Bugün size bir hainliği tescil etmeyeceğim… Ancak kendimizi ne olarak görmek istediğimizi ve gerçekte ne olduğumuzu anlamaya çalışmamız gerek!
Bugün devletimize olduğu kadar, tarihimize, kültürümüze ve dilimize sahip çıkmalıyız! Aksi taktirde emperyalistlerin gölgesi altında köle olarak, Ulus bilincinden yoksun yaşarız…
İngiliz Başbakanı William Edwart Gladstone;
“Türkler insanlığın insan olmayan numuneleridir. Medeniyetimizin bekası için onları Asya steplerine geri sürmeli veya Anadolu’da yok etmeliyiz. Türklerin yaptıkları kötülükler yalnız bu suretle ortadan kaldırılabilir; kendileri yok olmakla..”
İzmir’i işgal edildikten sonra Yunan Metropolit Hrisostomos;
“Asker evlatlarım, Elen çocukları!
Bugün ecdat topraklarını yeniden fethetmekle, İsa’nın en büyük mucizesini göstermiş oluyorsunuz. Bu uğurda ne kadar Türk kanı döküp, içerseniz, o kadar sevaba girmiş olacaksınız. Ben de bir bardak Türk kanı içmekle onlara karşı kin ve nefretimi teskin etmiş olacağım. Haydi, buyurunuz, bütün Azizler sizin arkanızda olacak. Atalarınızın toprakları sizleri bekliyor.”
Lord Curzon;
“Türkler Avrupa’dan atılmalıdır. Amerikalı senatör Lodge’un dediği gibi İstanbul Türklerden tamamen alınmalı, bir veba tohumu olan, harplerin yaratıcısı, komşuları için bir küfür olan Türkler Avrupa’dan silinmelidir.”
Jean Louis Carra;
“Türkleri Avrupa’dan kovmak gerekir. Ancak önce taksim konusunda anlaşılmalıdır.”
Martin Luther;
“Bugün Türklerin ayakları altında ezilip inleyen Hıristiyanlar, zamanı gelince onları yargılayıp, cezalandıracaktır. Türk ordusu şeytan ordusudur.”
27 Şubat TV8 Pazar Sohbetleri adlı programda Mehmet Ali Birand;
“Türkiye AB’ye girmeyi başaramazsa, eski milliyetçi fikirler hakim olur, kötü günler geri gelir… Allah’tan üye olursak, temel kararları Türkiye vermeyecek, Avrupalılar verecek, çünkü biz beceriksiziz.”
Evet… Türkler sözde medeniyet abideleri olan Avrupalı insanlara ve bunlara aldanmış Türk(!)lere göre, barbar, asi,beceriksiz, hastalık insanlar!
Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ise Türklere atılan tüm bu yalan ve iftiralara tek kalemde şu karşılığı veriyordu;
“Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir seçkin varlığın yüksek belirlemesine, sahne oldu. Bu sahne 7 bin yıllık, en aşağı, bir Türk beşiğidir. Beşik, doğanın rüzgarlarıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk, doğanın yağmurlarıyla yıkandı; o çocuk gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları doğanın babası tanıdı; onların oğlu oldu. Bir gün o doğa çocuğu, doğa oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur: Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlayan güneştir.” (Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk’ün fikir ve Düşünceleri, Genişletilmiş 2. Basım, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ankara, 2005, s.301)
Batılılar, yukarıda belirttiğimiz sözlerinden yola çıkarak, bir “kültür emperyalizmi” oluşturmuşlardır. Kurdukları üniversitelerde bilim ve araştırma üreterek tüm dünyaya kendilerine göre bir kültür, tarih ve dil biçmekteler.
Ama işe yarıyor mu diye soracak olursanız evet işe yarıyor. Bugün ülkemizdeki ders kitaplarına bir bakın… Türk tarihi acaba kaç yılında başlıyor? Tarih kitaplarında “1071 Malazgirt Savaşı”nı “Anadolu’nun Türklere açılması olarak” anlatmıyor mu?
Ama Başkumandanımız Atatürk yukarıda alıntıladığımız konuşmasında Türklerin Anadolu’da 7000 seneden beri bulunduğunu söylemiyor mu:
“Bu sahne 7 bin yıllık, en aşağı, bir Türk beşiğidir.”
Batı “11. Yüzyıldan önce Anadolu’da Türk yoktur.” Diyor bizde bunu ders kitaplarına geçiriyoruz…
Ancak tarih bilimi; Anadolu’da ön Türk kültürüne ait bulguların geçmişinin 9 bin yıl öncesine kadar dayandığını ve Türk’ün 15 bin yıl yaşında olduğunu ortaya koyuyor; yani Atamız 90 yıl önce bize bir gerçeği anlatıyordu…
Peki anlatıldığı gibi Türkler barbar mı? Medeniyetin hastalığı mı?
Milattan önce 3200’lerden Milattan sonra 10. yüzyıl ortalarına kadar uzanan çok geniş bir zaman dilimi içersinde Türkler medeniyete çok önemli katkılarda bulunmuştur.
Tarihte bilinen en eski Türk Kavmi Hunlar değildir ve Türk Tarihi Hunlar ile başlamaz.
Tarihimizde kurduğumuz devletler arasında “Türk” adını taşıyan ilk siyasi yapılanma, “Göktürk Devleti” değildir. Akad çivi yazılı belgelerden anlaşıldığı üzere, günümüzden yaklaşık 4200 yıl önce Doğu Anadolu’da kurulmuş olan “Türki Krallığı”, “Türk” adını taşıyan en eski Türk devletidir.
Milattan önce 2000 yıl başlarında Asur çivi yazılı kaynaklarda da, sık sık “Turukkular” adı verilen bir kavimden bahsedilmektedir. Gördüğünüz gibi burada da “Türk” adı mevcuttur.
Sümerlerin filolojik, antropolojik teolojik ve arkeolojik belgelerle, en eski Türk kavimlerinden biri olduğu kanıtlanmıştır. Böylece anlaşılabilir ki, yazıyı icat etme onuru da Türklere aittir.
“Emekte ve nimette müştereklilik” olarak özetleyebileceğimiz ve “Teokratik Sosyalizm” yada “Manet Sosyalizmi” denilen rejimi ilk tasarlayan ve uygulayanlar da Sümerlerdir. Yani ilk sosyalist rejimi oluşturanlar Türklerdir.
Mezopotamya’da Milattan Önce 2650-2550 yılları arasında tarihlenen “Er Sülaleler II” devrinde, Sümer kentlerinde din ve devlet işleri birbirinden ayrılarak, dünya tarihinin ilk “laik” devlet sistemi meydana getirilmiştir. Kısacası “laik” sistemin kökü Antik Yunan’a değil, Antik Türklere aittir. Görüyorsunuz ya bizim kültürümüzü çalıp, benimseyenler şimdi medeni, hala “laik” sistemi savunan ve yaşatan Türkiye ise geri bir ülke oluyor… Kültürümüze sahip çıkmalıyız!
Devam edelim…
Gelenek hukukunu yazıya döken ilk toplum da Mezopotamya’da yaşayan Sümerlerdir. Urukagina Kanunları (MÖ. 2375), Ur-Nammu Kanunları (MÖ. 2060), Ana İttuşu Kanunları (MÖ. 2060-1960) ve Lipit-İştar Kanunları (MÖ. 1900), Sümerce olarak kaleme alınmış olan kanunlardır, ayrıca ilk yazılı kanunlardır. MÖ. 1750 olarak tarihlenen Babil Kralı Hammurabi kanunları ise gördüğünüz gibi binlerce yıl sonra oluşmuştur. Dahası Babil Kralı önceki yasaları ilham ve kaynak olarak almıştır.
Mezopotamya medeniyetlerinden olan Kas’ın ve Elamlar’ın da Türklerle akraba oldukları ispatlanmıştır. Bunun delili olarak iki kavmin de, Türkçe’ye çok yakın hatta aynı dili konuşmaları gösterilir.
Ayrıca Sümerler, sütun, kemer ve kubbe gibi mimari yapıları Batı’dan 5000 bin yıl önce kullanmıştır. Böylece tarihe de mimari alanda pek çok eser bırakmıştır. Mısırlıların yaptıkları piramitler, Sümerlerin yaptıklarından yüzyıllarca sonradır ve Sümerlerin tapınak ve mabetleri Mısırlılarınkinden çok daha büyüktür.
Mezopotamya’da Milattan Önce 2350-2150 yılları arasında büyük bir imparatorluk olan Akadlar’ı yıkan Guti’ler (Gud’lar) yani Oğuzlar olduğu, dolayısıyla Oğuz Türklerinin tarihinin günümüzden binlerce yıl öncesinde başladığı kanıtlanmıştır.
Anadolu, 1071 Malazgirt Savaşından sonra Türkleştiğini söylemek tamamen akla ve mantığa aykırı olduğu kadar tarihe, bilime de aykırıdır. Türklerin Anadolu’daki varlıkları Milattan Önce 6000 yıldan daha eskidir.
Çünkü, yazılı kaynaklara göre, Milattan Önce 3000 yıldan itibaren Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşadıkları kanıtlanan Hurriler’in Türk olduğu anlaşılmıştır. Bölgede Milattan Önce 5000-3000 yılları arası olarak tarihlenen Neolitik kültürün de Huri Türklerinden kalma olduğu açıklanmıştır.
Milattan Önce 9. ve 6. yüzyıllar arasında Van Gölü ile İran’ın Urmiye Gölü arasındaki topraklarda yaşayan ve bu toprakları vatanları olarak kabul eden, Urartular da Hurriler’in torunlarıdır ve bölgedeki Türk varlığını devam ettirmiştir.
Görüyorsunuz ki bölgede çok eski bir varlıktır Türkler. Bugün sözde Kürdistan masalları ile başkalarına verilmek isteniyor atalarımızın toprakları… Varın siz düşünün.
Anadolu’dan İtalya’ya göç eden Troyalılar ile Avrasya’dan göç eden Saka Türkleri, İtalya’da karışıp kaynaşmışlar ve Sonucunda Etrüskler yada Tursaklar adı verilen kavmi meydana getirmişlerdir. Roma İmparatorluğu bu kavime çok şey borçludur.
Tarihe Hititler yada Atamızın deyişiyle Etiler olarak geçen Türk topluluğu, Bronzu keşfederek bunu alet yapımında kullanmıştır.
Ayrıca tarımı ve tekerleği bulan topluluklar da Türk soyundan gelmektedir.
Yani sözün kısası Türkler, yazıyı, ilk yazılı yasaları, mahkemeleri, para kullanan, ilk okul açan, tekerleği, bronzu vb. bulan ilk ulustur.
Bugün çoğu bilim adamının kabul ettiğine göre, Aztek, Maya, İnka, Toltek, Zapotek, Olmek, Kızılderililer, Sümerler, Etiler, Oğuzlar, Akadlar, Troyalılar, Asurlular, Macarlar ve Finliler Türk soyundan gelmektedirler. Ayrıca Almanların ve İtalyanların Türklerle oldukça benzerliği vardır. Çünkü bu iki toplumun bulunduğu coğrafya, tarihte Türk göçlerine sahne olmuştur…
Gördüğünüz gibi biz Türkler tarih boyunca yüksek bir kültür ve medeniyet sahibi insanlar olmuşuz. Batılıların cahilliği, geri kalmışlığı, sahteciliği bizim üzerimize yıkmaları anlaşılabilir. Çünkü onlar bunca şeyin Türkler tarafından yapıldığını bilmektedirler. Bizleri medeniyet dışarısında gösteriyorlar ve bunca kültür mirasının üzerine kendileri konuyorlar. Bizim bilim adamlarımız da her şeyin kökenini ya Antik Yunan!a dayandırıyorlar, yada Rönesans ve Reform hareketlerine…
Atamızın dediği gibi;
“Büyük devletler kuran atalarımız, büyük ve geniş kapsamlı medeniyetlere de sahip olmuşlardır.
Bunu aramak, incelemek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizim için bir borçtur.
Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”
Bugün devletimize olduğu kadar, tarihimize, kültürümüze ve dilimize sahip çıkmalıyız! Aksi taktirde emperyalistlerin gölgesi altında köle olarak, Ulus bilincinden yoksun yaşarız…
İngiliz Başbakanı William Edwart Gladstone;
“Türkler insanlığın insan olmayan numuneleridir. Medeniyetimizin bekası için onları Asya steplerine geri sürmeli veya Anadolu’da yok etmeliyiz. Türklerin yaptıkları kötülükler yalnız bu suretle ortadan kaldırılabilir; kendileri yok olmakla..”
İzmir’i işgal edildikten sonra Yunan Metropolit Hrisostomos;
“Asker evlatlarım, Elen çocukları!
Bugün ecdat topraklarını yeniden fethetmekle, İsa’nın en büyük mucizesini göstermiş oluyorsunuz. Bu uğurda ne kadar Türk kanı döküp, içerseniz, o kadar sevaba girmiş olacaksınız. Ben de bir bardak Türk kanı içmekle onlara karşı kin ve nefretimi teskin etmiş olacağım. Haydi, buyurunuz, bütün Azizler sizin arkanızda olacak. Atalarınızın toprakları sizleri bekliyor.”
Lord Curzon;
“Türkler Avrupa’dan atılmalıdır. Amerikalı senatör Lodge’un dediği gibi İstanbul Türklerden tamamen alınmalı, bir veba tohumu olan, harplerin yaratıcısı, komşuları için bir küfür olan Türkler Avrupa’dan silinmelidir.”
Jean Louis Carra;
“Türkleri Avrupa’dan kovmak gerekir. Ancak önce taksim konusunda anlaşılmalıdır.”
Martin Luther;
“Bugün Türklerin ayakları altında ezilip inleyen Hıristiyanlar, zamanı gelince onları yargılayıp, cezalandıracaktır. Türk ordusu şeytan ordusudur.”
27 Şubat TV8 Pazar Sohbetleri adlı programda Mehmet Ali Birand;
“Türkiye AB’ye girmeyi başaramazsa, eski milliyetçi fikirler hakim olur, kötü günler geri gelir… Allah’tan üye olursak, temel kararları Türkiye vermeyecek, Avrupalılar verecek, çünkü biz beceriksiziz.”
Evet… Türkler sözde medeniyet abideleri olan Avrupalı insanlara ve bunlara aldanmış Türk(!)lere göre, barbar, asi,beceriksiz, hastalık insanlar!
Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ise Türklere atılan tüm bu yalan ve iftiralara tek kalemde şu karşılığı veriyordu;
“Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir seçkin varlığın yüksek belirlemesine, sahne oldu. Bu sahne 7 bin yıllık, en aşağı, bir Türk beşiğidir. Beşik, doğanın rüzgarlarıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk, doğanın yağmurlarıyla yıkandı; o çocuk gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları doğanın babası tanıdı; onların oğlu oldu. Bir gün o doğa çocuğu, doğa oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur: Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlayan güneştir.” (Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk’ün fikir ve Düşünceleri, Genişletilmiş 2. Basım, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ankara, 2005, s.301)
Batılılar, yukarıda belirttiğimiz sözlerinden yola çıkarak, bir “kültür emperyalizmi” oluşturmuşlardır. Kurdukları üniversitelerde bilim ve araştırma üreterek tüm dünyaya kendilerine göre bir kültür, tarih ve dil biçmekteler.
Ama işe yarıyor mu diye soracak olursanız evet işe yarıyor. Bugün ülkemizdeki ders kitaplarına bir bakın… Türk tarihi acaba kaç yılında başlıyor? Tarih kitaplarında “1071 Malazgirt Savaşı”nı “Anadolu’nun Türklere açılması olarak” anlatmıyor mu?
Ama Başkumandanımız Atatürk yukarıda alıntıladığımız konuşmasında Türklerin Anadolu’da 7000 seneden beri bulunduğunu söylemiyor mu:
“Bu sahne 7 bin yıllık, en aşağı, bir Türk beşiğidir.”
Batı “11. Yüzyıldan önce Anadolu’da Türk yoktur.” Diyor bizde bunu ders kitaplarına geçiriyoruz…
Ancak tarih bilimi; Anadolu’da ön Türk kültürüne ait bulguların geçmişinin 9 bin yıl öncesine kadar dayandığını ve Türk’ün 15 bin yıl yaşında olduğunu ortaya koyuyor; yani Atamız 90 yıl önce bize bir gerçeği anlatıyordu…
Peki anlatıldığı gibi Türkler barbar mı? Medeniyetin hastalığı mı?
Milattan önce 3200’lerden Milattan sonra 10. yüzyıl ortalarına kadar uzanan çok geniş bir zaman dilimi içersinde Türkler medeniyete çok önemli katkılarda bulunmuştur.
Tarihte bilinen en eski Türk Kavmi Hunlar değildir ve Türk Tarihi Hunlar ile başlamaz.
Tarihimizde kurduğumuz devletler arasında “Türk” adını taşıyan ilk siyasi yapılanma, “Göktürk Devleti” değildir. Akad çivi yazılı belgelerden anlaşıldığı üzere, günümüzden yaklaşık 4200 yıl önce Doğu Anadolu’da kurulmuş olan “Türki Krallığı”, “Türk” adını taşıyan en eski Türk devletidir.
Milattan önce 2000 yıl başlarında Asur çivi yazılı kaynaklarda da, sık sık “Turukkular” adı verilen bir kavimden bahsedilmektedir. Gördüğünüz gibi burada da “Türk” adı mevcuttur.
Sümerlerin filolojik, antropolojik teolojik ve arkeolojik belgelerle, en eski Türk kavimlerinden biri olduğu kanıtlanmıştır. Böylece anlaşılabilir ki, yazıyı icat etme onuru da Türklere aittir.
“Emekte ve nimette müştereklilik” olarak özetleyebileceğimiz ve “Teokratik Sosyalizm” yada “Manet Sosyalizmi” denilen rejimi ilk tasarlayan ve uygulayanlar da Sümerlerdir. Yani ilk sosyalist rejimi oluşturanlar Türklerdir.
Mezopotamya’da Milattan Önce 2650-2550 yılları arasında tarihlenen “Er Sülaleler II” devrinde, Sümer kentlerinde din ve devlet işleri birbirinden ayrılarak, dünya tarihinin ilk “laik” devlet sistemi meydana getirilmiştir. Kısacası “laik” sistemin kökü Antik Yunan’a değil, Antik Türklere aittir. Görüyorsunuz ya bizim kültürümüzü çalıp, benimseyenler şimdi medeni, hala “laik” sistemi savunan ve yaşatan Türkiye ise geri bir ülke oluyor… Kültürümüze sahip çıkmalıyız!
Devam edelim…
Gelenek hukukunu yazıya döken ilk toplum da Mezopotamya’da yaşayan Sümerlerdir. Urukagina Kanunları (MÖ. 2375), Ur-Nammu Kanunları (MÖ. 2060), Ana İttuşu Kanunları (MÖ. 2060-1960) ve Lipit-İştar Kanunları (MÖ. 1900), Sümerce olarak kaleme alınmış olan kanunlardır, ayrıca ilk yazılı kanunlardır. MÖ. 1750 olarak tarihlenen Babil Kralı Hammurabi kanunları ise gördüğünüz gibi binlerce yıl sonra oluşmuştur. Dahası Babil Kralı önceki yasaları ilham ve kaynak olarak almıştır.
Mezopotamya medeniyetlerinden olan Kas’ın ve Elamlar’ın da Türklerle akraba oldukları ispatlanmıştır. Bunun delili olarak iki kavmin de, Türkçe’ye çok yakın hatta aynı dili konuşmaları gösterilir.
Ayrıca Sümerler, sütun, kemer ve kubbe gibi mimari yapıları Batı’dan 5000 bin yıl önce kullanmıştır. Böylece tarihe de mimari alanda pek çok eser bırakmıştır. Mısırlıların yaptıkları piramitler, Sümerlerin yaptıklarından yüzyıllarca sonradır ve Sümerlerin tapınak ve mabetleri Mısırlılarınkinden çok daha büyüktür.
Mezopotamya’da Milattan Önce 2350-2150 yılları arasında büyük bir imparatorluk olan Akadlar’ı yıkan Guti’ler (Gud’lar) yani Oğuzlar olduğu, dolayısıyla Oğuz Türklerinin tarihinin günümüzden binlerce yıl öncesinde başladığı kanıtlanmıştır.
Anadolu, 1071 Malazgirt Savaşından sonra Türkleştiğini söylemek tamamen akla ve mantığa aykırı olduğu kadar tarihe, bilime de aykırıdır. Türklerin Anadolu’daki varlıkları Milattan Önce 6000 yıldan daha eskidir.
Çünkü, yazılı kaynaklara göre, Milattan Önce 3000 yıldan itibaren Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşadıkları kanıtlanan Hurriler’in Türk olduğu anlaşılmıştır. Bölgede Milattan Önce 5000-3000 yılları arası olarak tarihlenen Neolitik kültürün de Huri Türklerinden kalma olduğu açıklanmıştır.
Milattan Önce 9. ve 6. yüzyıllar arasında Van Gölü ile İran’ın Urmiye Gölü arasındaki topraklarda yaşayan ve bu toprakları vatanları olarak kabul eden, Urartular da Hurriler’in torunlarıdır ve bölgedeki Türk varlığını devam ettirmiştir.
Görüyorsunuz ki bölgede çok eski bir varlıktır Türkler. Bugün sözde Kürdistan masalları ile başkalarına verilmek isteniyor atalarımızın toprakları… Varın siz düşünün.
Anadolu’dan İtalya’ya göç eden Troyalılar ile Avrasya’dan göç eden Saka Türkleri, İtalya’da karışıp kaynaşmışlar ve Sonucunda Etrüskler yada Tursaklar adı verilen kavmi meydana getirmişlerdir. Roma İmparatorluğu bu kavime çok şey borçludur.
Tarihe Hititler yada Atamızın deyişiyle Etiler olarak geçen Türk topluluğu, Bronzu keşfederek bunu alet yapımında kullanmıştır.
Ayrıca tarımı ve tekerleği bulan topluluklar da Türk soyundan gelmektedir.
Yani sözün kısası Türkler, yazıyı, ilk yazılı yasaları, mahkemeleri, para kullanan, ilk okul açan, tekerleği, bronzu vb. bulan ilk ulustur.
Bugün çoğu bilim adamının kabul ettiğine göre, Aztek, Maya, İnka, Toltek, Zapotek, Olmek, Kızılderililer, Sümerler, Etiler, Oğuzlar, Akadlar, Troyalılar, Asurlular, Macarlar ve Finliler Türk soyundan gelmektedirler. Ayrıca Almanların ve İtalyanların Türklerle oldukça benzerliği vardır. Çünkü bu iki toplumun bulunduğu coğrafya, tarihte Türk göçlerine sahne olmuştur…
Gördüğünüz gibi biz Türkler tarih boyunca yüksek bir kültür ve medeniyet sahibi insanlar olmuşuz. Batılıların cahilliği, geri kalmışlığı, sahteciliği bizim üzerimize yıkmaları anlaşılabilir. Çünkü onlar bunca şeyin Türkler tarafından yapıldığını bilmektedirler. Bizleri medeniyet dışarısında gösteriyorlar ve bunca kültür mirasının üzerine kendileri konuyorlar. Bizim bilim adamlarımız da her şeyin kökenini ya Antik Yunan!a dayandırıyorlar, yada Rönesans ve Reform hareketlerine…
Atamızın dediği gibi;
“Büyük devletler kuran atalarımız, büyük ve geniş kapsamlı medeniyetlere de sahip olmuşlardır.
Bunu aramak, incelemek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizim için bir borçtur.
Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder