24 Temmuz 2011 Pazar

Türk Düşmanı ülkeler



Genelkurmay araştırması, AB üyelerinin de içinde bulunduğu 27 ülkenin ders kitaplarında Türkler için hakaret içeren ifadeler kullanıldığını ortaya çıkardı. İşte bizi öcü gösteren ülkeler: 

A.B.D. :
ABD.zaten israil malı oldugu için dogal olarak düşman.

İSRAİL :
Büyük israil projesini uygulamaya koymak için öne Türkiyeyi haklamaları lazım...Ve bide bor olayı var ona girmeyecem zaten çogu kişi biliyor.

ARNAVUTLUK :
İlköğretim 8: Türkler nerede olduğunu öğrenince seni köle yapar, annenin de ırzına geçer.

BOSNA HERSEK :
İlkokul 7: Osmanlılarda yolsuzluk, şiddet, soygunlar ve asalaklık idarenin temel unsurlarıydı. Bu durum, çoğunlukla hayatta kalma mücadelesi veren itaatkâr nüfusun ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimini imkânsız hale getirmiştir.

MAKEDONYA :
Lise 1: Osmanlı’da direnişçiler asılıyor, kazığa çakılıyor veya derisi soyuluyordu. 

BULGARİSTAN :
Osmanlı askerleri esir aldıkları Hıristiyanları zorla çalıştırıyor.” Kölelik iddiaları Arnavutluk’taki kitaplarda da var. Hıristiyanlar pazarda satıldı.

UKRAYNA :
İlköğretim 7 Ortaçağ Tarihi: Hasan Paşa, Hırvatistan’a sefer düzenlemiş ve İstanbul’a 300 Hıristiyan eseri getirmiştir. İkinci gün sabah kölelerin onda birini sultana götürmüş, geri kalanları pazara yollamışlardır. Bu pazarda Hıristiyanların nasıl satıldığını müşahade etmek, hüzün vericiydi. Birisi anneyi, öbürü de çocuklarını, birisi küçük oğulları, öbürü de kızları satın alıyor, bütün yakınlar bir daha görüşmemek üzere birbirinden ayrılıyordu. Türkler 300 bin Ermeni’yi katletti.

ERMENİSTAN :
Ortaöğretim Tarih: 1894 yazında Türkler, Sason bölgesini yakıp yıkmışlardır. 10 binden fazla insan öldürülmüştür. 1895 ilkbaharında Konstantinopol, Erzurum, Sebestiya, Van, Beyazıt ve diğer bölgelerde oturan Ermeniler öldürülmüştür. Erkekler, kadınlar, ihtiyarlar ve çocuklar hunharca katlediliyordu ve evler ateşe veriliyordu. 1894-1896 tarihleri arasında gerçekleştirilen katliamlar sonucunda toplam 300 bin Ermeni öldürülmüştür.Ermenistan olayları bizim dogu topraklarımızı istemesi ve 1915 olayları vesilesi ile kesin olarak tarih boyunca düşmanımızdır düşmanımız kalacaktır.

ALMANYA :
İlköğretim 5-6 Çevre Bilgisi: 5 bölgede yaşayan Kürtler devlet kurma arzusundadır. Türk askerleri aileleri bölmekte, işkence yapmakta.İlköğretim 7-8 Sosyal Bilgiler: Türkiye Cumhuriyeti milliyetçilik temelinde kurulmuştur. Türk ordusu işkencecidir.İlköğretim 6 Coğrafya: İtalyanlar ve Türkler olmasaydı kim bizim çöpümüzü toplar, caddelerimizi süpürürdü? Kadınlar namusu için nehre atladı.

YUNANİSTAN:
İlköğretim 6 Tarih: 1821 yılında başlayan ayaklanmanın ikinci yılında Türkler Yeni Zalongo’yu (Yunanistan’ın Adriyatik kıyılarında küçük bir yerleşim birimi) ele geçirdi ve masum halka rağmen yağmaladı. Kadınlar kölelikten ve namuslarının kirletilmesinden kurtulmak için, Arapiça Şelalesi’nden atlamayı ve boğularak ölmeyi tercih etti. Hıristiyanım dedi zindana attılar.Dedelerini denize dökme olayından dolayı zaten bize bi düşmanlıkları var aynı zamanda adalar kara ve hava sahanlığı olayları var.

GÜNEY KIBRIS :
İlköğretim 5 Din: “Ben Hıristiyan doğdum, Hıristiyanım, Hıristiyan öleceğim.” Bu sözlerden sonra Türkler onu zindana attılar ve birkaç gün sonra yaşamı tüyler ürpertici bir şekilde sona erdi.İlköğretim 6 Tarih: Eğer bunca anneler ağlıyorsa bunun suçlusu Türklerdir. Bana süt içirip büyüttüğün kulübemize bir Türk’ün efendi olmasına kalbim dayanamıyor, tahammül edemiyorum. Kürt haklarına yasak getirildi.

FİNLANDİYA :
İlköğretim - Büyük Ansiklopedi (Yardımcı kaynak): Kürt nüfusun yarısının yaşadığı Türkiye’de, okullarda ve iletişim araçlarında Kürt dilinin kullanımı yasaklanmıştır ve ulusal hakların artırılması girişimleri de bastırılmıştır. Kürdistan İşçi Partisi [şer örgüt], Türkiye’de 1984 yılından başlayarak bağımsız Kürdistan’ı kurmak için silahlı özgürlük savaşı yürütmüştür ve kargaşa ortamında binlerce insan ölmüştür. 

İRAN :
İranın bize düşman oldugunu sanmıyorum çünkü yavaş yavaş ülke uyanmaya başladı dogu bloguna kaymaya başladık.

SURİYE :
Onlar düşman olabilir ama Türkiyenin öyle bir düşüncesi oldugunu sanmıyorum oda şundan dolayı bi it orada saklanırken ülkeden attıgı için Türkiye için şu an düşman sıfatı taşımıyor.

IRAK :
Barzani denen it türkmenleri katlediyor azınlık olayı var orada bide tabii pKK olayı...

DANİMARKA :
Karikatür olayı sadece Türkiye olayı degil islam olayı onu karıştırmayın direk roj olayı var birde Türkiyenin nato genel sekreterligi olayındaki tavırı dolayısıyla.

Rusya:
Şu anda düzelmeye başlayan ilişkilerimiz mevcut fakat karadeniz ve istanbulu istemelerinden dolayı hala bize düşmanlar bunu unutmayın fakat Putin döneminden sonra ilişkilerimiz ısınmaya başladı ama bu oyun olabilir.




TÜRK”LER TERÖRİST OLDU




Bu yahudi güdümlü AKP fena gidiyor. İşlediği cürümlere hergün bir yenisini ekliyor. Hem suçlu, hem güçlü derler ya, tam öyle işte! Sevgili Bahçeli Ülkücüleri!.. Bu yazımızın hemen altındaki 'Bursa Nutku'nu okudunuz mu? Okumadıysanız okuyun. Lideriniz Bahçeli de okusun. Niçin 'Bahçeli Ülkücüleri' dediğimiz için de, bizi tenkide kalkmayın lütfen!

 'Bursa Nutku'nun ilk parağrafını bir daha, birlikte okuyalım: 

'Türk genci, inkilapların ve rejimin sahibi ve bekçisidir. Bunların lüzumuna, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi ve inkîlapları benimsemiştir. Bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu, "bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır" demeyecektir. Hemen müdahale edecektir. Elle, taşla, sopa ve silâhla, nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır.'

Okuduk mu?..

Şimdi memleketin vahim tablosunu göz önüne getirelim. Yavru Vatan'ın, Telafer'in, Kerkük'ün, Türkmeneli'nin durumunu da unutmayalım. Topraklarımızdaki ihanetlerin had safhada olması karşısında elimizi vicdanımıza koyup düşünelim.
Düşman uzakta değil! İçimizdekilerin varlığıyla, hemen yanıbaşımızda peydahlayanların varlığı ve işledikleri cürümler, sizleri ilgilendirse de, Atatürk'ün istediği gibi 'elle, taşla, silahla' karşı koymuyor, liderinizi dinleyerek sokağa bile çıkmıyorsanız; siz, 'Bahçeli Ülkücüsü'sünüz demektir.

Gerçek Ülkücülere gelince.... Onlar 12 Eylül öncesinde vardılar, şimdi de varlar. Ama, çoğunun saçı ağarmış, dişi dökülmüş, beli bükülmüş olsa da, genele yakınının yüreği mangal gibi hala. Sizler gibi taşı sıkıp suyunu çıkaracak güçte değiller belki, ama, 'birlik'te hayır olduğu inancını taşıyor ve ümitle bekliyorlar.

Bu yahudi güdümlü AKP fena gidiyor. İşlediği cürümlere hergün bir yenisini ekliyor. Hem suçlu, hem güçlü derler ya, tam öyle işte!

Terör yasası komisyondan geçmiş!!!??? Adamlar hıyanette sınır tanımadıkları gibi, kanun üstüne kanun çıkarıyorlar, dur diyen yok!
Bunun ne demek olduğunu bir süre sonra anlayacaksınız. Ama, iş işten geçmiş olacak. Şu sokağa çıkmadığınız günler var ya! Çok arayacaksınız...

TÜRKİYE FİLİSTİN'E DÖNECEK...

Ötüken müdavimleri bu başlığa yabancı değildir. Bir çok yazımızda bu konuya değinmiş olduğumuzu hatırlamaları gerekir. Bizim yıllardır tekrar ettiğimiz bu ikaz, kulak arkası yapıldı. Geçtiğimiz günlerde, 'emekli olduktan sonra konuşmayı adet edinenler'den biri idi galiba! Aynı konuya temasla, Türkiye'nin Filistin yapılmak istendiğini ifade etmiş, yapmak isteyenlerin kimler olduğunu açıklayamamıştı...

Biz, Osmanlı'yı geriletenin de, yıkılmasına sebep olanın da, Atatürk'ün vefatıyla birlikte Türkiyemizi ele geçiren o şer güçlerin de, hep aynı düşman; yani YAHUDİLER ve MASONLAR (dönmeler, devşirmeler, kansızlar, soysuzlar, ermeniler, yahudiler, bilumum Türk düşmanları) olduğunu hep dedik, bu gerçeği haykırmaya, milleti uyandırmağa çalıştı isek de, en başta Bahçeli ülkücülerine ters düştük.

Şimdi hep birlikte, Türk Tankı, Türk Panzeri sandığımız o demir yığınlarına atmak için taş toplamaya başlayalım artık!..

Birşey mi dediniz???

Kaç kerre anlatacağız!.. İMF'nin ne olduğunu, tankların, uçakların bakımının vs ihalelerin kimlere verildiğini kaç defa yazdık, yayınladık, el insaf!

RTE ve avanesi Polis teşkilatını değiştirebildiğince değiştirdi. Hala kıyıda köşede kalmış Türk Polislerimizi devre dışı bırakmaya, Türk düşmanlarını Polis yapmaya devam ediyor! Aynı şekilde, yarın askeri tanklarımızın da Türk düşmanları tarafından kullanılmayacağını kim garanti edebilir?

Kanunlar yahudiye yontulmaya, PKK korunmaya devam ediliyor! Artık eline TÜRK BAYRAĞI alıp sokağa çıkan TERÖRİST sayılacak.

Haydi bizi dinlemediniz... Atatürk'ün 'BURSA NUTKU'nu da kulak arkası yapmaya devam edin bakalım...






TERÖR TANIMI DEĞİŞTİ

‘Terör tanımı’ yeniden yapılırken, her suç terör sayılabilecek. Terör örgütüne mensup olmasa bile ‘örgüt adına suç işleyenler’ ‘terör suçlusu’ sayılıp ‘örgüt mensubu’ gibi cezalandırılacak.

Terör yasası komisyondan geçti

Adalet Bakanlığı’nın kurduğu komisyonda ‘Terörle Mücadele Kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı’ adını taşıyan 19 maddelik metin tartışmalar sonunda oyçokluğu ile kabul edildi. Taslakla getirilen çarpıcı düzenlemeler şöyle:

ÖRGÜTSÜZ TERÖR

‘Terör tanımı’ yeniden yapılırken, her suç terör sayılabilecek. Terör örgütüne mensup olmasa bile ‘örgüt adına suç işleyenler’ ‘terör suçlusu’ sayılıp ‘örgüt mensubu’ gibi cezalandırılacak.

LİDERE 10 YIL

Terör örgütü kuranlar veya yönetenlere 5-10 yıl, örgüte üye olanlara 3-5 yıl ceza verilecek. Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen ve örgüte bilerek ve isteyerek, yardım eden kişi de örgüt üyesi gibi 5 yılla yargılanacak. Öcalan gibi örgüt yöneticileri örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan ayrıca cezalandırılacak.

SINIR AŞILACAK

Terör suçuna cezada yukarı sınır aşılabilecek. Ancak bu sınır ağır hapiste 36 yıl, hafif hapiste 10 yılı geçemeyecek. Pişmanlık hükümlerinden sadece bir kez yararlanılabilecek.

İKİ KAT CEZA

Dernek, vakıf, siyasi parti, işçi meslek kuruluşu, yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro ile öğretim kurumları, yurtlarında üye kazandırma faaliyetine iki kat verilecek.

YAKINA BİLGİ YOK

Soruşturmanın amacının tehlikeye düşmesi halinde, savcının emriyle terör şüphelisinin veya sanığın durumu yakınlarına haber verilemeyebilecek. Bu süre 12 saati geçemeyecek.

AVUKAT SINIRI

Terör şüphelisi gözaltı süresince yalnız bir avukatın hukuki yardımından yararlanabilecek. Zanlının avukatıyla görüşme hakkı, savcının istemi üzerine hakim kararıyla 24 saat süre ile kısıtlanabilecek. Avukatın dosya içeriğini incelemesi, her türlü belgeden örnek alması savcının istemi üzerine hakim kararıyla kısıtlanabilecek.

ÖZEL CEZAEVİ

Terör suçluları tek kişilik veya üç kişilik oda sistemine göre inşa edilmiş özel infaz kurumlarında kalacak. Öcalan’a olduğu gibi ölüm cezası karşılığı verilen ‘ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezası’ ise ölene kadar devam edecek.

TANIK KORUMA

Terörle mücadelede görev alan adli, istihbari, idari, askeri, kolluk görevlileri ve emekli olanlarla, örgütlerin açık hedefi haline gelen, getirilenler ve suçların aydınlatılmasına yardımcı olanlara ‘tanık korumaya’ hükümleri uygulanacak. İsimleri gerekirse, estetik ameliyatla yüzleri değiştirilecek.

SİLAH YETKİSİ

Terörle mücadelede görev alan kamu görevlilerine, görevlerinden ayrılmış olsalar dahi eş veya çocuklarının canına yönelik saldırıya karşı ‘silah kullanma yetkisi’ verildi.

NÜFUZA DA CEZA

Kanun kapsamına giren suçları kamu görevinin sağladığı ‘nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi’ halinde verilecek ceza ise yarı oranında artırılacak.

HEDEF GÖSTERME

İsim kimlik belirterek veya belirtmeyerek, teröre kişileri hedef gösterme ve terörle mücadelede görev yapmış kamu görevlilerin kimliklerini açıklayıp, yayınlamaya verilen 6 aydan 2 yıla kadar olan ceza 1-3 yıla çıkarıldı.

DIŞ SUÇLARA CEZA

‘Bir yabancı devleti yahut uluslararası kuruluşu herhangi bir işlemi yapmaya yahut yapmamaya zorlamak, anayasal yapısını bozmak ve istikrarsız kılmak’ amacıyla eylem de terör sayıldı. Böylece, terörün uluslararası boyutunun da cezalandırılması yolu açıldı. Yurtdışında işlenen bu tip suçların Türkiye’de soruşturma konusu yapılabilmesi Adalet Bakanı’nın talebine bağlı tutuldu.

PROPAGANDA SUÇ

Terör örgütünün meşru amaçlar için çalıştığı, amaçları doğrultusunda gerçekleştirilen fiillerin haklı olduğu veya en azından mazur karşılanması gerektiği yönünde kanaat oluşturmaya yönelik faaliyette bulunan kişiler 3 yıla kadar hapisle cezalandırılacak.

YAKALATANA ÖDÜL

‘İşlenişine iştirak etmemiş olmak koşuluyla’ terör suçlarının faillerinin yakalanmasına yardımcı olan veya yerlerini bildirenlere ise para ödülü verilecek. Ödül miktarının usul ve esasları İçişleri Bakanlığı’nca çıkarılacak yönetmelikle belirtilecek.

VURMA YETKİSİ

Terör örgütlerine karşı yürütülen operasyonlarda ‘Teslim ol’ emrine itaat etmeyerek, silah kullanmaya teşebbüs edilmesi halinde, kolluk görevlileri tehlikeyi etkisiz kılabilecek ölçü ve orantıda doğruca ve duraksamadan silah kullanmaya yetkili olacak.

141, 142, 163 dönüyor yorumu

TERÖR tanımının değiştiği yeni kanun için ‘141, 142, 163 geriye mi dönüyor?’ endişesini dile getiren hukukçular, şu yorumda bulundu: ‘Metinde, eski yasanın aksine terörün tarifinde cebir ve şiddet terimleri yer almamaktadır. Düşüncelerin ifade edilmesi, başta her türlü cebir ve şiddet içermeyen eylem bu kanunla terör eylemi haline gelecek. Bu tasarı yasalaşırsa, tek başına da bir kişinin terörist sayılması mümkün. Bu teklife göre pek çok suç işleyenler, örneğin banka hortumlayanlar da terörist olur. Eski 141, 142 ve 163 çok daha derli toplu ve bir cemiyet kurulmasını şarta bağlayarak aynı düşünceleri savunuyordu. 141, 142 ve 163, eskisinden de daha kuvvetli olarak geri dönüyor.’

Örgüte haraç verene 5 yıl

YENİ yasa taslağına göre canını kurtarmak için örgüte para verene 5 yıl hapis istemiyle dava açılabilecek. Terör suçlarının hazırlanmasında veya işlenmesinde kullanılacağını bilerek doğrudan-dolaylı fon sağlayan, toplayanlara 1-5 yıl hapis 150 günden 1500 güne kadar adli para cezası verilecek. Fon terör eylemlerinde kullanılmasa bile aynı ceza verilecek. (kaynak: malum yahudi paçavrası hürriyet) 

21 Temmuz 2011 Perşembe

AVRUPANIN YAPTIĞI KÜRDİSTAN ANKETİ…! SÜRATLE DAGITINIZ...


AVRUPANIN YAPTIĞI KÜRDİSTAN ANKETİ…!
SÜRATLE DAGITINIZ...

KURDISTAN ANKETI..SÜRATLE DAGITINIZ...

YURT DIŞINDAKİ DOST VE YAKINLARIMIZA DA İLETELİM....

ÇOK ÖNEMLİ. SÜRATLE DAĞITINIZ.
ÇOK ÖNEMLİ ..... SADECE BİR OY HAKKINIZ VAR...

İşte Avrupa'dan bakış..........Avrupa' lının bakışı...
Bekledikleri gün gelmiş, kamuoyu yoklaması bile yapıyorlar..
*Alman Die Welt gazetesi menfur bir anket başlatmış durumda. *
*Anketin konusu
"TÜRKİYE'DE BİR KÜRT DEVLETİ KURULMASINI İSTERMİSİNİZ ?" sorusu ile
  şekillendirilmiş ...!!!!!!!!!!!! !!!!!!!!! *

*Bu çalışmaya bir Türkiyeli ve Turk vatandasi olarak gerekli cevabı vermek
  üzere öncelikle aşağıdaki linki tıklayarak Ankete katılınız, *

Soru: Sollten die Kurden einen eigenen Staat bekommen?

*"Nein/Hayır" seçeneğini seçip, "abstimmen" yazısının üzerine tıklayın.

*Ülkenizin birliğine hizmet ediniz, daha sonra bu linki kopyalayarak bütün
  arkadaşlarınıza gönderiniz !!!

** Bazıları ülkeyi bölmek için harıl harıl çalışıyor. *

TÜRK OĞLU TÜRK OLARAK MUTLAKA GÖREVİMİZİ YAPALIM :

http://www.welt.de/politik/ausland/article4436510/Geheimplan-zur-Loesung-der-kurdischen-Frage.html


Ali'siz Alevilik savunucuları,İslamın Türkleri geri bıraktığını savunanlar...Türklerin ilk dini Şamanizmdir deyip şamanistliğe çağıran izmir'li türk faşistler, kürdün asıl dini zerdüştlük diyen kürt ırkçıları, türkler zorla müslüman oldu diyen ateist yazar, kürtler zorla müslüman oldu diyen kürtçü dinsizler...ve son halka...! dinsizler el ele, islam'a karşı 'kürtler islam'a girince kaybetti' diyen zana kürt aydınları kızdırdı:
Ateizm safsatası
Diyarbakır eski belediye başkanı Mehdi Zana'nın bir dergide yayımlanan "Kürtler İslamiyet'i kabul ettiklerinde kaybettiler." sözü Kürt çevreleri kızdırdı.83 yaşındaki Kürt düşünür Canip Yıldırım, "Geçmişi olmayanın geleceği olamaz." dedi. Şeyh Said'in torunu Abdulmelik Fırat, bu düşünceyi ateistlerin safsatası olarak nitelendirdi. CHP Hakkari Milletvekili Esat Canan, Kürtlerin İslamiyet'le birlikte daha barışçıl ve medeni bir toplum olduklarını vurguladı. Serbesti Dergisi Yazı İşleri Müdürü Ümit Fırat, Kürtlerin İslamiyet'le dünyayı etkilediklerini, Endonezya ve Güney Afrika'da İslamiyet'in yayılmasında rol oynadıklarını ifade etti. Mehdi Zana ise tepkiler üzerine geri adım attı: "Herkes bana bunu soruyor. Yanlış anlaşıldım."
KİMLİKLERİNİ KAYBETMİŞLER..BUNU SÖYLEYEN KİM...DEMOKRATİK SOSYALİZM (!) DİYE BİR UCUBEYİ SAVUNAN, KİMLİK DERKEN KASTEDİLEN KAVMİ ASABİYYETÇİLİK... HEM NASYONAL HEM SOSYALİST ...YANİ NASYONAL SOSYAIST !!! HADİ BE L

 TÜRK, KÜRT, LAZ, ÇERKES...SUNNİ Şİİ ...HEPİMİZ KARDEŞİZ!
 KAFİRLER İSTEMESE BİLE...! 


  Mehdi Zana, Tempo Dergisi'ne verdiği röportajda Kürtlerin İslamiyet'i kabul etmekle kaybettiklerini söyledi. Bu sözler bölgede şok etkisi yaptı. En ağır tepki Kürtlerin "yaşlı çınarı" Canip Yıldırım'dan geldi. "Geçmişi olmayanın geleceği olamaz." diyen Yıldırım, "Biz İslami toplumun önde gelen bir halkıyız. Bizim toplumumuzda büyük mutasavvıflar, din alimleri, İslami topluma öncülük yapan din bilginleri yetişmiştir. Selahaddin-i Eyyubi bir Kürt'tü. Said Nursi Kürt'tü. Bunlar dünyayı etkilediler." dedi. Geri kalmışlığı İslamiyet'le bütünleştiren fikrin Jöntürklere kadar dayandığını kaydeden Abdulmelik Fırat, "Türkiye'de Kemalistler de benzer şeyler söylüyor. Yanlış bir düşüncedir. Müslüman toplumları teknolojik ve ekonomik bakımdan geri kaldıkları için gelişmemişler. Bunun dinle ilgisi yok." şeklinde konuştu. Kürtlerin millet bilincinin gelişmemesinde dinin etkisi olduğu fikrinin safsatadan ibaret olduğunu kaydeden Fırat, şöyle devam etti: "Bugün dünyada 1,5 milyar Müslüman var. 50'ye yakın Müslüman ülkesi var. Yani İslamiyet tüm bunlara engel olmadı da bir tek Kürtlere mi engel oldu? Bilimsel ve siyasi değeri olmayan bir düşünce." Mehdi Zana'nın sözlerini maksadını aşan ifadeler olarak değerlendiren CHP'li Canan da "İslamiyet hiçbir zaman Kürtlerin geri kalmışlığının sebebi olamaz. Kürtler İslamiyet'le birlikte daha barışçıl ve medeni bir toplum oldu. İslamiyet bu topraklarda geliştirdiği kardeşlik ve dostluk bağı ile daha fazla kanın akmasına hep engel olmuştur." ifadelerini kullandı. Serbesti Dergisi Yazı İşleri Müdürü Ümit Fırat ise şunları kaydetti: "Genel olarak insanlar kendi durumlarından şikayet ettiklerinde başka şeylerden yakınmaya başlarlar. Kaderinden şikayetçi olma tarzı bir ruh halidir. Müslüman olmayan başka toplumlar da var bu coğrafyada. Süryaniler, Keldaniler, Araplar. Peki onları ne etkiledi o zaman? Bu coğrafyada genel olarak toplumların kaderi çok iyi gitmemiş. Buradaki mutsuzluğun pek çok nedeni var." Bu arada tartışmayı başlatan Mehdi Zana, yanlış anlaşıldığını ileri sürdü. Kürtlerin İslamiyet'i seçtikleri tarihten itibaren geri gittiklerini ifade etmeye çalıştığını savunan Zana, "Kürtlerin geri kalmışlığının sebebi İslamiyet değil. Ben dönem olarak kastettim." dedi. (Zaman : 20.03.2007)
Kürt-der başkanı İbrahim Güçlü :"... Çok kaba ve ilkel bir yaklaşım...Kürtler İslamiyeti kabul etmekle şereflenmişlerdir..Asıl Marksizm gelişmenin önüünde engeldir..." Haşim Haşimi :" Avrupa'da yaşayan Kürtlerin unutmak istedikleri bir şey var O da Kürtlerin dindar olduğudur.Biz inançlarımıza bağlıyız ve bundan da mutluyuz." (Vakit, 20.03.2007 )

Kürt kardeşim bu dinsiz,
Avrupa maşalarının peşinden gitmez

"Hz. Muhammed(s.a.v) ilk peygamberlerden uzanıp gelen yolun ışığını tamamlamış ve olgunluğa erdirmiştir" diyen Fransız Komünist Partisi'nin eski liderlerinden muhtedi Roger Garaudy, Muhammedilik'le Cezayir'de sürgünde iken tanıştığını şöyle anlatır: "Bilindiği gibi otorite boşluğunda ve savaş anlarında en kolay iş, istemediğiniz insanları kurşuna dizmektir. Böyle haksız şekilde kurşuna hedef gösterildim. Cezayirli bir asker, aldığı emre rağmen silahı kullanmadı. Sebebini sorduğumda, 'İslâm dini savaş halinde de olsa, elinde silah olmayan insanı öldürmeye izin vermez' dedi. Bu cevap beni çok düşündürdü. İslâm dinini, medeniyetini ve kültürünü inceledim."

İNSANLIĞIN BİTTİĞİ ANLAR....
Fransız askerleri, tek suçları ülkelerinin bağımsızlığını istemek olan yaklaşık 45 bin Cezayirliyi katletti. Kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden onbinlerce Cezayirli, Fransız askerlerinin kurşunlarıyla can verdi.




20 Temmuz 2011 Çarşamba

UZMAN JANDARMALAR BÜTÇEYE YÜK OLDULAR




Uzman jandarmaların derece – kademe sıkıntısını ortadan kaldıracak çalışmanın Başbakanlık'tan dönmesi camiada şok etkisi yarattı.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından hazırlanan "Sözleşmeli Er Kanun Taslağı"na eklenen ve uzman jandarmaların en önemli sıkıntılarından olan derece – kademe sorununa son noktayı koyması amaçlayan maddenin Başbakanlık’ta iptal edilerek TBMM'ye sevk edilmesi adeta ve eksik hali ile kabul edilmesi camiada büyük hayal kırıklığına neden oldu.

BAŞBAKAN’IN LOJMAN ZİYARETİ

Uzman jandarmaların heyecanlı bekleyişi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Rize Güneysu İlçe Jandarma Komutanlığı lojmanlarında bir uzman jandarma ailesini ziyareti sırasında söylediği, "Sorunlarınızı biliyoruz. Tasarı bizde. Son noktaya geldik. Bunları çözeceğiz" demesi üzerine başladı. Uzun yıllardan sorunlarına bir çıkış yolu bulmayan çalışan ve zaman zaman da umudunu kaybeden uzman jandarmalar, Başbakan Erdoğan'ın bu cümlelerini söz olarak kabul ettiler ve sabırla o büyük günü beklemeye başladılar. Fakat Başbakanlık Kanun ve Kararlar Genel Müdürlüğü tarafından TBMM’ye gönderilen taslak, Meclis’e ulaştığında içinde uzman jandarmalar yoktu.

EĞER TASLAKTA OLSALARDI

Eğer taslaktan uzman jandarmalar çıkarılmasaydı, nasbedilmeden önce veya sonrasında iki yıl ve daha fazla süreli yüksek okul mezunu olanlar birinci dereceye yükseleceklerdi. Lise ve dengi okul mezunu uzman jandarmalar da 6 yıllık sicil notu ortalaması yüzde doksan ve daha yukarısında olmak şartıyla birinci dereceyi alacaklardı. Jandarma teşkilatında halen 25 bin uzman jandarmanın görev yaptığı ve bunların 20 bininin de İçişleri Bakanlığı’nın AB’ye Uyum Yasaları kapsamında verdiği talimat ile Açıköğretim’i tamamladığı, kalanının da lise ve dengi okul mezunu olduğu biliniyor

171 TL’LİK KÜLFET

Taslaktan uzman jandarmaların neden çıkarıldığı net olarak bilinmese de Emekli Uzman Jandarmalar Derneği Başkanı (EMUJAD) Adnan Oğuz’un Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na gönderdiği yazıya gelen cevap dikkat çekti. Taslak ile getirilmesi planlanan yasal düzenleme ile, uzman jandarmaların daha erken yaşlarda emekli olacakları ve bunun da yıllarca ödenebilecek nitelikte bir yaşlılık aylığını ortaya çıkaracağı bildirilen cevapta, “3’üncü Derece’nin 8’inci Kademe ve Bin 467 ek göstergeye sahip bir uzman jandarmanın 1’inci Derece’nin 3’üncü Kademesi ve 2 bin 400 ek göstergeye yükseltildiği taktirde bunun personel başına 171.33 TL’lik külfet getireceği” ifade edildi. Yine aynı şekilde yeni emekli olacak bir uzman jandarmaya, 5 Bin 711 TL daha fazla emekli ikramiyesi ödenmesine yol açılacağı belirtilen cevapta, bunun da genel bütçe üzerinde bir yük oluşturulacağı vurgulandı.

KEÇİ KADAR DEĞERİMİZ YOK

EMUJAD Adnan Oğuz, yaşanan bu duruma tepki gösterdi. Sözleşmeli Er Tasarısı’na Milli Savunma Bakanlığı tarafından uzman jandarmaların sorunlarının eklenmesi sevinçle karşıladıklarını fakat Başbakanlık’ta kendileri ilgilendiren kısmın çıkarılmasının binlerce muvazzaf ve emekli uzman jandarmayı moral yönünden çöküntüye sevk ettiğine dikkat çeken Oğuz, “Bu mesleği seçer iken bu vatan için ölümü göze alan, kolunu, bacağını, gözünü bir yerlerde bırakan ve bu uğurda binlerce şehit ve gazi veren biz uzman jandarmalar sadece kendimiz için değil geride bırakacağımız ailemiz ve gelecek için de endişe duymaktayız” dedi. Oğuz, “Keçi hakları ve sahipleri dahi düşünülerek torba kanun paketine ekleniyorsa, uzman jandarmalar olarak bizim sorunlarımızın da meclise geleceği, çözüleceği umuduyla haklı bir beklenti içine girdik. Bu konuda beklentilerimiz ve güvencimiz sürecektir” diye konuştu.

KANUN NE GETİRİYORDU?

Uzman Jandarma Kanunu’nun 33’üncü Maddesi şu şekilde değişecekti:

“Uzman jandarmalar hakkında 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda belirtilen gösterge tablosu uygulanır.
Nasbedilmeden önce veya sonrasında iki yıl ve daha fazla süreli yüksek okul mezunu olan uzman jandarmalar; aylık gösterge tablosunda ikinci derece için öngörülen üçüncü veya daha sonraki kademeleri kazanılmış hak aylığı olarak almak, bu kademede en az bir yılını tamamlamak ve kademe ilerlemesi yapma şartlarını taşımak kaydıyla gösterge tablosundaki birinci dereceye yükseltilirler.
Lise ve dengi okul mezunu olan uzman jandarmalar; ikinci derece için öngörülen üçüncü veya daha sonraki kademeleri kazanılmış hak aylığı olarak almak ve bu kademede en az bir yılını tamamlamak, askeri ve varsa mülki sicil belgelerindeki son 6 yıllık sicil notu ortalaması yüzde doksan ve daha yukarısında olmak ve kademe ilerlemesi yapma şartlarını taşımak kaydıyla, gösterge tablosundaki birinci dereceye yükseltilirler.

Uzman Jandarmalardan iki yıl süreli yüksek öğrenim bitirenlere bir kademe, üç yıl süreli yüksek öğrenim bitirenlere iki kademe, dört veya daha uzun süreli yüksek öğrenim bitirenlere ise bir derece verilir.

İki veya üç yıl süreli yüksek öğrenimini tamamlayarak intibakları yapılmış olanların, daha sonradan dört veya daha uzun süreli yüksek öğrenim tamamlamaları halinde intibak işlemleri bir defaya mahsus olmak üzere tekrar yapılır. Yüksek öğrenimden dolayı bir defadan fazla yapılan intibak işlemlerinin toplamı bir dereceden fazla olamaz.

İki veya daha uzun süreli yüksek öğrenim bitirdikten sonra uzman jandarma nasbedilenlerin intibakları, yukarıda belirtilen esaslar dâhilinde uzman jandarmalığa nasıplarında yapılır.”

Uzman Jandarma`dan mektup var..!



Uzman jandarmalar, ordunun diğer uzman erbaşlarından daha farklı bir statüde, fakat onlarla benzer dertlere sahip görünüyor. TSK`nın yaptığı bu ilginç ayrımcılığa karşı isimsiz bir `uzman`ın gönderdiği mesajı yayımlıyoruz.
Uzman jandarmalar 3466 sayılı kanuna tabi tıpkı subay ve astsubaylar gibi muvazzaf personel olup teşkilata ilk alındıkları tarih olan 1988 yılından beri özlük haklarında bir türlü iyileştirme sağlanamamıştır. Hazırlanan yasa teklifleri de yıllardan beri t.b.m.m komisyonuna takılmış kalmış ve bir türlü komisyondan geçmek bilmemiştir. Bu kanun tekliflerinin, benim gibi 4 gözle bekleyen, mağdur edilmiş jandarma genel komutanlığına mensup 25000 uzman jandarma şu anda bu yasa tekliflerinin komisyondan geçerek yasalaşmasını beklemektedir. Lütfen bu mağduriyetimiz görün ve bizlere yardımcı olun.Göstereceğiniz duyarlılıktan benim gibi 25000 uzman jandarmanın da şüphesi yoktur. ancak komisyona takılıp kalan bu yasa teklifleri malesef bizi her geçen gün biraz daha umutsuzluga sevk etmektedir. işte kısaca yıllardan beri sürüncemede kalmış ve bizim özlük haklarımızın bir nebze olsun düzelmesine imkan sağlayacak ama komisyonda takılmış kalmış yasa teklifleri.
Dönemi ve Yasama Yılı 22/4
Esas Numarası 2/797
Başkanlığa Geliş Tarihi 16/05/2006
Teklifin Başlığı Uzman Jandarma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
Teklifin Özeti Uzman jandarmalar ile emeklilerine dereceleri itibarıyla astsubaylara uygulanan ek gösterge tablosunun uygulanması ve uzman jandarmalar ile emeklilerinin sosyal tesisler ile orduevlerinden astsubaylar gibi istifade etmeleri yönünde düzenleme yapılmaktadır
Son Durum: KOMİSYONDA
22 / 4 2 / 629 24/11/2005 Türkiye Emekli Subaylar, Emekli Astsubaylar, Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri ile Muharip Gaziler Dernekleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Teklif ile emekli uzman jandarmalar ve emekli izman erbaşların dernek kurabilmelerine imkan sağlanmakta, bu derneklerin Türk Silahlı Kuvvetlerinden emeklilik veya maluliyet nedeniyle ayrılan uzman jandarma ve erbaşlar tarafından kurulması ve söz konusu derneklere; ilgili dernekleri kurma hakkına sahip olanlar ile bunların eş, dul ve yetimlerinin üye olabilmeleri öngörülmektedir.
Son Durum: KOMİSYONDA
Dönemi ve Y.Yılı Esas No Başkanlığa Geliş Tarihi Önergenin Özeti
21 / 2 / 399 16/12/1999 28.5.1988 Tarih ve 3466 Sayılı Uzman Jandarma
Kanununun 21 inci Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi
Uzman Jandarmalar İle Emeklilerine Dereceleri İtibariyle Üstsubaylar İçin Belirlenmiş Olan Ek Göstergelerin Uygulanması Öngörülmektedir.
Son Durumu: KOMİSYONDA
21 / 2 / 382 03/12/1999 Uzman Jandarma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
Uzman jandarma ve emeklilerine dereceleri itibari ile astsubaylara uygulanan ek gösterge tablosu uygulanması ve sosyal tesisler ile orduevlerinden astsubaylar gibi istifade edebilmeleri öngörülmektedir.
Son Durumu : KOMİSYONDA
21 / 2 / 383 03/12/1999 Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Ek Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi 1.1.1973 tarihinden önce ve sonra emekli, adi malüllük ve vazife malüllüğü,dul ve yetim aylığı bağlanan uzman jandarmaların muvazzaf askerlik sürelerini borçlanmak suretiyle emekliliklerine sayılması öngörülmektedir.
Son Durumu : KOMİSYONDA
21 / 2 / 384 03/12/1999 Türkiye Emekli Subaylar, Emesli Astsubaylar, Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri ile Muharip Gaziler Dernekleri Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi Türkiye Emekli Uzman Jandarmalar Derneği kurulması öngörülmektedir.
Son Durumu : KOMİSYONDA
21 / 2 / 164 06/07/1999 Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi.Askerlik hizmetinde ve uzman jandarma çavuşlukta geçen süreleri kıdemlerine sayılan astsubayların, bu sürelerin istekleri halinde borçlanmaları öngörülmektedir.Şimdi Soruyorum; EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ayırım gözetmeden `POLİSEVİ`ne aldığı polis memurunu, MİLLİ EGİTİM BAKANLIĞI ayırım gözetmeden `ÖĞRETMENEVİ`ne aldığı öğretmenini personeli sayarken ve ismini saymadığım bütün kurumlar kendilerine ait sosyal tesislerine moral ve motivas yonunu arttırmak için barınma imkanlarını sağladıkları personelini hiçbir ayırım gözetmeksizin ve personeline sahip çıkarak bu tesislererine alırken, benim teşkilatım olan JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI ve en üst kurumumuz olan GENEL KURMAY BAŞKANLIĞI beni `ORDU`ya sadece savaşta dahil etmektedir. Yada bir başka deyişle beni sadece savaş halinde `ordu mensubu` olarak görmektedir.Zira; bizlere yemin andımızda geçen ve her `TSK` mensubunun hep bir ağızdan yüksek sesle söylediğimiz `SAVAŞTA VE BARIŞTA` ibaresi `ORDUEVLERİ`nde Uzman Jandarmaya yapılan ayırım ve adaletsizlikle bağdaşmamaktadır. Savaşta ön saflarda cesaret ve kararlılıkla adımlar atan ve bu uğurda yüzlerce şehit vermiş personeli olmasına rağmen şehit personelimizin eş ve çocuklarını
dahi, orduevlerine almamak gibi tek yanlı olarak kararlar veren ve mağdur
olmalarına sebebiyet veren TSK`nın sayın yüksek rütbeli, güzide subaylarının
bu tutumları ülkemizin yönetim şekli olan `CUMHURİYET ve DEMOKRASİ` ile
bağdaşmamaktadır. Bu kararlar doğrultusunda bizler(UZMAN JANDARMALAR)
ordudan soyutlanmış bir muameleye maruz kalmaktayız ve de sadece TSK`da
yapılan bu haksız muamele karşısında kendimizi sadece savaşlarda `ordu
mensubu` olarak görmekteyiz. Türk Ordusunun en büyük silahının cesaret ve
moral olduğu unutulmamalı ve moralsiz bir askerden savaşta zafer
beklenmemeli. Nasıl ki bir TÜRK ASKERİ olarak `SAVAŞIN KARTALI, BARIŞIN
GÜVERCİNİ` olsak da `BARIŞ` bu olumsuzluklar karşısında zedelenmektedir.
Kamuoyunun dikkatine arzolunur. Saygılarımla..



18 Temmuz 2011 Pazartesi

İçişleri Bakanı valiliklere, yol kontrolleri ve yayla-mera yasaklarıyla ilgili iki genelge gönderdi. Genelge'de bu durumun uluslararası kamuoyunda Türkiye aleyhine olumsuz imaj yarattığı belirtiliyor



İçişleri Bakanı Beşir Atalay valiliklere, yol kontrolleri ve yayla-mera yasaklarıyla ilgili iki genelge gönderdi. Genelge ile ilgili görüştüğümüz Hakkâri Valisi  Muammer Türker genelgenin gereklerini yerine getireceğini belirtirken, Yüksekovalı vatandaşlar ise OHAL'i aratmayan uygulamanın tamamen kaldırılmasını istedi.
Bakanlığın yol kontrolleriyle ilgili genelgesinde özellikle Doğu ve Güneydoğu’daki uygulamalarda kişi hak ve özgürlüklerinin zarar görme ihtimalinin doğduğuna dikkat çekilirken. Genelgede, bu durumun uluslararası kamuoyunda Türkiye aleyhine olumsuz imaj yarattığını belirtiliyor.
Bakanlık genelge ile valilere yol kontrolleriyle ilgili şu talimatları veriyor;
*Yol kontrol ve arama faaliyetlerinin yürütülmesinde, güvenlik zafiyetine yol açmadan, ilgili mevzuat çerçevesinde ve masum vatandaşların zarar görmeyecek tarzda gerekli tedbirler alınacak.
*Bu kapsamda valilerce derhal bir çalışma başlatılacak.
*Zorunlu görülen yerler dışında yol kontrol ve aramaya son verilecek.
*Uygulamalarda sadece makul şüphe duyulan araç ve şahıslar durdurulacak.
Son dönemlerde Yüksekova giriş çıkışlarında hemen hemen her saat aramaların yapıldığı özellikle de Yüksekova Devlet Hastanesi'ne giden şehiriçi servisler durdurularak kimlik kontrollerinin yapıldığı bilinen bir gerçek. Bakanlığın uluslararası tepkileri dikkate alarak hazırladığı genelgesinin bu gerçeği değiştirip değiştirmeyeceği bilinmez ama 2010 yılı başında Yüksekovalı vatandaşlar Olağan Üstü Hal (OHAL) uygulamasının halen devam ettiği görüşünde birleşiyorlar.  
"GENELGELERİN GEREĞİNİ YAPACAĞIZ"
Konu ile ilgili görüştüğümüz Hakkâri Valisi Muammer Türker, genelgenin kendilerine ulaştığını ve genelgenin gereğinin yapılması için ellerinden gelen ne varsa yapılacağını söyledi. Türker daha önce de yol kontrolleriyle ilgili çeşitli görüşmeler yaptığını vurgulayarak, “Bu genelgeden önce de çeşitli hazırlıklarımız vardı. Biz Hakkâri Valiliği olarak plaka tanıma sisteminin kurulmasını talep edeceğiz. Bu sistemde sadece şüpheli araçların durdurulmasını hedefliyoruz. Bunun için bakanlığın desteğine ihtiyacımız var."dedi. Türker yayala- mera yasaklarıyla ilgili bir genelgenin de kendilerine ulaştığını ifade ederek, "Bu genelge için askeri yasaklı bölgelerin sınırının daraltılmasından yanayız. Çünkü ekonomik faaliyetler için yaylalar çok öemlidir."dedi.
"OHAL HİÇBİR ZAMAN KALKMADI"
Bölgede OHAL uygulamalarının fiilen hiçbir zaman kalkmadığını söyleyen Yüksekova Esnaf Sanatkarlar Odası Başkanı İrfan Sarı, Yüksekova’ya bağlı yollarının neredeyse hepsinde polis ya da askerin arama noktalarının olduğunu söyledi. Yüksekova ilçe merkezinden devlet hastanesine giden yolcuların bile kimlik kontrolünden geçirilmesinin uygulamanın ne kadar keyfi olduğunu gösterdiğini söyleyen Sarı, bazı arama noktalarının yolcular için tam anlamıyla işkence haline getirildiğini belirtti. Sarı “İnsanların araçlardan indirilip üstünün başının aranması, araçların tornavidayla taranması, depolarına şiş indirilmesi ise bir insan hakkı ihlalidir” dedi.
"SEYAHAT ÖZGÜRLÜĞÜ İHLAL EDİLİYOR"
Hakkari Baro Başkanı İsmail Durgun, yol konrol noktalarındaki uygulamalarını eleştirerek, uygulamanın hak ihlallerine sebep olduğunu vurgulayarak "Bu aramaların özellikle yol üstü karakollarının amacının suçluları yakalamak ve uyuşturucu madde ele geçirmek olduğu söyleniyor. Ama bu konuda başarı sağlanmadığı istatistiklerde ortaya çıkmıştır. Bu uygulamaların sadece halka huzursuzluk verdiği ve Anayasa’da ifadesi bulunan seyahat özgürlüğünün açıkça ihlali olduğu açıktır. Bu hak ihlallerinin bir an önce sona erdirilmesi gerektiğini düşünüyorum."dedi.
"AYRIŞTIRICI ZİHNİYET DEVAM EDİYOR"
Yol kontrol noktalarındaki uygulamanın OHAL zihniyetinin devam ettiğinin işareti olduğunu söyleyen Yüksekova Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sabih Kayan, "Bu uygulamalar ile devletin Kürtleri ve Kürt sorununu bir asayiş sorunu olarak gördüğünün göstergesidir. Arama noktalarındaki uygulamalar bastırma ve yıldırma politikasının ürünüdür. OHAL bizim için hala devam ediyor. Bu mantık herşeyi zararlı, herkesi şüpheli görme mantığıdır. Bu onur kırıcı uygulamalar bütünleştirici değil ayrıştırıcı bir mantığın devam ettiğinin göstergesidir." şeklinde konuştu.

"SORUNA HEMEN BİR ÇÖZÜM BULUNMALI"
Yüksekova Motorlu Taşıtlar Kooparetifi Başkanı İzzettin Metin: Biz Yüksekova’dan Van, Hakkari ve ilçelerine yolcu taşımacılığı yapıyoruz. Esnaf olarak bu durumdan nedeniyle son derece mağduruz. Van’dan diğer illere aktarma yapacak yolcularımız bu durumdan dolayı ya uçaklarını ya da otobüslerini kaçırıyorlar. Bu sefer biz yolcularımızla kötü oluyoruz. Başta Hakkari Valiliği olmak üzere bütün yetkililerin bu duruma bir an önce bir çözüm bulmalarını bekliyoruz.
"2 SAATLİK YOLU 4 SAATTE GİDEBİLİYORUZ"
Yüksekova'ya bağlı bir köyde yaşadığını ifade eden Ahmet Öner isimli vatandaş ise senelerdir yol çilesi çektiklerini vurgulayarak,  "Ben 70 yaşına geldim bu güne kadar zorluktan başka birşey görmedim. Senelerdir bu yollarda vatandaşlar zorluklarla karşı karşıya kalıyor. 2 saatlik Van yolunu 4 saatte gidiyoruz. Van’a gidene kadar hasta oluyoruz. Bu yollarda çektiklerimize biran önce son verilmesini istiyorum."dedi.

"BU İŞKENCE ARTIK BİTMELİ"

Sefer Çoğaç: Yol aramalarından dolayı en büyük işkenceyi biz yaşıyoruz. Geçen hafta bir komşum rahatsızlandı onu Van’a götürdüm. Yeni köprü’de aracım arandı ardından Albayrak’ta aracım tekrar arandı ben bu sırada kayıt yaptırmak için araçtan çıktım. Döndüğümde rütbeli bir asker tekrar yanıma gelerek aracımın aranıp aranmadığını sordu. Arandığını söyledim ancak benden tekrar evraklarımı istedi. Bu arada kücümser tavırlarla yüzüme bakıyordu. Evraklarımı alıp başka bir rütbelinin yanına gitti onlar evraklarımı kontrol edip yanıma geldiler. Bana daha öncede sordukları soruları sormaya başladılar. Ne iş yapıyorsun, nereye gidiyorsun, neden gidiyorsun, bu çocuklar kimin gibi soruları ardı ardına sordu. Aracımı tekrar aradı. Bu örnek burada halen olağan üstü hal durumu olduğunun bir göstergesidir. Yüksekova’dan Van’a gidene kadar beş altı yerde aranıyoruz. Bu işkence artık bitmeli. Yeter artık bizde insanız özgürce yaşamak istiyoruz.
"İŞLERİMİZ HEP AKSIYOR"
İşsiz olan Yüksekovalı Samet Tekin, yol kontröllerinin vatandaşı çok zor durumda bıraktığını ifade ederek, "Bir hafta önce bir duruşma için Van’a gidiyordum. Aramalar yüzünden normalde 2 bucuk 3 saat süren yolu 4 saatte alabildik ve bu yüzden duruşmayı kaçırdım. Daha şehrin çıkışında başlayan kimlik kontrolleri diğer arama noktalarında üst araması araç araması tekrar kimlik kontrolü olarak devam ediyor. Bu yüzden Van’daki işlerimiz hep aksıyor. Bir gün önceden Van’a gitmemiz gerekiyor bu da bize maddi külfet yaratıyor."dedi.
"İNSANLIK DIŞI BİR UYGULAMADIR"
Zeki Gürdal, isimli esnaf yol kontrolleri ile ilgili olarak vatandaşın büyük mağduriyetler yaşadığına dikkat çekerek, "Bu durum insanlık dışı bir şeydir. Askeri yönetimi aratmayan bir durumla karşı karşıyayız. Acaba bu uygulama sadece Hakkâri’de mi var? Böyle bir şey yoksa bütün Türkiye’de mi var merak ediyoruz.dedi. Gürdal, Açılım sürecinde böyle uygulamaların hala devam etmesinin hiç hoş bir durum olmadığını söyleyerek, uygulamanın derhal sona erdirilmesini istedi.Genelge İçin Tıklayınız:http://www.icisleri.gov.tr/default.icisleri_2.aspx?id=4304   

17 Temmuz 2011 Pazar

Van'ı sel vurdu



Van'ın Özalp ilçesinde, sağanak yağışların ardından oluşan selde kaybolan 2 kişinin cesedine ulaşıldı. Özal ve Çaldıran ilçelerinde meydana gelen sel ve yıldırım çarpması sonucu 4 kişi hayatını kaybetti.
Özalp ilçesi Boğazkesen köyünde, sel sularına kapılarak kaybolan Hamit Boyacı (65) ile Fırat Taylan'ın (14) cesetleri köye bir kilometre uzakta bulundu. Sel sularının köye ulaşımı sağlayan köprüyü yıktığı Kırkçalı köyünde ise doğum sancıları tutan Muesser Ertürk, iş makinelerinin yardımı ile kurtarıldı. Ertürk, 112 Acil Servis ambulansıyla Van'a sevk edildi.
Konuyla ilgili olarak Van Valiliği'nden yapılan açıklamada, aşırı yağışlar nedeniyle Özalp ilçesi Savatlı, Boğazkesen, Hacıkışlak, Kırkçalı, Seydibey ve Kalecik, Çaldıran ilçesi Osmanlı, Hangediği, Evciler ve Sarıçimen köylerinin de selden etkilendiği belirtildi. Yapılan açıklamada, şu bilgiler verildi:
"Köylerdeki tarım arazilerinde ve konutlarda maddi hasar meydana gelmiştir. İki ilçemizde meydana gelen sel ve yıldırım çarpması sonucu toplam 4 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü bünyesindeki arama kurtarma ekipleri ve hasar tespit ekipleri afet bölgelerine gönderilmiş olup İl Jandarma Komutanlığı, Tarım İl Müdürlüğü, İl Özel İdaresi ekiplerince de geniş çaplı arama ve hasar tespit çalışmaları devam etmektedir."
Van'ın Özalp ilçesi Hacıkışlak köyünde dün yıldırım düşmesi sonucu Ramazan Artok ile Çaldıran ilçesi Evciler köyünde Esat Kemer (22) hayatını kaybetmiş, İlhan Kemer ise yaralanmıştı.
VAN VALİSİ SEL BÖLGESİNDE
Van Valisi Münir Karaloğlu, dün akşam Özalp ilçesinde meydana gelen ve 4 kişinin hayatını kaybettiği sel bölgesinde incelemelerde bulundu.
Vali Karaloğlu, sabah saatlerinde beraberinde İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Veli Turan, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Ferit Dağdeviren, Tarım İl Müdürü Mehmet İncir, İl Acil Afet Müdürü Cafer Giyik'le birlikte sel sularında 2 kişinin yaşamını yitirdiği Boğazkesen köyüne gitti. Özalp Kaymakamı Şener Çağlar ve vatandaşlar tarafından karşılanan Vali Karaloğlu, taziye evinde vatandaşlarla bir araya geldi. Olaydan duyduğu üzüntüyü dile getiren Karaloğlu, ölen şahıslara 'Allah'tan rahmet' yakınlarına ise taziye dileklerini iletti.
Vatandaşların zararlarının devlet tarafından karşılanacağını söyleyen Karaloğlu, "İnsanın bazı doğa olayları karşısında çaresiz kaldığı anlar oluyor. Dün yaşamış olduğumuz bölgedeki sel ve yıldırım düşmesi sonucu bir çaresizlik yaşayarak 4 vatandaşımızı iki ilçede maalesef kaybettik. 2 kişiyi yıldırım düşmesi sonucu 2 kişiyi de Boğazkesen köyünde sel sonucunda kaybettik. Ben her şeyden önce ölen vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Ölenler için yapacak bir şeyimiz yok. Ama köylerde oluşan zarar ve ziyan ile ilgili dün ve bugün bütün ekipler buradalar. Zarar tespit ekipleri köylerde tespitler yaparak en kısa zamanda yaraları saracağız." dedi.

"TELEF OLAN HAYVANLARIN ZARARI KARŞILANACAK"
Selden dolayı telef olan hayvanların tespitlerinin de yapılacağını belirten Karaloğlu, vatandaşların bundan sonraki olaylarda zararlarının hemen karşılanması için de hayvanlarını TARSİM sigortası adı altında sigortalı yapmaları tavsiyesinde bulundu.
Van'da tarım sigortası yapanların az olduğunu anımsatan Karaloğlu, "Her gün farklı doğa olayları ile karşılaşabiliyoruz. Tarımda sigortalı olan hayvanların karşılanması hemen anında olabilecek. Diğerleri için ne yapabilirizi tekrar konuşacağız. İnşallah acılarınızı, yaralarınızı en kısa zamanda sarmaya çalışacağız." diye konuştu.

"DERE YATAKLARINA EVLER YAPILMAMALI"
Vali Karaloğlu, vatandaşların sorunlarını dinledikten sonra beraberindeki heyetle birlikte selden dolayı zarar gören vatandaşa ait ev ahırlarda incelemelerde bulundu. Selde hayatını kaybeden vatandaşların ailelerine de taziye dileklerini bildirdi.
Vali Karaloğlu, Hacıkışlak köyüne giderek, yıldırım düşmesi sonucu hayatını kaybeden Ramazan Artok'un ailesine de taziyede bulundu. Vali Karaloğlu, taziye evinde vatandaşların acısını paylaşırken, dere kenarlarına ev yapmamaları konusunda tavsiyelerde bulundu.
Vali Karaloğlu, sel bölgesinde incelemelerini tamamlayarak Özalp ilçesinden ayrıldı. Kaymakam Şener Çağlar, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Ferit Dağdeviren, İl Acil Afet Müdürü Cafer Giyik, Tarım İl Müdürü Mehmet İncir ise kalarak, ekiplerin köylerde yaptığı zarar tespit ve yol çalışmalarını yerinde takip etti.

YIKILAN KÖPRÜ İL ÖZEL İDARESİ EKİPLERİ TARAFINDAN ONARILIYOR
Dün akşam meydana gelen aşırı yağışlar sebebiyle yıkılan ve bölgeye giden kurtarma ekiplerine de zor anlar yaşatan köprünün onarımına hemen başlandı. İl Özel İdaresi'ne bağlı ekipler iş makineleriyle Boğazkesen ve Hacıkışlak köyünü birbirine bağlayan köprünün onarımını yapıyor. Vali Karaloğlu yetkililere talimat vererek, köprünün bir an önce ulaşıma açılmasını istedi.

Şair Uzman Jandarmadan İkinci Şiir. (Hak arayışı Uzman Jandarmayı Şair Yaptı)

Türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde uzman jandarmalarla ilgili haberleri  okumayan kalmamıştır muhtemelen. Astsubaylarla ...