Emujad etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Emujad etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Haziran 2016 Pazar

OYAK'TAKİ DEĞİŞİMİN ŞİFRELERİ...! GENELKURMAY OYAK'IN TASFİYESİNE İZİN VERİR Mİ..?



7 Mayıs 2016  tarihinde OYAK'ın 56'ncı Genel Kurulu yapıldı. 

56'ncı Genel Kurul, diğer genel kurulların  aksine sürpriz sonuçlar doğurdu. Yönetim Kurulu Başkanı (E) Korgeneral Ömer Necati ÖZBAHADIR'ın, ibra edilmemekle yüz yüze kalması nedeni ile istifa ettiği basına yansımıştı. 

Basına yansıdığı kadarı ile ÖZBAHADIR hakkında,  Genel Kurul üyeleri 2 Mayıs 2016 tarihinde müzakere talep etmiş, ÖZBAHADIR'ın istifa etmesi üzerine genel kurulda müzakere talebi geri çekilmişti. 

Yine basında, müzakere talebinin ÖZBAHADIR’ın Yönetim Kurulu Başkanlığı dönemindeki icraatlarıyla ilgili olduğu ve genel kurul üyelerinin bu dönemi ibra etmek istemediği yazılmıştı.

Genel kurulda, Yönetim Kurulu Başkanvekili Macit  ARSLAN,  Milli Savunma Bakanı İsmet YILMAZ’ın, Divan Başkanlığı’na 7 Mayıs’ta toplanan Genel Kurul’da "6 Mayıs itibarıyla Ömer Necati ÖZBAHADIR’ın istifa dilekçesini sunduğunu" ifade etti.

 ÖZBAHADIR, 2007 yılında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün katıldığı GATA mezuniyet töreninde, Gül’e hitaben “Cumhurbaşkanım” yerine “Cumhurbaşkanı” ifadesini kullanmış ve bu tartışma yaratmıştı. Bir de törende komutanlar, cumhurbaşkanı yerine, dönemin Genelkurmay başkanı Yaşar BÜYÜKANIT'ı başla selamlamışlardı.  Sanrım o günler bir kenera not edilmiş! (Bir nevi ikinci Engin ALAN olayı da denilebilir.)

Daha sonra, ÖZBAHADIR'ın  3 danışmanı; Dursun Özer ÖZDİNÇ, Gülün EGELİ ve Ahmet Haluk EKTİRİCİ ile genel müdür yardımcısı Batuğhan KARAER görevden alındığı basına yansıdı.

Yani Genel Kurulda askerler sayıca ezici çoğunlukta olduğuna göre, Yönetim Kurulu başkanının ipini de bir nevi askerler çekmiş oldu ama bunu kendileri mi istedi,  yoksa kendilerinden istendi mi? orası ayrı bir konu! 

 VE COŞKUN ULUSOY İSTİFA ETTİ!

Genel kurulda çekilme sinyali veren Coşkun ULUSOY ve genel müdür yardımcıları  Nihat KARADAĞ,  Dinç KIZILKDEMİR, Hülya ATAHAN ve Ergun OKUR bir kaç  gün sonra istifa ederek görevi bırakmıştı. 

İstifa eden Yönetim Kurulu Başkanı (E) Korgenral ÖZBAHADIR'ın Coşkun ULUSOY'u da istifaya  zorladığı yine basında yazılmıştı. 

Basında yazılanlardan anladığımız kadarı ile OYAK Yönetim Kurulu başkanı ile Genel Müdür arasında bir iç çatışma yaşanmış olması kuvvetle muhtemel!


(*) COŞKUN ULUSOY'UN YERİNE AKP'YE YAKIN BÜROKRAT!

ULUSOY'un yerine atanan yeni genel müdür,Başbakanlık Ekonomik, Sosyal ve Kültürel İşler Başkanlığı’nda yönetici olan Süleyman ERDEM’dir.  

Linked-In profiline göre 35 yaşındaki Erdem bürokrasiye 2004’te başbakanlıkta Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı sırasında girdi. Beş yıl bu görevde kaldıktan sonra,  2009’da murakıp  olarak Cumhurbaşkanlığı’na transfer oldu. Orada YÖK ve başka eğitim kurumları ile ilgili araştırmalara katıldı. Ardından Başbakanlığa döndü. 2012-2014 yılları arasında Tanıtma Fonu Genel Sekreterliği yaptı.

OYAK’a genel müdür atanmadan önce Başbakanlık uzmanı olarak görev yapmaktaydı.

Coşkun ULUSOY'un yerine,  bu kadar hızlı bir atamamın yapılması tesadüfle açıklanamaz. Planlı programlı bir  operasyonun sonucudur diyebiliriz. 

OYAK İNTERNET SİTESİNE GÖRE YENİ GENEL MÜDÜRÜN ÖZ GEÇMİŞİ

OYAK Genel Müdürü Sayın Süleyman Savaş ERDEM’in kısa özgeçmişi;

Süleyman Savaş ERDEM, 1969 yılında Ankara’da doğmuştur. 1996 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünden mezun olan Süleyman Savaş ERDEM, 1997 yılında yapılan Başbakanlık Müfettiş Yardımcılığı sınavında başarı göstererek kamu çalışma hayatına başladı.

2000 yılında Başbakanlık Müfettişi, 2007 yılında ise Başbakanlık Başmüfettişi oldu. 2003 - 2005 yılları arasında Carnegie Mellon Üniversitesi’nde (Pittsburgh/ABD) Kamu Yönetimi ve Politikası alanında Yüksek Lisans Eğitimi gören ERDEM, Yüksek Lisans eğitimi sırasında sosyo-ekonomik, eğitim, suç ve siyasi katılım verilerine göre ABD kentleri sıralamasında Prof. Al BLUMSTEIN Sistem Sentez Projesi çalışması gibi önemli projelerde aktif görev aldı. Prof. Dr. Denisse M. ROUSSEAU ile Örgütsel Değişim (Organizational Change) konusunda araştırmalarda bulundu. Ayrıca ABD New York da bulunan Network 20/20 isimli ST.’ün çalışmalarına katıldı.

Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkan Yardımcılığı görevinde de bulunan ERDEM, Kamu çalışma hayatı boyunca; Bankacılık, Enerji, Gayrimenkul, Altyapı Yatırımları gibi sektörler başta olmak üzere, Bağımsız idari Otoritelerin (özellikle EPDK, BDDK, TMSF, SPK, TAPDK gibi) lisans ve düzenleyici denetleyici kararları, Sürdürülebilir Enerji Kaynakları ve Ülkemiz Enerji Arz Güvenliği gibi Enerji politikaları, Kamu Bankaları ile Özel Bankaların kredi politikaları, Hasılat Paylaşım Modeli ile Konut Üretimi, Sürdürülebilir Kentleşme ve Çevre Konularında AB mevzuatına uyum, Kamu ve özel sektör kuruluşları tarafından kullanılan AB hibe fonlarının etkin ve verimli harcanmasının temini, konularında inceleme ve denetimler yapılması gibi görevlerin yanı sıra, Başbakanlık ve Bakanlıklarla, Hazine Müsteşarlığı, RTÜK, TRT ve TOKi gibi devlet teşkilatının önemli kurum ve kuruluşları ile bürokrasinin üst idari görevlileri olan müsteşar, müsteşar yardımcılıkları, genel müdür, üst kurul başkan ve üyeleri, teftiş kurulu başkan ve üyeleri, kurum, kurul başkanları ve yardımcıları hakkında farklı konularda inceleme ve soruşturma görevlerini yerine getirdi.

Ulusal düzeyde, 8’inci ve 9’uncu Kalkınma Planlarının hazırlanması, 1999 yılında Türkiye’de meydana gelen deprem sonrası kurtarma çalışmaları ile Hibe ve Bağışların Denetimi, Doğrudan Yabancı Yatırımları artırmak amacıyla kamu sektöründe saydamlığın artırılması ve kırtasiyeciliğin (Red Type) azaltılması, Uluslararası düzeyde ise Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, UNDP, OECD, GRECO; gibi kurum ve kuruluşlar nezdinde  gerçekleştirilen; Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesi, Şeffaflığın ve Verimliliğin Artırılması, iyi yönetişim mekanizmalarının tanımlanması ve kurulması gibi önemli çalışmalarda aktif rol alarak komite başkanlığı ve üyeliği görevlerini yürüttü. Ziraat Bank Montenegro AD Yönetim Kurulu üyeliği görevini de yapmış olan ERDEM, evli ve bir çocuk babasıdır. İngilizce ve Almanca bilmektedir.

VE FUAT AVNİ DEVREYE GİRDİ

OYAK  tarihinde ilk kez böyle bir görev değişimi yaşanmaktaydı  ve belki de durum kabul edilebilirdi. Ta ki İnternet fenomeni Fuat Avni'nin yazdıklarına kadar!

Siyasi otoritenin yapacağı faaliyetleri, önceden twitter üzerinden duyurması ile meşhur ve açık kimliği bilinmeyen Fuat Avni bu kez OYAK'ı yazdı. 

Fuat Avni özetle,  "bozulan ekonomiyi düzeltmek için OYAK'ın nakit ve gayrimenkullerinin  kullanılacağını, özellikle gayrimenkullerinin AKP'li belediyelere satılacağını"  yazdı. 

PEKİ FUAT AVNİ'NİN YAZDIKLARI OLABİLİR Mİ?

Bunun için OYAK'ın 56'ncı Genel Kurulunda alınan kararlara bakmak lazım. OYAK'ın internet sitesinde bu kararla yayınlanmış durumda.  7 Mayıs 2016 ayında yapılan genel kurulda göze pek çarpmayan ama oldukça önemli bir karar alındı. O kararı hep birlikte okuyalım.

Karar 

OYAK ve OYAK’ın hakim olduğu Grup Şirketleri Yönetim Kurullarında alınan grup dışından, iştirak portföyüne yönelik, borsa dışı, tüm şirket hisse alış/satış kararlarının mektupla Genel Kurul üyelerine bildirilmesini, 
Bu çerçevede yurtiçinde 500 milyon TL, yurtdışında ise 300 milyon ABD Dolarını aşan şirket hisse yatırım / satış kararlarının ise Olağan ya da Olağanüstü Genel Kurul kararı ile yapılmasını,


Şimdi bu maddeyi hepimizin anlayacağı şekilde açalım: OYAK'a ait  yurtdışındaki herhangi bir şirket vs. alım satım işlerinde, 300 Milyon ABD doları yani yaklaşık  885 Milyon Liranın üstündeki  bir alım ve satıma Genel Kurul karar verecek. 

Yine benzer şekilde yurtiçinde ise 500 Milyon liranın üstünde olan alım ve satımlarda tek yetkili. Genel Kurul.  Her iki limitin altındaki alım satımlar ise Genel Kurul üyelerine bildirilmesi şartı ile yetki OYAK yönetiminde. 

Yani genel Kurulun izni olmadan, bahsedildiği gibi çok büyük alım ve satımlar, mevcut OYAK yönetiminin veya Genel Müdürünün yetkisinde değil. 

Peki Genel kurul kimlerden oluşuyor?

205 Sayılı OYAK Kanunu bu konuda gayet açık ve net. 

Genel Kurul 43 üyeden oluşuyor. 

Genel Kurulun 16 üyesi yasal üye kapsamında, (4 Kurmay Başkanı ile beraber 20 kişi), 
  3 üyeyi  Milli Savunma Bakanı seçiyor, geri kalan 20 üyeyi de TSK kendisi seçiyor ve tamamı TSK üyelerinden oluşuyor. 

Şimdi Genel kurul üyelerini tek tek inceleyelim;

 
GENEL KURULUN YASAL ÜYELERİ 

1.   Milli Savunma Bakanı,
2.   Maliye Bakanı,
3.   Genel Kurmay Başkanı,
4.  Kara Kuvvetleri Komutanı, 
5.  Deniz Kuvvetleri Komutanı
6.  Hava Kuvvetleri Komutanı 
7.  Jandarma Genel Komutanı, 
8.  Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı,
9.  Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı,
10.  Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı,
11.  Jandarma Genel Komutanlığı Kurmay Başkanı,
12. Sayıştay Başkanı,
13. Türkiye Bankalar Birliği İdare Heyeti Başkanı,
14. Türkiye Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği Başkanı
15. Genelkurmay Personel Başkanı,
16.  Genelkurmay Lojistik Başkanı,
17.  MSB Maliye Başkanı, 
18.  MSB Sağlık Daire Başkanı,
19.  MSB ARGE ve Tek. Daire Başkanı, 
20.  MSB Kanun ve Kararlar Daire Başkanı 

 
MİLLİ SAVUNMA BAKANINCA SEÇİLEN  GENEL KURUL ÜYELERİ 

Milli Savunma Bakanınca sivillerden seçilen 3 kişiden oluşur. 


 TEMSİLCİLER KURULU TARAFINDAN SEÇİLEN 20 ÜYE 

Mayıs 2016 da, seçilen üyeler:

1 General, 
7 Subay, 
9 Astsubay, 
1 Jandarma Uzman Çavuş, 
1 Piyade Uzman çavuş, 
1 Sivil Memur  olmak üzere, toplam 20 TSk personelidir. 

Görüldüğü üzere; 43 Genel kurul üyesinin sadece 8'i sivildir. Geri kalan 35 genel Kurul üyesinin 34'ü  asker kökenli, biri ise yine TSK'da görev yapan bir sivil memurdur. 


Genel kuruldaki askerilerin ezici çoğunluğuna rağmen, OYAK'ta önemli bir satışın, askerlerin izni ve onayı olmadan yasal olarak gerçekleşmesi mümkün değildir.   Çünkü, OYAK'a ait önemli bir şirketin, hissenin, gayrimenkulun  alımı satımı, 56'ncı Genel Kurulda alınan karar gereği yukarıda belirttiğimiz parasal limitler ile sınırlandırılmıştır. 

Ancak Genel Kurulda görevli olan asker üyeler de, söz konusu  satışlara vs. karar verecek  ve Genel Kurul toplanarak karar alacak ki, o zaman OYAK ile korkulan senaryolar gelişsin. 
Tabi buradaki rakamsal dengeler, siyasi otoriten bir gecede yapacağı yasal düzenleme ile alt üst olur ve her şey yapılabilir. Biz mevcut duruma göre açıklama yaptık. 


SONUÇ 

OYAK'ın  temelleri, ilk olarak 1911 yılında atılmış ve o yıllarda kurulan Askeri İkraz Sandığı   günümüze kadar devam ederek Osmanlı'dan cumhuriyete devretmiştir.  Son Genel Kurul'da Coşkun ULUSOY, özellikle bu konuya değindi ve bana göre konuşmasında bazı şifreler de verdi. 

O şifrelerden en önemlisi özetle,  "OYAK'ın devletin ve TSK'nın malı olmadığını, özel hukuk hükümlerine tabi, mali ve  idari bakımdan özerk bir tüzel kişilik olduğunu, OYAK'ın bir parasının ve sermayesinin olmadığını, paranın üyelerin kazançlarının olduğunu, bir nevi emeklilik fonu olduğunu, ekonomisi gelişmiş, ileri demokrasiye sahip bir çok ülkede (iNGİLTERE, HOLLANDA,İSVEÇ, İSVİÇRE,  NORVREÇ VE DANİMARKA) gibi ülkelerde benzer kuruluşların olduğunu, sadece üyelerinden sağladığı kaynakları kullanarak, üyelerine ölüm, maluliyet, emeklilik alanlarında ek yardımlar sağlamak üzere kurulmuş, tamamlayıcı bir mesleki emeklilik fonu olduğunu, tüm varlıklarının üyelerinin olduğunu, OYAK'ın kendisi üzerinde varlığı olmadığını" belirtti. 

Aslında Coşkun ULUSOY, OYAK konusundaki  tehlikeyi sezinliyor ve konuşmasında adeta açıkça uyarılarda bulunuyor. Konuşmasında OYAK'ın varlığının üyelerine ait olduğunu işaret etmesinin en büyük nedeni bu. Yani Coşkun ULUSOY aslında OYAK'ı yukarıdaki bilgilerle savunmaya çalışıyor. 

Bitmedi esas şifre ise; "OYAK'ın özel hukuk hükümlerine tabi, mali ve  idari bakımdan özerk bir tüzel kişilik olduğunu" belirtmesi.  Malum AKP özerk kuruluşları yapısı gereği pek sevmiyor ve her şeyin kendi kontrolünde olmasını istiyor. Eh OYAK'ta özel kanunla kurulmuş özerk bir kuruluş olduğuna göre gerisi zaten ortaya çıkıyor. 

Yoksa Coşkun ULUSOY,  OYAK konusunda  Avrupa'dan örnekler vererek, özerkliğe  dem vurarak, 1911'den beri OYAK benzeri yapının olduğunu anlatmaya çalışması tehlikeyi fark etmesinden kaynaklanıyor. 

Kişisel kanaatim ve tahminlerim, OYAK ile ilgili can sıkıcı gelişmeler olabileceğini de göz ardı etmemek  gerektiği yönünde. Maalesef şimdilik yapabileceğimiz hiç bir şey yok ve bekleyip icraat durumuna göre yol haritamızı belirleyeceğiz. 

Bu konuda, en başta mensuplarının haklarını korumakla mükellef, Genelkurmay Başkanlığı olmak üzere, tüm OYAK üyeleri, TESUD, TEMAD,  EMUJAD ve EMUZDER gibi askeri derneklere de önemli görevler düşebilir. Üyeler, İlgili dernekler ve kamuoyu  şimdiden olabilecek olumsuz bir duruma göre hazırlıklı olmalıdır. 

Diğer bir yönden, Fuat Avni'nin yazdıklarını da okudum ve  hiç  inandırıcı gelmedi. Bir kere Genel Kurul 7 Mayıs 2016 tarihinde yapıldı. Fuat Avni Atamalardan, istifalardan neredeyse 40 gün sonra açıklama yapıyor. Yönetim Kurulu başkanı olarak bahsettiği Tümgeneral göreve başlayalı neredeyse 1  ay oldu. Keza Genel Müdür göreve başlayalı 1 aydan daha fazla oldu.

Fuat Avni inandırıcı olmak istiyorsa dün gece yazdıklarını 7 Mayıstan önce yazmalıydı. Fuat Avni'nin amacı emekli ve çalışan TSK personelini galeyana getirip sokağa dökmek sanırım.

Bir de Fuat Avni, kimliği belli olmayan, yabancı istihbarat örgütlerinin kullandığı bir hesap mı, yoksa malum cemaatin kullandığı bir hesap mı ne olduğu belli değil! Bu tip kişilerin sözlerine itibar edilmeyeceğini bilmemiz gerekir. 

GENELKURMAY BAŞKANI OYAK'IN TASFİYESİNE İZİN VERİR Mİ?

Hiç sanmam. Çünkü gerek Genelkurmay Başkanı, gerekse Kuvvet Komutanları, OYAK gibi bir sistemin tasfiyesini, satışını veya  özelleştirmesini asla kabul etmez. Genelkurmay ve Kuvvetlerin OYAK ve TSK düşmanlarının sevindireceğini sanmıyoruz. Genelkurmay ve Kuvvetler çalışan ve emekli personelinin hakkını korumak zorundadır. Kimse emekliler bizi ilgilendirmiyor diyemez. Eğer emekliler sizi ilgilendirmiyorsa seferberlikte kimi çağıracaksınız?

 Tüm bu olanların, atamaların, istifaların, Genelkurmayın haberi olmadan yapıldığını düşünmek saflıktır. TSK personelinin en önemli özerk ve bir nevi ticari varlığında yönetim  kurulu başkanı ve  genel müdür değişecek, kıyamet kopacak ve bunlar Genelkurmayın bilgisi dışında olacak öyle mi? 

OYAK'ta yapılan her ne operasyonu ise, siyasi ve askeri otoritenin işbirliğinin sonucu olduğunu kolaylıkla söyleyebiliriz.


Yok aksi türlü ise zaten olay bitmiştir! Dağılabilirsiniz.  

13 Haziran 2016 Pazartesi

25 bin uzman jandarmadan eylem planı,TSK Yan Ödeme Kararnamesi'ne büyük tepki...!





Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yeni yürürlüğe giren TSK Yan Ödeme Kararnamesi, uzman jandarma olarak görev yapan personelin tepkisini çekti. Yeni kararnameyle hem emir komuta zincirinin zedelendiği, hem de uzman jandarmalara 'ikinci sınıf personel' muamelesi yapıldığı öne sürüldü.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nde 5 Ocak'ta yürürlüğe giren 2014 TSK Yan Ödeme Kararnamesi ile subay, uzman jandarma ve uzman erbaşların ödemelerinde iyileştirme yapıldı. Ancak uzman jandarma olarak görev yapan personel, 'ikinci sınıf personel' muamelesi gördüklerini belirterek, kararnameye itiraz etti. Kararnameye ilişkin itirazlar, hem Jandarma Genel Komutanlığı'na, hem de Meclis'e iletildi.


"BIÇAK KEMİĞE DAYANDI"


Kısa adı EMUJAD olan Emekli Uzman Jandarmalar Derneği Başkanı Adnan Oğuz, "Bu kararname uzman jandarmalar üzerinde infiale yol açtı. Yaptığımız işi kimse sorgulamadığı gibi 'eşit işe eşit ücret ilkesi' göz önüne alınmayarak hak edilenler verilmedi. Kararnameyle birlikte Türkiye'nin dört bir yanındaki uzman jandarmalardan iş bırakma eylemine ilişkin talep geliyor. Birçok arkadaşımız Ankara'da eylem yapmak istiyor. Ancak biz personeli soğukkanlı olmaya çağırıyoruz. Uzman jandarmalar, güvenlik ve asayişten sorumlular. Türkiye'de bugün sayıları 24 bin. Bıçak kemiğe dayandı artık. Astsubaylarla aynı görevi yapıyoruz, ancak daha az tazminat ve maaş alıyoruz. Bu çok onur kırıcı" diye konuştu.

"EMİR KOMUTA ZİNCİRİ ZEDELENDİ"


Alınan maaşların ortalama 2 bin 400 ila 3 bin 300 lira arasında olduğuna dikkat çeken Oğuz, "Meselemiz aldığımız maaş değil, yapılan haksızlıktır. Doğu'ya giden personel arasında bile ayrım yapılmış. Tüm doğu görevlerine giden personel için ayrım yapılmadan doğu tazminatı verilmelidir, birinci doğu- ikinci doğu diyerek ayrım yapılmamalıdır. Ayrıca kararname ile hiyerarşi yok sayılmış, emir-komuta zinciri zedelenmiştir. Kararname, 'Maaşlar sağlık nedeniyle kesintiye uğrar' diyor. Bizden fazla, uzman erbaştan daha az kesinti yapılıyor. Uzman jandarmadan yapılan kesinti brüt 160 ila 560 lira arasında. Personel çalışırken hastalanıyor. Birçok yerde astsubayın yerine ataması yapılıyor. Ancak astsubaylar için verilen ek göstergeleri alamıyorlar. Halbuki astsubayın yaptığı işin aynısını yapıyorsun. Öte yandan ilçe merkezinde masa başında görevli olan 316 lira, dış karakolda mahrumiyet bölgesinde çalışan Astsubay Uzman Jandarma ise 41 lira zam alacak. İnsanlar göz göre göre isyan noktasına getiriliyor. Hazırlanan kararnameyi esefle kınıyoruz. Konuyu Milli Savunma Bakanlığı'na da bildireceğiz" bilgisini verdi.



11 Şubat 2016 Perşembe

UZMAN JANDARMALARIN SORUNLARI,UZMAN JANDARMALAR FERYAT EDİYOR AMA HERKES GÖRMEZDEN GELİYOR ?

UZMAN JANDARMA KİMDİR ? Ne Yaşar Nede Yaşamaz ?


TSK.Da Sadece J.Gn.K.lığı Bünyesinde bulunan ve 2012 Yılında okulu kapatılan Uzman Jandarma Okulu'nun başarı ile bitiren Uzman Jandarma Çavuştan,Uzman Jandarma sekizinci kademeli çavuş rütbesine kadar rütbeye haiz olan muazzaf olup yıllarca hakları yenen asker kişilerdir. 
Uzman Jandarma rütbesine haiz olan
Uzman jandarmalar  feryat etmekte ama Hükûmet ve TSK. Duymazdan,Görmezden gelmektedir.Uzman Jandarmalar çok ciddi sorunlar yaşamaktadır.
Uzman Jandarmaların geçmişi 1931 yıllarına dayanmaktadır, Uzman Jandarmalar bir yıl süreli Uzman Jandarma okulunda, Assubayların gördüğü tüm dersleri ve mesleki konuları görerek,yeterli donanımla rütbeli personel olarak mezun edilmekteyiz,

BİZLER SÖZLEŞMELİ  DEĞİLİZ,
BİZLER ASKERDE TESKERE BIRAKARAK MESLEĞE GİRMİYORUZ,
BİZLER UZMAN ERBAŞ, UZMAN ÇVŞ. DEĞİLİZ.

Uzman jandarmalar, mesleğe girişte lise mezunu olma şartı bulunduğu hâlde, ortaokul mezunu gibi derece ve kademeyle mesleğe başlamakta ve buna göre emekli olmaktadırlar. Tahsil düzeyinin altında bir seviyeden ortaokul mezunu olarak emekli edilen tek devlet memuru, tek Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu uzman jandarmalardır.
Yine, uzman jandarmaların Askeri okulda geçen süreleri emeklilikten sayılmamaktadır. Dolayısıyla, bir ayrımcılık ve hak kaybı söz konusudur.
Emeklilik hakkımız mevcuttur emeklilik hakkı istemiyoruz, 
TSK bünyesinde askeri okul okuyan subay ve astsubayın okulda geçen süreleri kurum tarafından borçlanılarak personel okula adımını attığı andan itibaren güvence altına alınarak sigortalı olmakta aynı zamanda bu süre kurum tarafından borçlanıldığı için personelin fiili hizmetinden sayılmaktadır.
Okulda kurumun borçlanmasının amacı; Askeri okullarda eğitim, tatbikat, manevra, gösteri vb. faaliyetlerde meydana gelecek yaralanmada veya sağlık nedeni ile rahatsızlanma ve ölüm gibi Durumlar da öğrencinin güvence altına alınmasıdır.
Fakat Uzman Jandarma öğrencileri için kanunlarda böyle bir ibare olmadığından okulda eğitim, tatbikat, gösteri vb. hallerde bir olay vuku bulması halinde Uzman Jandarmalar eğitim zayiatı gösterilerek bir hak iddia edememektedir. Bu bir eksikliktir zayi olanların hakkı verilmemektedir.
Uzman Jandarmaların başına bir kaza gelmeyecek diye bir garanti bulunmamasına rağmen yirmi yıldır düzenleme yapılmamıştır. Bu düzenleme ile Uzman Jandarma öğrencileri de eğitim öğretim süresince güvence altına alınacaktır.
Günümüzde askerlik süresi dahi borçlanılmakta iken, kaldı ki bizler askerlik görevi yapmadan bu mesleğe giriyoruz haliyle askerlik geçmişimiz olmadığı için askerliği de borçlanamıyoruz.
Uzman Jandarma Okulunda geçen bir yıllık süre ne kurum tarafından ne de personel tarafından borçlanılamayarak hak kaybına uğratılmaktadırlar.

Tüm devlet memurlarına tanınan eğitim seviyesinden emeklilik hakkının bizlere de tanınmasını istiyoruz.

Uzman Jandarmaların özlük hakları yeniden düzenlenmeli
Uzman jandarmaların 10'uncu derece 1'inci kademeden işe başlamaları, askeri eğitimde geçen sürelerinin hizmete sayılması, yüksek öğretim yapanlara diğer personel ve memurlarda olduğu gibi kademe ve derece verilmesi için gerekli düzenleme mutlaka yapılmalıdır.
Uzman jandarmaların statüsüne uygun olarak özlük hakları iyileştirilmeli, hakkaniyete uygun bir şekilde ve kendilerine has ek göstergeler belirlenmeli ve tazminat puanı yukarı çekilmelidir.
Uzman jandarmaların ve uzman erbaşların aldığı maaşla evini nasıl geçindireceği, çocuklarını nasıl okutacağı görmezden gelinmemelidir.

Sosyal tesisler ve orduevleri tüm personele hizmet edecek şekilde düzenlenmeli
Uzman jandarmalar orduevlerine girememekte, kapıdan çevrilmektedir.
Uzman jandarmaların orduevlerine, sosyal tesislere girmesini, bir bardak sıcak çay içmesini yasaklamanın nasıl bir gerekçesi olabilir?
Türk Silahlı Kuvvetleri personelini bir aile olarak görüyorsanızki öyle olmalıdır hangi aile evladını kapıdan çevirir?
Esasen bütün sosyal tesisler ve orduevlerine giriş, tüm personele hizmet edecek şekilde açık olmalıdır.
Ayrıca, lojman dağıtımında adalet tesis edilmeli ve lojmanda oturması şart olan personele rütbesine bakılmaksızın tahsis yapılmalıdır.

Uzman Jandarmalara Astsubayların ek göstergesinin 2/3 uygulanmaktadır.
Bu sistem Türkiye'de sadece Uzman Jandarmalara uygulanmaktadır, hiçbir memurun Ek göstergesi bir diğerine endeksli değildir, bu gün ne Astsubayınki subaya, ne polis memurunki komisere, ne öğretmeninki müdüre endekslidir, sadece fark makam la olmaktadır. Bizler Astsubayla beraber aynı göreve çıkmaktayız aynı timde onlar tim komutanı bizler yardımcısıyız acizane fark olacaksa tüm memurlarda olduğu gibi temsil ettiği makamla olmalıdır.
J.Gn. K.lığının %45 ni yani yarısını oluşturan Uzman Jandarmalar belirli kadro görev yerlerinde istihbarat, bomba imha, muhabere, trafik, olay yeri inceleme, kriminal, narkotik, kaçakçılık, silah ruhsat, Atlı ekip, Motorize ekip,Çevre Koruma Timi, Arama kurtarma ekipleri, komando, kurslarını  Subay, Astsubaylar ile beraber görüp branşlaşarak  aynı yerde beraber görev yapmalarına rağmen Assubaydan az maaş almakta,arada uçurum bulunmaktadır.

Uzman Jandarmalar sürekli yaptıkları açıklamalarda bizler jandarma uzman çavuşlarız, bizler bu vatanın evlatlarıyız, bu vatana hizmet ediyoruz, lise ve üniversite muzunuyuz, ancak ortaokul mezunu olmak zorundasınız deniliyor acaba kendi öz evlatlarına aynı adaletsizlik yapılsa nasıl bir yorum yaparlar, İlkokul mezunu hizmetli derecesinden emekli oldum, doguda ve güneydoguda kafamdan ve sırtımdan yaralandım , ömrümüz dağda,taşta , pusularda geçti, hiç bir pusuda yanımda subay olmadı,istisnai durumlardada astsubay oldu, vatan için yaralandıgımda,hastane çıkışında ordu evine alınmadım,polisler sahip çıkti polis evine götürdüler ve ben hangi kurumun personeliyim dedim, SİZİN ADALETİNİZ YOKSA ALLAH'ın İLAHİ ADALETİNİ UNUTTUNUZ Kim hangi yetkili, dünyada eşi benzeri olmayan bu adaletsizliğe sessiz kalıyorsa ALLAH'ta aynı adaletsizliği onların evlatlarının başına versin inşallah.
Devletin Lise öğrenimi seviyesinden işe alarak, Özlük Haklarını ve Emekliliğinde İlköğretim seviyesinden işlem yapmasını hangi devlet memuru içine sindirebilir. TSK'nin sosyal tesisi olan ve halkın vergileri ile yapılan Ordu Evlerine, mensubu olmasına rağmen alınmaması ise tamamen ayrımcılık ve provakosyondur. Uzman Jandarmaların haklı davalarında başarı olmalarını diliyorum.

İlahi Adalette Zaman Aşımı Yoktur.

Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir. (Blaise Pascal)
Adalet topaldır, ağır ağır yürür, fakat gideceği yere er-geç varır. (H.G. Mirabeau)


Şair Uzman Jandarmadan İkinci Şiir. (Hak arayışı Uzman Jandarmayı Şair Yaptı)

Türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde uzman jandarmalarla ilgili haberleri  okumayan kalmamıştır muhtemelen. Astsubaylarla ...