Sayın Cumhurbaşkanım;
Anadolu'nun küçük bir kasabasından kamyon şoförü bir babanın ,ilkokul dahi görmemiş bir annenin 7 yaşında trafik kazası sonucu babasını kaybetmiş 5 kardeşten sadece birisiyim.Okumak uğruna ayağında kara lastik ile köyden şehre yaya gidip gelen ,kısa yoldan meslek sahibi olmak için hayatında bir kez bir sınava girerek Hemşire olmayı hak kazanmış birsiyim.
Komşu oğlunun memuriyetinden dolayı iki gencin hayatını birleştirmesinin büyüklerin rızasıyla Assubaylığın ne olduğunu bile bilmeden evlenmiş biri olarak bu mesleğin içinde 23 yıl 7 ay yaşadıklarımın ve gördüklerimin acısıyla emekliliği hak etmenin huzurunu yaşamaktayken , bu mesleğe yapılan haksızlıklar adeta insanlık dışı uygulamalar haksızlıklar beni içten yaralamaktadır.Assubaylık mesleği inanç mesleğidir.İçinizde vatan ,bayrak,millet sevgisi olmadan bu mesleğin yapılması gerçekten çok zordur.Başınızda sürekli doğru olduğunu inanan bir amiriniz vardır ve siz o amire asla bu yanlıştır deme gibi bir lüksünüz yoktur.
Bu da sizin sabrınızı zorlamaktadır buna rağmen eşiniz ,çocuklarınız ve geçiminiz için ses çıkarmayıp ,çocuklarınızı bu vatana hayırlı bir evlat yetiştirip aldığınız üç beş kuruşla devlet üniversitelerinde okutup iş güç sahibi yapmak ayakları üstünde durmalarını sağlamak tek amacınızdır.Onurunuzla şerefinizle mesleğinizi bitirip emekli olmayı dört gözle beklersiniz.Doğuya tayin olduğunuzda lojman da oturup bir nebzede olsa güvende olduğunuzu hissetmek istersiniz.Lakin bu da puanladır ve ev sahibinin ister otur ister oturma dediği ahırdan dönme evlerinde hayat sürdürmeye mahkum edilirsiniz.Size Assubaylık dan subaylığa geçiş hakkı sunulsa dahi 3 yıl üst üste subaylık sınavını birincilikle dahi kazansanız ,subay harp okulundan çıkar deyip aşağılanmaktan başka ileriye gidemeyeceğinizi bunu dava etseniz bile dava heyetinin yine subaydan olduğunu kimi kime şikayet etseniz de başarılı olamayacağınızı anlamanızdan öteye gidemeyeceğinizin gerçeğini bilmenizdir.Mesleğe girerken ırk,din,dil,mezhep farkı gözetmeksizin yemin etmenin rahatlığı ile tüm insanlara her yerde ve her zaman hizmet etmeyi bir borç bilip,bunu gece gündüz mesai kavramı gözetmeksizin bulunduğunuz her yerde her makamda her konumdaki insanların yardımına koşa koşa gitmeniz asla bundan rahatsızlık duymamanız demektir.Terörist bile muayene edip devletin huzuru milletin rahatlığı için korkmadan yılmadan seve seve yapmanız demektir.Çünkü bizler devlete bağlı ,vatan sevgisini kitaplardan değil yaşayarak öğrenmiş öyle yetiştirilmiştik.
Asker eşi olmanın aslında hayatla tek başınıza mücadele vermeyi öğrenmiş ayaklarınız üzerinde kendi kendinize kendi haklarınızı kendiniz eşinizin amirlerinin eşleri tarafından kendi kişiliğinizi kabul ettirmenin mücadelesini de vermek durumunda kalmışızdır.Türk Silahlı Kuvvetlerinde çok fazla hiyerarşinin olması biz eşlere ters gelse de bunu kabul etmiş ve olması gerektiğine inanmışızdır.
• Assubay eşi olmak eve bir askerin yenge bir paket makarna getirdim bize pişirir misin diyen askere bir paket kime yetecek deyip 3 pakette sizin koyarak vermeniz eğer lojmandaysanız hamsi pişirdiğinizde nöbet tutan askere kokusu gider diye çocuğunuzla ona bir parça vermeniz demektir.Kurban kestiğinizde kavurma yapıp askerlere dağıtmanız demektir.
• İzne gidecek askere eğer yolunuz onun memleketinden geçiyorsa onu ailesine götürmeniz demektir.
• Operasyonlarda ,tatbikatlarda, gece eğitimlerinde ,yurt dışı görevde çocuğunuz hasta olduğunda tek başınıza dr götürmeniz demektir.
• Okul ile ilgili her durumda veli anne demektir .
• Evin hem annesi hem babası olmanız kaçınılmaz demektir.
• Aslında eşinizi TSK ile nikahlamışsınız demektir.
• Doğuya giderken acaba bu asker mi terörist mi yolumuzu kesen deyip çocuğunuzu arabada ayak konulan yere yatırıp biz ölürsek o yaşasın deyip ölümü ensenizde hissetmeniz demektir.
• Yolda benziniz bittiğinde Kürtçe bilmiyorsunuz diye Tunceli yol ayrımında benzinsiz kalıp benzincinin pompa bozuk yok veremem demesinden artık izinlere gidip gelirken benzin bidonunu bagajda taşımayı öğrenmeniz demektir.
• Bunların dışında batıya tayin olduğunuzda sizi17 km uzaklıktaki bir yere
tayin etmeye çalıştıklarında ama benim puanım yüksek dediğinizde gitmeseydin
benim için mi doğuya gittin diyen amirler tarafından bunları duymanız demektir.
• Her yeni ile alışmak ,her yeni ilde kendinizi zorla insanlara kabul ettirmeniz demektir.
• Çocuklarınızın ve sizin aslında tam da nereye ait olduğunuzu bir türlü anlayamamanız demektir.
• Emekli olduğunuz da yılların hasreti var özlemi var deyip kendi memleketinize yerleştiğinizde aslında siz en büyük hatayı yapmışınız demektir.Çünkü akrabalar sizsiz yaşamaya alışmış zaten sizi silmişler siz üzüntü ve acılarınızı arkadaşlarınızla paylaşmış onlarda zaten yanınızda olamamışlardır.Yeni bir hayat tam bir yalnızlık içinde ölümü beklemeye mahkum edilişinizdir.
Peki bunları yaşarken onca emek verdiğiniz,güvendiğiniz uğrunda canlar verdiğiniz en yakın arkadaşlarınızı al bayraklarla uğurlarken gözyaşlarınızı içinize akıtıp yetim kalan komşunuzun oğlunu kızını şehit analarının yanında ağlamadan teselliler verip en yüksek mertebe şehitlik derken ,yüreğinizde bir şeylerin düğümlenmesinden öteye gidemeyip her şey vatan için demekten başka çare olmayan bu çaresiz insanları bu vatanın yöneticileri aldığınız enflasyonun altındaki maaşla çocuklarınızı okutmaya ailenizi geçindirmeye mahkum edişi aslında emekli oldum huzur içinde mütevazi bir yaşam sürdüreceğim hayali ile yaşarken kısmet olurda hacılığa giderim diye düşünürken aldığım üç beş kuruşla çocuğumu evlendirebilirim derken hayallerimizi öldürmek acımasızlık değil mi?
Bir emeklimizin Samsun'da bodrum katında selden boğularak ölmesi bir emeklimizin taksi şoförlüğü yaparken gasp edilmesi ve bir assubayın 580 gündür pkk elinde olunuşu ve hala bulunamayışı medyanın bile buna sessiz kalışı çok acı değil mi?
Tsk daki mobbingler yüzünden hayatlarından vaz geçirmek gencecik insanların yaşam hakkının elinden alınışı cinayet değil mi?Bunu duyurmaya çalışırken kendi Cumhurbaşkanınız tarafından tweeter da hesabımın engellenmesi haksızlık değil mi?
Çok şey mi istiyorduk aslında hakkımız olanı istiyorduk ki önümüze Tsk yeni disiplin kanunu çıkartılarak siz susun yıllardır susturduk sizleri maaş zammı istediniz biz katı katı fazlasıyla aldık diyen komutanlar bunu adeta alay eder gibi önümüze bir daha sunarak bu mesleğe yıllarca yapılanlar yetmiyormuş gibi adeta paşalarımız içeride siz ayaklanmıyorsunuz der gibi bu insanlık dışı kanunu önümüze her yere yazmamıza rağmen meclisten geçirmeyi başarmışlardır.
Yazdığımız Mecliste komisyon üyesi madde madde yazın düzenleyin gönderin diyebilme cüretinde bile bulunmuştur.Aslında bizler sabra alışmış büyüklerimize her daim saygılı olmuş siyaset nedir hiç bilmemiş Atamın izinde onun gösterdiği yoldan asla ayrılmamış meslek grubuyuz.
Anadolu'nun sıvasız hanelerinin tertemiz evlatlarıyız.Görünmezlikten gelinerek en büyük intikamın bizlerden alındığını düşünmekteyiz.Öyle çok lükslere alışkın değiliz.Kişi başına düşen milli gelir 17 bin dolar oldu.Zenginler daha zengin biz emekliler daha da fakirleştik. Lüks jiplere binmek lüks orduevlerinde yemek yeme gibi egolarımız da yok.Oralarda egoları olanlar zaten gereğini yapmış bizleri men etmişlerdir.
Bizler Assubay eşleri olarak adalete güveniyor ve adaletin elbet bir gün tecelli edeceğine inanıyoruz.O da olmazsa ilahi adalete güveniyoruz. Gözyaşları yaşanan acılar nefrete dönüştü emin olun .Büyük Devlet olmanın gereğini yapın artık..
Sayın Cumhurbaşkanım
Saygılarımla....
Gülbin YILDIZ
Emekli Assubay Eşi
Anadolu'nun küçük bir kasabasından kamyon şoförü bir babanın ,ilkokul dahi görmemiş bir annenin 7 yaşında trafik kazası sonucu babasını kaybetmiş 5 kardeşten sadece birisiyim.Okumak uğruna ayağında kara lastik ile köyden şehre yaya gidip gelen ,kısa yoldan meslek sahibi olmak için hayatında bir kez bir sınava girerek Hemşire olmayı hak kazanmış birsiyim.
Komşu oğlunun memuriyetinden dolayı iki gencin hayatını birleştirmesinin büyüklerin rızasıyla Assubaylığın ne olduğunu bile bilmeden evlenmiş biri olarak bu mesleğin içinde 23 yıl 7 ay yaşadıklarımın ve gördüklerimin acısıyla emekliliği hak etmenin huzurunu yaşamaktayken , bu mesleğe yapılan haksızlıklar adeta insanlık dışı uygulamalar haksızlıklar beni içten yaralamaktadır.Assubaylık mesleği inanç mesleğidir.İçinizde vatan ,bayrak,millet sevgisi olmadan bu mesleğin yapılması gerçekten çok zordur.Başınızda sürekli doğru olduğunu inanan bir amiriniz vardır ve siz o amire asla bu yanlıştır deme gibi bir lüksünüz yoktur.
Bu da sizin sabrınızı zorlamaktadır buna rağmen eşiniz ,çocuklarınız ve geçiminiz için ses çıkarmayıp ,çocuklarınızı bu vatana hayırlı bir evlat yetiştirip aldığınız üç beş kuruşla devlet üniversitelerinde okutup iş güç sahibi yapmak ayakları üstünde durmalarını sağlamak tek amacınızdır.Onurunuzla şerefinizle mesleğinizi bitirip emekli olmayı dört gözle beklersiniz.Doğuya tayin olduğunuzda lojman da oturup bir nebzede olsa güvende olduğunuzu hissetmek istersiniz.Lakin bu da puanladır ve ev sahibinin ister otur ister oturma dediği ahırdan dönme evlerinde hayat sürdürmeye mahkum edilirsiniz.Size Assubaylık dan subaylığa geçiş hakkı sunulsa dahi 3 yıl üst üste subaylık sınavını birincilikle dahi kazansanız ,subay harp okulundan çıkar deyip aşağılanmaktan başka ileriye gidemeyeceğinizi bunu dava etseniz bile dava heyetinin yine subaydan olduğunu kimi kime şikayet etseniz de başarılı olamayacağınızı anlamanızdan öteye gidemeyeceğinizin gerçeğini bilmenizdir.Mesleğe girerken ırk,din,dil,mezhep farkı gözetmeksizin yemin etmenin rahatlığı ile tüm insanlara her yerde ve her zaman hizmet etmeyi bir borç bilip,bunu gece gündüz mesai kavramı gözetmeksizin bulunduğunuz her yerde her makamda her konumdaki insanların yardımına koşa koşa gitmeniz asla bundan rahatsızlık duymamanız demektir.Terörist bile muayene edip devletin huzuru milletin rahatlığı için korkmadan yılmadan seve seve yapmanız demektir.Çünkü bizler devlete bağlı ,vatan sevgisini kitaplardan değil yaşayarak öğrenmiş öyle yetiştirilmiştik.
Asker eşi olmanın aslında hayatla tek başınıza mücadele vermeyi öğrenmiş ayaklarınız üzerinde kendi kendinize kendi haklarınızı kendiniz eşinizin amirlerinin eşleri tarafından kendi kişiliğinizi kabul ettirmenin mücadelesini de vermek durumunda kalmışızdır.Türk Silahlı Kuvvetlerinde çok fazla hiyerarşinin olması biz eşlere ters gelse de bunu kabul etmiş ve olması gerektiğine inanmışızdır.
• Assubay eşi olmak eve bir askerin yenge bir paket makarna getirdim bize pişirir misin diyen askere bir paket kime yetecek deyip 3 pakette sizin koyarak vermeniz eğer lojmandaysanız hamsi pişirdiğinizde nöbet tutan askere kokusu gider diye çocuğunuzla ona bir parça vermeniz demektir.Kurban kestiğinizde kavurma yapıp askerlere dağıtmanız demektir.
• İzne gidecek askere eğer yolunuz onun memleketinden geçiyorsa onu ailesine götürmeniz demektir.
• Operasyonlarda ,tatbikatlarda, gece eğitimlerinde ,yurt dışı görevde çocuğunuz hasta olduğunda tek başınıza dr götürmeniz demektir.
• Okul ile ilgili her durumda veli anne demektir .
• Evin hem annesi hem babası olmanız kaçınılmaz demektir.
• Aslında eşinizi TSK ile nikahlamışsınız demektir.
• Doğuya giderken acaba bu asker mi terörist mi yolumuzu kesen deyip çocuğunuzu arabada ayak konulan yere yatırıp biz ölürsek o yaşasın deyip ölümü ensenizde hissetmeniz demektir.
• Yolda benziniz bittiğinde Kürtçe bilmiyorsunuz diye Tunceli yol ayrımında benzinsiz kalıp benzincinin pompa bozuk yok veremem demesinden artık izinlere gidip gelirken benzin bidonunu bagajda taşımayı öğrenmeniz demektir.
• Bunların dışında batıya tayin olduğunuzda sizi
• Her yeni ile alışmak ,her yeni ilde kendinizi zorla insanlara kabul ettirmeniz demektir.
• Çocuklarınızın ve sizin aslında tam da nereye ait olduğunuzu bir türlü anlayamamanız demektir.
• Emekli olduğunuz da yılların hasreti var özlemi var deyip kendi memleketinize yerleştiğinizde aslında siz en büyük hatayı yapmışınız demektir.Çünkü akrabalar sizsiz yaşamaya alışmış zaten sizi silmişler siz üzüntü ve acılarınızı arkadaşlarınızla paylaşmış onlarda zaten yanınızda olamamışlardır.Yeni bir hayat tam bir yalnızlık içinde ölümü beklemeye mahkum edilişinizdir.
Peki bunları yaşarken onca emek verdiğiniz,güvendiğiniz uğrunda canlar verdiğiniz en yakın arkadaşlarınızı al bayraklarla uğurlarken gözyaşlarınızı içinize akıtıp yetim kalan komşunuzun oğlunu kızını şehit analarının yanında ağlamadan teselliler verip en yüksek mertebe şehitlik derken ,yüreğinizde bir şeylerin düğümlenmesinden öteye gidemeyip her şey vatan için demekten başka çare olmayan bu çaresiz insanları bu vatanın yöneticileri aldığınız enflasyonun altındaki maaşla çocuklarınızı okutmaya ailenizi geçindirmeye mahkum edişi aslında emekli oldum huzur içinde mütevazi bir yaşam sürdüreceğim hayali ile yaşarken kısmet olurda hacılığa giderim diye düşünürken aldığım üç beş kuruşla çocuğumu evlendirebilirim derken hayallerimizi öldürmek acımasızlık değil mi?
Bir emeklimizin Samsun'da bodrum katında selden boğularak ölmesi bir emeklimizin taksi şoförlüğü yaparken gasp edilmesi ve bir assubayın 580 gündür pkk elinde olunuşu ve hala bulunamayışı medyanın bile buna sessiz kalışı çok acı değil mi?
Tsk daki mobbingler yüzünden hayatlarından vaz geçirmek gencecik insanların yaşam hakkının elinden alınışı cinayet değil mi?Bunu duyurmaya çalışırken kendi Cumhurbaşkanınız tarafından tweeter da hesabımın engellenmesi haksızlık değil mi?
Çok şey mi istiyorduk aslında hakkımız olanı istiyorduk ki önümüze Tsk yeni disiplin kanunu çıkartılarak siz susun yıllardır susturduk sizleri maaş zammı istediniz biz katı katı fazlasıyla aldık diyen komutanlar bunu adeta alay eder gibi önümüze bir daha sunarak bu mesleğe yıllarca yapılanlar yetmiyormuş gibi adeta paşalarımız içeride siz ayaklanmıyorsunuz der gibi bu insanlık dışı kanunu önümüze her yere yazmamıza rağmen meclisten geçirmeyi başarmışlardır.
Yazdığımız Mecliste komisyon üyesi madde madde yazın düzenleyin gönderin diyebilme cüretinde bile bulunmuştur.Aslında bizler sabra alışmış büyüklerimize her daim saygılı olmuş siyaset nedir hiç bilmemiş Atamın izinde onun gösterdiği yoldan asla ayrılmamış meslek grubuyuz.
Anadolu'nun sıvasız hanelerinin tertemiz evlatlarıyız.Görünmezlikten gelinerek en büyük intikamın bizlerden alındığını düşünmekteyiz.Öyle çok lükslere alışkın değiliz.Kişi başına düşen milli gelir 17 bin dolar oldu.Zenginler daha zengin biz emekliler daha da fakirleştik. Lüks jiplere binmek lüks orduevlerinde yemek yeme gibi egolarımız da yok.Oralarda egoları olanlar zaten gereğini yapmış bizleri men etmişlerdir.
Bizler Assubay eşleri olarak adalete güveniyor ve adaletin elbet bir gün tecelli edeceğine inanıyoruz.O da olmazsa ilahi adalete güveniyoruz. Gözyaşları yaşanan acılar nefrete dönüştü emin olun .Büyük Devlet olmanın gereğini yapın artık..
Sayın Cumhurbaşkanım
Saygılarımla....
Gülbin YILDIZ
Emekli Assubay Eşi