8 Mart 2012 Perşembe

Emenike Gollerini Yağdırıyorve Hızla Parlıyor! Hiddink, Emenike'yi istiyor!




Kariyerine Rusya'da devam eden Emmanuel Emenike, Türkiye'deki resitaline komşuda devam ediyor
 Rusya Premier Lig'de ülkemizden esintiler bulunan takımları yakından takip ederken en büyük dikkati Emmanuel Emenike çekiyor. Gökdenizli Rubin Kazan ve Hiddinkli Anzhi şampiyonluk mücadelesi verirken, Emenike de takımını ilk etapta Şampiyonlar Ligi'ne sürüklemek için çabalıyor Sezon başında flaş bir şekilde Spartak Moskova'ya transfer olarak herkesi şaşırtan Nijeryalı golcü, Rusya'da uyum sorunu çekmezken attığı jeneriklik gollerle kalitesini gözler önüne serdi. Normal sezonda 6 kez fileleri havalandıran 24 yaşındaki oyuncu takımının Şampiyona grubuna kalmasında büyük rol oynadı.

Şampiyona grubunda 3 golle krallık yarışının zirvesinde yer alan Emenike, toplam gol sayısını da 9'a çıkardı. Teknik direktör Valery Karpin'in en büyük gözdesi olan golcü oyuncu, büyük bir aksilik olmazsa 12 Mart Pazartesi günü Hiddink'in takımı Anzhi Makhachkala'ya karşı gol arayacak.

GOLLERİ YAĞMUR GİBİ


Kısa bir süre önce Kıbrıs ve İspanya'da hazırlık kampı gerçekleştiren Spartak Moskova, Malaga, Rosenborg, Molde, Goteborg ve gibi 10'un üzerinde takımla karşılaşmalar oynadı. Özellikle İspanya'da oynanan maçlar büyük ilgi gördü. Emmanuel Emenike attığı gollerle her zaman formda olduğunu kanıtladı.

İngiltere Premier League takımlarından Chelsea ile adı anılan ancak FA'nin 'milli kota' şartı yüzünden transfer süreci askıya alınan ve 'özel izin' için de girişimlerde bulunulmayan Emenike'nin talipleri her geçen gün artıyor. İspanya'dan Sevilla ve Valencia'nın da yakından ilgilendiği iddia edilen Emenike için son talibin de Rusya'dan olduğu belirtildi.

Hiddink'in yeni takımı Anzhi'nin Emenike'nin transferi için büyük bir çaba harcadığı ve play-off grubunun ardından bu transfer sürecine resmiyet kazandıracağı kaydedildi. Önümüzdeki sezon tüm Avrupa'da ses getirebilmek adına iddialı bir kadro kurmak isteyen Anzhi, Emenike için 15 milyon euroluk bonservis bedelini gözden çıkardı.

FENERBAHÇE'NİN İLACI SOW, KARABÜKSPOR'UN MEHMET YILDIZ...

Fenerbahçe'nin 2011-2012 sezonunda kadrosuna kattığı Emenike, Spartak Moskova'ya geçmişti. Sarı-lacivertliler Nijeryalı golcünün boşluğunu ilk Bienvenu ile doldurmaya çalışırken ardından Moussa Sow'u kadrosuna kattı.

Karabükspor'un Bank Asya'dan Spor Toto Süper Lig'e yükselmesinde büyük katkısı olan Emenike, Karabükspor'da halen en çok aranılan futbolcu... Karadeniz temsilcisi başarılı oyuncunun yerini şu aşamada Mehmet Yıldız ile doldurmaya çalışıyor.

Görenleri Hayrete Düşüren Doğa Olayı




Avustralya'nın güneyindeki Yeni Güney Galler eyaletinde, görenleri hayrete düşüren bir doğa olayı yaşanıyor.

Avustralya'nın güneyindeki Yeni Güney Galler eyaletinde görenleri hayrete düşüren bir doğa olayı yaşanıyor. Sel sularının çekilmesinden kısa bir süre sonra etraf, devasa örümcek ağlarıyla kaplandı.

Avustralya'nın Yeni Güney Gallereyaleti bir süredir sel felaketi ile boğuşuyordu. Şiddetli yağmurların etkisini kaybetmesi ve sel sularının çekilmesinin ardından ender rastlanan bir doğa olayı meydana geldi. Sel sularından kaçan örümcekler kısa bir süre içerisinde devasa ağlar örerek etrafın örümcek ağlarıyla kaplanmasına neden oldu. Yeni Güney Galler eyaletinin Waga Waga kasabası yakınlarında görülen örümcek ağları tüyler ürpertici bir manzara oluşturuyor. Bu esrarengiz olayın bir benzeri, aşırı yağışlar nedeniyle 2010 yılında Pakistan'ın Sindh bölgesinde de görülmüştü.

KORUMA İÇGÜDÜLERİ VAR

Örümceklerin zararsız olduğunu belirten uzmanlar, insanların korkmaması gerektiği uyarısında bulunuyor. Örümceklerin bu, alışılmışın dışındaki davranışının nedeninin ise 'hayatta kalma' mücadelesi olduğu ifade ediliyor.

Queensland Müzesi'nde örümcek bilimi alanında uzman kişi Owen Seeman, "Burada gördüğümüz örümcekler aslında bir çeşit 'kurt örümceği' ve kendileri için tehlike oluşturan sel sularından saklanmaya çalışıyorlar" dedi.

Avustralya Müzesi'nin entomoloji (böcek bilimi) koleksiyon yöneticisi Graham Milledge ise örümceklerin bu davranışlarının 'ballooning' olarak adlandırıldığını ve su baskınlarından firar etmeleri için tipik bir hareket olarak görüldüğünü söyledi.

Milledge, "Örümcekler bunu, yayılmak ve yeni bölgelere girmek için sık sık yapıyor. Bu tarz olaylarda tek amaçları, sel sularından kazasız belasız kurtulmak" şeklinde konuştu.

Normalde 'kurt örümceği'nin, tek başına hareket eden bir örümcek türü olduğu ancak aşırı hava koşullarından dolayı toplu halde hareket ettikleri belirtiliyor. Sidney'deki Taronga Hayvanat Bahçesi yetkililerine göre de Avustralya'da örümcek nüfusu, aşırı yağışlar nedeniyle hızla artıyor.




SADRİ ŞENER: "BÜTÜN MÜCADELEMİZ KUPA İÇİN"




Trabzonspor Kulübü Başkanı Sadri Şener, bütün mücadelelerinin şampiyonluk kupasını Trabzon'a getirmek için olduğunu söyledi.

Şener, Trabzonspor Dergisi'nin mart ayı sayısındaki yazısında, Türk futbolunun olağanüstü dönemlerden geçtiği günlerde yönetim kurulu olarak kulübün adına en doğru duruşu sergilemenin mücadelesi içerisinde olduklarını, olmaya devam edeceklerini belirterek, "Yaşanan malum süreçle ilgili olarak yeni oluşan Türkiye Futbol Federasyonunun UEFA'nın görüşleri doğrultusunda hareket edeceğini düşünüyorum. Bana göre bu ayiçerisinde UEFA'nın İstanbul'da gerçekleştireceği genel kurul, Türkiye liglerinin kaderini belirleyecek önemli bir organizasyon olacak" dedi.

O güne kadar beklemek durumunda olduklarını ifade eden Şener, şöyle devam etti:

"Zaman zaman sessiz kaldığımız yönünde kamuoyunda farklı yorumlarla karşılaşıyoruz ancak şunun altını ısrarla çizmeliyiz ki öncelikle sessiz kalmadık. Hakkımızı gereken her koşulda aradık ve aramaya da devam ediyoruz. Ses çıkarmaktan kasıt saldırgan bir tavır sergilemekse bu üslup bize uygun değil. Futbolun zaten gerilmeye yüz tutan ortamını daha da germek hiçbirimize katkı sağlamaz. Ayrıca bu tavrımız güçsüz olduğumuzdan değil, aksine güçlülüğümüzden kaynaklanıyor."

Şener, izledikleri politikanın haklılığını zaman ilerledikçe herkesin göreceğini savunarak, "Zira bugüne kadar hep sürecin dışında kaldık artık tam içindeyiz. Süreci yöneten ve istediğini alan bir güç olduk. Bütün mücadelemiz şampiyonluk kupasını Trabzon'a getirmek için. Bunu başarınca ne demek istediğimiz çok daha iyi anlaşılacak" ifadesini kullandı.

6 Mart 2012 Salı

Depremi Amerika mı Tetikledi?




ABD'nin Alaska'da atmosfer araştırması için kurduğu HAARP adlı tesis için ortaya atılan "depremi tetikliyor" iddiası yine gündeme geldi.

7.2 büyüklüğündeki Van depremi sonrasında komplo teorileri bir kez daha gündeme geldi.
İddiaların ilk sırasında ise, Alaska'da, ABD Hava Kuvvetleri, ABD Donanması, Alaska Üniversitesi ve ABD Savunma Sistemleri Geliştirme Ajansı (DARPA) tarafından finanse edilen Yüksek Frekanslı Aktif Auroral Araştırma Programı (HAARP) tesisi yer alıyor.

1993'te kurulan HAARP yüksek frekanslı enerji çıkışları ile atmosferin iyonosfer katmanındaki değişimleri gözlüyor. Yaptığı deneylerin doğaya verdiği etkiyi izleyen HAARP resmi olarak radar sistemlerini ve iletişimi geliştirmek, petrol ve doğalgaz yataklarını tespit etmek ve olası hava saldırılarını havada imha etmek için çözümler oluşturuyor.
Gayri resmi kaynaklar ise HAARP'ın deprem yaratabildiğini, ozon tabakasını kullanabildiği iddialarını ortaya atıyor.

Bilimsel bağlantı var

NASA'nın Gelişmiş Uzayaraçları Malzemeleri yöneticisi Minoru Freund, BBC'ye yaptığı açıklamada "Depremler ile atmosfer değişimleri arasında çok yakın bir bağ kurabiliriz" dedi.
ABD'nin saygın eğitim kurumlarından Stanford Üniversitesi de "Deprem uzmanları, elektromanyetik dalgaları yansıtacak miktarda iyonların bulunduğu iyonosferdeki frekansları incelemeli" diyerek, depremler ile enerji değişimleri arasındaki bağlantıyı ortaya koydu.
HAARP'ın verileri daha önce de tartışmaya sebep olmuştu. 11 Mart'ta Japonya'da yaşanan 9 büyüklüğündeki depremden birkaç saat önce HAARP'ın frekans ölçme sisteminde 2.5 Hz'lik bir değişim ortaya çıkıyor. 12 Ocak 2010'da Haiti'deki 7 büyüklüğündeki deprem öncesinde HAARP'ın frekansları yayınlayan sisteminde yaklaşık 2 Hz'lik bir hareketlenme yaşandı.
Önceki gün Van'daki deprem için aynı verilere bakıldığında ortaya 21 Ekim, saat 08.00'da başlayan bir hareketlenme görülüyor. Dalga yaklaşık 1.8 Hz büyüklüğünde.
ABD'nin önde gelen eğitim kuruluşlarından MIT'e göre iyonosfer'e gönderilen dalgalar bir ısınmaya neden oluyor ve fay hattından radyoaktif radon gazının çıkmasını sağlayarak depremi tetikliyor.

 Evrensel Işık Haarp Nedir? 

HAARP, HF'da yüksek enerji çıkışları ile iyonosferin ısıtılması ve burada bir takım değişimler yapılarak etkilerinin incelenmesi için başlatılmış bir projedir. Kullanılan frekans aralığı 2.8-10MHz arasıdır, çıkış gücü ise resmi kaynaklarda 3.6 Gigawatt olarak belirtilmesine karşılık 10 Gigawatt'a çıkarılabileceği açıklanmaktadır.
Bu enerji dünyadaki en büyük radyo vericisi ünvanını kazandırmaktadır. Merkezin 1 saat boyunca çalıştırılması durumunda Hiroşima atılan atom bombası kadar enerji ortaya çıkaracağı hesaplanmıştır. Fakat bu merkezin yılda 4-5 kere ve sürekli olmayıp vuruş modunda (seri ve güçlü atışlar üretme) ile çalışacağı bildirilmektedir.

HAARP'ın Yeri ve Projeyi Gerçekleştirenler Kimler?

HAARP, çok ilginç bir yerde konuşlanmıştır, Alaska Gakona. Gakona'da askeri üstün yakınlarında ve kimsenin girmediği özel bir alanda tesis kurulmuştur. Niçin burası seçilmiştir? İki temel amacı vardır. Birincisi Alaska dünyadaki elektromanyetik kuşakların özel bir kesişim bölgesinde bulunmaktadır. Dünyanın elektromanyetik alanlarına müdahale edebilmek için en iyi yerdir. İkincisi ise insanlardan uzak, korunması kolay ve gözlerden mümkün olduğunca uzak bir yer olmasıdır.

Gakona daki bu merkezde 21m. yüksekliğinde 180 adet kule üzerinde cross dipol anten inşa edilmiştir. Teknik detaylarınıhttp://www.haarp.alaska.edu/haarp/tech.html     adresinde bulabilirsiniz.

Gakona dünyanın elektromanyetik alan çizgilerinin kesiştiği bir yerdedir.

Bu alan aynı zamanda auroral dediğimiz ışımaların en yoğun yaşandığı bölgedir. Dünya manyetik alan çizgileri üzerinde yapılacak en küçük değişimlerin bile büyük etkilere yol açabileceği söylenmektedir. Bu konuda Tesla'nın da zamanında bazı çalışmaları olmuştur.

İlk kez Nicola Tesla tarafından ortaya atılan "Dünyasal Sabit Dalgalar", dünyanın kendi kendine bir elektrik ürettiği ve uygun konumlarda bu dalgalara erişilerek kontrol edilebileceği söylemektedir. Tesla bunu ispat etmek için uygun frekanstaki bu titreşimleri kullanarak elektrik enerjisini çok uzaklara tel kullanmadan aktarabilmişti.

Deneyinde 40Km uzaklıkta bir yerde 200 ampülü yakabilmişti. Yine Tesla'nın bir amacı da "Kablosuz Dünya İletişim Kulesi"ni inşa etmekti. Tesla dünya çapında bir iletişim düşünüyordu, kısacası bugünün Internet dünyasını tasarlıyordu. Fakat bunu kablosuz ortamda gerçekleştirecekti, ama ömrü bu projeyi yapmaya yetmedi.

HAARP'ın Amaçları:
1-Atmosferdeki termonükleer araçları kontrol edecek elektromanyetik vuruşları gerçekleştirmek.
2-Denizaltılar ile haberleşmeyi kolaylaştırmak. Bu haberleşme ELF(Extremely Low Frequency) ve VLF(Very Low Frequency) dediğimiz 30Hz-30KHz civarında çalışmaktadır. ELF nin yan etkileri bilindiğinden mevcut ELF vericileri ile HAARP vericileri değiştirilmek istenmektedir.
3-Radar sistemlerini geliştirmek.
4-Çok geniş bir alanda ABD ordusunun haberleşmesini sağlamak.
5-Cray ve EMass süperbilgisayarlarının yardımı ile yer altının tomografik haritasını çıkarabilmek.
6-Petrol, doğalgaz ve mineral yataklarını tespit etmek.
7-Cruise füzesine benzer alçak irtifadan uçan füze ve hava araçlarını havada imha etmek.

HAARP'ın sadece bu amaçları gerçekleştirmesi durumunda bile "Star Wars" projesine gerek kalmayacağını görüyor ve çekiniyoruz. Fakat bunlar işin görünen yanı, buz dağının altında çok daha vahim bir tablo ile karşılaşıyoruz. Bu tablo projenin karşısında olanlar tarafından dile getirilmektedir. Özellikle de 230 sayfalık "Angels Don't Play This HAARP-Melekler HAARP ile Oynamaz" adlı kitap bu görüşleri dile getiren en önemli kaynaktır.
   
HAARP karşıtı birçok görüş yayınlanmış ve bu görüşler inanılmaz baskılara uğramış, net deki sayfalar kapatılmıştır.(Umarım bu sayfa da kapatılmaz) Fakat ABD hükümeti bu karşıt görüşleri tam anlamıyla yalanlayacak bir döküman veya bilgiyi basına vermemiştir. Bu da karşıt görüş oluşturanların şüphelerinde haklı olma gerçeğini arttırmaktadır. Şimdi HAARP karşıtı açıklamalara bakalım ve teorileri destekleyen olayları inceleyelim.

1-İklimleri değiştirebilir.
2-Kutupları eritebilir veya yerinden oynatabilir.
3-Ozon tabakası ile oynayabilir.
4-Deprem yaratabilir.
5-Okyanus dalgalarını kontrol edebilir.
6-Dünyanın enerji kuşakları ile oynayarak insan biyolojisini ve beynini etkileyebilir.
7-Radyasyon yaymadan termonükleer patlama oluşturabilir.
Yukarıda yazanları tekrar okuyup son 10 yılda yaşanan olayları göz önünüze getirmenizi istiyorum. Aklınıza gelen örneklerin sadece basit doğa olayları veya küresel ısınmayla açıklanamayacağını bir kez düşünün. Dünyamız yaşadığı sıkıntıları sadece doğal nedenlerle mi yaşıyor, yoksa insan parmağı işin içinde mi?

Bu çeteleri kim kullandı?




Bütün ulusal kavramların-milli değerlerin içini boşaltma operasyonu son sürat devam ediyor
Bütün ulusal kavramların-milli değerlerin içini boşaltma operasyonu son sürat devam ediyor, sözde asker emeklisi bir gruptan oluşan, kendilerini vatanı kurtarmakla görevlendirip durumdan vazife çıkaran güruh üzerinden ‘vatanseverlik, TSK, milli mücadele ruhu ve de Kuvayı Milliye hareketlerine itibar infazı’ yapıldı. Yakalanan, tutuklanan ‘vatan kurtarmaca oyunu oynayanların’ geride asıl yaptıkları iş ise; çete, tahsilat ve benzeri yeraltı faaliyetleri. Kendilerini emekli albay diye tanıtanların TSK ile kurumsal hiçbir ilişkisi kalmamış, kimisi yıllar önce ordudan atılmış.

Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın dün yaptığı ‘özel’ açıklamaya dikkatinizi çekeceğim, diyor ki Sayın Büyükanıt; ‘Çete operasyonlarını izliyorum. Haberlerde bu kişilerden bahsederken, ‘emekli yüzbaşı, emekli binbaşı, emekli albay’ gibi ifadeler kullanılıyor. Adı geçen kişilere bakıyoruz, ordudan tardedilmiş, yani atılmış. Yani TSK ile hiçbir ilişkileri kalmamış. Biz üzerimize düşeni yapıp bu kişileri ihraç etmişiz. Ama hâlâ adları, asker oldukları dönemdeki rütbeleriyle anılıyor. Bu konuda daha dikkatli davranma görevi medyaya düşüyor.’

NEDEN BUNCA ZAMAN YOL VERİLDİ?

Bu vakanın en tuhaf olanı da; vatan kurtarmaca oyunu oynayan sözde vatansever güçlerin ilk faaliyetleşme-dernekleşmeleri 2003 yıllarında başlamış olmasına yani bu adamlar yaklaşık 4 yıldır benzer gölgeli işlerin içinde bulunmalarına rağmen, malum çetelere nedense bunca zamandır hiçbir MALİ TAKİP ya da adli soruşturma-araştırma yapılmamış. Uzağa gitmeyelim, bendeniz yaklaşık 2 yıl önce ‘vatansevercilik’ oyunu oynayan VKGBH’nin acilen incelenmesi gerektiğini bu sütunlarda kaleme almıştım, 08.09.2005 tarihli yazımın ilgili bölümü aktarıyorum;
‘Ve şimdi ŞOK olacaksınız ey okur, VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ HAREKETİ. Merkezi ANKARA’da, Dernek Başkanı Taner Ünal. Ünal ve Genel Sekreteri Murat Ilıkan’la dün uzun bir tele-sohbet yaptım, verdikleri bilgiler beni hayretlere düşürdü, son birkaç ay içinde Türkiye çapında tam 40 ilde-90 şube açmışlar, açmaya da devam ediyorlar, ‘ayda yaklaşık 20 şube açıyoruz, 600 bine yakın üye müracatı var’ dedi. Kendisine de söyledim, bana bu rakam oldukça-çook abartılı geldi, 600 bin kişi üye olmak için mi bekliyor?! (Kimi kandırmaya çalışıyorlar?) Başkan Taner Ünal diyor ki ‘vatan hainlerine-işbirlikçilere karşı milli mücadele başlattık. Şu ana kadar evlerimizi satıp 1 trilyon liralık harcama yaparak bu seviyeye geldik (ben ısrarla bu sivil harekatın bütçesini nasıl oluşturduklarını-para kaynaklarını sordum, 1 trilyon liralık harcamanın gerçek kaynağını neden kimse sormuyor) sürekli paneller, toplantılar yapıyoruz. Taner Ünal’a aynı ısrarla ‘siz kime karşı’ MİLLİ MÜCADELE vereceksiniz sorusunu sordum, O da aynı ısrarla, ‘işbirlikçi-hainlere karşı’ dedi ama... Hain tanımlamasına takıldım-ürktüm, itiraf etmeliyim ki son derece çekinceli-şüpheli dinledim, aklımdan geçen tedirginliklerimin nedenini siz anladınız eminim ey anlayışlı okur.

YABANCI İSTİHBARAT PARMAĞI

Şimdi de asıl sorulması gerekenlere bakalım; bu tür organizasyonlarda kullanılan kişilerin psikolojik profilleri adeta klonlaşmış gibi birbirine benziyor; yaralı egoları var yani her an övülmeye ve anılmaya ihtiyaç duyuyorlar, kendilerinin önemli olduğunu hissetmek-onaylanmak istiyorlar, suça eğilimliler, kolay manipüle oluyorlar, biyografileri düşük, peki bu adamları kullanan-yönlendiren ‘yabancı istihbarat servisleri’ olabilir mi? Son yıllarda ‘bu derneklerin farklı kariyerlerdeki yabancılarla (çeşitli kimliklere sahip olan aslında yabancı istihbarat elemanlarıyla) ilişkileri oldu mu? Oldu ise hangi seviyede?
Bizler daima Doğu ve Güneydoğumuzda etnik ayrılıkçı ve radikal dinci yapıların yabancı servisler tarafından kullanıldığını düşündük, bir tarafta ‘karşıyı’ yönlendiren yabancı servisler aynı zamanda ‘ötekileri’de yani ‘vatankurtarmaca oyunu oynayan düşük profilli bu sözde ulusalcıları da’ yönlendirmiş olabilirler mi? Sızmalar nereye-kimlere-hangi dış servislere uzanıyor dersiniz?

İllerin kredi vizyonu açıklandı




Türkiye'de 2011 yılında 691 milyar 469 milyon 25 bin liraya ulaşan toplam nakdi kredilerde bir önceki yola göre en fazla artış Doğu ve Güneydoğu illerinde kaydedildi.

Türkiye'de 2011 yılında 691 milyar 469 milyon 25 bin liraya ulaşan toplam nakdi kredilerde bir önceki yola göre en fazla artış Doğu ve Güneydoğu illerinde kaydedildi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) internet sitesinde yer alan Finansal Türkiye haritasındaki verilere göre, nakdi kredi hacmini nüfusa oranla en fazla arttıran şehir 493 milyon 945 bin lirayla Muş oldu. Muş kredi hacmini 306 milyon 895 bin liradan 493 milyon 945 bin çıkardı. Muş'u sırasıyla 755 milyon 962 bin liralık nakdi kredi hacmini 1 milyar 202 milyon 673 bin liraya yükselten Batman, 1 milyar 82 milyon 173 bin liradan 1 milyar 664 milyon 490 bin liraya çıkaran Mardin, 202 milyon903 bin liradan 308 milyon 652 bin liraya çıkaran Hakkari ile 454 milyon 306 bin liradan 679 milyon 894 bin liraya yükselten Bitlis izledi. En az nakdi kredi hacmine sahip il ise kredi hacmi geçtiğimiz yıl 183 milyon 473 bin lira olan bu yıl ise kredi hacmini 250 milyon 457 bin liraya çıkaran Bayburt oldu. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yüksek nakdi kredi hacmiyle en dikkat çeken il yüzde 43'lük artış ile Gaziantep oldu. Gaziantep'te nakdi kredi hacmi 9 milyar 512 milyon 29 bin liradan 13 milyar 604 milyon 116 bin liraya yükseldi. Gaziantep'i
Diyarbakır ve Şırnak'ta da yüzde 41'lik artışla takip etti. İllerin 2011 yılı nakdi kredi rakamları şu şekilde: "Muş 493 milyon 945 bin TL, Hakkari 308 milyon 652 bin TL, Gaziantep 13 milyar 604 milyon 116 bin TL, Batman 1 milyar 202 milyon 673 bin TL, Mardin 1 milyar 664 milyon 490 bin TL, Bitlis 679 milyon 894 bin TL, Kırşehir 1 milyar 126 milyon 534 bin TL, Iğdır 498 milyon 954 bin TL, Osmaniye 1 milyar 830 milyon 309 bin TL, Şırnak 822 milyon 155 Bin TL, Diyarbakır 4 milyar 274 milyon 390 bin TL, Kırklareli 2 milyar 125 milyon 856 bin TL, Ağrı 633 milyon 820 bin TL, Kahramanmaraş 4 milyar 342 milyon 906 bin TL, Malatya 2 milyar 970 milyar 822, Ardahan 319 milyon 185 bin TL, Kilis 320 milyon 11 bin TL, Şanlıurfa 3 milyar 573 milyon 364 bin TL, Erzurum 2 milyar 864 milyon 689 bin TL, Bolu 1 milyar 748 milyon 375 bin TL, Adıyaman 1 milyar 637 milyon 970 bin TL, Niğde 1 milyar 332 milyon 313 bin TL, Elazığ 2 milyar 170 milyon 943 bin TL, Rize 1 milyar 976 milyon 96 bin TL, Kayseri 8 milyar 543 milyon 768 bin TL, Tekirdağ, 5 milyar 924 milyon 217 bin TL, Edirne 2 milyar 736 milyon 183 bin TL, Konya 10 milyar 752 milyon 89 bin TL, Bayburt 250 milyon 457 bin TL, Erzincan 836 milyon 547 bin TL, Bilecik 1 milyar 100 milyon 663 bin TL, Mersin 10 milyar 519 milyon 27 bin TL, Sivas 2 milyar 560 milyon 239 bin TL, Gümüşhane 454 milyon 97 bin TL, Van 1 milyar 720 milyon 372 bin TL, Karaman 1 milyar 236 milyon 321 bin TL, Sinop 854 milyon 466 bin TL, Kastamonu 1 milyar 802 milyon 885 bin TL, Aksaray 1 milyar 384 milyon 856 bin TL, Tunceli 308 milyon 356 bin TL, Bursa 22 milyar 63 milyon 563 bin TL, Adana 15 milyar 64 milyon 396 bin TL, Trabzon 4 milyar 459 milyon 533 bin TL, Sakarya 5 milyar 378 milyon 782 bin TL, Balıkesir 7 milyar 78 milyon 678 bin TL, Kars 898 milyon 777 bin TL, Yozgat 1 milyar 735 milyon 770 bin TL, Yalova 1 milyar 497 milyon 677 bin TL, İzmir 38 milyar 891 milyon 190 bin TL, Isparta 2 milyar 238 milyon 170 bin TL, Kütahya 2 milyar 493 milyon 265 bin TL, Bingöl 448 milyon 658 bin TL, Eskişehir 5 milyar 189 milyon 593 bin TL, Çorum 2 milyar 677 milyon 42 bin TL, Tokat 2 milyar 446 milyon 244 bin TL, Manisa 7 milyar 567 milyon 108 bin TL, Giresun 1 milyar 696 milyon 494 bin TL, Uşak 1 milyar 854 milyon 33 bin TL, Amasya 1 milyar 709 milyon 197 bin TL, Samsun 6 milyar 992 milyon 764 bin TL, Çanakkale 2 milyar 859 milyon 549 bin TL, Bartın 835 milyon 582 bin TL, Ordu 2 milyar 966 milyon 116 bin TL, Antalya 23 milyar 336 milyon 430 bin TL, Muğla 6 milyar 756 milyon 310 bin TL, Kırıkkale 1 milyar 289 milyon 756 bin TL, Afyon 3 milyar 59 milyon 927 bin TL, Artvin 773 milyon 740 bin TL, Nevşehir 1 milyar 413 milyon193 bin TL, Çankırı 829 milyon 336 bin TL, İstanbul 279 milyar 333 milyon 976 bin TL, Hatay 12 milyar 24 milyon 286 bin TL, Düzce 1 milyar 761 milyon 784 bin TL, Burdur 1 milyar 643 milyon 225 bin TL, Aydın 6 milyar 322 milyon 864 bin TL, Denizli 7 milyar 939 milyon 41 bin TL, Ankara 80 milyar 661 milyon 664 bin TL, Siirt 774 milyon 877 bin TL, Karabük 1 milyar 396 milyon 889 bin TL, Kocaeli 15 milyar 635 milyon 565 bin TL ve Zonguldak 3 milyar 966 milyon 602 bin TL. 81 ilin nakdi kredi toplamı 691 milyar469 milyon 25 bin TL." İLLERE GÖRE TAKİPTEKİ ALACAKLAR İllere göre takipteki alacaklarda 8 ilde artış yaşandı. Bu iller sırasıyla; Batman, Siirt, Antalya, Diyarbakır, Mardin, Ankara, Eskişehir ve Şanlıurfa. Takipteki alacaklarda en fazla artışın yaşandığı il yüzde 13,25'lik oranla Şanlıurfa. En fazla azalışın olduğu il ise yüzde 23,02'lik düşüşle Niğde oldu. Niğde'yi Nevşehir, Ardahan, Bingöl ve Rize takip etti. Ayrıca, 81 ilin 2011 yılındaki takipteki alacak miktarı toplamı 18 milyar 711 milyon 224 bin TL olarak açıklandı.

TÜRK BOĞAZLARI TEHLİKEDE




Rus petrollerinin sevkiyatı konusunda yaşanan aksaklıklar dış basında giderek daha sık yer alıyor. Novorossisk’ten Akdeniz limanlarına petrol taşıyan büyük tonajlı tankerlerin büyük kayba uğradıkları ifade edilen haberlerde, zararın en büyük gerekçesi olarak VTS gösteriliyor. VTS, güvenli gemi geçişine elektronik kontrol imkânı sağlayan Türk Boğazları Gemi Trafik Hizmetleri Projesi...
Boğazlar fizikî özelliklerinin daha fazla trafiği ve yükü karşılayabilecek durumda olmadığı için Boğazlardaki gemi trafiğinin daha sıkı bir şekilde kontrol edilmesi gerekiyor. Buradaki amaç Rusya’nın ekonomik çıkarlarını engellemek değil, Hazar bölgesi petrolünün Boğazlar üzerinden nakli sırasında kaynaklanabilecek "felâket riskini" azaltmak. Bu amaçla yapılacak her türlü düzenleme sadece İstanbul ve Türkiye için değil tüm Karadeniz Havzası ve Dünya için hayatî bir önem taşıyor.
Herhangi bir şekilde Türk Boğazlarının fizikî kapasitesinin zorlanması ve riskin yükseltilmeye çalışılması, gerek İstanbul gerekse bu su yolunu kullanan ülkeler için büyük bir faciaya yol açacak. Boğazların günlerce süren bir faciadan dolayı kapalı kalması, kapasitenin artırılmasını isteyen ülkelerin rafinerilerinin kapılarına kilit vurmasına da neden olacak gelişmeleri de beraberinde getirir.
Zaman içerisinde, ticarî yük taşıyan gemilerin sayılarında ve boyutlarında kaydedilen gelişmenin yarattığı deniz trafiği yoğunluğu, Türk Boğazlarının mevcut coğrafî ve fizikî kısıtlamaları nedeniyle hem İstanbul hem de Boğazlar için giderek daha büyük bir tehlike arz etmeye başladı. Bir diğer deyişle, Türk Boğazları gemi trafiğine doygun hale geldi ve içinden çıkılamaz bir trafik kargaşası ile karşı karşıya kaldı.
Tehlikeli yük taşıyan gemilerin İstanbul Boğazı’nda neden olacağı kazalar ve yangınlar, Boğazın kıyısında bulunan, en önemli kültür mirası olarak tanımlanan yalıların yok olmasına, Marmara ve Karadeniz’de geri döndürülemez çevre zararlarının meydana gelmesine de neden olabilecek boyutlarda.
Bu çerçevede; Türk Hükûmeti, Türk Boğazlarından geçen her türlü ticarî gemiye keyfi bir uygulama sonucu sınırlama koyma niyetinde olmadığı gibi, Türkiye’nin bu konuda ortaya attığı temel şart, Uluslararası Denizcilik Örgütü tarafından belirlenen kurallar çerçevesinde Boğazlardan geçiş yapan tehlikeli yük taşıyan tankerlerin güvenlik ve emniyet kurallarına azamî derecede uyması zorunluluğunu getirmekte.
Şimdi soruyoruz...
Petrol satıcılarının gelirini azaltmamak uğruna, insanların en doğal yaşama hakkına tecavüz niteliğini taşıyan denizlere yönelik tehdidi hiçe saymak, ne derece insanlıkla bağdaşır bir hareket tarzıdır?...

Şair Uzman Jandarmadan İkinci Şiir. (Hak arayışı Uzman Jandarmayı Şair Yaptı)

Türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde uzman jandarmalarla ilgili haberleri  okumayan kalmamıştır muhtemelen. Astsubaylarla ...