Ekonomik kriz başta AB olmak üzere batı dünyasını derinden
sarstı. Krizin başlangıcındaki “U”, “W” ve “L” teorilerinin hepsi geçerliliğini
koruyor. Küresel krizin bundan sonra izleyeceği rotada halen her üç olasılık da
geçerli. Belki bir toparlanma olabilir. Ama bunun kısa vadede gerçekleşmeyeceği
kesin. İyileşme safhası orta veya hatta uzun vadede gelebilir.
Eğer batı dünyasında bugüne kadar yapılan açıklamalar doğru
olsaydı Yunanistan ve Yunanistan gibi ülkelerde devlet iflası olmazdı. Batı
dünyası verimliliğini, üretkenliğini, zamanını ve enerjisini yitiriyor. Küresel
kriz bütün batı ülkelerinin yatırım ve harcama kabiliyetlerini derinden
etkiledi. Bunun olumsuz tesirleri bundan sonra daha sık ve daha derinden
hissedilecek.
Ekonomik krizin küresel düzlemdeki etkileri, batı dünyasında
yer alan ve sarsıntıyı aşamayan ülkelerde bundan sonra daha çok ve daha yoğun
olacak. Açıkçası; birçok batı ülkesinin kısa vadede krizden çıkmayı başarması
zayıf bir olasılık. Bir kısmının da krizden orta vadede çıkmayı başarabileceği
meçhul…
Elbette küresel ekonomik krizin en kötü biçimde sarstığı
adreslerden birisi de AB. Çünkü AB Avrupa’nın birliğinin korunabilmesi için
büyük çaba harcamak zorunda. Fakat yine de bu eforun hedeflenen sonucu
sağlayacağı da kesin değil. Yine de AB bütün gücünü ve sermayesini sorunlu
ülkelerin kurtarılmasına harcıyor.
Bu sıkıntılı sürecin devamında -küreselleşmenin olumsuz
sonucu- batı dünyasının doğu ile ilişkileri de sorunlu bir hal alabilir.
Nihayetinde batılı ülkelerin Ortadoğu ülkelerine yapabileceği kalkınma yardımı
ve yatırımlar azalacak. Bu kaçınılmaz durumun batı ve doğu arasındaki ticari,
iktisadi ve hatta siyasi ilişkilerin nabzını etkilemesi, değiştirmesi
kaçınılmaz.
Konjonktürdeki değişim her ülkeyi kendi önceliklerini daha
çok önemsemeye zorluyor. AB ve ABD kendi sınırları içerisindeki mali ve
iktisadi yangını söndürmek zorunda. Aksi halde bunun siyasi yansımaları sert
biçimde yaşanacak.
O nedenle batı dünyasının bundan sonraki evrelerde doğu
dünyasını tatmin etmesi ihtimali zayıf. Çünkü batılı ülkeler zayıflayan yatırım
güçleri nedeniyle uzun vadeli, istihdam yaratacak ve ekonomiyi çeşitlendirecek
projeler yerine doğrudan mal satma veya taahhüt projelerine yönelmek zorunda.
Batı dünyası böylelikle reel sektörü kuvvetlendirmeye,
üretimi artırmaya, istihdamı yükseltmeye ve yaşam standartlarını iyileştirmeye
çalışacak. Çok büyük bir olasılıkla “Batı için ekonomik krizden çıkışın alternatif
maliyetini” Ortadoğu ödeyecek. Ortadoğu ülkeleri batıdan gelecek yardımın,
yatırımın, sermayenin ve istihdamın azalacağı gerçeğini kabullenmek zorunda.
Hâlbuki “batının krizden çıkışının alternatif maliyeti” doğu
dünyası açısından “kritik eşik” olarak nitelenmesi uygun sınırların çok
üzerinde! Ortadoğu tarihinden yeni bir sayfanın yazıldığı bir dönemdeyiz. “Asla
değişmez” denilen rejimler değişiyor. “Asla gitmez” denilen liderler gidiyor.
Ama küresel krizin bölgesel yansıması dengelenemezse, “küresel çöküş”
Ortadoğu’dan başlayabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder