Türk Kızlarına Çağrı
Bugün ülkemizin içinde bulunduğu ağır siyasi şartları iyi tespit etmek durumundayız. Dostumuzu düşmanımızı, küreselleşme buhranına kapılmış mücadeleler dünyasında ayırt etmemiz oldukça güç hale gelmiş bulunmaktadır.
AKP iktidarının tavizkar ve acemi siyaseti sonucu, bugün bu iktidarın müttefikimiz dediği güçlerin kim olduğunu, ne yapmak istediğini, zamanında ve doğru olarak tespit etmek zorundayız.
Dün Irak'a silahla girerek yaptıkları şeyi; bugün Türkiye'ye sessiz ve diplomatik bir taarruz ile yapmak istemektedirler.
Özellikle, 1990lı yıllardan bugüne Avrupa Birliği Türkiye ilişkilerinin gündemine bakacak olursak; Güney Doğu Anadolu, Ege, Kıbrıs, Ermeni tasarıları, Fener Rum Patrikhanesi gibi dayatmalar açıkça görülmektedir. Bu dayatmaların Türkiye'yi Sevr'e döndürme çabaları olduğu da, ortadadır.
Öte yandan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi verdiği kararlar ile terörist başının kurtulması için elinden gelen her şeyi yapmaktadır. AİHM ve ülkemizde ihaneti siyaset haline getirenler bu çirkin oyununun amaçlarını, 30 bin şehidin kanını hiçe sayarak, kemiklerini çiğneyerek, geride kalanların yüreklerini dağlayarak gerçekıeştirmeye çalışmaktadır.
Bu hain amaçların başında terörist başının infazını erteleyerek zaman kazanmak; bu kazanılan zamanda ise bu caniyi kullanarak Türkiye'ye her türlü baskıyı uygulamak gelmektedir. AB maskesi altında Türk milletinin en hassas olduğu meselelerde taviz vermemiz istenmektedir. Tüm bu hadiseler Türkiye'yi esaret altına alma çabalarının en büyük göstergeleridir. Ancak Yüce Türk Milleti'nin sahip olduğu yüksek medeniyeti göz ardı edenler çok büyük bir yanılgı içindedirler. Elbette bu durumun ülkemiz içinden iktidar sahiplerince desteklenmesi de iktidarın daha vahim ve daha büyük bir yanılgısıdır.
Ancak Türkiye'deki bu üzücü tablo Türk milletini umutsuzluğa sürüklememelidir. çünkü Ülkücüler hiç zaman kaybetmeden sorumluluklarının bilincinde yola çıkmış, hedefe doğru, yürümektedirler.
Allah rızası'nı kazanmaktan başka gayesi olmayan ülkücü ideolojiyi yaşam felsefesi haline getirebilmiş, imanlı, ahlaklı, savunduğu görüşe vakıf, zalime karşı durabilmek cesaretine sahip, kula değil yalnız Allah'a kulluk eden samimi Türk kızlarına çağrımız var. Değişen dünya şartlarında Türkiye'ye ve Türk Dünyası'na yeniden medeniyetin beşiği olması için bugün her konuda donanımlı, vasıflı, kendi alanında aranan insan olmayı hedef edinmek her Türk Kızı'nın yegane görevi, ülküsü olmalıdır.
Her ülkücü bayan, önce kendi alanına sonra Türkiye ve dünya gündemine vakıf olmalıdır.
Geleceğin Müslüman Türk anaları her türlü karşıt sistemle mücadele edebilmek adına bilgiye hükmetmek zorunluluğunu ve sorumluluğunu hissetmelidir.
Ülkücüler olarak bizler, avucumuzda güneşi tutmaktayız. Bu güneş elimizi yaksa dahi TÜRKiSTAN COGRAFYASINI aydınlatmak için her çileye talibiz.
Çünkü yarınlar bizimle şekillenecektir...
Çünkü yarınlar ASENALAR İLE ŞEKİLLENECEKTİR...
Allah'a emanet olun...
Allah yar ve yardımcımız olsun...
AKP iktidarının tavizkar ve acemi siyaseti sonucu, bugün bu iktidarın müttefikimiz dediği güçlerin kim olduğunu, ne yapmak istediğini, zamanında ve doğru olarak tespit etmek zorundayız.
Dün Irak'a silahla girerek yaptıkları şeyi; bugün Türkiye'ye sessiz ve diplomatik bir taarruz ile yapmak istemektedirler.
Özellikle, 1990lı yıllardan bugüne Avrupa Birliği Türkiye ilişkilerinin gündemine bakacak olursak; Güney Doğu Anadolu, Ege, Kıbrıs, Ermeni tasarıları, Fener Rum Patrikhanesi gibi dayatmalar açıkça görülmektedir. Bu dayatmaların Türkiye'yi Sevr'e döndürme çabaları olduğu da, ortadadır.
Öte yandan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi verdiği kararlar ile terörist başının kurtulması için elinden gelen her şeyi yapmaktadır. AİHM ve ülkemizde ihaneti siyaset haline getirenler bu çirkin oyununun amaçlarını, 30 bin şehidin kanını hiçe sayarak, kemiklerini çiğneyerek, geride kalanların yüreklerini dağlayarak gerçekıeştirmeye çalışmaktadır.
Bu hain amaçların başında terörist başının infazını erteleyerek zaman kazanmak; bu kazanılan zamanda ise bu caniyi kullanarak Türkiye'ye her türlü baskıyı uygulamak gelmektedir. AB maskesi altında Türk milletinin en hassas olduğu meselelerde taviz vermemiz istenmektedir. Tüm bu hadiseler Türkiye'yi esaret altına alma çabalarının en büyük göstergeleridir. Ancak Yüce Türk Milleti'nin sahip olduğu yüksek medeniyeti göz ardı edenler çok büyük bir yanılgı içindedirler. Elbette bu durumun ülkemiz içinden iktidar sahiplerince desteklenmesi de iktidarın daha vahim ve daha büyük bir yanılgısıdır.
Ancak Türkiye'deki bu üzücü tablo Türk milletini umutsuzluğa sürüklememelidir. çünkü Ülkücüler hiç zaman kaybetmeden sorumluluklarının bilincinde yola çıkmış, hedefe doğru, yürümektedirler.
Allah rızası'nı kazanmaktan başka gayesi olmayan ülkücü ideolojiyi yaşam felsefesi haline getirebilmiş, imanlı, ahlaklı, savunduğu görüşe vakıf, zalime karşı durabilmek cesaretine sahip, kula değil yalnız Allah'a kulluk eden samimi Türk kızlarına çağrımız var. Değişen dünya şartlarında Türkiye'ye ve Türk Dünyası'na yeniden medeniyetin beşiği olması için bugün her konuda donanımlı, vasıflı, kendi alanında aranan insan olmayı hedef edinmek her Türk Kızı'nın yegane görevi, ülküsü olmalıdır.
Her ülkücü bayan, önce kendi alanına sonra Türkiye ve dünya gündemine vakıf olmalıdır.
Geleceğin Müslüman Türk anaları her türlü karşıt sistemle mücadele edebilmek adına bilgiye hükmetmek zorunluluğunu ve sorumluluğunu hissetmelidir.
Ülkücüler olarak bizler, avucumuzda güneşi tutmaktayız. Bu güneş elimizi yaksa dahi TÜRKiSTAN COGRAFYASINI aydınlatmak için her çileye talibiz.
Çünkü yarınlar bizimle şekillenecektir...
Çünkü yarınlar ASENALAR İLE ŞEKİLLENECEKTİR...
Allah'a emanet olun...
Allah yar ve yardımcımız olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder