11 Aralık 2011 Pazar

VAN DEPREMİ (AMERİKAN) HAARP ALETİ SALDIRISIMI




Haarp diğer adıyla kıyamet teknolojisi adında bir olay var. Henüz kanıtlanmış birşey değil. Çünkü internette herhangi bir resmi vb. mevcut değil. Kanıtlanamıyor çünkü kimse oraya sokulmuyor. İnternette gördüğün resimlerin hepsi sahte. ABD \ Pentagon’da bulunuyor. Anlayacağınız şekilde anlatacak olursak; bu teknoloji ile iyonosfere belli miktarda watt göndererek, istenilen yerde yapay deprem olması sağlanıyor. Yani anlayacağınız, sizin bizim gibi insanlar sadece aletler sayesinde dünyanın istediği yerinde deprem yaratabiliyor. Bu şu anda dünyada sadece 3 ülkede mevcut. Norveç, Rusya ve ABD… Hepsinin ismi başka ve kanıtlanamayan teknolojiler…
İnternette her deprem sonrası bu haarp denilen teknoloji fikirleri ortaya atılıyor ve ondan kaynaklandığı söyleniyor. Doğru olabilitesi yüksek ancak kanıtlamadığı için bunu düzgün olarak kimseye detaylıca anlatamadığımızdan kimse anlamıyor, anlayamıyor. Bu teknoloji sanıyorum Nicola Tesla tarafından yapılmış bir alet… Alet dediğime bakmayın, 18-20 büyük antenin birleşimiyle oluyor…

Van’da gerçekleşen 7.2′lik deprem bildiğiniz gibi tamda şehit haberlerinin ardından yapılacak operasyonların zamanına denk geldi. Bu size garip veya basit gelebilir ama Türkiye’de gündem çok kolay değişiyor ve değiştirmeyi başardılar da… Van depremi olduktan sonra kim şehitleri andı? kimse… Unutuldu gitti. Sınır ötesi operasyon diye bağıranlar ortadan kayboldu. Çünkü gündem değişti. Elbette bu depremi doğal mı yoksa bu haarp ile mi yapıldı diye araştırma yapan kişilerde var. Ve araştırmalar sonucu gerçekten haarp olduğu anlaşıldı. Youtube gibi birçok video servisine yüklenmesine rağmen, youtube yönetimi tarafından direk olarak silinmekte…
HAARP sisteminin tam olarak çalışmasının 90 yılı aşkın süresi var. Bu sürede birçok deprem oldu ve gerçekten de cihazlar sayesinde kanıtlandı. 19 ağustos depremi de buna örnektir. 1999 depremi kesinlikle doğal bir deprem değildir. HAARP vasıtasıyla yapay deprem oluşturulmuştur. Ancak Van depremi Rusya üzerinde yer alan teknoloji sayesinde saldırı yapılabilmiştir. Bunun internette birçok videosu bulunmaktadır. Youtube videosunu eklemiyorum çünkü sürekli yönetim tarafından silinmekte…

Van depreminden bir gün sonra Kremlin’de Karadeniz donanmasından bir rapor geldi. Raporda Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesine karşılık Amerika Birleşik Devletleri deprem silahlarından birisiyle Türkiye’ye saldırdı.Bu rapora göre Karadeniz ve civarındaki Rus monitor istasyonları son 36 saatte İyonosferde hızlı bir ısınma gözlemlemeye başladılar. Bu ısınma Türkiye’nin doğusunu vuran 7.2 büyüklüğündeki depremden bir kaç saat önce zirveye ulaştı.

23 Ekim 2011 tarihinde bölgede 8 saat boyunca çok yüksek frekanslı bir sinyal tesbit ediliyor. Bunu resimde görebilirsiniz.

İyon seviyesi…
Zaman: 23 ekim 2011
Bölge: Karadeniz bölgesi

Bir gün öncesinde ise;

Saat 12.00 itibariyle, iyonosfer de oluşan ısınma sonucu cihazların algıladığı büyük bir iyon transferi başlıyor..
Aslında yukarıda anlattıklarımız ile resimler birebir tutuyor. Ayrıca daha gerçekçilik açısından, yine yukarda söylediğimiz gibi yapılan videoları izleyin. Van depremi’nin haarp olma ihtimali gün geçtikçe artıyor.

ODTÜ'nün Van Depremi raporu açıklandı!




ODTÜ'nün hazırladığı Van Depremi raporunda yapısal hasarların bina kat sayısıyla olan ilişkisine dikkat çekildi.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Deprem Mühendisliği Araştırma Merkezi (ODTÜ-DMAM) araştırmacılarının, 23 Ekim 2011'de meydana gelen Van Depremi ile ilgili saha çalışması raporu açıklandı. Raporda Van ve Erciş ilçe merkezinde 5-7 katlı betonarme binaların hasar yoğunluğu açısından ağırlığı oluşturduğu belirtilerek, ''Orta yükseklikteki perdesiz betonarme çerçeve sistemlerinin deprem performansı açısından ülkemizde en kırılgan yapı türleri olduğu Van Deprem ile bir kez daha teyid edilmiştir'' değerlendirmesine yer verildi.

Yapılardaki tasarım ve imalat kalitesizliğiyle yapı denetim mekanizmasındaki aksaklıkların etkisine de vurgu yapıldı.

''Van Depremi Sismik ve Yapısal Hasara İlişkin Saha Gözlemleri'' başlıklı rapora göre, 23 Ekim'de meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki Van Depremi, 1999 Kocaeli (Mw 7,6) ve Düzce (Mw 7,1) depremleriyle beraber yer ivmesi kayıtları alınmış ülkedeki ilk 3 büyük deprem arasına girdi.

Depremin ardından 25 Ekim'de bölgeye geçen ODTÜ-DMAM, sahada sismik ve yapısal hasara ilişkin çalışma gerçekleştirdi. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odasının desteğiyle hazırlanan rapordaki bazı tespitler şöyle:

-Gözlemlenen yapısal hasarlar bina kat sayısıyla ilişkili. Van ve Erciş ilçe merkezlerinde 5-7 katlı betonarme binalar hasar yoğunluğu açısından ağırlığı oluşturuyor. Orta yükseklikteki perdesiz betonarme çerçeve sistemlerinin deprem performansı açısından ülkemizde en kırılgan yapı türleri olduğu Van Depremi ile bir kez daha teyit edilmiştir. Bu durum, özellikle konut olarak kullanılan bu tip yapıların gerekli mühendislik ve kontrol hizmeti alamamasından kaynaklanıyor.


DOLG DUVARLARIN ROLÜ

-İncelenen binaların pek çoğunda tasarım ve detay yetersizliği mevcut. Pek çok yapıda kirişlerin düz donatılarının kolonlardan sıyrıldığı tespit edildi. Bunlar arasında birleşim bölgelerinde etriye sıklaştırması yapılmaması, etriye kollarının serbest uçlarının sadece 90 derece bükülerek kabuk betonu içerisinde bırakılması, düz donatı bindirme boyu yetersizlikleri ve tüm donatıların kat hizasında bindirilmesi gibi hususlar, yıllardır gözlemlenen, önemleri defalarca vurgulanan, ancak uygulamada değiştirilemeyen hususlar.

-Yapılardaki tasarım ve imalat kalitesizliği, yapı denetim mekanizmasının işleyişindeki aksaklıklar, deprem tarafından bir kez daha ortaya çıkarılan önemli unsurlar. Denetlenemeyen ortamlarda yapılan tasarım ve imalat, yapısal hasarın artmasında önemli rol oynamıştır.

-İncelemeler esnasında ortaya çıkan en önemli bulgulardan biri tuğla dolgu duvarların yapı sistemlerinin davranışı üzerinde oynayabildiği belirleyici rolü. Dolgu duvarlar yapıya ciddi rijitlik (kuvvet etkisi altında şeklini değiştirmeyen, formunu koruyan) kazandırmakta olup düzlemleri içinde kaldıkları müddetçe yapının kat ötelemelerini sınırlayabilmektedir. Ancak bazı durumlarda düzlem dışı göçerek bina davranışını ani olarak değiştirebilmektedir.

-Bu bağlamda yeni binalarda dolgu duvar yapımı, montajı ve çerçeve sistemle olan ilişkisi acilen ele alınmalı. Mevcut binalarda ise çerçeve içerisindeki dolgu duvarların düzlem içi ve düzlem dışı davranış etkileşimleri bilimsel çalışmalarla irdelenmeli.

-Yapısal hasarlar içinde kırsal yığma yapılarla ilgili gerçekleştirilen çalışmalarda malzeme dayanımının yetersizliği ve bu tip yapılar için dikkat edilmesi gereken basit yapım kurallarının göz ardı edilmesi, gözlenen hasarın önemli boyutlara ulaşmasında büyük etken olmuştur.

-Kırsal alanda yapılan çalışmalarda Van Depremi sonucu pek çok yerde şev stabilitesi ve sıvılaşma problemleri gözlenmiştir. Bu tip problemlerin gözlendiği sahaların kırsal yerleşim alanlarına yakın olmaları durumunda kırsal bölgelerde belirlenen hasarın artmasına sebep olma ihtimalleri yüksektir. Bu sonuç, kırsal yerleşim bölgelerinin yer seçiminde, depremin neden olabileceği bu tip yüzey deformasyonlarının olabilme ihtimalinin dikkate alınması gerektiğinin bir işaretidir.

KARAYOLUNDA VE SU DAĞITIM ŞEBEKELERİNDE SORUN GÖZLENMEDİ

-Ulaşım, su ve tarihi yapılarda yapılan incelemelerde özellikle bazı köprülerin ve tarihi yapıların deprem etkisi altında zorlandıkları gözlendi.

-Van Depremi sonrası karayolu ulaşımında veya su dağıtım şebekelerinde aksamalar ise ODTÜ-DMAM ekiplerinin saha çalışmaları sırasında gözlenmedi. Şev stabilitesi sonunda meydana gelen karayolu hasarlarının çok hızlı bir şekilde tamir edildiği görüldü.

Sonuçların, geçmişte yapılan hataların yapılmaya devam ettiğini gösterdiği belirtilen raporda, ''Türkiye'de depreme dayanıklı yapı tasarımı ve imalatından sorumlu mühendis, müteahhit ve kontrol teşkilatlarının deprem gerçeği ve deprem mühendisliği konusunda çok temel bilgi eksikliklerinin bulunduğu'' öne sürüldü.

Raporda, ''pek çok can ve mal kaybına neden olan Van Depremi'nin ülkede deprem afetini azaltıcı mekanizmalardaki bilinç, eğitim ve yeterlilik seviyesinin istenilen düzeye gelmediğini, acı bir şekilde kamuoyunun gündemine taşıdığı'' ifade edildi.

SAHA ÇALIŞMASINI 24 KİŞİLİK UZMAN EKİP GERÇEKLEŞTİRDİ

ODTÜ İnşaat Mühendisliği, Jeoloji Mühendisliği ve Mühendislik Bilimleri öğretim üyeleri ve araştırma görevlilerinden oluşan 24 kişilik ekip, 25 Ekim–5 Kasım tarihleri arasında saha çalışması gerçekleştirdi. Çalışmalarda, deprem dolayısıyla oluşmuş yapısal ve geoteknik hasara ilişkin veriler derlendi, jeolojik arazi çalışmaları gerçekleştirildi, ana şoka ait kuvvetli yer hareketi kayıtları incelendi.

Çalışma safhasında ODTÜ-DMAM ekibine, ABD'de faaliyet gösteren Uluslarası Earthquake Engineering Research Institute (EERI) adına 4 kişilik bir araştırma grubu da dahil oldu. Van Yüzüncü Yıl, Dicle ve Mustafa Kemal üniversitelerinden toplam 11 kişiden oluşan öğretim üyesi ve araştırma görevlisi grubu da çalışmalara katıldı.

DEPREM RAPORU 9 KASIM'DA

Yapısal hasar incelemeleri, Van ve Erciş merkezlerindeki konut ve iş yeri olarak kullanılan betonarme binalar, kırsal yığma yapılar, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi kampüs binaları ve Araştırma Hastanesi Kompleksi, Van Asayiş Kolordu Komutanlığı, okul, hastane ve bazı kamu kuruluşlarına ait yapılar olmak üzere toplam 345 binada gerçekleştirildi. Yapısal hasar olarak bölgedeki tarihi eserler, su yapıları ve karayolu köprüleri de incelendi.

Raporun hazırlanması sürecinde, 9 Kasım 2011 tarihinde Edremit merkezli depremin meydana geldiği belirtilerek, Van-Edremit depremine ilişkin bulguların ayrı bir rapor olarak hazırlanacağı ifade edildi.


Van Depremi



Doğu Anadolu Bölgesi 23 Ekimden bu yana devamlı depremle sarsılıyor. 23 Ekim Saat 13.41’de Van’ın Tabanlı köyünde 7,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi depremi ilk olarak 6,6 olarak duyurdu, ancak daha sonra büyüklüğü 7,2 olarak güncelledi.29 saniye süren depremin ardından onlarca artçı sarsıntı oldu.

ERCİŞ YERLE BİR
7,2’lik depremde en büyük yıkım, Erciş ilçesinde meydana geldi. Çınarlı Mahallesi ile Atatürk ve Kışla caddelerindeki binaların neredeyse tamamı yıkıldı. Yıkılan binaların arasında bir öğrenci yurdu da yer aldı.
İlçede enkaz altında kalan çok sayıda kişi için kurtarma çalışmaları başlatıldı. Ancak çalışmaların yetersiz kalması nedeniyle vatandaşlar, kendileri kurtarma çalışması yaptı. Sarsıntı nedeniyle Muradiye ilçesinde bulunan Devlet Hastanesi de boşaltıldı.
Hastaneler dolup taşarken, yaralılar için bahçede sahra çadırları kuruldu. Bazı yaralılar da tedavi için çevre illere gönderildi.

Akşam saatlerinde bölgeye giden Başbakan Erdoğan, "Amaç özellikle Erciş’te enkaz latında kalanlara ulaşabilmek ve kaç kişi olduğunu bilmiyoruz. Köylerde de kerpiç evler tamamen yıkılmış durumda..." dedi.

ÖLÜ SAYISI 300'E YAKLAŞTI
Depremde bilanço saatler geçtikçe artıyor. Şu ana kadar yaşamını yitirenlerin sayısı 279'a ulaştı. Son açıklamayı yapan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 1300 de yaralı olduğunu söyledi.



ATALAY: ULAŞILMADIK ENKAZ KALMADI
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ortak basın toplantısı düzenledi.
Beşir Atalay, “Ulaşılmadık bir yer kalmadı, bütün enkazlara ulaşıldı. Her enkazın başında çalışma vardır” diye konuştu.
Atalay, şunları söyledi: "Çadır, ısıtıcı, bataniye bakımından bugün itibarıyla hiçbir eksik kalmayacak, fazlası olacak. Vatandaşlarımız artçı depremler olduğu için evlerine girmeden evlerinin yakınında çadır kurmak istiyorlar. Bölgeye çadır takviyesi yapacağız. Mutfaklar kuruldu, belediyelerimiz de yardımcı oldu. Devletin tüm imkanlarını en üst seviyede buraya getirilmiş oldu. 29 köyümüzde elektrik yok. Erciş’in tamamına akşama kadar elektrik verilebilmesi için çalışmalar devam ediyor. Su sıkıntısı yok."

Sağlık Bakanı Recep Akdağ ise yaralı sayısını kesin olarak söylemenin zor olduğunu söyledi. Akdağ, “Hiçbir hastanemizde önemli bir hasar yok” dedi.

KANDİLLİ’NİN TAHMİNİ: BİNDEN FAZLA ÖLÜ
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, depremin şiddetinin 7,2’den daha büyük olduğun açıkladı.
Kandilli’den yapılan açıklamada şöyle denildi: “Depremin şiddeti 8 ile 9 arasında. Depremin 9 şiddetinde hissedildiği bölgelerde hasar büyük. Bin dolayında evin hasar gördüğünü tahmin ediyoruz. Yaklaşık bin can kaybı tahmin ediyoruz. Ama bu rakam daha fazla da çıkabilir.”
‘İNSANLAR CAN ÇEKİŞİYOR’
Erciş Belediye Başkanı Zülfikar Arapoğlu ve Çelebibağ Belde Belediye Başkanı Veysel Keser, depremden sonra yardım çağrısında bulundu.
Kurtarma ve sağlık ekibi ile çadır gönderilmesini isteyen Zülfikar Arapoğlu, ilçelerinde çok sayıda binanın yıkıldığını, ölü ve yaralıların olduğunu söyledi.
Çelebibağ Belde Belediye Başkanı Veysel Keser ise şunları söyledi: "İnsanlar molozlar içinde can çekişiyor. Bir an önce buraya yardım gerekiyor. İnsanlar kendi imkanlarıyla kurtarmaya çalışıyor.''

YARDIM İÇİN BU NUMARALARI ARAYIN
Depremden dolayı yardıma ihtiyacı olan vatandaşlar, 112 ve 155 çağrı merkezlerini arayabilir. Vatandaşlar bu numaralara mesaj da atabilir.
Oluşturulan kriz masasının irtibat numaraları ise şöyle:
Telefon: 0312-248 7000 (10 hat)
Faks: 0312-292 2751
e-posta: kriz1@mfa.gov.tr, kriz2@mfa.gov.tr, kriz3@mfa.gov.tr, kriz4@mfa.gov.tr, kriz5@mfa.gov.tr, kriz6@mfa.gov.tr, kriz7@mfa.gov.tr, kriz8@mfa.gov.tr

9 Aralık 2011 Cuma

Bilgisayarda Xp Yazılım Sahteciliği kurbanı olabilirsiniz nasıl kaldırılır



Selam arkadaslar,

Evet bir cogunuz korsan xp kullaniyor ve korsan xp yazilimlarinda microsoft un orjinal xp uyarisi güncellemlerden sonra cikmaktadir. Tabiki size tavsiyemiz lisansli XP kullanmaniz ama bu gibi bir sorunlada karsilasirsaniz orjinal xp almadan once yapmaniz gereken aşagidaki islemlerdir lütfen tek tek takip edin asamalari.

Yazılım Sahteciliği Kurbanı Olabilirsiniz Yazısını Kaldırma
Herhangi bir pencere aç (bilgisayarım, belgelerim vb.) araçlara gir, oradan klasör seçeneklerine. Oradan görünüm ayarlarına gir ve “bilinen dosya türleri için uzantıları gizle” seçeneğini boş bırak. Seçili olmasın.
Sonra Windows/System32 klasöründeki WgaLogon.dll dosyasını yeniden adlandır diyip WgaLogon.old yap.
Yine aynı klasördeki WgaTray.exe dosyasını WgaTray.old olarak adlandır ve bilgisayarını yeniden başlat.
Açıldıktan sonra, başlat -> çalıştır’a gel
Regsvr32 %Windir%system32LegitCheckControl.dll /u
Komutunu yapıştır ve çalıştır. Bilgisayarını yeniden başlat.Açıldığında system32 klasöründeki LegitCheckControl.dll dosyasını sil.
Tekrar çalıştıra gel, regedit yaz ve çalıştır. Karşına gelen pencereden aşağıdaki dizini bul ve sil.
HKEY_LOCAL_MACHINE-SOFTWARE-Microsoft-WindowsNT-CurrentVersion-Winlogon-
Notify-WgaLogon < bu dizine geldiginizd Sag tiklayin sil diyin.

Evet yapmaniz gereken sadece bu kadar.Sesli sohbet ve sesli chat platformu olarak iyi eğlenceler dileriz.


23 Kasım 2011 Çarşamba

TBMM OYAK’ın Yalanlarına Kanmadı




www.kamuemekcileri.org gazetesi ve gazeteye baglı 250 facebook guruplarında başlatılan OYAK MAGDURİYETLERİMİZ ile ilgili olarak TBMM’ne gönderilen dilekçelerimiz büyük bir ses getirmiş,toplumun herkesiminden OYAK KURUMU için tepkiler çıg gibi büyümektedir.
Türk toplumu 27 mayıs 1961 yılında büyük imtiyazlar ile kurulan cunta ve darbe ürünü OYAK KURUMUNUN gerçek yüzünü görmüş olup,bireysel EMEKLİLİK kanunu,SPK kanunu,VAKIFLAR kanunu ile uzaktan yakından hiçbir alakasının olmadığını,tamamen cuntacıların 1961 yılı çürük darbe fikirlerinin ürünü olan 205 sayılı OYAK yasasının TBMM tarafından iptal edilmesi gerçeğini kavramıştır.
Artık Türk Toplumu ve Demokrasisi üzerinde baskı oluşturan,generallerin damatlarına,gelinlerine,oğullarına,torunlarına iş imkanı sağlayan,cunta ve darbe ürünü OYAK gibi demokrasi dışı oluşumlara TBMM ilk Osmanlı tokatını vurmuştur.Yüce Yaradan Allah halkın HÜR İRADESİ ile seçilmiş Milletvekillerimize,Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdogan’a,Sayın Cumhur Başkanımız Abdullah Gül’e bu yoldaki çabalarında yardımcıları olsun.
Ey Türk İstikbalinin Evladı,Ey OYAK’ın gerçek sahibi 260 bin vatan evladı korkma..! OYAK ,avukat ordusu ile seni ne kadar sindirmeye ,bezdirmeye çalışsa da ne mutlu ki karşılarında Bağımsız, Adil Türk Yargısını bulacaktır..
Hayatın boyunca OYAK MAGDURİYETLERİN konusunda dik duramamış,başın hep öne egik dolaşıp,haksızlıga boyun egmiş olabilirsin.İşte bu zaman şimdi geldi.21 meslektaşın Assubayı TBMM’ye dilekçe verdiler diye hedef sayıp ,mahkemeye vererek sindirmeye çalışan OYAK KURUMU VE YÖNETİCİLERİNE karşı hesap sormak için 2013 yılından önce bu son şansın.
Kendin geleceğin için olmasa da çocuğunun geleceği için cesurca bir adım da sen at ve çocuğun seni kahraman olarak bilsin hatırlasın.
TBMM’ne göndereceğin dilekçe TIKLA İNDİR
e-devlet şifresi ile TBMM Dilekçe Komisyonuna Gönder TIKLAYINIZ
Genelkurmay'ın ikna edemediği Meclis İnsan Hakları Komisyonu, OYAK'la ilgili şikayetlerin incelenmesi için alt komisyon kurma kararı aldı. Komisyon, 'antidemokratik uygulamalar ve ticaret hukukuna aykırı haklara sahip olmakla suçlanan kurumun yöneticilerini' de dinleyecek.
TBMM Dilekçe Komisyonu, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensuplarının sıkça şikâyet konusu yaptığı Ordu Yardımlaşma Kurumu'nu (OYAK) ayrıntılı şekilde inceleme kararı aldı. Şikâyetler karşısında Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamalarından ikna olmayan komisyon, OYAK'la ilgili alt komisyon kuracak. Alt komisyon, bir yandan OYAK'ın antidemokratik uygulamalar ve ticaret hukukuna aykırı haklara sahip olduğu suçlamalarını inceleyecek, diğer yandan da kurumun yöneticilerini dinleyecek.
TSK bünyesinde çalışan çok sayıda personel, OYAK'ın 'antidemokratik yapıda olduğu' iddiasıyla TBMM Dilekçe Komisyonu'na başvurdu. N.A. adlı personel, başvurusunda OYAK üyeliğinin zorunlu tutulduğuna işaret etti ve kurum iştiraki şirketlerin tasfiye edilmesi gerektiğini savundu. M.İ.A. ise genel kurulda kendilerine oy hakkı tanınmamasının anayasaya aykırı olduğunu, halka arz edilmiş şirket bulunduran kurumun Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) hükümleri çerçevesinde faaliyetlerine devam etmesi gerektiğini belirtti. Aynı personel, OYAK Kanunu'nun demokratik şekilde değiştirilmesi talebinde bulundu. S.K. de dilekçesinde zorunlu OYAK üyeliğinden çıkmak ve iştiraklerdeki payının tarafına ödenmesini istediğini ancak olumsuz cevap aldığını kaydetti.
Şikâyetleri Milli Savunma Bakanlığı'na bildiren ve açıklama isteyen TBMM'ye "her şey kanunlara uygun" içerikli bir cevap geldi. Genelkurmay Başkanlığı'nın, bakanlık aracılığıyla gönderdiği yazıda, şu görüşe yer verildi: "205 sayılı kanunun kabul edildiği zamanda olduğu gibi bugün de TSK mensupları yurtiçinde ve dışında zorlu görevlerde bulunmakta ve diğer devlet görevlilerine nazaran, başka ölüm ve sakatlık riski olmak üzere çok daha fazla risk altında çalışmaktadır. Bu nedenle TSK mensuplarının görevlerini yaparken kendileri ve aileleri için gelecek endişelerini en aza indirebilmek ve geleceklerini güvence altına alabilmek için kurulmuş bir sosyal yardımlaşma fonu olan OYAK'a olan ihtiyaçları devam etmektedir."
OYAK'a ilişkin şikâyetlerle ilgili cevap yazılarını 'tatmin edici' bulmayan TBMM Dilekçe Komisyonu, konuyu bir alt komisyon kurarak ayrıntılı şekilde inceleme kararı aldı. Komisyon Başkanı AK Parti Çanakkale Milletvekili Mehmet Daniş, OYAK'a ilişkin çok sayıda şikâyet aldıklarına işaret etti ve alt komisyon marifetiyle yapacakları ayrıntılı çalışmalar sonucunda çözüme ilişkin nasıl bir yol izleyeceklerinin netleşeceğini söyledi..

22 Ekim 2011 Cumartesi

Meclis OYAK'ı Mercek Altına Aldı



Genelkurmay'ın ikna edemediği Meclis İnsan Hakları Komisyonu, OYAK'la ilgili şikayetlerin incelenmesi için alt komisyon kurma kararı aldı.
Komisyon, 'antidemokratik uygulamalar ve ticaret hukukuna aykırı haklara sahip olmakla suçlanan kurumun yöneticilerini' de dinleyecek.TBMM Dilekçe Komisyonu, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensuplarının sıkça şikâyet konusu yaptığı Ordu Yardımlaşma Kurumu'nu (OYAK) ayrıntılı şekilde inceleme kararı aldı. Şikâyetler karşısında Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamalarından ikna olmayan komisyon, OYAK'la ilgili alt komisyon kuracak. Alt komisyon, bir yandan OYAK'ın antidemokratik uygulamalar ve ticaret hukukuna aykırı haklara sahip olduğu suçlamalarını inceleyecek, diğer yandan da kurumun yöneticilerini dinleyecek. 

TSK bünyesinde çalışan çok sayıda personel, OYAK'ın 'antidemokratik yapıda olduğu' iddiasıyla TBMM Dilekçe Komisyonu'na başvurdu. N.A. adlı personel, başvurusunda OYAK üyeliğinin zorunlu tutulduğuna işaret etti ve kurum iştiraki şirketlerin tasfiye edilmesi gerektiğini savundu.M.İ.A. ise genel kurulda kendilerine oy hakkı tanınmamasının anayasaya aykırı olduğunu, halka arz edilmiş şirket bulunduran kurumun Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) hükümleri çerçevesinde faaliyetlerine devam etmesi gerektiğini belirtti. Aynı personel, OYAK Kanunu'nun demokratik şekilde değiştirilmesi talebinde bulundu. S.K. de dilekçesinde zorunlu OYAK üyeliğinden çıkmak ve iştiraklerdeki payının tarafına ödenmesini istediğini ancak olumsuz cevap aldığını kaydetti. 

Şikâyetleri Milli Savunma Bakanlığı'na bildiren ve açıklama isteyen TBMM'ye "her şey kanunlara uygun" içerikli bir cevap geldi. Genelkurmay Başkanlığı'nın, bakanlık aracılığıyla gönderdiği yazıda, şu görüşe yer verildi: "205 sayılı kanunun kabul edildiği zamanda olduğu gibi bugün de TSK mensupları yurtiçinde ve dışında zorlu görevlerde bulunmakta ve diğer devlet görevlilerine nazaran, başka ölüm ve sakatlık riski olmak üzere çok daha fazla risk altında çalışmaktadır. Bu nedenle TSK mensuplarının görevlerini yaparken kendileri ve aileleri için gelecek endişelerini en aza indirebilmek ve geleceklerini güvence altına alabilmek için kurulmuş bir sosyal yardımlaşma fonu olan OYAK'a olan ihtiyaçları devam etmektedir." 

OYAK'a ilişkin şikâyetlerle ilgili cevap yazılarını 'tatmin edici' bulmayan TBMM Dilekçe Komisyonu, konuyu bir alt komisyon kurarak ayrıntılı şekilde inceleme kararı aldı. Komisyon Başkanı AK Parti Çanakkale Milletvekili Mehmet Daniş, OYAK'a ilişkin çok sayıda şikâyet aldıklarına işaret etti ve alt komisyon marifetiyle yapacakları ayrıntılı çalışmalar sonucunda çözüme ilişkin nasıl bir yol izleyeceklerinin netleşeceğini söyledi.

9 Ekim 2011 Pazar

Kurban Tarifi,Tarihi ve Hükmü




Kurban, kurban bayramı günlerinde ibadet niyetiyle belli hayvanlardan birini keserek yapılan bir ibadettir. Kurban, Allah Tealâ'nın ihsan buyurduğu varlığa bir teşekkürdür.

Kurban ibadeti İslâmiyetten önce de vardı

Cenab-ı Hakk'ın dostu olma şerefiyle şereflenmiş bir peygamber olan İbrahim (a.s.) bir adakta bulunmuş, bir oğlu olduğu takdirde onu Allah'a kurban edeceğini adamıştı. Aradan geçen zaman içerisinde oğulları olmuş ama o, adağını nasılsa unutmuştu. Rüyada oğlunu kurban ediyor görmüş ve irkilmişti. Hz. İbrahim bu rüyayı üç ayrı gece görmüştür. Peygamberlerin rüyası vahiy olduğu gibi onlar tarafından yapılan tabirleri de vahiydir. İbrahim a.s. da rüyasını, oğlunu kurban etmesi gerektiği şeklinde tabir etmiş ve böylece bu tabir de vahiy olmuştur. Artık Hz. İbrahim'in bu vahyi yerine getirmesi gerekiyordu.

Elbette bu çok zordu ama Allah'tan aldığı vahye uymaması daha zordu. İbrahim a.s büyük bir imtihan karşısında olduğunu anladı. Hiç tereddüt etmeden Allah'a teslim oldu ve durumu oğlu İsmail aleyhi's-selâm'a açmaya karar verdi.

Şimdi konu ile ilgili olarak Kur'an-ı Kerim'in açıklamalarını dinleyelim: Allah Teala buyuruyor:

"İbrahim 'Ey Rabbim, bana iyilerden (bir oğul) ihsan et' dedi. Biz de kendisine yumuşak huylu bir oğul müjdeledik. Oğlu yanında koşacak çağa gelince, 'Ey oğlum, ben seni rüyamda boğazladığımı gôrüyorum, bir düşün, ne dersin ?' dedi. (İsmail) Babacığım, sana ne emrolunuyorsa yap. İnşaAllah beni sabredenlerden bulacaksın.' dedi. Her ikisi de Allah'a teslim oldular (Allah'ın emrine boyun eğdiler). İbrahim, oğlunu şakağı üzerine yatırdı. Biz de ona şöyle seslendik: 'Ey İbrahim, rüyana gerçekten sadakat gösterdin, şüphesiz ki bu apaçık bir imtihandı.' Dedik ve ona (İsmail'e karşılık ) büyük bir kurbanlık fidye verdik. Kendisine sonradan gelenler için de iyi bir nam bıraktık. Selam olsun İbrahim'e. İşte biz iyilik yapanları böyle ödüllendiririz. Çünkü 0, bizim mümin kullarımızdandır." (1)
Görülüyor ki, Kur'an da Hz. İbrahim'in gördüğü rüyanın vahiy olduğunu teyit etmiştir. Çünkü Cenâb-ı Hak kendisine seslenirken: "Ey İbrahim, gördüğün rüyaya gerçekten sadakat gösterdin." buyurmuştur.
İbrahim a.s, Allah'ın emrine boyun eğerek oğlunu kurban etmek üzere şakağı üzerine yatırınca Cenab-ı Hak, İsmail'in yerine bir koyun kurban etmesini emretmiştir. Bu, Allah'ın insanlığa büyük bir lütfudur. Allah, insanları Hz. İbrahim'in aracılığı ile insanı kurban etmekten korumuş olmasaydı muhtemelen insanlar, insan kurban etme, gibi korkunç bir geleneğe sahip olabilirdi ve insanları bu korkunç gelenekten kimse de kurtaramazdı.
 
İbrahim a.s oğlu yerine Cenâb-ı Hakk'ın kendisine gönderdiği koçu kurban etmiştir. Böylece kurban Hz. İbrahim'den sünnet olarak bize intikal etmiştir.

Kurban, insanın Allah'a yaklaşmasına ve O'nun rızasını kazanmasına vesile olan bir ibadettir. "Kurban" kelimesinde bu mana vardır. İnsan kurban kesmekle İbrahim (a.s.) gibi Allah'a ve O'nun emirlerine bağlılığını, gerekirse O'nun rızasını kazanmak için her fedakârlığa katlanacağını göstermiş olur.

Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için yapılan her şeyde esas olan iyi niyettir. Kurbanda da böyledir, iyi niyet ve ihlas esastır. Bakınız, bu konuda Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruluyor:
"Onların (kurbanların ) ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır. Fakat O'na sadece sizin takvanız ulaşır.'' (2) Esasen Allah Teâla ancak takva sahiplerinin yapmış oldukları ibadetleri kabul eder. Maide suresindeki şu ayet-i kerimeler bu konuyu bir örnek vererek açıklıyor. Allah Tealâ buyuruyor.

"(Ey Muhammed) Onlara Adem'in iki oğlu ile ilgili haberi hakkıyle oku. Hani her ikisi birer kurban sunmuşlardı, birinden kabul edilmiş, diğerinden kabul edilmemişti (Kurbanı kabul edilmeyen ötekine).
-Seni öldüreceğim, demişti. Diğeri ise :
- Allah, yalnız kendisinden korkanlardan kabul eder, dedi ve devam etti : "Allah'a yemin ederim ki sen beni öldürmek için bana el uzatsan da ben seni öldürmek için sana el uzatacak değilim. Ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım.'' dedi. (3)

Görülüyor ki, kurban kesenlerden biri iyi niyeti ve Allah'tan korkması sebebiyle sunduğu kurban kabul görmüş, diğeri ise kötü niyeti sebebiyle kurbanı kabul edilmemiştir.

Sevgili Peygamberimiz de bu konuda şöyle buyurmuştur :
"Amellerin kıymeti ancak niyetlere göredir. Herkesin niyet ettiği ne ise eline geçecek olan ancak odur.''(4)

Kurban, İslâm'daki sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın bir başka örneğidir. Her gün dünyada sayısız hayvan kesilir ve bundan çoğunlukla varlıklı kimseler yararlanır. Halbuki kurban bayramında kesilen kurbanlardan daha çok yoksullar ve hayır kurumları istifade eder.

Kurban Bir İbadet midir Yoksa Gelenek midir?

Kurban bir gelenek değil, kitap ve sünnetle meşrûiyeti sabit olan bir ibadettir. Kurban da zekat gibi Hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruluyor:
"Kurbanlık deve ve sığırlar, Allah'ın size olan nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. O halde onları ön ayaklarından biri bağlı olduğu halde keserken üzerlerine Allah'ın adını anın. Yanları yere yaslandığı vakit onların etlerinden yiyin, kanaat edip istemeyene de, isteyene de yedirin. Böylece onları sizin emrinize verdik ki, şükredesiniz."(5)

Peygamberimiz de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:
"Ademoğlu kurban bayramı günü, Allah katında kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmamıştır. Şüphesiz ki o kesilen kurban kıyamet günü boynuzları ve kılları ile gelir. Hiç şüphe yok ki, kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında kabul görür. Öyle ise gönüllerinizi kurban ile hoş edin."(6)

Peygamberimiz kurbanı tavsiye ederlerken kendileri bizzat kurban keserek de örnek olmuşlardır. Müslim'in rivayetine göre Enes (r.a.) şöyle demiştir :
"Allah'ın Resûlü, beyaz renkli iki koç kurban ederdi." (7)

Kurbanın Hükmü

İslâm alim ve müçtehitleri kurbanın hükmü hakkında farklı içtihatlarda bulunmuşlardır.

İmam Azam Ebû Hanife'ye göre kurban vaciptir. Delili de:"Rabbin için namaz kıl ve kurban kes"(Karizmatik âyet-i kerimesinin delâletiyle peygamberimizin :
"Kimin hali vakti yerinde olur da kurban kesmezse namazgahımıza yaklaşmasın."(9) Hadisindeki vaid (korkutma) dır. Böyle bir korkutma ancak vacip olan bir ibadetin terki için yapılır. Yani İmam Azam demek istiyor ki, kurban vacip olmasaydı peygamberimiz onu terkedene böyle bir tehditte bulunmazdı.

Şâfiî, Mâliki ve Hanbelîler ile Hanefîlerden İmam Ebû Yusuf'a göre ise kurban vacip değil, sünnet-i müekkededir.(10)
Kurbanın sünnet olduğunu söyleyenlerin dayandıkları delillerin bir kısmı aşağıdaki hadis-i şeriflerdir:
Ümmü Seleme (r.a.)' den rivayete göre Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
"Bilinen on gün girdiği vakit elinde kurbanı olup kurban kesmek isteyen kimse (bedeninden) asla bir kıl almasın, tek bir tırnak kesmesin."(11)
Bu hadis-i şerifte Peygamberimiz kurbanı kişinin isteğine bırakmıştır. Bu ise onun vacip olmadığını gösterir.
Bir başka hadis-i şerif ise meâlen şöyledir:
"Üç şey vardır, bunlar bana farz, size nafiledir. Onlar da vitir, kurban ve kuşluk namazıdır."(12)

Kurbanın hükmü (yani vacip mi sünnet mi olduğu) hakkındaki bu farklı görüş ve içtihatlar sebebiyle; bir kimsenin zekât, hac, sadaka-i fıtır, ve kurban borcu olduğu halde vefat edip bu borçlarının ödenmesi için malının üçte birini vasiyet etse (ki ancak malının üçte birini vasiyet etmeye mezundur) malının üçte biri yeterse borçlarının tamamı ödenir. Malının üçte biri borçlarını ödemeye yetmediği takdirde önce zekât borcu ödenir. Çünkü borçların içerisinden önemli olanı zekâttır. Bu borcu ödendikten sonra malı artarsa haccı yaptırılır. Bundan sonra sadaka-i fıtır borcu ödenir. Daha sonra da malı kalırsa kurban borcu ödenir.


Kurban Bayramı Yaklaşıyor. Etlerden önce isterseniz Kurban Kesiminden Bahsedelim.

Kurban bayramında, amellerin en üstünü ve güzeli kurban kesmektir.
Üstünlüğüne:

' ONA, OĞLUNUN YERİNE BÜYÜK BİR KOÇ VERDİK.' Saffat suresi :107

ayeti celilesi ve daha bir çok eserler delalet eder. Kurban edilen hayva-
nın azası ve bütün parçaları kıyamet gününde kurban kesen kimsenin
mizanına konulur diye eser varid olmuştur. Bu faydaları dolayısıyla,
kurban edilecek hayvanın büyük cüsseli ve semiz olmasına dikkat etmeli
ve kendisine sevgi saygı gösterilmelidir.
Kurban kesecek kimseler, ister kadın ister erkek olsun, eğer kendisi
becerebiliyorsa kurbanını eliyle kesmeli, buna muktedir değilse başka
birisini vekil tayin edip kestirmelidir.
Kurban kesen kimse, bu vesile ile niyetini düzeltmeli ve kendi kendisine:

' NEFSİM, Allah'A (C.C) İSYAN EDİP O DERECE ÇİRKİN AMELLER
İŞLEDİKİ, BU FENALIKLARI SEBEBİYLE ÖLDÜRÜLMEYE HAK KAZANDI.
ANCAK, BİR KİMSENİN KENDİ NEFSİNİ ÖLDÜRMESİ HARAM OLDU-
ĞUNDAN, BU HAYVANI KENDİ NEFSİME BEDEL KURBAN ETMEĞİ
MURAD EYLEDİM. YA RAB ! ONUN HER AZASINA KARŞILIK, BENİM
AZALARIMI CEHENNEMDEN KURTAR'

diye niyet etmeli ve ondan sonra kurbanını kesmeli veya kestirmelidir.
Kurban almaya giderken de, bu niyet ile gitmeli ki, her adımına hasene
yazılıp, günahları affolunur. Pazarlık ederken , çok söz söylemelidir ki,
her kelimesine tespih sevabı verilir.
Kurbanı evine getirirken eziyet ve zahmet vermemeli, hayvana ya-
vaşlık ve merhamet ile muamele etmelidir.
Kurban olacak hayvanın, boynuzları büyük, gözlerinin çevresi, ayak-
larını etrafı ve karnı siyah olmalıdır.
Kurbanı kesileceği yere itip kakmadan yavaşlılkla götürmeli ve
yatırmalıdır. Bıçağı bilerken hayvana göstermemelidir.
Kurbanı, kesmek üzere yatırınca, şu duayı okumalıdır :

'' İNNİ VECCEHTÜ VECHİYE LİLLEZİ FATAR-AS-SEMAVATİ VEL'ARDA
HANİFEN VE ENE MİN-EL- MÜŞRİKİNE KUL İNNE SALATİ VE NUSUKİ
VE MAHYAYE VE MEMATİ LİLLAHİ RABBİL-ALEMİNE LA ŞERİKE
LEHU VE Bİ-ZALİKE UMİRTÜ VE ENE EVVEL-ÜL-MÜSLİMİN.''

Bundan sonra:

BİSMİLLAHİ AllahU EKBER.

diye kesmeli ve kestikten sonra da :

AllahÜMME TEKABBEL MİNNİ, demelidir

Eğer , kurbanı Aleyhissalatü Vesselam Efendimiz için kesti ise:

'' AllahÜMME TEKABBEL HAZA MİN MUHAMMEDİN HABİBİKE VE
NEBİYYİKE SALLLALAHU TEALA ALEYHİ VESLLEM '' demelidir.

Kurbanın işe yaramayan artıklarını ve pisliklerini, bir çukura doldu-
rup, üstünü iyice kapatmalıdır.
Kurbanın etini üç bölüğe ayırmalı; bir bölüğünü fakirlere, bir bölü-
ğünü komşularına ve bir bölüğünü de kendisins ve çoluk çocuğuna
tahsis etmelidir.

Mecma'ül Adab : 80 (eserin  kime  ait  olduğumu da  beyan  edelim  inşAllah)

Şair Uzman Jandarmadan İkinci Şiir. (Hak arayışı Uzman Jandarmayı Şair Yaptı)

Türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde uzman jandarmalarla ilgili haberleri  okumayan kalmamıştır muhtemelen. Astsubaylarla ...