kurumun kilit yerlerindeki profesyoneller tarafından bilinmemesine imkan yoktur. Kurum politikası illegal ise dürüst çalışan insan işleri aksatmasın diye kovulur zaten.
O yüzden Alex’e de hayret etmeyeceksiniz, daha güvendiğiniz insanların belgesi çıkarsa da.
Sadece üç büyükler mi ? Şike meselesinde sahip olmanız gereken bir başka “ön kabul” ise “asla tek taraflı şike olmayacağıdır”!..Yapan varsa, yaptıran var.Hatta başka yapanlar ve yaptıranlar.Zaten son dönem Türk Futbolu için ortak algımız “Herkes yapıyor” değil miydi? Sadece “kimin daha iyi yaptığını” tartışmıyor muyduk?
O zaman Organize Şube’nin, Galatasaray tesislerini ziyaretine hayret etmemek lazım.
Onlar da yapmış olmalı.Çünkü son dönem futbolun yazılı olmayan anayasası böyleydi.
Şimdi... Futbol Anayasası’nın delik deşik olmasına izin verildiği bir ortam yaratıp, göz yumup, iyi yapanı alkışladığınız bir sürecin sonunda, her takımı nasıl küme düşürüp her adamı nasıl içeri tıkacaksınız?
Tıkmasanız, Aziz Yıldırım’a ve Fenerbahçe’ye yazık değil mi? Süper Lig “Bank Asya” olsun...Bitsin ! Geriye doğru 20 yıl var.Yani gelecek 20 yıl kimin daha kirli olduğu tartışmasıyla geçecek.Tartışılacak da ne olacak?.. İki yıl sonra “Yaptım yine yaparım” diyen “kahramanlar” bile çıkacak emin olun.Çözüm ne mi?
Bıçak gibi kesilmiş.
Hakkında konuşulan futbolcuların haberi bile yok!
O rakiplerin yöneticileri, teknik adamları, meseleyi duyduklarında bir yaşına daha girmiş!
Zaten gönderilen paralar yolda kaybolmuş!
Fenerbahçe’de ise futbolcunun, hocanın, personelin haberi olmamış; kimse kuşku bile duymamış!
Başka kulüplere gelince... Benzeri asla yaşanmamış!..
Böyle mi?
İlahi!
Ne yapsın Alex?
Gizli soruşturmanın elden ele dolaşan sorgu metinlerinde Alex’in bile olaydan haberdar olduğu iddiası ortaya çıktı işte.
Şayet Fenerbahçe’nin “şikecileri” birbirlerini kandırmıyorsa, kendileri söyleyip kendileri inanmıyorsa, Alex de rakip takımlardaki vatandaşlarını ikna edebilmek için katkı yapmış.
Yapmasın mı kaptan!!!
* * *
Bakınız; iki şeyden birine inanmak zorundasınız!..
Birincisi, düzmece deliller, montajlar, senaryolarla tezgahlanmış “Aziz Yıldırım’ı ve Fenerbahçe’yi bitirme” operasyonu ile karşı karşıyayız.
Ki, bu memlekette böyle işler de mümkündür ve yakın geçmişte birçok örneği görülmüş, yazılmış, hayret edilmiş, ama kimlerin neden yaptığı asla araştırılmamıştır.
* * *
İkincisi ise Aziz Yıldırım komutasında çok ciddi bir şike girişiminde bulunulmuş, bazıları sonuca ulaşmış, bazıları akamete uğramış ama son tahlilde Aziz Yıldırım amacına ulaşıp takımı şampiyon yapmıştır.
Ki, bir kurumun en başından başlayan kanunsuz işlerin, o kurumun kilit yerlerindeki profesyoneller tarafından bilinmemesine imkan yoktur. Kurum politikası illegal ise dürüst çalışan insan işleri aksatmasın diye kovulur zaten.
O yüzden Alex’e de hayret etmeyeceksiniz, daha güvendiğiniz insanların belgesi çıkarsa da.
Sadece üç büyükler mi ? Şike meselesinde sahip olmanız gereken bir başka “ön kabul” ise “asla tek taraflı şike olmayacağıdır”!..Yapan varsa, yaptıran var.Hatta başka yapanlar ve yaptıranlar.Zaten son dönem Türk Futbolu için ortak algımız “Herkes yapıyor” değil miydi? Sadece “kimin daha iyi yaptığını” tartışmıyor muyduk?
O zaman Organize Şube’nin, Galatasaray tesislerini ziyaretine hayret etmemek lazım.
Onlar da yapmış olmalı.Çünkü son dönem futbolun yazılı olmayan anayasası böyleydi.
Şimdi... Futbol Anayasası’nın delik deşik olmasına izin verildiği bir ortam yaratıp, göz yumup, iyi yapanı alkışladığınız bir sürecin sonunda, her takımı nasıl küme düşürüp her adamı nasıl içeri tıkacaksınız?
Tıkmasanız, Aziz Yıldırım’a ve Fenerbahçe’ye yazık değil mi? Süper Lig “Bank Asya” olsun...Bitsin ! Geriye doğru 20 yıl var.Yani gelecek 20 yıl kimin daha kirli olduğu tartışmasıyla geçecek.Tartışılacak da ne olacak?.. İki yıl sonra “Yaptım yine yaparım” diyen “kahramanlar” bile çıkacak emin olun.Çözüm ne mi?
Reçete 1) Genel Af. Reçete 2) Süper Lig’in adını
“Bank Asya” yapın olsun bitsin herkes cezalandırılsın.
Bank Asya ikinci Lig olur,
aşağı doğru birer rütbe sökülür olur biter.İtiraz eden didik didik
araştırılacak deyin, görün bakın kimin itirazı var!
ŞİKE İŞİNDEN KİMLER KARLI ÇIKTI
Şike işinden kim kârlı
çıktı?
Zarar göreni çok..
Şikeye bulaşsın bulaşmasın, bütün takımlar zarar gördü.. Lig ertelenince futbolcular zarar gördü.. Taraftarlar zarar gördü.. İşletmeler, kahveler zarar gördü.. Federasyon zarar gördü..Ligin marka değeri tuzla buz oldu..Kıyısından köşesinden futbola bulaşan herkes zarar gördü..Bir kurum hariç..Acayip kârlı çıktı..Hangisi mi? Banka Asya..Şike olayından sonra herkesin ağzına pelesenk oldu.. Bütün esprilerin merkezine oturdu.. Beyinlere kazındı.. Duymayan bilmeyen kalmadı..Bank Asyacılar istemeyerek de olsa hayatlarının reklamını yapmış olmuşlar.. Hele hele birkaç takım ligden düşürülürse..
Adı, 40 yıl 50 yıl sonra bile hararetle anılır..
Şikeye bulaşsın bulaşmasın, bütün takımlar zarar gördü.. Lig ertelenince futbolcular zarar gördü.. Taraftarlar zarar gördü.. İşletmeler, kahveler zarar gördü.. Federasyon zarar gördü..Ligin marka değeri tuzla buz oldu..Kıyısından köşesinden futbola bulaşan herkes zarar gördü..Bir kurum hariç..Acayip kârlı çıktı..Hangisi mi? Banka Asya..Şike olayından sonra herkesin ağzına pelesenk oldu.. Bütün esprilerin merkezine oturdu.. Beyinlere kazındı.. Duymayan bilmeyen kalmadı..Bank Asyacılar istemeyerek de olsa hayatlarının reklamını yapmış olmuşlar.. Hele hele birkaç takım ligden düşürülürse..
Adı, 40 yıl 50 yıl sonra bile hararetle anılır..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder