Ne Olursan Ol_Yinede Gel_ Aynı dili konuşan değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler. (Hz. Mevlana)
4 Mart 2012 Pazar
Bireysel Emeklilik Sistemi Küçük Birikimler İçin Doğru Adres mi ?
Bireysel emeklilik, en basit haliyle
katılımcılar adına fon alınmasıdır. Belki duymuşunuzdur;
BES için yönetilen hisse senedine
dayalı emeklilik yatırım
fonlarının 2011 performansı hayal kırıklılığı yarattı. 2.6 milyonu aşan
katılımcı sayısıyla her geçen gün genişleyen BES’teki fonların büyük bölümünün
son 1 yılda katılımcısına getiri sağlayamamış
olması üzücü bir durum.
Ayrıca BES katkı paylarının sadece
belli bir kısmı yatırıma yönlendirilebiliyor. BES’te her ay hesabınızdan veya
kredi kartınızdan çekilen katkı paylarının azami yüzde 8’iyle sınırlı olmak
üzere Yönetim Gideri
Kesintisi, fon varlıkları
üzerinden günlük azami yüzbinde 10 olarak kesilen Fon İşletim Gideri Kesintisi var.
2011 yılında BES’e başlamış birisi emeklilik
yatırım fonunda hisse senedine dayalı bir fon tercih etmişse, BES yasal
kesintileri ve yatırım yaptığı fonun düşen performansıyla beraber, birikim olarak kendisinin
yatırdığından çok daha düşük bir tutara sahip olacaktır. Öte yandan aynı dönemde bir altın hesabı açıp, BES’e ödediği katkı payı kadar
her ay altın almış olsaydı, %25 oranında bir kazanç söz konusu olacaktı.
Birkaç istisnai durum dışında
Tuketicifinansman.net olarak küçük birikim
amaçlı olarak Bireysel Emeklilik Sistemi’nin tercih edilmesini doğru bulmuyoruz. Konuyla ilgili yorumlarımızı alt başlıklar halinde
sıralamaya çalıştık :
BES yönetim giderleri hesap işletim ücreti
ayarında
BES sisteminde aylık ödenen 100 TL’lik bir
katkı payından bir sigorta şirketi 6 TL yönetim gideri kesiyor (Bunda üst yasal
sınır %8 ancak, bir inceleme yaptığımızda bu tutarda katkı paylarında ortalama %6
oranında bir katkı payı kesildiğini
gördük). Bu rakamı bir seneye yaydığınızda 6 x 12= 72 TL’ye denk gelen yıllık
bir tutar birikim ayırdığınız tutardan emeklilik şirketi tarafından kesiliyor.
Bu tutar ortalama bir banka tarafından kesilen yıllık hesap işletim ücretine
yakın bir miktar. Bankaların
uyguladıkları hesap işletim ücretlerinin haksız olduğuna inanıyorsanız, bu
ücrete yaklaşımınız ne olur bilemiyoruz. Fon yönetim ücreti, giriş çıkış
aidatlarıyla beraber küçük birikimlerini değerlendirmek için BES’e giriş yapan
bir tüketici için astarı yüzünden pahalıya geliyor.
BES alternatifleri bankalarda mevcut ancak
bankalar farkında değil
TEB tarafından yakın zamanda çıkartılan Marifetli Hesap veya onun muadili ING Bank’ın Turuncu Hesap uygulamalarında herhangi bir hesap
işletim ücreti yok. Hatta bunlar bankacılık masraf
ve ücretlerinin çoğundan arındırılmış ürünler. Yani giriş çıkış aidatları, fon yönetim ücreti
bulunmuyor; çünkü bu hesaplar bir nevi vadeli hesap. Tamam BES’teki gibi vergi avantajı yok ama BES’te de belirlenen sürelerden önce ayrılmanız
durumunda %15′lik bir stopaj sözkonusu.
BES’e alternatif olabilecek bu iki ürün, şu
anda rekabet nedeniyle “hoşgeldin faizi” altında %11 civarında bir aylık getiri
sunuyor. Ancak bu ürünlerin en büyük kusuru kredi kartı ile
otomatik tahsilat imkanı bulunmaması. Bu iki banka da bu ürünü mevduat alternatifi olarak sunuyorlar. Oysa
devir değişti, mevduat için yeterli birikime sahip tüketiciler pazarlık yapmaları durumunda şubelerden bu faiz oranlarının üstündeki oranları
rahatlıkla alabiliyorlar.
BES’e bir kere girildiyse fon seçimine
dikkat
BES’e bir kere dahil olunduysa o zaman emeklilik yatırım fonu
tercihlerine dikkat
edilmesi gerekiyor. BES en az 10 senelik bir taahhüt gerektiriyor. Bu açıdan
bakıldığında fon seçiminde muhafazakar bir tercih yapılması en mantıklısı.
Katkı payından yönetim gideri kesintisi düştükten sonra kalan tutarla alınan
fonun en azından hisse senedi içermemesi gerek ki, bu şekilde yapılacak
kesintileri bir nebze olsun telafi edilebilsin. Hisse senedi içeren fonlara
yatırım yapılacaksa bunun için İMKB 100 endeks
değerinin dikkate
alınması gerekiyor. Yani şu an 51.000 üzeri endekste hisse senedine dayalı fon
almak önemli riskler içerirken, 30.000 seviyesine inen bir endeks önemli
fırsatlar sunabilir. Bize göre emeklilik yatırım fonlarında hisse senedi
içerenlerde iki seneden fazla
vakit geçirilmemesi gerekiyor.
Emeklilik yatırım fonlarında kıymetli metal
fonlarının gelmesi yakın
Emeklilik yatırım fonlarının bu seneki
performansını düşündüğümüzde, emeklilik şirketlerinin kıymetli metallere dayalı
emeklilik yatırım fonlarını çıkartmak
için daha fazla çaba sarf edeceklerine inanıyoruz. Daha önce bunla ilgili
başvurularda bulunmuş olsalar da, mevcut fonlarla da oldukça iyi satış
sağladıkları için, fon çeşitliliği sunmak için gerekli onayların peşinde çok koşmadılar. Ancak geride bıraktığımız senedeki fon
performansları açısından oldukça mutsuz bir müşteri kitlesiyle
karşılaşacaklarından, bununla ilgili alabilecekleri düzeltici aksiyonları artıracaklarını düşünüyoruz. Bu açıdan kıymetli
metallere dayalı emeklilik yatırım fonları önemli bir destek sağlayabilir.
BES birikimlerinizi altı ayda bir kontrol
edin
Bu yazımızın birçok emeklilik şirketinin ve
BES temsilcilerinin tepkisini çekeceğini biliyoruz, ancak bunlar bizim
gördüklerimizden çıkardığımız tespitler. BES’in en büyük sorunlarından biri de BES
temsilcilerinin çok hızlı değişmesi.
BES yaptırdıktan 3 ay sonra size poliçeyi yapan müşteri temsilcisini o şirkette
bulamıyorsunuz. Bu kadar sık bir değişim olunca, yeni gelen müşteri
temsilcisinin öncelikle yeni satış yapma motivasyonuyla, mevcut veya kendine
devrolan müşterilerini arayıp bilgilendirmek gibi bir eylemi gerçekleştirmesi
mümkün olmuyor. Bu nedenle birikimlerinizi, fon dağılımınızın ne durumda
olduğunu en az alt ayda
bir kontrol etmeniz gerekiyor.
Tek yapmanız gereken emeklilik şirketinizi arayarak bilgi edinmek. Bu
bilgilere internet üzerinden erişmek de mümkün.
BES’e girmeden önce her türlü detayı öğrenin
BES, sosyal güvenlik sistemine alternatif
değil, destek sağlayan
bir sistem. Birikim yapıp ev
alayım, otomobil alayım diyorsanız doğru bir araç değil. 100 – 250 TL arası katkı payları en yüksek yönetim ücretinin kesildiği bölge. Buna bir
de giriş çıkış aidatları, fon yönetim ücretini eklerseniz birikimden çok
emeklilik şirketine kaynak sağlıyormuş gibi bir durum oluşuyor. Bu yüzden küçük
birikimler için, mevduata
alternatif ücret ve masraflardan arındırılarak tasarlanan yatırım araçları daha doğru bir tercih. BES için ideal zaman 45 yaş
üstü ve 700-800 TL civarında bir katkı payı. BES şirketleri ise satış için
özellikle asgari katkı
paylarının yer aldığı ürünleri satmaya çalışıyorlar, zira ürünlerin hitap ettiği
kesim en yüksek masraf
ücret ve kesintilerin yansıtıldığı
kesim ve katılımcıların önemli bir kısmının sistem hakkında önemli bilgi eksiklikleri var.
BES’e dahil olmadan önce sistem hakkında iyi
bilgi edinilmesi gerek. Bununla ilgili faydalı olabileceğine inandığımız
ve bunların arasında BES için ideal koşulların da neler olduğunu paylaştığımız önemli makalelerimiz var. Bunlara göz atmanızı
şiddetle öneririz.
Spor Kazaları ve İlk Yardım
Spor Kazaları
Nelerdir
İnsanlar genellikle ya
hoşlandıkları için ya da zinde ve sağlıklı kalmak amacıyla spor yaparlar. Ama
ne yazık ki spor yapmanın da kendine göre tehlikeleri vardır ve birçok spor
dalında sakatlanma ya da yaralanmayla sonuçlanan kazalar oldukça sık yaşanır.
Tenisçilerde dirsek eklemlerinin tutulması, futbolcularda diz ya da ayak
burkulması, ragbi ve Amerikan futbolunda kırılan kemikler spor kazalarının
olağan sonuçlandır.
Genel olarak, iki takım oyuncuları arasında
birebir mücadeleye dayanan ragbi, Amerikan futbolu, buz hokeyi gibi sert takım
oyunlarında ve boks, judo, karate gibi dövüş sporlarında ağır sakatlanma
olasılığı daha yüksektir. Ayrıca, dağcılık ve kaya tırmanışı, yelken uçuşu
(takma kanatla havada serbest uçuş), kayak, motosiklet ve otomobil yarışı gibi
bazı sporlar da doğrudan doğruya sporun niteliği ve kullanılan araçlar
nedeniyle tehlike öğesi taşır. Buna karşılık tenis, duvar tenisi, bad-minton,
kürek sporu, kriket, basketbol, jimnastik gibi sporlarda tehlike riski daha
azdır ve hafif burkulma ya da incinmeleri aşan sorunlarla pek karşılaşılmaz.
SPOR SAKATLIKLARINDA İLK YARDIM
Sporcular için özellikle de profesyonel
sporcular için antrenmansız geçen her gün her açıdan bir kayıptır. Bu kayba yol
açan en önemli sebeplerden biri de hiç kuşkusuz sakatlıklardır. Bir an önce
antrenmanlara başlayıp yarışmaya katılabilmek her sporcu için sakatlık sonrası
en büyük hedeftir. Sakatlığın cinsine, şiddetine, vücudun iyileştirme gücüne,
sporcunun moral kondisyonuna ve birçok çevresel faktöre bağlı olan spora dönüş
süresini kısaltan en önemli faktörlerden biri akut sakatlıklardaki ilk
müdahaledir.
R I C E:
Rest: dinlenme
Ice: Buz - soğuk uygulaması
Compression: Kompresyon, basınç uygulama
Elevasyon: Yukarı kaldırma
Dinlenme:Sakatlanma hissedildiği andan itibaren egzersize-spora hemen ara vermek gerekir. Asıl olarak tanım ağrı yapan hareketten, duruştan kaçınmak anlamına gelir. Unutmamak gerekir ki ağrı vücudun bir alarm mekanizmasıdır. Ağrı varlığı bir yandan da ağrıyı yaratan hareketten vücudu sakınmamızı da sağlar.
Soğuk uygulama: Acil olarak sakatlanan bölgeye soğuk uygulaması yapmak gereklidir. Bu uygulama Soğutucu spreylerle de yapılabilir. Ancak buz veya buz jeli ile yapılan uygulamalar daha iyi sonuç vermektedir. 15-20 dakika ve saatte 1 yapılan uygulama ilk saatler için doğru uygulamadır. Uygulama sıklığı azaltılarak 3 gün boyunca soğuk uygulaması devam ettirilmelidir. Soğuk uygulaması kanamayı durdurmanın yanında, ağrıyı azaltır. Bununla birlikte dokunun besin ihtiyacını azaltarak (hücreleri bir çeşit kış uykusuna sokarak) zararı en azda tutmaya yardımcı olur.
Kompresyon: (sakatlanma bölgesi ve çevresine basınç uygulaması)
Sakatlanma sonrası sakatlanan bölgede öncelikle kanama olması ihtimaline karşı, bölgesel basınç uygulanması gerekir. Nasıl kanayan bir yere temiz bez ile baskı uygulamak gerekirse, sakatlanan bölgeye de uygun materyallerle baskı uygulanmalıdır. En çok kullanılan ve en çabuk bulunabilen araç elastik bandajdır. Elastik bandaj uygulaması yaralanan bölgenin kalbe uzak kısmından başlayıp, bir önceki bandın yarısına gelecek şekilde spiral uygulayarak kalbe doğru yapılır. Yaralanan bölgenin biraz üstünde sonlandırılır.
R I C E:
Rest: dinlenme
Ice: Buz - soğuk uygulaması
Compression: Kompresyon, basınç uygulama
Elevasyon: Yukarı kaldırma
Dinlenme:Sakatlanma hissedildiği andan itibaren egzersize-spora hemen ara vermek gerekir. Asıl olarak tanım ağrı yapan hareketten, duruştan kaçınmak anlamına gelir. Unutmamak gerekir ki ağrı vücudun bir alarm mekanizmasıdır. Ağrı varlığı bir yandan da ağrıyı yaratan hareketten vücudu sakınmamızı da sağlar.
Soğuk uygulama: Acil olarak sakatlanan bölgeye soğuk uygulaması yapmak gereklidir. Bu uygulama Soğutucu spreylerle de yapılabilir. Ancak buz veya buz jeli ile yapılan uygulamalar daha iyi sonuç vermektedir. 15-20 dakika ve saatte 1 yapılan uygulama ilk saatler için doğru uygulamadır. Uygulama sıklığı azaltılarak 3 gün boyunca soğuk uygulaması devam ettirilmelidir. Soğuk uygulaması kanamayı durdurmanın yanında, ağrıyı azaltır. Bununla birlikte dokunun besin ihtiyacını azaltarak (hücreleri bir çeşit kış uykusuna sokarak) zararı en azda tutmaya yardımcı olur.
Kompresyon: (sakatlanma bölgesi ve çevresine basınç uygulaması)
Sakatlanma sonrası sakatlanan bölgede öncelikle kanama olması ihtimaline karşı, bölgesel basınç uygulanması gerekir. Nasıl kanayan bir yere temiz bez ile baskı uygulamak gerekirse, sakatlanan bölgeye de uygun materyallerle baskı uygulanmalıdır. En çok kullanılan ve en çabuk bulunabilen araç elastik bandajdır. Elastik bandaj uygulaması yaralanan bölgenin kalbe uzak kısmından başlayıp, bir önceki bandın yarısına gelecek şekilde spiral uygulayarak kalbe doğru yapılır. Yaralanan bölgenin biraz üstünde sonlandırılır.
İlk anda mümkünse buz ile birlikte yapılacak kompres uygulaması
kanama oluşumunu en azından yavaşlatacaktır. Bazı ek uygulamalar
kullanılabilir: örneğin ayak bileği burkulmalarında bandajın altına, ağrının en
çok olduğu bölgeye küçük bir ped koyulabilir.
Yukarıya kaldırma (elevasyon): Yine kanama ve ödem oluşumunu önlemek yada en azda tutmak için buz ve bandaj uygulaması ile birlikte sakatlanan bölgeyi kalp seviyesinin üstünde tutmak gereklidir. Bu şekilde buz ve bandaj uygulaması sürdürülmelidir.
Önemli: İlaç ve atel uygulaması mutlaka uzman bilgisi ve gözetiminde uygulanmalıdır.
Yukarıya kaldırma (elevasyon): Yine kanama ve ödem oluşumunu önlemek yada en azda tutmak için buz ve bandaj uygulaması ile birlikte sakatlanan bölgeyi kalp seviyesinin üstünde tutmak gereklidir. Bu şekilde buz ve bandaj uygulaması sürdürülmelidir.
Önemli: İlaç ve atel uygulaması mutlaka uzman bilgisi ve gözetiminde uygulanmalıdır.
Kazalar ve Korunmanın İlkeleri
a) Kaza nedir?
Dünya Sağlık Örgütü’ nün tanımına göre “önceden planlanmamış ve beklenmeyen ancak yaralanmayla sonuçlanan bir olaya kaza denir.” Kazalar sonunda büyük maddi hasarların yanında oldukça fazla insan da hayatını kaybetmektedir.
b) Toplum sağlığı açısından kazaların önemi
Her gün izlediğiniz basın ve yayın organlarında çok değişik kaza haberleri duyarsınız. Kaza sayısının hızlı bir şekilde artış göstermesi çok sayıda ölüm ve sakat kalma durumlarını da beraberinde getirir. Diğer bir ifadeyle kazalar toplumdaki sakatlık ve ölümlerin başta gelen sebepleridir. Kazaların öneminin daha iyi kavranması için ülkemizdeki kaza oranları, ölüm ve sakat kalma sayılarına bakmak gerekir.
Ülkemizde kazaların gerçek boyutunu yansıtacak rakamlar tam olarak elde edilememektedir. Türkiye’ deki kazaların %40’ ı trafik kazaları, %20’ si iş kazaları, %20’ si ev kazaları ve %5’ i ise ateşli silah yaralanmalarıdır. Ayrıca tarımsal uygulamalar ve sportif etkinliklerde de kazalar görülmektedir.
1994 yılı rakamlarına göre toplam 233.803 trafik kazası olmuş, bu kazalarda 5942 kişi ölmüş ve 104.717 kişi yaralanmıştır. Trafik kazalarının %97’sinin nedenisorumsuzluktur.
1992 yılında SSK’ ya kayıtlı olan 3.796.702. işçiden 138.464 iş kazası saptanmıştır. Yani işçilerin %3.7!si iş kazası geçirmişlerdir. Yaralanan işçilerin %2.48’inde kalıcı sakatlık meydana gelmiştir.%1.27 oranında ölüm meydana gelmiştir.
Hızlı bir artış göstererek insan sağlığını olumsuz etkileyen kazalar meydana geliş şekillerine göre gruplandırılabilir. Kazalar;
Trafik kazaları§
İş kazaları§
Ev kazaları§
Spor kazaları§
Kitlesel kazalar§
Diğer kazalar olarak gruplandırılır.§
• Trafik kazaları: Günümüzde trafiğe çıkan araç sayısına göre hızlı bir artış gösteren kaza grubudur. Ölümle sonuçlanan kazalarda ilk sırayı alır. Adli olaylar grubuna giren trafik kazalarını, polise bildirmek zorunludur.
• İş kazaları: Kişilerin gereği geçirdikleri kazalardır. İş kazalarına örnek olarak inşaat kazalarını, yer altında çalışanların geçirdiği kazalar örnek verilebilir. İş kazalarının büyük kısmı, yoğunluğun diğer günlere göre daha fazla olduğu haftanın son günlerinde meydana gelmektedir. En kısa sürede polise bildirilmesi gereken kazalardır.
• Ev kazaları: Ev kazaları, genelde yanık,zehirlenme,kesici alet yaralanmalarından oluşur.
• Spor kazaları: Düşme, çarpışma, çarpma, burkulma gibi şekillerde meydana gelir.
• Kitlesel kazalar: Yangın, bina çökmesi gibi durumlarda meydana gelir.
• Diğer kazalar: Bu grup kazalara doğal afetler, uçak,gemi ve tren kazaları dahil edilebilir.
Kazalardaki ölü sayısının çok yüksek olması nedeniyle uygulanacak ilk yardım kuralları büyük önem taşır. Kazalarda uygulanan ilk yardımın on başarı anahtarı vardır. Bunlar;
• Kaza sırasında zaman kaybetmeden ve telaş yapılmadan ilk yardım yapılmalıdır.
• Kazazedenin solunumunu kontrol edilir. solunum durmuşsa suni solunum yapılmalıdır.
• Kalp atışı kontrol edilir. eğer kalp atımı durmuşsa derhal kapalı kalp masajı yapılmalıdır.
• Kanamanın olup olmadığı kontrol edilir. kanama varsa hemen durdurularak kan kaybı önlenmelidir.
• Kazazedede şok durumu varsa fazla hareket ettirilmeden şoka karşı önlem alınmalıdır.
• İlk yardım sırasında zamanın çok büyük öneme sahip olduğu unutulmamalıdır. Bu amaçla kazazedenin durumunun kötüye gitmesini önleyecek tedbirler alınmalıdır.
• Kazazedenin moralini yüksek tutmak için güven verici sözler söylenmelidir.
• Kaza yerinde, gereksiz kalabalıklar dağıtılarak halkın toplanması önlenmelidir.
• Kazazedenin, giysileri gereğinden fazla soyulmamalıdır.
• Kazazede, bütün imkanlar kullanılarak en yakın hastaneye taşınmalıdır.
b)Kazalardan korunma: kazalardan korunma kişi faktörüne bağlıdır. Bunda en önemli etken kişinin eğitimidir. Kişilerin sorumsuzluk,bilgisizlik ve dikkatsizlik nedeniyle yaptıkları kazaların önlenilmesinde en önemli araç, sağlık eğitimidir. Trafik kazaları gibi başkalarının hayatını da tehlikeye düşüren durumlarda zorunlu olarak cezai yaptırımlara da gidilmektedir. Çocuklar, yaşlılar ve hamileler kazalar açısından en önemli risk grubunu oluşturmaktadır.
• Çocukların özellikle yürümeye başlama dönemlerinde kazalarla karşılaşabilme riskleri yüksek olmaktadır. Bu dönemlerde düşme büyük kaza nedenlerindendir.
• Evde kesici, batıcı araçlar ortada bırakılmamalıdır.
• Mutfatkat ocakta kullanılan tavaların sapları çarpılmayacak biçimde olmalıdır.
• Elektrik prizleri herhangi bir şeyle kurcalanamayacak şekilde kapatılmalıdır.
• Mutfakta böcek ilacı bulundurulmamalıdır.
• Bakım ve onarım işi daima alanında yetişmiş elemanlara yaptırılmalıdır.
• Sıvı gaz tüpleri sabun köpüğü ile kontrol edilmelidir.
• Küçük piknik tüplerinde geniş tencerelerle su ısıtılmamalıdır.
• Girilmesi yasak sulara girilmemelidir.
• Çocuklar kollarından tutularak kaldırılmamalıdır.
• Bebekler kundaklanmamalı ve yarı yüzüstü yatırılmamalıdır.
• Meyve ve sebzeler iyice yıkanılmadan yenilmemelidir.
• Bir diğer risk grubu yaşlılardır. Yaşlıların bulunduğu evlerin aydınlatılması, merdivendeki kırık basamakların onarılması gerekmektedir.
• Hamilelerde vücut dengesinin bozulması nedeniyle kaza tehlikesi artar. Kaymaları önleyecek tedbirler alınmalıdır.
• İş hayatında araç gereç güvenliği, yapılan uygulama ile ilgili koruyucu önlemlere dikkat edilmelidir.
• Aydınlatma yeterli olmalıdır.
• Kişiler yaşlarının ve yeteneklerinin üzerinde bir işle görevlendirilmemelidir.
• Yapı işlerinde güvenlik halatı gibi araçlar kullanılmalıdır.
• Tarım ilaçlamalarında rüzgar arkaya alınmalıdır, serpinti önlenmelidir.
• Hiçbir yiyecek kabına zehirli madde konulmamalıdır.
• Tüm spor etkinliklerinde yapılan hareket, tekniğine uygun olmalıdır.
• Çocuk parkalarında düşmeleri, çarpmaları önleyecek önlemler alınmalıdır.
• Toplum bireyleri ilk yardım konusunda eğitilmelidir.
• Alkollü araç kullanmamalı, emniyet kemeri takılmalıdır.
Kaza geçiren kişilere yardım etmek her insan için bir görevdir. Yardım ederken kişi kendi güvenliğini tehlikeye atmamalıdır. Örneğin, elektrik çarpması ve boğulmalarda olduğu gibi kişi kendi güvenliğini sağlamadan yardıma kalkışırsa hayatını kaybedebilir.
Kazalardan korunmanın temel ilkelerinden birisi de insanların sürekli olarak eğitilmesidir. Sürekli eğitim ve yapılan kontrollerde bir çok kaza önceden önlenir. Kaza sırasında kopan organın tekrar yerine dikilebilmesi için tekniğine uygun olarak sağlık kuruluşlarına taşınması gerekir. Kopan organın ayrılma yerine ve vücudun bu kısmına tentürdiyot ve benzeri maddeler asla sürülmemelidir. Bu maddeler yaranın ağzını açarak kanamayı hızlandırır.
Kaza sırasında kopan organların soğuk bir ortamda , ancak dondurulmadan sağlık kuruluşuna nakledilmelidir. Kopan organ asla buz veya buzlu suya doğrudan temas ettirilmemelidir. Önce kuru bir kaba veya poşete konulmalıdır. Daha sonra bu poşet soğuk bir başka kaba ya da buzlu kaba oturtularak taşınmalıdır. Taşıma sırasında organın dondurulmamasına özen gösterilmelidir. 6 saat içinde bir sağlık kuruluşuna ulaştırılmalıdır.
3- Bilinç Kaybı ve Şok
Normal olarak insanlar beş duyu organlarıyla çevrelerinde meydana gelen olayları algılayarak gerekli tepkileri gösterirler. İnsanların bu normal durumuna bilinçlilik hali denir. Bilinçlilik hali herhangi bir kaza nedeniyle ortadan kalkar. Kişinin beş duyu organıylaalgılama yapamamasına bilinç kaybı denir.
Bilinç kaybının bir çok nedeni ve belirtisi vardır. Bilinç kaybının nedenleri;
Beyin kanamaları
İsteri nöbetleri
Bayılma
Zehirlenmeler
Alkol koması
Şeker koması
Yüksek ateş
Baş travmaları
Epilepsi (sara) ve sinir sistemini bozan hastalıklardır.
Bilinç kaybının sebebi araştırılmalı daha sonraki uygulamalar için bilinç kaybının derecesi ortaya konulmalıdır. Bilinç kaybının farklı dereceleri vardır. Uyuklama, dalgınlık durumu, bayılma ve koma şekillerinde meydana gelir. En tehlikelisi koma durumudur.
Genelde bilincin kaybedilmesi çevreden kaynaklanır. Dolayısıyla bilinç kaybına uğrayan kişi bulunduğu çevreden uzaklaştırılır. Eğer bilinç kaybının nedeni ortam değilse bilincini kaybeden kişi yüzüstü veya yarı yüzüstü durumda yatırılır. Bu şekilde yatırmadaki amaç dilin boğazı kapayarak soluk almasını önlemektir. Bu şekilde yatırıldıktan sonra ağız içi kontrol edilir ve toprak gibi şeyler temizlenir. Solunum tıkanıklığı hırıltıdan anlaşılabilir. Hayatın tehlikeye girdiği dönemlerde ilk yardım ABC’ si uygulanır. İlk yardım ABC’ si Airway, Breathing ve Circulation terimlerinin ilk harflerdir. İlk yardım ABC‘ si;
a) Hava yolunun açılması
b) Solunumun düzeltilmesi
c) Dolaşımın sağlanması, uygulamalarını kapsar.
Bilinç kaybına uygun olarak yatırılan hastanın boğazı parmakla kontrol edilerek temizlendikten sonra kemer kravatı gevşetilir. Gömleğinin düğmeleri açılır. Kesinlikle su veya başka bir içecek verilmemelidir. Bu durum kişin boğulmasına yol açabilir. Aynı şekilde ayılması amacıyla tokat atma, sarsma gibi davranışlar kesinlikle yapılmamalıdır.
Bilinç kaybı nedenlerinden birisi de bayılmadır. Bayılmanın nedeni oldukça farklıdır. Kan tutması ani heyecan, ani korku gibi durumlar bayılmaya neden olabilir. Bayılma sırasında beyine yeterince kan gitmez. Buna paralel olarak beyin oksijen alamaz. Bayılan kişinin önce renginde sararmameydana gelir. Ondan sonra kişide bayılma meydana gelir. Bu durumdaki kişinin kemeri ve kravatı gevşetilirken gömlek düğmesi de açılır. Böylece bayılan kişinin rahatlaması sağlanır. Kısa sürede ayılmaz ise yan yatırılarak hekime haber verilir. Kişi bayılacağını hissedebilir. Bayılacağını anlayan kişi kalçalarını sıkıştırıp, karın kaslarını içeri çeker ve bacak kaslarını gergin duruma getirirse bayılmasını önleyebilir.
Dünya Sağlık Örgütü’ nün tanımına göre “önceden planlanmamış ve beklenmeyen ancak yaralanmayla sonuçlanan bir olaya kaza denir.” Kazalar sonunda büyük maddi hasarların yanında oldukça fazla insan da hayatını kaybetmektedir.
b) Toplum sağlığı açısından kazaların önemi
Her gün izlediğiniz basın ve yayın organlarında çok değişik kaza haberleri duyarsınız. Kaza sayısının hızlı bir şekilde artış göstermesi çok sayıda ölüm ve sakat kalma durumlarını da beraberinde getirir. Diğer bir ifadeyle kazalar toplumdaki sakatlık ve ölümlerin başta gelen sebepleridir. Kazaların öneminin daha iyi kavranması için ülkemizdeki kaza oranları, ölüm ve sakat kalma sayılarına bakmak gerekir.
Ülkemizde kazaların gerçek boyutunu yansıtacak rakamlar tam olarak elde edilememektedir. Türkiye’ deki kazaların %40’ ı trafik kazaları, %20’ si iş kazaları, %20’ si ev kazaları ve %5’ i ise ateşli silah yaralanmalarıdır. Ayrıca tarımsal uygulamalar ve sportif etkinliklerde de kazalar görülmektedir.
1994 yılı rakamlarına göre toplam 233.803 trafik kazası olmuş, bu kazalarda 5942 kişi ölmüş ve 104.717 kişi yaralanmıştır. Trafik kazalarının %97’sinin nedenisorumsuzluktur.
1992 yılında SSK’ ya kayıtlı olan 3.796.702. işçiden 138.464 iş kazası saptanmıştır. Yani işçilerin %3.7!si iş kazası geçirmişlerdir. Yaralanan işçilerin %2.48’inde kalıcı sakatlık meydana gelmiştir.%1.27 oranında ölüm meydana gelmiştir.
Hızlı bir artış göstererek insan sağlığını olumsuz etkileyen kazalar meydana geliş şekillerine göre gruplandırılabilir. Kazalar;
Trafik kazaları§
İş kazaları§
Ev kazaları§
Spor kazaları§
Kitlesel kazalar§
Diğer kazalar olarak gruplandırılır.§
• Trafik kazaları: Günümüzde trafiğe çıkan araç sayısına göre hızlı bir artış gösteren kaza grubudur. Ölümle sonuçlanan kazalarda ilk sırayı alır. Adli olaylar grubuna giren trafik kazalarını, polise bildirmek zorunludur.
• İş kazaları: Kişilerin gereği geçirdikleri kazalardır. İş kazalarına örnek olarak inşaat kazalarını, yer altında çalışanların geçirdiği kazalar örnek verilebilir. İş kazalarının büyük kısmı, yoğunluğun diğer günlere göre daha fazla olduğu haftanın son günlerinde meydana gelmektedir. En kısa sürede polise bildirilmesi gereken kazalardır.
• Ev kazaları: Ev kazaları, genelde yanık,zehirlenme,kesici alet yaralanmalarından oluşur.
• Spor kazaları: Düşme, çarpışma, çarpma, burkulma gibi şekillerde meydana gelir.
• Kitlesel kazalar: Yangın, bina çökmesi gibi durumlarda meydana gelir.
• Diğer kazalar: Bu grup kazalara doğal afetler, uçak,gemi ve tren kazaları dahil edilebilir.
Kazalardaki ölü sayısının çok yüksek olması nedeniyle uygulanacak ilk yardım kuralları büyük önem taşır. Kazalarda uygulanan ilk yardımın on başarı anahtarı vardır. Bunlar;
• Kaza sırasında zaman kaybetmeden ve telaş yapılmadan ilk yardım yapılmalıdır.
• Kazazedenin solunumunu kontrol edilir. solunum durmuşsa suni solunum yapılmalıdır.
• Kalp atışı kontrol edilir. eğer kalp atımı durmuşsa derhal kapalı kalp masajı yapılmalıdır.
• Kanamanın olup olmadığı kontrol edilir. kanama varsa hemen durdurularak kan kaybı önlenmelidir.
• Kazazedede şok durumu varsa fazla hareket ettirilmeden şoka karşı önlem alınmalıdır.
• İlk yardım sırasında zamanın çok büyük öneme sahip olduğu unutulmamalıdır. Bu amaçla kazazedenin durumunun kötüye gitmesini önleyecek tedbirler alınmalıdır.
• Kazazedenin moralini yüksek tutmak için güven verici sözler söylenmelidir.
• Kaza yerinde, gereksiz kalabalıklar dağıtılarak halkın toplanması önlenmelidir.
• Kazazedenin, giysileri gereğinden fazla soyulmamalıdır.
• Kazazede, bütün imkanlar kullanılarak en yakın hastaneye taşınmalıdır.
b)Kazalardan korunma: kazalardan korunma kişi faktörüne bağlıdır. Bunda en önemli etken kişinin eğitimidir. Kişilerin sorumsuzluk,bilgisizlik ve dikkatsizlik nedeniyle yaptıkları kazaların önlenilmesinde en önemli araç, sağlık eğitimidir. Trafik kazaları gibi başkalarının hayatını da tehlikeye düşüren durumlarda zorunlu olarak cezai yaptırımlara da gidilmektedir. Çocuklar, yaşlılar ve hamileler kazalar açısından en önemli risk grubunu oluşturmaktadır.
• Çocukların özellikle yürümeye başlama dönemlerinde kazalarla karşılaşabilme riskleri yüksek olmaktadır. Bu dönemlerde düşme büyük kaza nedenlerindendir.
• Evde kesici, batıcı araçlar ortada bırakılmamalıdır.
• Mutfatkat ocakta kullanılan tavaların sapları çarpılmayacak biçimde olmalıdır.
• Elektrik prizleri herhangi bir şeyle kurcalanamayacak şekilde kapatılmalıdır.
• Mutfakta böcek ilacı bulundurulmamalıdır.
• Bakım ve onarım işi daima alanında yetişmiş elemanlara yaptırılmalıdır.
• Sıvı gaz tüpleri sabun köpüğü ile kontrol edilmelidir.
• Küçük piknik tüplerinde geniş tencerelerle su ısıtılmamalıdır.
• Girilmesi yasak sulara girilmemelidir.
• Çocuklar kollarından tutularak kaldırılmamalıdır.
• Bebekler kundaklanmamalı ve yarı yüzüstü yatırılmamalıdır.
• Meyve ve sebzeler iyice yıkanılmadan yenilmemelidir.
• Bir diğer risk grubu yaşlılardır. Yaşlıların bulunduğu evlerin aydınlatılması, merdivendeki kırık basamakların onarılması gerekmektedir.
• Hamilelerde vücut dengesinin bozulması nedeniyle kaza tehlikesi artar. Kaymaları önleyecek tedbirler alınmalıdır.
• İş hayatında araç gereç güvenliği, yapılan uygulama ile ilgili koruyucu önlemlere dikkat edilmelidir.
• Aydınlatma yeterli olmalıdır.
• Kişiler yaşlarının ve yeteneklerinin üzerinde bir işle görevlendirilmemelidir.
• Yapı işlerinde güvenlik halatı gibi araçlar kullanılmalıdır.
• Tarım ilaçlamalarında rüzgar arkaya alınmalıdır, serpinti önlenmelidir.
• Hiçbir yiyecek kabına zehirli madde konulmamalıdır.
• Tüm spor etkinliklerinde yapılan hareket, tekniğine uygun olmalıdır.
• Çocuk parkalarında düşmeleri, çarpmaları önleyecek önlemler alınmalıdır.
• Toplum bireyleri ilk yardım konusunda eğitilmelidir.
• Alkollü araç kullanmamalı, emniyet kemeri takılmalıdır.
Kaza geçiren kişilere yardım etmek her insan için bir görevdir. Yardım ederken kişi kendi güvenliğini tehlikeye atmamalıdır. Örneğin, elektrik çarpması ve boğulmalarda olduğu gibi kişi kendi güvenliğini sağlamadan yardıma kalkışırsa hayatını kaybedebilir.
Kazalardan korunmanın temel ilkelerinden birisi de insanların sürekli olarak eğitilmesidir. Sürekli eğitim ve yapılan kontrollerde bir çok kaza önceden önlenir. Kaza sırasında kopan organın tekrar yerine dikilebilmesi için tekniğine uygun olarak sağlık kuruluşlarına taşınması gerekir. Kopan organın ayrılma yerine ve vücudun bu kısmına tentürdiyot ve benzeri maddeler asla sürülmemelidir. Bu maddeler yaranın ağzını açarak kanamayı hızlandırır.
Kaza sırasında kopan organların soğuk bir ortamda , ancak dondurulmadan sağlık kuruluşuna nakledilmelidir. Kopan organ asla buz veya buzlu suya doğrudan temas ettirilmemelidir. Önce kuru bir kaba veya poşete konulmalıdır. Daha sonra bu poşet soğuk bir başka kaba ya da buzlu kaba oturtularak taşınmalıdır. Taşıma sırasında organın dondurulmamasına özen gösterilmelidir. 6 saat içinde bir sağlık kuruluşuna ulaştırılmalıdır.
3- Bilinç Kaybı ve Şok
Normal olarak insanlar beş duyu organlarıyla çevrelerinde meydana gelen olayları algılayarak gerekli tepkileri gösterirler. İnsanların bu normal durumuna bilinçlilik hali denir. Bilinçlilik hali herhangi bir kaza nedeniyle ortadan kalkar. Kişinin beş duyu organıylaalgılama yapamamasına bilinç kaybı denir.
Bilinç kaybının bir çok nedeni ve belirtisi vardır. Bilinç kaybının nedenleri;
Beyin kanamaları
İsteri nöbetleri
Bayılma
Zehirlenmeler
Alkol koması
Şeker koması
Yüksek ateş
Baş travmaları
Epilepsi (sara) ve sinir sistemini bozan hastalıklardır.
Bilinç kaybının sebebi araştırılmalı daha sonraki uygulamalar için bilinç kaybının derecesi ortaya konulmalıdır. Bilinç kaybının farklı dereceleri vardır. Uyuklama, dalgınlık durumu, bayılma ve koma şekillerinde meydana gelir. En tehlikelisi koma durumudur.
Genelde bilincin kaybedilmesi çevreden kaynaklanır. Dolayısıyla bilinç kaybına uğrayan kişi bulunduğu çevreden uzaklaştırılır. Eğer bilinç kaybının nedeni ortam değilse bilincini kaybeden kişi yüzüstü veya yarı yüzüstü durumda yatırılır. Bu şekilde yatırmadaki amaç dilin boğazı kapayarak soluk almasını önlemektir. Bu şekilde yatırıldıktan sonra ağız içi kontrol edilir ve toprak gibi şeyler temizlenir. Solunum tıkanıklığı hırıltıdan anlaşılabilir. Hayatın tehlikeye girdiği dönemlerde ilk yardım ABC’ si uygulanır. İlk yardım ABC’ si Airway, Breathing ve Circulation terimlerinin ilk harflerdir. İlk yardım ABC‘ si;
a) Hava yolunun açılması
b) Solunumun düzeltilmesi
c) Dolaşımın sağlanması, uygulamalarını kapsar.
Bilinç kaybına uygun olarak yatırılan hastanın boğazı parmakla kontrol edilerek temizlendikten sonra kemer kravatı gevşetilir. Gömleğinin düğmeleri açılır. Kesinlikle su veya başka bir içecek verilmemelidir. Bu durum kişin boğulmasına yol açabilir. Aynı şekilde ayılması amacıyla tokat atma, sarsma gibi davranışlar kesinlikle yapılmamalıdır.
Bilinç kaybı nedenlerinden birisi de bayılmadır. Bayılmanın nedeni oldukça farklıdır. Kan tutması ani heyecan, ani korku gibi durumlar bayılmaya neden olabilir. Bayılma sırasında beyine yeterince kan gitmez. Buna paralel olarak beyin oksijen alamaz. Bayılan kişinin önce renginde sararmameydana gelir. Ondan sonra kişide bayılma meydana gelir. Bu durumdaki kişinin kemeri ve kravatı gevşetilirken gömlek düğmesi de açılır. Böylece bayılan kişinin rahatlaması sağlanır. Kısa sürede ayılmaz ise yan yatırılarak hekime haber verilir. Kişi bayılacağını hissedebilir. Bayılacağını anlayan kişi kalçalarını sıkıştırıp, karın kaslarını içeri çeker ve bacak kaslarını gergin duruma getirirse bayılmasını önleyebilir.
İlk Yardım Nasıl Yapılır?
Herhangi bir kaza
yada yaşamı tehlikeye düşüren durumda, sağlık görevlilerinin yardımı
sağlanıncaya kadar,hayatın kurtarılması ya da durumun daha kötüye gitmesini
önlemek amacıyla, ilaçsız olarak yapılan uygulamalara ilkyardım denir. İLK
YARDIM UYGULAMASINDA KESİNLİKLE İLAÇ KULLANILMAZ.
İlk Yardımın 3 temel amacı vardır:
1.Yaşamı koruma ve sürdürülmesini sağlama
2.Durumun kötüleşmesini engelleme
3.İyileşmesini kolaylaştırma
İlk yardım esnasında sırası ile yapılması gerekenleri şöyle sayabiliriz: İlk Yardımı yapan kişi öncelikle sakin ve telaşsız olmalıdır. Hastayı da sakinleştirmeli ve etrafta süren bir tehlike olup olmadığını belirlemelidir. Bu arada kendi can güvenliğini de tehlikeye atmamalıdır. Çevrede bulunan kişiler sağlık kuruluşlarına, itfaiye ve güvenlik güçlerine haber vermeleri için organize edilmelidir. Hastanın durumu değerlendirilerek uygun ilk yardıma başlanarak hasta en kısa zamanda bir sağlık kuruluşuna ulaştırılmalıdır.
İlk Yardımda öncelikle hastanın
İlk Yardımın 3 temel amacı vardır:
1.Yaşamı koruma ve sürdürülmesini sağlama
2.Durumun kötüleşmesini engelleme
3.İyileşmesini kolaylaştırma
İlk yardım esnasında sırası ile yapılması gerekenleri şöyle sayabiliriz: İlk Yardımı yapan kişi öncelikle sakin ve telaşsız olmalıdır. Hastayı da sakinleştirmeli ve etrafta süren bir tehlike olup olmadığını belirlemelidir. Bu arada kendi can güvenliğini de tehlikeye atmamalıdır. Çevrede bulunan kişiler sağlık kuruluşlarına, itfaiye ve güvenlik güçlerine haber vermeleri için organize edilmelidir. Hastanın durumu değerlendirilerek uygun ilk yardıma başlanarak hasta en kısa zamanda bir sağlık kuruluşuna ulaştırılmalıdır.
İlk Yardımda öncelikle hastanın
- Soluk yolunun açılması
- Solunumun düzeltilmesi ve
- Dolaşımın etkinliğinin sağlanması hedeflenir.
LİBYA’DAN ÇIKAN DERSLER…
NATO’nun aceleden uzak durması ve zaferi isyancıların
kazanması için sabretmesi belki olumlu olarak değerlendirilebilir. Fakat geçen
süre Libya için yıkımı ve Libyalılar için ölümü artırdı. Bu savaşta kaç
Libyalının öldüğü belki hiçbir zaman bilinmeyecek. Bu savaşın Libya’ya gerçek
maliyeti uzun zamanda hesaplanabilecek. Büyük bir olasılıkla bu sürecin
Libya’ya getirdiği mali zararın karşılanmasının maliyeti zarardan da yüksek
olacak. BM Güvenlik Konseyi’nin kararı Libya’da daha az can kaybı olmasını
ölçüt almalıydı.
Libya Savaşı BM Güvenlik Konseyi’nin 1973 sayılı kararından
alınan güçle yapıldı. 17 Mart 2011’de BM Güvenlik Konseyi “gereken bütün
önlemlerin” alınarak “sivillerin” korunmasını talep etmişti. Elbette “siviller”
konusu bir hayli yoruma açık. Nihayetinde Libya’dan aylardır yayınlanan
görüntülerde yer alanların herhangi birisinin “gerçekten sivil” olduğunu en
iyimser bakış açısıyla dahi varsaymak çok zor. Ama ilgili karar ve bu müdahale
bundan sonra –dünyanın her yerinde- örnek alınabilir, gösterilebilir…
Karar ayrıca harekâtın hava ve deniz gücü ile yapılmasını
öngörerek, kara gücü olmamasını şart koşuyordu. Libya’ya az sayıda sızan
“uzman” ve “danışman” dışında bu kararın ciddi bir ihlali olmadı. Söz konusu timler
ise ait oldukları ordu adına hareket eden, ama NATO ile temas halinde olan ve
yerdeki isyancılar ile havadaki uçakların koordinasyonunu temin eden İngiliz,
Fransız, Katar ve BAE özel kuvvetleriydi.
BM Güvenlik Konseyi’nin kararı Libya’da “rejim değişikliği”
ve “Kaddafi’nin düşürülmesini” öngörmüyordu. Ama kararın gereği -sivillerin
korunması- sağlandığında Libya’da rejim değişikliğinin ve Kaddafi’nin bir
şekilde gidişinin refleksif sonuç olacağı belliydi. BM Güvenlik Konseyi son
derece dikkatli hareket ederek, her türlü olası hassasiyeti gözeten bir karar
aldı ve süreci kendi akışına bıraktı.
Libyalı isyancılar kıt askeri bilgi ve malzemeyle
ayaklandılar. Eğer kaybetselerdi, her şeyin sonu olacaktı. Ama NATO desteği
onların kaderini değiştirdi. Buna rağmen altı uzun ay dahi sürse de, Libya’nın
toplama ordusunu yenmeyi başardılar. NATO aceleci davranmadı. Yoğun bir ateş
dalgasıyla Kaddafi rejimini devirmeyi tercih etmedi. NATO savaşın dünya
kamuoyunun gündeminde büyük yer tutmasına da müsaade etmedi.
NATO’nun müdahalesi sınırlı ve kurallara sadık biçimde
gerçekleşti. NATO –hiç şüphesiz- BM Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararına
tereddütsüz bağlı kaldı. ABD harekâtta öne çıkmamayı tercih etti. Bununla
birlikte ABD harekâta istihbarat, haberleşme, gözlem, tanımlama ve tanker
uçaklar gibi değerli olanaklar sundu. ABD “bu defa” harekâta katılmayanları
“düşman” olmakla suçlamadı. ABD bu harekâtta BM ile çelişkiye de düşmedi.
NATO’nun devreye girmesi 31 Mart 2011’de gerçekleşti. Ancak
gerçek müdahale 19 Mart’ta ABD, İngiltere ve Fransa’nın katılımı ile başladı.
Bu süreçte geçiş çok yumuşak gerçekleşti. Hava operasyonları isyancılara çok
ciddi bir avantaj sağladı. Kaddafi rejiminin zayıf ordusunun ilerlemesi ve
kabiliyeti durduruldu. Rejimin askeri kapasitesi içerisinde ne varsa topçu
bataryalarından komuta merkezlerine, basit araçlardan mühimmat depolarına kadar
bu sayede etkisiz hale getirildi.
Hava saldırılarını ABD, İngiltere, Belçika, Kanada,
Danimarka, Fransa, İtalya, Norveç ve BAE gerçekleştirdi. Hollanda, İspanya,
İsveç, Katar, Ürdün ve Türkiye de saldırı düzenlemeden uçuşa yasaklanan bölgeyi
denetlediler. Ama harekâta katılan ittifak üyelerinin Libya’ya ve Libya’nın
geleceğine ilişkin bakış açıları homojen değildi. Almanya ve Polonya gibi bazı
NATO üyelerinin hiç katılmadığı harekâtta bazı üyeler ise çok sınırlı bir
katılımı tercih etti. Libya’daki deneyim NATO’nun bir savaşa veya ihtilafa
müdahil olması gerektiğinde bütün üyelerin katılımının çok gerekli olmadığını
gösterdi. NATO bundan sonraki olası operasyonlarda da –Libya’da olduğu gibi-
“çekirdek grup” ile hareket edebilir. O nedenle NATO’nun “artık” yeni bir
evrede olduğu ve “iki vitesli” hale geldiği değerlendirmesi yapılır.
Kaddafi rejiminin savaş sırasında dile getirdiği “NATO
bombardımanından kaynaklanan sivil kayıpları” iddialarına karşılık, harekât
sırasında sivil kayıp olmadığı görülüyor. Irak ve Afganistan’daki savaşların
olumsuz deneyimlerine karşılık bu defa “fiyaskosu olmayan bir operasyon”
gerçekleşti.
Harekâtın hukuki çerçevesi, siyasi zemini ve askeri boyutu
böyle biçimlendi. Kaddafi rejimi hiçbir zaman özgür dünya için büyük bir tehdit
teşkil etmedi. Kaddafi’nin ordusu dahi zayıftı. Kaddafi’nin petrolü de -bütün
dünya piyasası ölçüsünde- herhangi bir belirleyiciliği bulunan bir miktara denk
gelmiyor.
Belki komplo teorisi olarak da yorumlanabilir. Ama Libya’nın
“laboratuar” ve Libyalıların “denek” olduğunu düşünmek için çok neden birikti.
Hatta Libya Savaşı’nın tüm boyutları ve evreleriyle bir “kostümlü genel prova”
olduğu da düşünülmeli.
2 Mart 2012 Cuma
Adalet Bakanı'ndan Pozantı açıklaması!
"4 kişi görevden alındı"
Adalet Bakanı
Sadullah Ergin, Pozantı M
Tipi Çocuk Cezaevi’ndeki tutuklular arasında bulunan 7 çocuğun,
yaşadıkları tecavüz, taciz ve işkenceyi el yazılarıyla yazıp İnsan Hakları
Derneği'ne vermesiyle ortaya çıkan olayla ilgili açıklama yaptı.
Ergin: Adli soruşturma başlatılmış, disiplinsoruşturması da başlatılmıştır. 2011’in Kasım ayında. Alınan ifadelerde bugün gündeme gelen konularla ilgili bir tespit olmamıştır. Yaklaşık 10 gündür bu konular gündeme taşınmış, bu konuda mevcutsoruşturmaya ilaveten Adalet Bakanlığı’nın üç tane cezaevi denetim elemanı Pozantı Cezaevi’nde psikologlar eşliğinde çocuklarla mülakat yapmakta. Hem adı geçen kişilerle, hem de ilgili olan tarafların tamamıyla bir çalışma yürütmektedirler.
Bu çalışma neticesindeki tabloya göre her türlü adli idari tedbir alınacak. Bununla ilgili herhangi bir karanlık nokta kalmasına izin verilmeyecektir.
200 ÇOCUK BAŞKA CEZAEVİNE NAKLEDİLECEK
200 çocuk Sincan Cezaevi'ne nakledilecek.
Pozantı M Tipi Çocuk Cezaevi'nde 4 kişi görevinden alındı.
Bu soruşturma süresince 200 civarındaki çocuğun ruh sağlığını da düşünerek, psikologların pedagogların da önerisiyle, cezaevindeki tüm çocukların, Sincan Cezaevi’ne nakilleriyle ilgili bir karar alınmıştır. Bu çocuklarımız buradaki birer kişilik odalara nakledilecektir.
Bir idari tedbirimiz de söz konusudur. O da Pozantı Cezaevi’nde görev yapan personelimizi görevden alarak başka görevlere atıyoruz. Geçmiş dönemde cezaevinde çalışan bir ikinci ve birinci müdürü de görevden alarak başka görevlere atıyoruz. Bugün itibariyle idari tedbir uygulaması başlatılıyor. Çok ciddi şekilde olayın üzerine gidiyoruz. Bu konuyla ilgili olarak daha önceki beyanlarda, disiplinsoruşturmalarında dile getirilmeyen beyanların ortaya çıkmasına yönelik bizim kontrolörlerimizin verdiği bir ön bilgi var. O nedenle idari tedbir uyguladık. Daha sonra bunları tekrar gözden geçireceğiz.
İHMALİ HOŞ GÖRMEYİZ
Bu aşamada daha net bir şey söyleme taraftarı değilim. Bu konuda tüm iddiaların araştırılacağı, hiçbir ithamın karanlık noktasında kalmayacağı, sonuca ulaşana kadar çalışmamız sürecek.
NAKİLLER 1 HAFTA İÇİNDE GERÇEKLEŞECEK
Bu konuda en ufak bir ihmali hoş görecek değiliz. Tutuklular arasında suç oluşturan bir fiil var ise bunların gereği yerine getirilecektir.
Bu soruşturmanın sonunda, bir sorumlu çıkar yada çıkmaz, bu kadar yayın çıktıktan sonra, onların o cezaevi altında olmasının yanlış olacağını düşünerek nakil kararını kararlaştırdık. Bu süreci takip edeceğiz. Bir hafta içinde de bu nakiller gerçekleşecek.
Ergin: Adli soruşturma başlatılmış, disiplinsoruşturması da başlatılmıştır. 2011’in Kasım ayında. Alınan ifadelerde bugün gündeme gelen konularla ilgili bir tespit olmamıştır. Yaklaşık 10 gündür bu konular gündeme taşınmış, bu konuda mevcutsoruşturmaya ilaveten Adalet Bakanlığı’nın üç tane cezaevi denetim elemanı Pozantı Cezaevi’nde psikologlar eşliğinde çocuklarla mülakat yapmakta. Hem adı geçen kişilerle, hem de ilgili olan tarafların tamamıyla bir çalışma yürütmektedirler.
Bu çalışma neticesindeki tabloya göre her türlü adli idari tedbir alınacak. Bununla ilgili herhangi bir karanlık nokta kalmasına izin verilmeyecektir.
200 ÇOCUK BAŞKA CEZAEVİNE NAKLEDİLECEK
200 çocuk Sincan Cezaevi'ne nakledilecek.
Pozantı M Tipi Çocuk Cezaevi'nde 4 kişi görevinden alındı.
Bu soruşturma süresince 200 civarındaki çocuğun ruh sağlığını da düşünerek, psikologların pedagogların da önerisiyle, cezaevindeki tüm çocukların, Sincan Cezaevi’ne nakilleriyle ilgili bir karar alınmıştır. Bu çocuklarımız buradaki birer kişilik odalara nakledilecektir.
Bir idari tedbirimiz de söz konusudur. O da Pozantı Cezaevi’nde görev yapan personelimizi görevden alarak başka görevlere atıyoruz. Geçmiş dönemde cezaevinde çalışan bir ikinci ve birinci müdürü de görevden alarak başka görevlere atıyoruz. Bugün itibariyle idari tedbir uygulaması başlatılıyor. Çok ciddi şekilde olayın üzerine gidiyoruz. Bu konuyla ilgili olarak daha önceki beyanlarda, disiplinsoruşturmalarında dile getirilmeyen beyanların ortaya çıkmasına yönelik bizim kontrolörlerimizin verdiği bir ön bilgi var. O nedenle idari tedbir uyguladık. Daha sonra bunları tekrar gözden geçireceğiz.
İHMALİ HOŞ GÖRMEYİZ
Bu aşamada daha net bir şey söyleme taraftarı değilim. Bu konuda tüm iddiaların araştırılacağı, hiçbir ithamın karanlık noktasında kalmayacağı, sonuca ulaşana kadar çalışmamız sürecek.
NAKİLLER 1 HAFTA İÇİNDE GERÇEKLEŞECEK
Bu konuda en ufak bir ihmali hoş görecek değiliz. Tutuklular arasında suç oluşturan bir fiil var ise bunların gereği yerine getirilecektir.
Bu soruşturmanın sonunda, bir sorumlu çıkar yada çıkmaz, bu kadar yayın çıktıktan sonra, onların o cezaevi altında olmasının yanlış olacağını düşünerek nakil kararını kararlaştırdık. Bu süreci takip edeceğiz. Bir hafta içinde de bu nakiller gerçekleşecek.
TÜRKİYE ORTADOĞU’NUN SOLUK BORUSUDUR
Ekonomik kriz başta AB olmak üzere batı dünyasını derinden
sarstı. Krizin başlangıcındaki “U”, “W” ve “L” teorilerinin hepsi geçerliliğini
koruyor. Küresel krizin bundan sonra izleyeceği rotada halen her üç olasılık da
geçerli. Belki bir toparlanma olabilir. Ama bunun kısa vadede gerçekleşmeyeceği
kesin. İyileşme safhası orta veya hatta uzun vadede gelebilir.
Eğer batı dünyasında bugüne kadar yapılan açıklamalar doğru
olsaydı Yunanistan ve Yunanistan gibi ülkelerde devlet iflası olmazdı. Batı
dünyası verimliliğini, üretkenliğini, zamanını ve enerjisini yitiriyor. Küresel
kriz bütün batı ülkelerinin yatırım ve harcama kabiliyetlerini derinden
etkiledi. Bunun olumsuz tesirleri bundan sonra daha sık ve daha derinden
hissedilecek.
Ekonomik krizin küresel düzlemdeki etkileri, batı dünyasında
yer alan ve sarsıntıyı aşamayan ülkelerde bundan sonra daha çok ve daha yoğun
olacak. Açıkçası; birçok batı ülkesinin kısa vadede krizden çıkmayı başarması
zayıf bir olasılık. Bir kısmının da krizden orta vadede çıkmayı başarabileceği
meçhul…
Elbette küresel ekonomik krizin en kötü biçimde sarstığı
adreslerden birisi de AB. Çünkü AB Avrupa’nın birliğinin korunabilmesi için
büyük çaba harcamak zorunda. Fakat yine de bu eforun hedeflenen sonucu
sağlayacağı da kesin değil. Yine de AB bütün gücünü ve sermayesini sorunlu
ülkelerin kurtarılmasına harcıyor.
Bu sıkıntılı sürecin devamında -küreselleşmenin olumsuz
sonucu- batı dünyasının doğu ile ilişkileri de sorunlu bir hal alabilir.
Nihayetinde batılı ülkelerin Ortadoğu ülkelerine yapabileceği kalkınma yardımı
ve yatırımlar azalacak. Bu kaçınılmaz durumun batı ve doğu arasındaki ticari,
iktisadi ve hatta siyasi ilişkilerin nabzını etkilemesi, değiştirmesi
kaçınılmaz.
Konjonktürdeki değişim her ülkeyi kendi önceliklerini daha
çok önemsemeye zorluyor. AB ve ABD kendi sınırları içerisindeki mali ve
iktisadi yangını söndürmek zorunda. Aksi halde bunun siyasi yansımaları sert
biçimde yaşanacak.
O nedenle batı dünyasının bundan sonraki evrelerde doğu
dünyasını tatmin etmesi ihtimali zayıf. Çünkü batılı ülkeler zayıflayan yatırım
güçleri nedeniyle uzun vadeli, istihdam yaratacak ve ekonomiyi çeşitlendirecek
projeler yerine doğrudan mal satma veya taahhüt projelerine yönelmek zorunda.
Batı dünyası böylelikle reel sektörü kuvvetlendirmeye,
üretimi artırmaya, istihdamı yükseltmeye ve yaşam standartlarını iyileştirmeye
çalışacak. Çok büyük bir olasılıkla “Batı için ekonomik krizden çıkışın alternatif
maliyetini” Ortadoğu ödeyecek. Ortadoğu ülkeleri batıdan gelecek yardımın,
yatırımın, sermayenin ve istihdamın azalacağı gerçeğini kabullenmek zorunda.
Hâlbuki “batının krizden çıkışının alternatif maliyeti” doğu
dünyası açısından “kritik eşik” olarak nitelenmesi uygun sınırların çok
üzerinde! Ortadoğu tarihinden yeni bir sayfanın yazıldığı bir dönemdeyiz. “Asla
değişmez” denilen rejimler değişiyor. “Asla gitmez” denilen liderler gidiyor.
Ama küresel krizin bölgesel yansıması dengelenemezse, “küresel çöküş”
Ortadoğu’dan başlayabilir.
SARKOZY’NİN ALAFRANGA PLANI
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Fransız Ulusal
Meclisi’nden çıkardığı karar, içi yılan dolu bir sepet gibi. Sarkozy kendine
“par exellence” bir plan uyguluyor. Bu planın sonu karanlık. Sarkozy büyük bir
olasılıkla, tarihe geçme ihtirasıyla bu adımları atıyor.
Gerçekten de Sarkozy başarılı olursa Paris’teki hediyelik
eşya satan dükkanlarda onun bire bir ve gerçekten boyundan daha büyük
heykelcikleri satılabilir. Çünkü “cep Napoleon’u” tarih kitaplarına geçecek
ölçekte birtakım gelişmeleri tetiklemeye gayret ediyor.
Paris’in gösterdiği çabanın merkez noktasında Türkiye’yi
tepkiselliğe ve fikri karşıtlığa zorlama amacı var. Türkiye’nin mümkün olduğu
kadar öfkeli, kızgın, tepkili olması veya gösterilmesi Sarkozy’nin kendisini
önemli hissetmesi için ve Paris’in önümüzdeki birkaç yılı kapsayan kısa
vadedeki hedeflerinin gerçekleşmesi için çok önemli.
Türkiye’nin tarihine ve kimliğine yönelik bir harekete
refleksif biçimde sertlikle karşı çıkması, Paris’in Türkiye’yi “tehditkâr”
görmesini ve göstermesini sağlayacak. Türkiye, hedeflerine tehdit ve şantajla
ulaşmaya çalışan bir ülke olarak sunulacak. Türkiye, üyesi olmak istediği
Avrupa Birliği’ne de, üye ülkelerine de saygısızlıkla itham edilecek. Türkiye,
müttefiklerinin parlamentolarının aldığı kararlara gereken saygıyı göstermeyen
bir ülke olmakla suçlanacak.
Paris bu sayede Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin daha da
kötü bir hale gelmesini temin edecek. Fransa, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin
gösterdiği ve göstereceği tepkiler nedeniyle gümrük birliğinden çıkmasını
savunabilir. Hatta Türkiye’nin Dünya Ticaret Örgütü’nden ihracını dahi talep
edebilir.
Fransa’nın provokasyonunun hedefinde “Türkiye’nin Avrupa
Birliği’nin ortak değerlerine yabancı olduğunu” savunmak için gereken delilleri
elde etmek var. Aynı çerçevede “Türkiye’nin komşularıyla geçinemeyen, komşusu
olmayan Avrupa Birliği üyesi ülkelerle de kavga eden, çatışan doğulu bir güç”
olduğu propagandası da yer alıyor.
Fransa’nın Yunanistan ve Güney Kıbrıs ile yoğun ve yakın
ilişkilerinin en önemli katmanını “Türkiye’ye yönelik ortak bakış açısı” teşkil
ediyor. Güney Kıbrıs’ın Avrupa Birliği gemisinin dümenine geçeceği 2012’de -24
Nisan’dan önce- Fransız Ulusal Parlamentosu’nun ardından diğer bazı Avrupa
Birliği üyesi ülkelerin parlamentoları da benzer kararlar alabilirler.
Bu süreçte üye ülkelerden bazılarının Fransa’nın bu adımı
üzerine bazı benzer konularda aynı yasal düzenlemeyi takip etmeleri de mümkün
olabilir. Her durumda Fransa’nın bu adımı Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri
için “diplomatik ötenazi” anlamına geliyor.
Sarkozy’nin çabaları sonuç verir mi, öngörmek zor. Fakat
Sarkozy’nin seçim kazanma konusundaki boyundan büyük ihtirası daha büyük
felaketlere de yol açabilir. Büyük bir olasılık değil ama, yine de Fransız
Ulusal Meclisi’nin attığı bu yanlış adımın yol açacağı bir “kelebek etkisi” söz
konusu olabilir.
İşte TL'nin Yeni Simgesi
TL'nin yeni simgesi Ankara'da düzenlenen basın toplantısı
ile açıklandı.
Merkez Bankası tarafından düzenlenen "TL Simge
yarışması"nın sonuçları Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı
toplantıda açıklandı.
TL'nin yeni simgesi olarak aşağıdaki simge seçildi.
Toplantıda konuşan Merkez bankası Başkanı Erdem Başçı, simge
yarışması için 8 bin 362 başvuru yapıldığını 7 tasarımın finale kaldığını
belirtti.
Tasarımın sahibi Tülay Lale, birincilik ödülüne layık
görüldü.
"Simge, TL'nin güvenli liman haline geldiğini
gösteriyor" diyen Erdem Başçı, Türk Lirası'nın yeni simgesinin altın oran
uyumuna dikkat edilerek tasarlandığını kaydetti.
Başbakan Erdoğan'dan Yeni Simgeye Tam Not
Tanıtım toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, Türk Lirası
simgesine tam puan verdi.
Erdoğan, "Paramızın güvenli liman olduğunu gösteriyor
yeni simgemiz, çıtaları yukarı bakarak ekonomimizin yukarıya çıktığını
simgeliyor. Paradan sıfırların atılması, paraya simge atılması asla ve asla
sadece teknik bir operasyon değildir. Paramıza yeniden itibar kazandırılması,
bir ülkenin yeniden uyanması ve şahlanması 'ben de varım' diyerek öne
çıkmasıdır." dedi.
Başbakan Erdoğan, Türk Lirası'nın tarihçesini de anlattı, bol
sıfırlı paralara da şu sözlerle gönderme yaptı.
"Ülkemize gelen turistler paramızı gördüklerinde
şaşkınlık yaşadılar, kendisine 50 milyon lira trafik cezası kesilen turistin
bayıldığı haberleri yer aldı, Türkiye'ye özel hesap makineleri imal edildi, Türkiye
Cumhuriyeti'nin vatandaşları yurt dışına çıktığında cüzdanındaki paraları
sakladı. İşte 9 yılın özetini şu anda kullandığımız paralarda görmek mümkün,
tuvalete giriş ücretlerinin 1 milyona, 2 milyona geldiği günleri hatırlıyor
musunuz."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Şair Uzman Jandarmadan İkinci Şiir. (Hak arayışı Uzman Jandarmayı Şair Yaptı)
Türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde uzman jandarmalarla ilgili haberleri okumayan kalmamıştır muhtemelen. Astsubaylarla ...
