30 Ağustos 2011 Salı

yestur.com: Mobil İnternet Aboneliğinin FESHİ

yestur.com: Mobil İnternet Aboneliğinin FESHİ: İnternet mobil abonelik sözleşmeleriyle "yüksek faturalar" ödetiyorlar . *Fatura ödemelerini geciktirdiğiniz ya da itiraz ettiğiniz...

Mobil İnternet Aboneliğinin FESHİ


İnternet mobil abonelik sözleşmeleriyle "yüksek faturalar" ödetiyorlar.
*Fatura ödemelerini geciktirdiğiniz ya da itiraz ettiğiniz takdirde, "internet bağlantısını"
kapatan ilgili firmalar, 18 ya da 24 ay yapılan sözleşmelerin, "veri erişimine kapalı"
dönemlerde de sabitlenmiş ücretlerin tamamını icraya koyuyorlar. Aman dikkat.

* En çok şikayet aldığımız Turkcell , Vodafone sözleşmlerini "derhal" fesh edebilirsiniz.

TTKD yöneticilerinin açıklaması aynen şöyle:
" Elektronik ortamda veri erişimi, üzülerek belirtmemiz gerekir ki bazı kötü niyetli satıcıların, tüketicileri aldatması nedeniyle pahalıya mal oluyor. Satıcı ve sağlayıcı firmalar, "sebepsiz zenginleşme " içine girerken, biz tüketiciler, aniden suratımızda yumruk gibi patlayan faturaları nasıl ödeyeceğimizi düşünüyoruz. Kapı kapı dolaşıp, " size ayda 30 - 40 TL'ye mobil internet izleteceğiz" diyenlere asla inanmayın. Ya "farkında olmadan " biz tüketiciler aylık veri girişini, sözleşme ile tespit edilen GB'dan daha fazla çekiyoruz, ya da bizlere bu hizmeti satan şirketlerin cihazları bozuk. TTKD'ye ulaşan şikayetlere göre,biz " Tüketici her zaman haklı" dır görüşüne katılıyoruz. Açıklamalarımızı da bu doğrultuda yapıyoruz. Fahiş faturalar geliyor ise, derhal bu sözleşmeleri fesih etmenin yolunu size izah edelim:

Şöyle ki, 4077 sayılı TKHK ve Elektronik Haberleşme Kanunu bizlere bu hakkı veriyor. Hatta içlerinde " daha dürüst görünen " Vodafone sözleşmesine " Fesih maddesi " koymuş. Derhal, size sunacağımız örnek ihtarnameyi doldurarak, iadeli taahhütlü posta ile sözleşmeyi fesih ettiğinizi firmaya bildirin. Kabul etmedikleri taktirde TTKD hukuk servisi, sizegereken desteği sağlayacaktır.

Şimdi mağdur edilmiş 2 ayrı tüketicinin, bu firmalara göndediği
ihtarı ve içindeki " mağduriyet öyküsünü" okuyun lütfen:

Örnek 1: (Turkcell)

İadeli Taahhütlü posta yoluyla ihtarname


İhtar eden : Tarkan G.
Adresi : Halkalı- İstanbul

Muhatap : Turkcell İletişim Hizmetleri AŞ
Adres : Turkcell Plaza, Meşrutiyet Caddesi, No:71-Tepebaşı, 34430

İhtarın
Konusu : MOİB_HTC_TOUCH_3G_18_AY , GSM no: 532...........16 cep telefon
hattı üzerinden 55825601 nolu MobilOfis Turkcell PDA internet Paket
abonelik sözleşmesinin feshi, hat kapalı olduğu halde haksız talep edilen
faturaların iptali talebidir.

İzahı : Firmanız yetkili satıcı ve elamanlarınız vasıtasıyla beni aldatarak 55825601 nolu MobilOfis Turkcell PDA abonelik sözleşmesi yaptınız.
21.07.2009 tarihinde kampanya ile 18 ay sözle şmeli Turkcell “pda” cihaz ı ve 18 aylık internet paketi satın aldım.Fakat daha sonra, konuşma bedeli ve pda taksidi olarak 2 fatura ödedim. İşlerimin kötü olması sebebiyle 3 faturayı ardı ardına ödeyemedim. 371.90ytl gibi bakiye daha sonra devam eden faturaları gecikmeli de olsa ödedim. 4/11/09 tarihli : 233.90ytl 19/11/29 tarihli 137.00ytl.faturaları ödedim.akabinde geri kalan 371.90 ytl bakiyeyi taksit yapıp ödemek istedim.Turkceel müşteri temsilcisi 2 taksit yapabileceğini ama ilk taksidin hemen ödemem gerektiğini bildirdi. Bende hemen müsait olmadığımı 2 gün sonra taksit bedelini ödeyeceğimi söyledim. O zaman iki gün sonra arayıp taksitlendirme yapabileceğimi fakat karşıma çıkan müşteri temsilcisi faturanın 1.894.00tl. bir rakam olduğunu ve bunun üzerinden taksitlendirme yapabileceklerini çünkü pda cihazı için yaptığım sözleşmenin iptal olduğunu ve tüm rakamı ödemem gerektiğini söyledi ben de rakamları ödemem söz konusu olmadığı nı gereken haklarımı arayacağımı bildirdim.

Faturayı ödemediğim gerekçesiyle hattımı kapattınız. Fakat, kapalı olan hattıma da yine faturalar göndermeye devam ettiniz.
Ben bu “ haksız” faturaları reddediyorum.3 gün içinde “ düzeltilmesini” ve fazladan tahsil edilen paraların iadesini talep ediyorum.
Sözleşmenin 8. ve 9. ve 12. maddesi ile irademi ortadan kaldıran diğer bazı maddeler benimle müzakere edilmedi. Bu haksız şarttır. Hizmet kesilmesine rağmen, konuşmadığım, veri alışverişi yapmadığım, tek taraflı firmanıza haksız kazanç sağlayan sözleşme, benim tarafımdan kabul edilemez.

SÖZLEŞMEYİ FESİH EDİYORUM

Diğer yandan ihtar konusu bu sözleşmeyi haksız ve tüketici aleyhine mağduriyet yarattığı
“ ihtarname tarihi” itibariyle fesih ediyorum.

Hukuksal nedenler:

4077 sayılı TKHK'nun “ Abonelik Sözleşmeleri” ile ilgili
“ MADDE 11/A.” Ya göre, “ Her türlü abonelik sözleşmelerine taraf olan tüketiciler, isteklerini satıcıya yazılı olarak bildirmek kaydıyla aboneliklerine tek taraflı son verebilirler.Satıcı tüketicinin aboneliğe son verme isteğini, yazılı bildirimin kendisine ulaştığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde yerine getirmekle yükümlüdür.
……Satıcı, abone ücretinin geri kalan kısmını hiçbir kesinti yapmaksızın onbeş gün içinde iade etmekle yükümlüdür .” Demektedir. Bu hakkımı kullanıyorum.

. 2008 tarihli 5809 sayılı ELEKTRONİK HABERLEŞME KANUNU'nun 50 maddesine göre de “ Aboneler yazılı olarak bildirmek kaydıyla aboneliklerini her zaman sona erdirebilir” denilmektedir. Ayrıca sözleşmemizin 7.2.1. maddesine göre “Abone, yazılı olarak bildirmek kaydıyla,iş bu sözleşmeyi her zaman feshetme hakkına sahiptir” şeklinde bir hüküm mevcuttur.

Subut Nedenler: sözleşme, faturalar, ödeme belgeleri, hatırlatma mektubu vs.tüm deliller

Sonuç ve talep: İş bu ihtar konusu “haksız, muzakere edilmemiş ” sözleşmeyi 4077 sayılı TKHK, EHK ilgili maddelerine dayanarak feshediyorum. Haksız faturaların da 3 gün içinde düzeltilmesini istiyorum. Aynı süre içinde fesih talebimi kabul etmediğiniz, haksız faturaları düzeltmediğiniz takdirde, başvuru yaptığım kısa adı TTKD olan Tüm Tüketicileri Koruma Derneği'nden sağladığım hukuksal destekle hakkınızda dava açacağımı ihtar ederim (Tarih koyun)……/12 / 2009 İhtar eden : Tarkan G.

*******************************************

Örnek:2 ( Vodafone )

İadeli Taahhütlü posta yoluyla ihtarname


İhtar eden : Murat B.
Adresi : Kartal- İstanbul 34860

Muhatap : Vodafone Teleminikasyon AŞ
Adres : Büyükdere Caddesi, No:67- Maslak –İstanbul

İhtarın
Konusu : 541...........40 nolu telefon hattı üzerinden 3 G internet bağlantısı ile
ilgili GPRS-SMS abonelik paketi sözleşmesinin feshi, hat kapalı olduğu
halde haksız talep edilen faturaların iptali talebidir.

İzahı : Firmanı yetkili satıcı ve elamanlarınız vasıtasıyla beni aldatarak bir abonelik sözleşmesi yaptınız.
Bu sözleşme ile,taahhütlerinize aykırı ödemeler çıkardığınız gibi, itiraz ettiğim faturayı ödemediğim gerekçesiyle hattımı kapattınız. Ayrıntılı fatura talebime 76 sayfalık “boş, konuşma ve ücretlendirme, ya da data bilgisi yer almayan ” dosya gönderdiniz.
Sözleşmeye göre benim 5 GB data kullanım hakkım var ve kredi kartımdan her ay 75 TL para tahsil ediliyor.
Ben bu “ haksız” faturaları reddediyorum.3 gün içinde “ düzeltilmesini” ve fazladan tahsil edilen paraların iadesini talep ediyorum.

SÖZLEŞMEYİ FESİH EDİYORUM
Diğer yandan ihtar konusu bu sözleşmeyi haksız ve tüketici aleyhine mağduriyet yarattığı “ ihtarname tarihi” itibariyle fesih ediyorum.
Hukuksal nedenler:
4077 sayılı TKHK'nun “ Abonelik Sözleşmeleri” ile ilgili
“ MADDE 11/A.” Ya göre, “ Her türlü abonelik sözleşmelerine taraf olan tüketiciler, isteklerini satıcıya yazılı olarak bildirmek kaydıyla aboneliklerine tek taraflı son verebilirler.Satıcı tüketicinin aboneliğe son verme isteğini, yazılı bildirimin kendisine ulaştığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde yerine getirmekle yükümlüdür.
……Satıcı, abone ücretinin geri kalan kısmını hiçbir kesinti yapmaksızın onbeş gün içinde iade etmekle yükümlüdür .” Demektedir. Bu hakkımı kullanıyorum.

2008 tarihli 5809 sayılı ELEKTRONİK HABERLEŞME KANUNU'nun 50 maddesine göre de “ Aboneler yazılı olarak bildirmek kaydıyla aboneliklerini her zaman sona erdirebilir” denilmektedir. Ayrıca sözleşmemizin 7.2.1. maddesine göre “Abone, yazılı olarak bildirmek kaydıyla,iş bu sözleşmeyi her zaman feshetme hakkına sahiptir” şeklinde bir hüküm mevcuttur.

Subut Nedenler: sözleşme, faturalar, ödeme belgeleri, hatırlatma mektubu vs.tüm deliller

Sonuç ve talep: İş bu ihtar konusu “haksız, muzakere edilmemiş ” sözleşmeyi 4077 sayılı TKHK, EHK ve Sözleşmenin 7.2.1 maddesine dayanarak feshediyorum. Haksız faturaların da 3 gün içinde düzeltilmesini istiyorum. Aynı süre içinde fesih talebimi kabul etmediğiniz, haksız faturaları düzeltmediğiniz takdirde, başvuru yaptığım kısa adı TTKD olan Tüm Tüketicileri Koruma Derneği'nden sağladığım hukuksal destekle hakkınızda dava açacağımı ihtar ederim. (tarih koyun)……/12 / 2009 İhtar eden : Murat B.


*****************************************

Örnek:3 ( BOŞ dilekçe, kendi öykünüzü,
aldatılma şeklinizi özetle boş yere yazın..)


İadeli Taahhütlü posta yoluyla ihtarname


İhtar eden : ......................
Adresi : .....................

Muhatap : .................................. Sözleşme tarafı şirket
Adres : ..........................l

İhtarın
Konusu : ..( Telefon numarası)......... .............................................nolu telefon hattı üzerinden 3 G internet bağlantısı ile
ilgili GPRS-SMS abonelik paketi sözleşmesinin feshi, hat kapalı olduğu
halde haksız talep edilen faturaların iptali talebidir.

İzahı : Firmanın yetkili satıcısı ve elamanlarınız vasıtasıyla beni aldatarak bir abonelik sözleşmesi yaptınız.
Bu sözleşme ile,taahhütlerinize aykırı ödemeler çıkardığınız......................................
.......................................................................................................
..................................................................................
............................................................................. (Bu kısma nasıl aldatıldığınız yazınız.)
Ben bu “ haksız” faturaları reddediyorum.3 gün içinde “ düzeltilmesini” ve fazladan tahsil edilen paraların iadesini talep ediyorum.

SÖZLEŞMEYİ FESİH EDİYORUM
Diğer yandan ihtar konusu bu sözleşmeyi haksız ve tüketici aleyhine mağduriyet yarattığı “ ihtarname tarihi” itibariyle fesih ediyorum.
Hukuksal nedenler:
4077 sayılı TKHK'nun “ Abonelik Sözleşmeleri” ile ilgili
“ MADDE 11/A.” Ya göre, “ Her türlü abonelik sözleşmelerine taraf olan tüketiciler, isteklerini satıcıya yazılı olarak bildirmek kaydıyla aboneliklerine tek taraflı son verebilirler.Satıcı tüketicinin aboneliğe son verme isteğini, yazılı bildirimin kendisine ulaştığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde yerine getirmekle yükümlüdür.
……Satıcı, abone ücretinin geri kalan kısmını hiçbir kesinti yapmaksızın onbeş gün içinde iade etmekle yükümlüdür .” Demektedir. Bu hakkımı kullanıyorum.

2008 tarihli 5809 sayılı ELEKTRONİK HABERLEŞME KANUNU'nun 50 maddesine göre de “ Aboneler yazılı olarak bildirmek kaydıyla aboneliklerini her zaman sona erdirebilir” denilmektedir. Ayrıca sözleşmemizin 7.2.1. maddesine göre “Abone, yazılı olarak bildirmek kaydıyla,iş bu sözleşmeyi her zaman feshetme hakkına sahiptir” şeklinde bir hüküm mevcuttur.

Subut Nedenler: sözleşme, faturalar, ödeme belgeleri, hatırlatma mektubu vs.tüm deliller

Sonuç ve talep: İş bu ihtar konusu “haksız, muzakere edilmemiş ” sözleşmeyi 4077 sayılı TKHK, EHK ve Sözleşmenin 7.2.1 maddesine dayanarak feshediyorum. Haksız faturaların da 3 gün içinde düzeltilmesini istiyorum. Aynı süre içinde fesih talebimi kabul etmediğiniz, haksız faturaları düzeltmediğiniz takdirde, başvuru yaptığım kısa adı TTKD olan Tüm Tüketicileri Koruma Derneği'nden sağladığım hukuksal destekle hakkınızda dava açacağımı ihtar ederim. (tarih koyun) ……/......../ 20..... İhtar eden : Adınız

MÜBAREK RAMAZAN BAYRAMI VE 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN





                  Tarihten silinmek istenen milletimizin, bilakis tarihe yön vermeye devam edeceğinin en açık mesajlarından biri olan bu zafer, milli belleğimizden asla silinmeyecektir. Bugün hepimize düşen görev, cumhuriyetimize ve kazanımlarına hassasiyetle sahip çıkmak, ülkemizi uygarlık yarışında en üst sıralara taşımak olmalıdır. Nitekim, Türkiye bugün demokraside, ekonomide, ulaşımda, eğitim ve sağlıkta katettiği mesafelerle; adalete, hukuk devleti ilkesine, insan hak ve hürriyetlerine olan bağlılığıyla muasır medeniyetlerin üzerine çıkma hedefine her zamankinden çok daha yakındır. Bağımsızlık mücadelesinin ardından kurulan 

               Cumhuriyetimiz, gelişen demokrasisi, güçlü ekonomisi, tarihi ve kültürel birikimiyle bölgesinin ve dünyanın ışık saçan ülkelerinden biri haline gelmiştir. Dünyanın güçlü ve etkin ordularından birine sahip olan Türkiye, milli bütünlüğümüze ve güvenliğimize yönelik tehlikeleri bertaraf edecektir. Kahramanlığı ve cesaretiyle tarihte özel bir yer edinen askerimiz bölgesinde ve dünyada barış ve istikrarın güvencesidir. 30 Ağustos Zafer Bayramı, hem Cumhuriyete ve demokrasiye açılan bir kapı, hem de çoğulculuğa ve çok sesliliğe giden yoldur. 30 Ağustos, Atatürk ilke ve devrimlerinin filizlenerek kök salmaya başlayacağı sürecin yolunu açan Zafer Bayramının tarihe kaydedilişidir.

              30 Ağustos ruhuna ve azmine bugün de büyük bir ihtiyaç vardır. Ne var ki, bu kutlu zaferin anlamına ve sonuçlarına bütünüyle nüfuz etmek yerine, tüm dikkatler 30 Ağustos’taki tebrigatı kimin kabul edeceği hususuna odaklanmıştır. Dönemsel güçlerinden dolayı şuurları kapanarak milletimizin anlam kaynaklarını heba eden gafiller, elbette er ya da geç haklarında verilen milli hükümden kurtulamayacaklardır.








29 Ağustos 2011 Pazartesi

Bebek katili PKK.Eylemsizlik Kararı Almış İlgilenenlere Duyrulur...!






Terör örgütü PKK'nın silahlı gücü olarak tanıtılan HPG, bayramda eylemsizlik kararı aldı. Fırat  Habere göre PKK, 3 günlük bayram süresince herhangi bir saldırı gerçekleştirmeyecek.HPG'nin yaptığı yazılı açıklamada Öcalan'ın ziyaretine verilmeyen izinden dolayı rahatsızlık dile getirildi. HPG, hükümeti ise Kürt sorununa ilgisiz kalmakla suçladı.
Adamlar resmen Türkiye Cumhuriyetiyle dalga geciyorlar, bu insanları tepemize çıkarana kadar nerdeydik acaba...!!! şimdi çıkmışlar sizi vurmayacağız diyorlar istedikleri zaman ateş kes istedikleri zaman asker öldür.Allah”ın kitabıyla,namazıyla dalga geç sen bayramdan,dinden,imandan ne anlarsın ki ateş kesiyorsun,sen bebekleri öldüren eşkiya topluluğu bayramdan anladığın ne,,ama suç bizde merak etmesinler biz onlardan çok ateş keseriz bizde ayran 15 şehitten aşağıya kabarmaz eğer ki uyarsak bu ateş kese yazıklar olsun askerine hükümetine hepsine..Her yıl aynı hikaye köşeye sıkıştılarmı ateşkes,eylemsizlik kararı al…sonra tekrar toparlan ve benim askerimi,polisimi şehit et. Kendine gelin-güvey olmak buna denir.Anadoluda bir söz vardır,bilmeyenlere duyurulur.saksağanın g.. ü yemin tutmaz,



Bu pkk. denen namkörler bu miletin ekmegini yiyip bu millete silah sıkmaya utanmıyor,bu ne terör örgütü,ne din,ne iman,ne şeriat hiç bir şeyden anlamıyorlar.Bunlar cok azdılar bunların sonu gelinceye kadar yüce Türk Ordusu inşallah devam edecek 3 capulcuya bu topraklar bırakılmaz.Baskiler hic bir zaman çözüm getirmez,barış içın silahlarınoı mutlaka bırakmaları gerekir.
Türk ordusunun silah bırakması gibi bir durum olabilirmi,Türk ordusunun görevi vatanı içte ve dışta düşmünlara ve vatan hainlerine karşı korumak değimli.Eee sen tut koskoca Türk ordusuna silahını bırak oldu başka,vatanıda artık Amerikan askerlerine koruturuz,oldumu.
Bu bebek katilleri istedikleri kadar eylemsizlik kararı alsalarda  Türk ordusu bunların kökünü kurutuncaya kadar peşlerinden takip edecek ve imha edecektir,buna kimsenin şüphesi olmasın.Yüce ATATÜRK'ün dediği gibi ordular ileri...Geri gitmek yok.

SÖZ KONUSU VATANSA GERİSİ TEFERRUATTIR...
BİZ BU TOPRAKLAR İCİN 1000.KERE ÖLÜRÜZ.
BİZ ŞEHİT OLMAYI ONUR BİLİRİZ '
Şehîd olanlara ölü demeyiniz. onlar diridirler.

27 Ağustos 2011 Cumartesi

Büyük Hun imparatoru Atilla diyor ki ; Eğer sınırlarınızda sorun varsa, Bunu gidermenin tek yolu, Sınırlarınızı genişletmektir


Sorunları çözmek aslında çok kolay…

Bölünmemenin,Yıkılmamanın TEK YOLU ŞUDUR: Büyük Hun imparatoru Atilla diyor ki; Eğer sınırlarınızda sorun varsa, bunu gidermenin tek yolu, sınırlarınızı genişletmektir. ..!! 

Son günlerde Bölüneceğiz,bölünmek üzereyiz, bölmeye çalışıyorlar;söylemleri çok fazla artmış ve kamuoyu üzerinde etkili olmaya başlamıştır.. Bu durum Kodadı medya tarafından üzüntüyle izlenmektedir.Yüce Türk halkı şunu bilmelidir ki, bedeli ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti’ni kimse bölemeyecek, yıkamayacaktır. .

Bütün bu yapılanlar, yabancı devletlerin yerli işbirlikçiler eliyle yürüttüğü PSİKOLOJİK SAVAŞ ’ın bir parçasıdır.. Türk halkının beyninde bölünme korkusu yaratılarak, “ Ya iç savaşa gidecek ya da Barzani denen teröristi tanıyacak ve iç savaştan kurtulacaksınız” mesajı verilmektedir. .
Barzani’nin tanınması durumunda, 7-8 yıl sonra iyice güçlenen ve palazlanan terörist Barzani’nin, denize açılmak için Türkiye’nin önüne dikileceği gerçeği Türk milletinden saklanmaya çalışılmaktadır.. Oysa, Papa’yı önünde diz çöktürerek yüzüğünü öptüren Büyük Hun İmparatoru Atilla diyor ki; “ Eğer sınırlarınızda sorun varsa, sorunu gidermenin tek yolu vardır: Sınırlarınızı GENİŞLETMEK...
Bu, çok doğru bir yaklaşımdır.. Dikkat edilirse, Türkiye yıllardır sürekli olarak defans yapmaktadır.. Atağa kalkma girişimlerinde bile, dünyanın nasıl çark ettiği son 8 asker için dişini gösterdiği anlarda bir kez daha ortaya çıkmıştır.. Türk Milletine sürekli olarak korku yaşatılmaktadır, “ Yıkılacaksınız, bölüneceksiniz ” diye.. Ve, önüne gelen Türkiye’den toprak istemektedir. . “ Şurası benim, burası benim ” denilerek..

Basiretsiz ve sadece kendi siyasi çıkarlarını düşünen Türk yöneticiler ise “Bizim kimsenin bir karış toprağında gözümüz yok” sözü gibi korkak, sorunu gizleyen cümleler ile durumu geçiştirmektedirler.  Burada sorulması gereken soru şudur: Kardeşim, senin, kimsenin toprağında gözün olmaya bilir, ama onların var..!! Senin de onların toprağında gözün olsun ki, toprağını kaybetmek istemeyen devletlere karşı bir caydırıcılığın olsun.. Hep korkan taraf biz mi olacağız...!!?

Onlar haritalar yayınlıyorlarsa, sen de yayınlayacaksın GENİŞLETİLMİŞ TÜRKİYE HARİTALARINI.. Resmi olarak yapamıyorsan, el altından yapacaksın.. Yaptırtacaksın. . Sen de onların ruhsal dengelerini bozacaksın.. Vücut kimyalarını bozacaksın..! ! Sonra da keyifle seyredeceksin. .
Sana bu acıları yaşatanların moralini darmadağın edeceksin.. Hayatı zindan edeceksin.. onlar da “bölünme, çarpılma, toplama veya çıkarma” korkuları yaşacaklardır. . Yani, demek isteyeceksin ki, “ Sen benim toprağıma göz dikersen, ben de senin toprağına göz dikerim.. Bu işin sonu fena olur.. ”
Bak o zaman Halk düşmanı Faşist teröristleri desteklerler mi..? O zaman bilecekler ki, kendileri birilerini desteklerse, Türkiye’de birilerini destekleyecektir. ..

Durum tam da budur..!! Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “ Yurtta sulh, dünyada sulh ” sözü bizim basiretsiz ve korkak yöneticilerimiz tarafından yanlış anlaşılmış, yanlış uygulanmıştır.. . Çapsız politikacılar bu sözü eritmişlerdir. . Oysa işin aslı öyle değildir..
Atatürk asla “ korkak olun ” dememiştir.. Elbette ki “ En kötü barış, en iyi savaştan iyidir ” ancak, sürekli acı çeken taraf sen olmamalısın..! ! Bu durum büyük bir haksızlıktır..
Herkesin bir ideali, varmak istediği bir yer vardır.. Mesela, Yunan’ın, Kıbrıslı Rum'un, Barzani'nin, Ermeni’nin, Fransız'ın, Alman’ın, İngiliz'in, Amerika'nın bir menzili, 25-30 yıl sonra ya da 50-60 yıl sonra varacakları hedefleri vardır, kafalarındaki haritaları hazırdır.. Peki, Türk'ün neden varmak istediği bir haritası olmasın..? Olmalıdır.. Eğer olursa, karşındakilerin de korkuları olur, senin karşında..!!
Kısacası, Eğer başkalarının senin toprağında gözü varsa, senin de onların toprağında gözün olmalıdır.. En azından, gözün yoksa da olduğunu hissettirmelisin. . Gözün varmış gibi davranmalısın.  Böylece, psikolojik üstünlük sağlamış olursun.. Oysa, psikolojik üstünlük sürekli olarak karşı güçlerdedir.. Hiçbir şey yapamıyorsan DİK durmayı becereksin..

Bir kez daha hatırlatmakta yarar var.. Papa’yı önünde diz çöktüren Büyük Hun İmparatoru Atilla’ya kulak verin: Eğer sınırlarınızda sorun varsa, SINIRLARINIZI GENİŞLETİN sorunu halletmiş olursunuz..! !
Ve, Unutulmamalıdır ki, Atatürk de diyor ki ; " Bayrağımızın 1 ay bile dalgalandığı her yerde , (zamanı geldiğinde) iddiamız vardır...!! " İşte olay BUDUR..!!
O zaman kusura bakmayın, bu harita da TÜRK gençliğinden size armağan olsun. Atatürk'ün Lozan Antlaşmasından dokuz yıl sonra (1933)‏ General Mac Arthur'a söylediği "Allah nasip eder, ömrüm vefa ederse Musul, Kerkük ve Adaları geri alacağım. Selânik de dâhil Batı Trakya’yı TÜRKİYE hudutları içerisine katacağım” sözlerini hatırlatıyor, biz ATATÜRK çocukları, sevgili müttefiklerimize TÜRKLERLE uğraşmamasını tavsiye ediyoruz

Yoklama


   


Devamsızlıktan sınıfta kalanların, yazılıda ve sözlüde sınıfta olmayanların bütünleme zamanı sorulara itiraz hakkı olamaz.
         Demokrasi adı altında fitne çalışmaları sürdürmek demokrasinin ruhuna da aykırıdır, etik anlamda da izahı mümkün değildir.
          İstedikleriniz olmayınca ya da hakkını veremediğiniz koltuklarınızı kaybedince yalan, iftira ve hakaret kampanyalarında boy göstermek faydasızdır.
         1944 tutuklamalarından ve zulüm mahkemelerinden sonra siyasallaşan ve metodlaşan hareketimizin içinde hasbel kader bulunan bazı tipler zaman içinde durumdan vazife çıkartarak dosta yakışmayan davranışlar
sergilemişlerdir. Yaşadığımız toplumun beğenmediğimiz ve eleştirdiğimiz bazı davranış kalıpları biz istesek de, istemesek de içimizde görülmektedir.

Kendisi kıymetli olmayanlar kıymet bilmezler. Çakalın kurt taklidi yapması ise bir leş görene kadardır.

İnsan hayatında beklentiler ve ihtiyaçlar sınırsız, imkanlar ise sınırlıdır. İnsan bu ikisi arasında kurabildiği denge ile yaşar. Bu denge kurulurken öncelikler sıralaması en önemli belirleyicidir. Ülkücü Hareket’i diğer siyasal hareketlerinden ayıran en önemli belirleyici bu öncelikler sıralamasıdır. Ülkücü aç yaşar, işsiz yaşar ama onursuz yaşamaz. İstikbali için istiklalini satmaz. Toplum menfaatleri söz konusu olunca şahsi hesaplarını bir kenara iter. Kendisi için sıtk-ı sadakat ile ömrünü heba etmiş büyüklerine saygıda kusur etmez. Hakları kadar haddini de
bilen insandır Ülkücü…
Ülkücü seferde iken başka mecralarda akmış ırmakların suyundan abdest almaz. Liyakat ve sadakat nedir en iyi Ülkücü bilir.
Terazi kendisine teslim edilince ak ile karanın aynı kefede tartılmayacağının idrakindedir. Yaptığı her işte sadece ve sadece Allah(C.C.) rızasını gözetir.

Misafir severdir lakin, ev sahibi ile misafiri birbirinden ayırmayı da iyi bilir. Dünkü misafirler ev sahipliği rolüne soyunursa da damarlarındaki kanın gereğini yerine getirir ve tereddütsüz görevini yapar. Töresi ne emrediyorsa uygular. Töresiz yaşanmayacağını bilir.
Fikri sorulduğu zaman lisan-ı münasip ile hiçbir hesap gözetmeksizin inandığı doğruları söyler lakin emredildiği zaman tereddüt etmeden yerine getirir.
Yıllardır ülkemiz ve insanımız üzerinde uygulanan emperyalist politikaların yok edemediği insan tipidir Ülkücü…
Geçen zaman içinde çekmediği acı, uğramadığı zulüm kalmayan Ülkücüler hala dimdik ayakta ve Lider’inin emrinde çağlara meydan okumaya devam etmektedir. Tüm yoklamalarda ismi okununca ‘burada’diyen Ülkücüler birbirlerine sımsıkı kenetlenerek seferlerine devam etmektedirler. İçinde bulunduğumuz zaman dilimi sırtımızdaki yükü ve vebali bir kat daha arttırmaktadır. Bugün bize dayatılmaya çalışılan şartlarda sistemin ve işbirlikçilerinin bizden istediği bedeli ödemeyeceğiz.Bunun sonuçları olumlu ya da olumsuz ne olursa olsun katlanacağız.

Bütün yoklamalarda var yazılan samimi Ülkücüler adına, Ülkücü üzerinde hesap yapan herkese sesleniyorum: Liyakat ve sadakat şerefimizdir.Şartlar ne olursa olsun Töremizi ve Devlet’imizi
satmayacağız…
Sevgi / Saygı / Dostlukla / Esen Kalın

Çok Unutkan Bir Milletiz Nedenmi ?


       


Acaba neden unutkanız diye hiç düşündünüz mü? Veya unutkanlığa sebebiyet veren faktörleri hiç araştırdınız mı? Bazı unutkanlıklarınızın çok ağıra mal olduğunu hiç hesapladınız mı? İşte bu yazımızda unutkanlığa sebep olan faktörleri inceleyip bazı öneriler getirmeye çalışacağım.

Öncelikle unutkanlığa sebep olan faktörlerin başında; Vücudumuzdaki demir eksikliğinden kaynaklanan beyne yeterli miktarda kan gitmemesi, B vitamini eksikliği, kişisel dengesizlik, sağlık problemleri, sorumluluk aşımı, manevi sebepler, damar tıkanıklığı, herhangi bir darp sonunda beynimizde meydana gelen zedelenme, bilinç kaybı ve buna benzer sebepler unutkanlık yapmaktadır. Tabi ki bu sebeplerin birçoğu tıp bilimini ilgilendirmektedir ancak benim üzerinde duracağım unutkanlık, sosyal ve psikolojik ağırlıklı unutkanlıklar olacaktır.
Hafıza-i beşer nisyan ile malul dur sözü insanoğlunun unutmaya yatkın bir varlık olduğunu bize hatırlatmaktadır. Fakat öyle olaylar vardır ki toplumun hafızasında iz bırakan günlerce, aylarca bizleri üzen ve sevindiren olaylar da çok çabuk unutulmaktadır. Böylesine iz bırakan olaylar neden çabuk unutuluyor acaba diye hep kendimce düşünmüşümdür ve sebeplerini araştırdığım da; Bu olayların gözümüzde ne kadar değer taşıdığı yani bizim için önemi, hatırlanacak belli bir amacın olmaması, olaylardan az etkilenen bir yapıya sahip olmamız, olaylara kendimizi veremememiz, bilginin eleştirilmesi, sıkıntılarımız, olayları anlayamama, verilerin belleğe yanlış yerleştirilmesi, fiziksel, zihinsel stres yada sıkıntı, yaşanan olayları hatırlayamamamıza ve dolayısıyla unutkanlığa yol açmaktadır.
Milletçe seven bir millet olmamız bizi duygusallığa itmektedir. Sevgi bazı yanlışları, olumsuzlukları affettirmektedir. Acaba sevgideki ölçüyü mü kaçırıyoruz, yoksa Türk milletine has bir yaratılış mı bunu bilemiyorum. Yine Türk Milleti kimseye geçmişten gelen bir kin beslememektedir. Kinci bir millet olmamamız mı acaba bizi unutkanlığa sevk etmektedir? Dünyada İslamiyet'i en iyi anlayıp en iyi yaşamaya gayret eden bir millet olarak acaba İslamiyet'in verdiği affetme, bağışlama duygusu mu bize kötülükleri unutturan. Kötülükleri unutmak bir erdemdir ancak bazen iyilikleri de çabuk unutan bir millet olduk.
Sanıyorum bu durum Türk Milletinin hafızasıyla çok fazla oynanmasından kaynaklanmaktadır. Çok partili siyasete geçtiğimiz günden beri seçim öncesi yüzlerce söz verip seçildikten sonra bu sözleri unutan politikacılar, Türk insanını cahil yerine koyan bazı basın organları, ülkemizde ipini kaybedenlerin cirit atması, misyonerlik faaliyetleri, birilerinin sürekli kaşıdığı azınlıklar meselesi, bazı siyasetçilerin ülkenin kanayan yarası olan bazı meseleleri sıkıştıkça kullanmak için elinde güç olduğu halde çözmemesi gibi durumlar milletimizin hafızasını büyük oranda yıpratmıştır. Bütün bu olumsuzluklara rağmen milli hafızamızı korumaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Çünkü unutkanlık bazen milletlerin milli hafızalarında telafisi mümkün olmayan tahrifatlar yapmaktadır. Özellikle seçildikten sonra siyasi anlayışını millete rağmen değiştiren devşirme siyasetçiler yıllardan beri uyutarak unutturma politikasını uygulayıp milletimizin geleceğini ipotek altına aldırmışlardır.
Milli hafızamızı daha fazla yıpratmamak için özellikle siyasi cambazlara, gücünü milletten almasına rağmen bunu unutup Türk Milletinin onur ve gururunu uluslar arası siyaset pazarında yok pahasına pazarlayanlara karşı çok uyanık olmak zorundayız.
Milli duruşu bozulan milletler küresel pazarda, kendi milli kaynaklarının gönüllü sömürülmesine rıza gösterirler. Hesaba alınmak için hesap yapmak gerekir. Bazı hassas meselelerde unutkanlık varlık sebebimizi ortadan kaldırabilir.
Unutkanlıklar bizim de unutulmamıza sebep olabilir. Özellikle dış politikada ülkemiz üzerinde oynanan oyunları görmemezlikten gelmek, unutmuş pozisyonu sergilemek ülkemizi küçük düşürür ve onarılması güç yaralar açar. Çünkü unutulanlar, unutanları asla unutmazlar. 

Şair Uzman Jandarmadan İkinci Şiir. (Hak arayışı Uzman Jandarmayı Şair Yaptı)

Türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde uzman jandarmalarla ilgili haberleri  okumayan kalmamıştır muhtemelen. Astsubaylarla ...