12 Eylül 1980 askerî darbe sürecinde işledikleri suçlardan
dolayı tutuklanan ve hâlâ cezaevinde bulunan hükümlülerden çağrı...
12 Eylül 1980 askerî darbe sürecinde işledikleri suçlardan
dolayı tutuklanan ve hâlâ cezaevinde bulunan hükümlüler, darbe sonrası süreçte
insan aklının almayacağı işkencelere maruz kaldıklarını kaydediyor.
Darbecilerin hâkim karşısına çıkacak olmasını, Türkiye'nin geleceği açısından
umut verici bulan mağdurlar, işkencecilere en ağır cezanın verilmesini istiyor.
12 Eylül darbesinin failleri 4 Nisan'da hâkim karşısına
çıkacak; fakat darbe sürecinde gözaltına alınan, yargılanan ve hüküm giyenlerin
bir kısmı aradan geçen 32 yıla rağmen hâlâ cezaevinde. Darbe döneminde
cezaevine atılan ülkücülerden Muhsin Kahya, Caner Erdinç ve Mahir Kavalcı,
avukat aracılığıyla Cihan Haber Ajansı'na konuştu. İşkence altında kabul
ettikleri suçlar sebebiyle ceza aldıklarını hatırlatan ve bunların yok
sayılması için yasa çıkarılmasını talep eden ülkücüler, 'Bu haksızlığa artık son
verilsin' çağrısı yaptı. Darbecilerin hâkim karşısına çıkacak olmasının
Türkiye'nin geleceği için umut verici olduğunu vurgulayan mahkûmlar,
kendilerine akla gelmedik işkenceler yapan darbecilere en ağır cezanın
verilmesini istedi.
Darbe yapıldıktan sonra gözaltına alınarak önce 12 Eylül
öncesinde kurulmuş çoğunluğu Pol-Der üyesi polislerin bulunduğu C-5 tabir
edilen işkencehaneye götürüldüğünü ifade eden Caner Erdinç de polisler
tarafından akla hayale gelmeyecek işkencelere tabi tutulduğunu kaydetti. "Polisler
ellerinde listelerle geliyorlar ve listedeki olayları kabul etmemizi, aksi
takdirde işkencelerden kurtulamayacağımızı, suçlamaları kabul etmediğimiz
takdirde öldürmekten de çekinmeyeceklerini belirtiyorlardı." diyen
Erdinç, 90 gün polis işkencelerinde her türlü eziyeti gördükten sonra 'MHP ve
Ülkücü Kuruluşlar Davası'ndan dolayı tutuklanarak Mamak Askerî Cezaevi'ne
konulduğunu aktardı. Mamak Cezaevi'nde sistematik işkencelere maruz kaldığını
dile getiren Erdinç, "Bu işkenceler iki aşamalı ve iki kademeli
olarak yapılıyordu. Birinci aşama ve birinci kademede onlarca asker tarafından
kafes tabir edilen kısımda saldırılara uğranılması ve aynı zamanda saçlarımızın
kör makinelerle yolunarak tıraş edilmesi, üzerlerimize eğitilmiş köpekler
salınarak şahsiyetlerimizin yerle bir edilmesi idi. İkinci aşama ve ikinci
kademede ise karşıt görüşten kişilerle aynı hücrelere konulmak, tek yatakta iki
kişi yatırılmak, zorla marşlar söyletilmek, zorla ders yaptırılmak, bu esnada
da her şeyi bahane ederek askerler tarafından dövülmek vardı. Yıllarca süren
yargılamalar esnasında bu işkenceler de cezaevinde devam etti." şeklinde
konuştu. Darbecilerin yargı önüne çıkarılacak olmasına çok sevindiğini
vurgulayan Erdinç, şöyle devam etti: "Darbecilerin yargılanmasının
sağlanması, işkencelerden, faili meçhul olaylardan dolayı soruşturmaların
başlatılması ülkemizde bundan sonra darbelerin yapılmaması ve çocuklarımızın
insan haklarına saygılı tam demokratik bir ortamda yaşamasının önünün açılması
elbette bizleri son derece memnun etmektedir. Fakat darbeciler
yargılanırken işkenceler sonucunda kabul ettirilmiş suçlar nedeniyle hâlâ
cezaevinde sürünmeye mahkûm edilen ben ve benim gibi insanların durumunu da
dikkate almak gerekir."
Darbenin akabinde gözaltına alın Muhsin Kahya da hâlâ
hapiste yatan ülkücülerden biri. Kahya, o dönem Adana, Antalya ve Kayseri'de
meydana gelen olaylar sebebiyle her üç şehirde de ağır işkenceler altında sorgulamalara
tabi tutulduğunu söylüyor. Aylarca gözleri bağlı, aç susuz bırakılarak,
insanoğlunun aklına bile getiremeyeceği işkenceler sonrasında birtakım
suçlamaları kabul etmek zorunda bırakıldığını anlatan Kahya, 1991 yılında
cezaevinden çıktıktan sonra,'birden fazla idam cezası alanların her ceza için
10 yıl yatması gerektiği'şeklinde zamanın adalet bakanının tahliyelerine itiraz
etmesiyle hakkında tekrar yakalama kararı çıkarılınca yurtdışına kaçmak zorunda
kaldığını ifade ediyor. Yurtdışında yakalanan, 6 yıl Almanya'daki cezaevlerinde
kalan Kahya, 1998 yılında Türkiye'ye iade edilmiş. Kahya, "Ankara 3.
Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen hükme göre fiilen 36 yıl cezaevinde
yatacağım. Haddizatında bu karar bile infaz yasasının ilgili hükümleri hakkaniyetle
uygulandığında toplam 20 yıl yatmam gerekirken ben sadece Türkiye cezaevlerinde
22 yıldır yatmaktayım." diye konuştu.
'İşlemediğimiz suçları işkenceyle kabul ettik'
Mahir Kavalcı da, hapis yatan ülkücülerden biri. Darbe
döneminde on yılı aşkın hapis cezası aldı. Bu cezasını tamamlamak üzereyken
şartlı tahliye ile salıverildi. Ancak 2004 yılında Tarsus'ta havaya silahla
ateş etmek suçundan yine tutuklandı. Kavalcı, "12 Eylül darbesinin
mimarlarından hayatta kalanların yargı önüne çıkarılıyor olması darbeden mağdur
olan bizleri oldukça memnun etmektedir. Binlerce insan gibi ben de o dönemde
çok yoğun işkencelere tabi tutuldum. İşlemediğimiz suçları, işkence altında
kabul etmek zorunda kaldım ve 10 yılımı darbecilerin kurdurmuş oldukları
mahkemelerin verdiği kararlar sonucunda cezaevinde geçirdikten sonra, yine de
darbecilerin ellerinden yakamı kurtaramadım. 2004 yılından bu yana da basit bir
olaydan dolayı cezaevinde kalıyorum. İnfazımın yanması sebebiyle tahliyem 2019
yılında olacaktır." dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder