30 Aralık 2011 Cuma

Türkiye Futbol Federasyonu Kararını Verdi.Bu Yıl Ligde Küme Düşme Yok


 Başta Fenerbahçe olmak üzere şike ve teşvikten dolayı suçlanan hiçbir takım küme düşmeyecek.

1- Futbol Federasyonu, 26 Ocak’ta Olağanüstü Genel Kurul’a gidecek.
2- Kulüpler kongrede bir kereliğine küme düşmeyi kaldıran karar alacak.
3- 58. madde değişmeyeceği için federasyon bu kararı destekleyecek.
4- Şike ve teşviğe küme düşürme değil para ve puan silme cezası verilecek.

UEFA ONAY VERDi, TEHDiT ORTADAN KALKTI
Ve Türk futbolu aylardır içinden çıkamadığı kaosa bir çözüm yolu buldu.
- Şike ve teşvikten dolayı küme düşme 1 kereliğine affa uğrayacak.
Yani, başta Fenerbahçe olmak üzere şike ve teşvikten dolayı suçlanan hiç bir takım küme düşmeyecek.
Peki bu nasıl olacak?
Bu sorunun yanıtını vermek için biraz gerilere uzanalım.
3 Temmuz’dan bu yana Türk futbolu krizin içinde.
Şike, teşvik primi iddiaları, tutuklamalar ve küme düşürme kararı bu krizi tırmandırdıkça, tırmandırdı.
Büyük kulüplerin içinde olduğu bu soruşturmada karar almak güçleşiyordu.
Fenerbahçe’nin olmadığı bir lige Kulüpler Birliği ve yayıncı kuruluş sıcak bakmıyordu.
Ama öte yanda talimatname vardı. Futbol Federasyonu talimatnamesinin 58. maddesi, “Şike yapan, şikeye teşebbüs eden, teşvik primi veren ya da vermeye teşebbüs eden kulüpler küme düşürülür” diyordu.
Kulüpler bu maddenin değiştirilmesini, hükmün, “Küme düşürülebilir” diye değiştirilmesini istiyordu. Bu durumda 58. madde hükmüne giren suçlara puan silme cezası verilebilecekti. 
Ancak Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, “58. madde değişmeyecek” diyerek bu teklifin önünü tıkamıştı.
Kulüpler Birliği formülü paylaştı
KURTULUŞ formülü Kulüpler Birliği’nden geldi.
58. madde değişmeyecekti. Ona “Tamam” diyordu kulüpler. Ve önerilerini sıralıyorlardı:
- Olağanüstü Genel Kurul’a gidelim. Genel Kurul’un 58. maddeyi değiştirme hakkı zaten yok. 58. maddeyi sadece Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu değiştirebilir. Ama biz genel kurul üyeleri “Şike ve teşvik konusunda” bir karar alalım. Ve 3 Temmuz operasyonu konusunda bir kereliğine küme düşme cezası değil, sadece puan silme ve para cezası uygulanması yönünde karar alalım.
Bu formül 2 önemli kaygıyı ortadan kaldırıyordu:
1-Mehmet Ali Aydınlar, 58. madde değişmeyecek sözünün arkasında duracaktı. O madde gerçekten değişmeyecekti.
2-Yine Mehmet Ali Aydınlar başkanlığındaki federasyon küme düşürme kararı almayacaktı. Herkes sorumluluktan kurtuluyordu.
Kulüpler Birliği bu formülü önce Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Suat Kılıç ile paylaştı.
Daha sonra da Mehmet Ali Aydınlar ile..
Sonunda hem Kulüpler Birliği’ni, hem yayıncı kuruluşu, hem Fenerbahçe ve diğer adı kulüplerle Türkiye Futbol Federasyonu’nu memnun edecek bir formül bulunmuştu.
UEFA’nın itirazının önüne geçildi
Ama bunun bir de UEFA ayağı vardı.
Öyle ya, “SIFIR” tolerans diyerek yola çıkan UEFA bu karara ne diyecekti?
Hemen temasa geçildi. Türk futbolununun dinamikleri anlatıldı. “Genel kurul iradesi herşeyin üstündedir” denilerek, futbolun asıl sahiplerinin yani kulüplerin alacağı bu karara UEFA’nın da yapacağı itirazın önüne geçildi.
Şimde artık gözler Futbol Federasyonu Genel Kurulu’nda.
1 taşla 4 kuş birden vurdular
Bu formülle federasyon küme düşürme konusunda topu kulüplere atacak.
Şikeden dolayı sıkıntıda olan yayıncı kuruluş rahat bir nefes almış olacak.
Kulüpler de ekonomik olarak rahatlayacak, yayın paralarına dokunulmayacak.
UEFA’nın da onayı alındığı için Türk futbolun başı Avrupa’da ağrımayacak.
İşte TFF’nin açıklaması
TÜRKİYE Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu 26 Ocak 2012 Perşembe günü TFF Olağanüstü Genel Kurulu yapılmasına karar verdi. Toplantıda; haklarında şike ve teşvik primi iddiası bulunan kulüplere uygulanması muhtemel yaptırımların değiştirilip değiştirilmemesinin görüşülmesi ve karara bağlanması için, TFF’nin en yetkili karar organı olan Genel Kurulu’nun olağanüstü olarak çağrılmasına karar verildi. TFF Yönetim Kurulu, futbol ailesinin tüm kesimlerini ilgilendiren bu konunun futbolun tüm paydaşları tarafından TFF Genel Kurulu’nda tartışılmasının en doğru çözüm olduğunu belirtti.
Genel kurul kararına uyarız
Yaklaşık 4 saat süren toplantıda Futbol Federasyonu Başkanı, “Genel kurul kararı alalım. Kulüpler ne karar verirse onu uygularız” dedi. 
FUTBOL Federasyonu dün Mehmet Ali Aydınlar başkanlığında toplandı. Saat 17.00’de başlayan ve yaklaşık 4 saat süren toplantıda olağanüstü genel kurul kararı alındı.  Toplantıda Kulüpler Birliği’nin formülü ile ilgili olarak yönetim kurulu üyelerini bilgilendiren Aydınlar şöyle konuştu:
Kulüpler Birliği ile konuştum. 58. madde konusu sürekli gündeme geliyor. Bunun değişmeyeceğini söyledim. Ama onlar bu kez farklı bir formülle geldiler. Olağanüstü Genel Kurul’a gitmek istiyorlar.
Genel kurulda şike ve teşvik primine karışan kulüpler için, “Sadece bir kereliğine küme düşme cezası yerine para ve puan silme cezası uygulanır” kararı alacaklar. Bunu bizden rica ettiler.
Biz de kulüpleri temsil ettiğimiz için UEFA ile bu formülü paylaştık. Onları bilgilendirdik. Sıcak baktılar, olabilir dediler. Genel kurul kararı alalım. Kulüpler ne karar verirse onu uygularız.
Mehmet Ali Aydınlar’ın bu konuşması  sonrası oy birliği ile Olağanüstü Genel Kurul kararı alındı.
DELEGE SAYISI
Süper Lig: 126 delege
1. Lig: 36 delege
2. Lig: 34 delege
3. Lig: 57 delege
Diğer: 30 delege
Not: Bank Asya ve Süper Lig takımlarının teklife “Evet” demesi yeterli.


28 Aralık 2011 Çarşamba

CHP'li Muharrem İnce'den Leyla Zana'ya:Gelirsin Gücün Yetiyorsa Alırsın



Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana'nın 'Özerklik yeterli değil, Kürtler kendi kaderlerini kendileri tayin etmelidirler.' sözlerine tepkiler sürüyor.
Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana'nın "Özerklik yeterli değil, Kürtler kendi kaderlerini kendileri tayin etmelidirler." sözlerine tepkiler sürüyor. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, "Türkiye Cumhuriyeti masa başında kurulmuş bir devlet değildir. Savaş meydanlarında kurulmuş bir devlettir. Gelirsin gücün yetiyorsa alırsın, yapabiliyorsan yaparsın." dedi.

Leyla Zana'nın sözlerine ilişkin TBMM'de basın mensuplarının sorularını cevaplayan İnce, şunları söyledi: "Öncelikle Leyla Zana'yı kutluyorum. Bu konuda herkes kafasının arkasındaki düşünceleri söylemiyor. Bu konuda kamuoyunu yanıltıyorlar. Doğruyu söylemiyorlar. Asıl niyetlerini söylediği için kutluyorum. Yani diyor ki 'özerklik, federasyon bunlar bizi kesmez, bağımsız devlet istiyoruz' bunun Türkçesi bu. Adını doğru koyalım. Bu konuda herkes kendisine şu soruyu sormalı. Biz beraber mi yaşayacağız, yan yana mı yaşayacağız, ayrı mı yaşayacağız. Beraber yaşayacaksak, tek devlette yaşayacaksak, Kürtlerin ne sorunu varsa hepsini getirsinler çözelim. Oturalım masaya, her şey dahil buna. Aklınıza ne geliyorsa, kültürel, sosyal, ekonomik haklar ne varsa. Anayasa dahil her şeyi konuşmalıyız. Beraber yaşama kararlığını göstereceksek eğer. Yan yana yaşayacağız diyorlardı, özerklik, federasyon. Bundan vazgeçilmiş, o zaman ne diyor, ayrı bir devlet talebinde buluyor. Şimdi eğer beraber yaşayıp sorunları çözme iradesini terk ediyorsa ve ayrı bir devlet kuracağız diyorlarsa o zaman şunu söyleyeyim; Türkiye cumhuriyeti masa başında kurulmuş bir devlet değildir. Savaş meydanlarında kurulmuş bir devlettir. Gelirsin gücün yetiyorsa alırsın. Yapabiliyorsan yaparsın."

"SAYIN GÜL'ÜN MEDVEDEV'E ÖZENİR BİR HALİ VAR"

Basın mensuplarının Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün görev süresine ilişkin soruya İnce, "Bence tam tersi geri döneceği mesajını verdi. Sayın Gül, Medvedev olmaya razı. Ona özenir bir hali var. Demirel başbakanlığı süresince çok eleştirildi. Sıcak siyasetin içinden gelen bir Cumhurbaşkanıydı. Ama cumhurbaşkanlığı süresince hiç eleştirilmedi. Tarafsız ülkenin cumhurbaşkanıydı. Ama Sayın Gül bunu yapamadı. 4 yıldır orada oturan sayın Cumhurbaşkanı orada misafir mi ev sahibi mi? Eğer bir insan ne kadar oturacağını bilemezse orada misafir gibi hisseder kendini. Demek ki Sayın Gül Çankaya da kendini misafir hissediyor. Ne kadar kalacağını başbakan biliyor, parlamento bilmiyor, biz bilmiyoruz kendisi bilmiyor. Gerçekten hiç şık bir durum değil bu. Biz milletvekilleri geçen dönem 5 yıllığına seçilmiştik, ama ne oldu yapılan bir düzenlemeyle 4 yıl görev yaptık. Biz kazanılmış hakkımız var, biz 5 yıl burada kalacağız dedik mi? demedik. Sayın Gül'ün de bunu deme hakkı yoktur. 2012'de bu iş çözülmelidir. Ama Sayın Gül'ün halen cumhurbaşkanı iken siyasete yeşil ışık yakması bence hiç hoş değil." diye cevap verdi.

BDP'nin kapatılacağı iddiasına ilişkin soru üzerine de İnce, Hükümetle BDP arasında bir sorun olduğunu savundu. İnce, konuya ilişkin herhangi bir şey söylemeyeceğini ifade etti.


2012 Memur Zamları, 2012 Yeni Memur Maaşı Zamları Belli Oldu, memur zamları zamlı maaşlar




Hangi memur ne kadar ek zam alacak
Vatan gazetesinden Gülümhan Gülten’in haberine göre, hükümetin eşit işe eşit ücret başlığıyla açıkladığı memurların yeni ek ödeme düzenlemesinden, 2 milyon memurun 450 bini yararlanacak. Yeni düzenlemeyle, en yüksek ek ödeme müsteşar ve genel müdürlere çıkarken, profesörler, öğretmenler, emniyet müdürü dışındaki polisler, kuvvet komutanları ve her sınıftan askeri personele ek ödeme yapılmayacağı anlaşıldı.
BAZILARI DAHA EŞİT
Hükümetin yetkisinin son gününde “eşit işe eşit ücret” sloganıyla getirdiği ve memurlara ek ödeme öngören 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 450 bin memuru sevindirirken, eleştirilere de yol açtı. Düzenlemenin her bir memurkadrosu için ayrıntısı ortaya çıktıkça, yeni düzenlemeyi tanımlayan ‘eşit işe eşit ücret’ ifadesi , ‘bazıları daha eşit’ şeklinde yorumlanıyor.
Devlet memurlarına ek ödeme yapılmasını düzenleyen KHK’nin, ‘üst düzey memurlara daha çok’, ‘alt düzey memurlara daha az’ ve başta profesörler olmak üzere akademik personel ile öğretmenler dahil her türlü eğitim personeline ‘sıfır’ ek ödeme öngörmesine sendikalar tepki gösterdi.

HANGİ MEMUR NE KADAR EK ÖDEME ALACAK? KİMLER DAHA EŞİT?
KADRO VE ÜNVAN Şu anki ek Yeni ek FARK ödeme ödeme (TL)
MÜSTEŞAR 465 1.225 760
GENEL MÜDÜR 410 1.182 772
GENEL MÜDÜR YARDIMCISI 441 1.164 723
BELEDİYE GENEL SEKRETERİ 441 1.164 723
B. BLD. GEN.SEKRETER YRD 441 1.164 723
1. HUKUK MÜŞAVİRİ, 441 1.164 723
KURUL BAŞKANI 441 1.164 723
DAİRE BAŞKANI 410 1.133 723
MÜDÜR 410 1.102 692
AOÇ MÜDÜRÜ 410 1.102 692
BYŞ. İLÇE BLD. BŞK. YRD 410 1.102 692
BÖLGE MD. 410 1.102 692
HUKUK MÜŞAVİRİ 410 1.041 631
SAVUNMA SEKRETERİ 410 1.010 600
SAYMAN 410 1.010 600
MÜDÜR YRD. 410 1.010 600
BAŞKAN YRD. 410 1.010 600
MESLEK UZMANLARI 404 857 453
RAPORTÖR, TERCÜMAN  410 674 263
ZABITA, İTFAİYE BAŞÇ. 404 643 239
MEMUR
* 1-2 dereceden aylık alanlar 398 674 276
* 3-4 dereceden aylık alanlar 398 612 214
* 5-7 dereceden aylık alanlar 398 551 153
* Diğer derecelerden aylık alanlar 398 520 123
MÜHENDİS, MİMAR
* 1-2 dereceden aylık alanlar 588 919 331
* 3-4 dereceden aylık alanlar 588 857 270
* Diğer derecelerden aylık alanlar 557 796 239
KİMYAGER, ARKEOLOG, VB.
* 1-2 dereceden aylık alanlar 502 735 233
* 3-4 dereceden aylık alanlar 502 674 172
* Diğer derecelerden aylık alanlar 502 612 110
UZMAN DOKTOR
* 1-2 dereceden aylık alanlar 508 1.225 716
* 3-4 dereceden aylık alanlar 502 1.164 600
* Diğer derecelerden aylık alanlar 502 1.102 600
DİŞ DOKTORU
* 1-2 dereceden aylık alanlar 465 1.133 668
* 3-4 dereceden aylık alanlar 465 1.072 606
* Diğer derecelerden aylık alanlar 465 1.010 545
VETERİNER
* 1-2 dereceden aylık alanlar 686 1.010 325
* 3-4 dereceden aylık alanlar 686 949 263
* Diğer derecelerden aylık alanlar 686 888 202
ECZACI
* 1-2 dereceden aylık alanlar 453 857 404
* 3-4 dereceden aylık alanlar 453 796 343
* Diğer derecelerden aylık alanlar 441 735 294
ÖĞRETMEN
* 1-2 dereceden aylık alanlar 398 398 0
* 3-4 dereceden aylık alanlar 398 398 0
* Diğer derecelerden aylık alanlar 398 398 0
AVUKATLAR
* 1-2 dereceden aylık alanlar 410 919 508
* 3-4 dereceden aylık alanlar 410 857 447
* Diğer derecelerden aylık alanlar 410 796 386
VAİZ VE DİN EĞİTİM GÖREVLİSİ
* 1-2 dereceden aylık alanlar 404 404 0
* 3-4 dereceden aylık alanlar 404 404 0
* Diğer derecelerden aylık alanlar 404 404 0
VALİLER 1.102 1.102 0
MERKEZDEKİVALİLER 949 1.090 141
VALİ YARD. KAYMAKAMLAR 612 1.225 612
EMNİYET MÜDÜRÜ Birinci Sınıf 338 453 116
2., 3., 4. Sınıf 453 453 0
POLİS MEMURU
1) 1-2 dereceden aylık alanlar 459 459 0
2) 3-4 dereceden aylık alanlar 459 459 0
3) Diğer derecelerden aylık alanlar 459 459 0
HİZMETLİ
1) 1-4 dereceden aylık alanlar 386 551 165
2) 5-7 dereceden aylık alanlar 386 490 104
3) Diğer derecelerden aylık alanlar 386 429 43
Rektör, Rektör Yrd. ve Dekan 441 441 0
Dekan Yrd. Yüksekokul Md. (Prof.) 421 429 0
Profesör 386 386 0
Doçent 349 349 0
Yardımcı Doçent 410 410 0
Araştırma Görevlisi 472 472 0
Genelkurmay Başkanı 631 631 0
Kuvvet Kmt.,Jandarma G.Kmt 502 502 0
Orgeneral ve Oramiral 496 496 0
Korgeneral ve Koramiral 484 484 0
Tümgeneral ve Tümamiral 472 472 0
Tuğgeneral ve Tuğamiral 459 459 0
Kıdemli Albay 386 386 0
Albay 361 361 0
Yarbay 343 343 0
Kıdemli Binbaşı 416 416 0
Binbaşı 416 416 0
Kıdemli Yüzbaşı 416 416 0
Yüzbaşı 416 416 0
Kıdemli Üsteğmen 422 422 0
Üsteğmen 422 422 0
Teğmen 422 422 0
Asteğmen 422 422 0
Astsubay (Kd.Bçvş.) 410 410 0
Uzman Jandarma 410 410 0
Uzman Erbaş 410 410 0
 —————–
En son Zam Haberi: 405 Bin Memura Zam – 27 Kasım 2011
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, KHK ile yapılan düzenlemeyle 405 bin kamu personelinin memur maaşlarında artış olacağını belirterek, bunun 13 bininin yönetici kademesindekiler olduğunu söyledi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısı’nın 9 maddesi kabul edildi...
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, Maliye Bakanı Şimşek’e, çıkarılan KHK ile maaşları artan kamu personelini ve bütçeye ne kadar yük getirdiğini sordu. Şimşek, ”KHK ile yapılan düzenlemeyle 405 bin kamu personelinin maaşlarında artış olacak. Bunun 13 bini yönetici konumundaki arkadaşlar… Geri kalan 392 bin personel ise çeşitli kadrolarda bulunanlardır” dedi..
Şimşek, bu artışın bütçeye getireceği yükle ilgili soruya, ”870 milyon lira biz bir ek ödenek koymuştuk. Dolayasıyla o çerçevede bütçeye herhangi bir etkisinin olmaması lazım” karşılığını verdi.
İntibak Yasası ile ilgili çalışmaların devam ettiğini hatırlatan Şimşek, düzenlemenin nasıl çıkacağının Meclisin takdirinde olduğunu vurguladı. Şimşek, tedrici uygulama olarak bir çalışma yaptıklarını, hizmetli ile şube müdürleri arasındaki memurlara, normal artışların yanı sıra en az 43 lira, en çok 341 lira artışın söz konusu olduğunu anlattı.

2012 Emekli Maaşları, 2012 Emekli Zamları


2012 Emekli Maaşları, 2012 Emekli Zamları

Memur ve emeklilerin ücretlerine 2012 yılı için 3 ayrı zam imkanı doğdu. Kamu işçileri de bu artışlardan faydalanacak.Memura Ocak'ta % 3'lük zam ve enflasyon farkı verilecek. Bir artış da sözleşmeyle gelecek.İşte Memur ve Emekliye Zam Müjdesi ve detayları
* 2012 Memur Maaşı Zamları ne Kadar olacak?
* 2012 Emekli Maaşları, 2012'de Kaçtane Emekli Zamı olacak?
* 2012 yılında memur ve emekli ne alacak?
* 2012 Emekli Maaşları, 2012 Emekli Zamları

2.5 milyon memur dört gözle 2012 yılında alacağı zammı bekliyor. Anayasa'da yapılan memurların mali ve sosyal haklarının toplu sözleşme ile belirlenmesine ilişkin düzenlemeden sonra gözler, buna yönelik kanun tasarısına çevrildi. Halen Başbakanlık'ta tasarı üzerinde çalışmalar sürerken memurlara yapılacak zammın ayrıntılarına ulaşıldı. Memurlar yeni yılda 3 ayrı zam alacak. 15 Ocak'ta 6 aylık zam ve enflasyon farkı artışı yapılacak. Esas zam ise toplu sözleşmenin ardından gelecek.

- ARA FORMÜL -
Memurların ve sendikaların beklediği toplu sözleşme yasası, büyük ihtimalle Ocak ayı içerisinde TBMM'de yasalaşacak. Toplu sözleşme yasasının yetişmemesi sebebiyle, memura verilecek 2012 yılı zammı için ara formül bulundu. TBMM'de yasalaşan 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'na, ücret tavanını belirlemeye Bakanlar Kurulu'nun yetkili olduğuna dair düzenleme konuldu. Hükümet; bu yetki ile memura 15 Ocak'tan geçerli olmak üzere geçici zam verecek. Maliye Bakanlığı'ndan edilen bilgilere göre; Bakanlar Kurulu'nun yılın ilk 6 ayı için memura enflasyon farkı ile yüzde 3 oranında geçici zam vermesi bekleniyor. Kasım enflasyonuna göre, enflasyon farkı yüzde 2.8 olarak gerçekleşti. Fark tutarı, Aralık ayı enflasyonunun açıklanmasıyla netleşecek. Aralık enflasyonu sıfır bile olsa, memura enflasyon farkı verilecek.

İslam Dininde Nâmahreme Bakışın Hükmü




''Allah'ım!Dilimizden duayı,halimizden takvayı eksik etme''

Bir kısım fakihlere göre kadın şehvetsiz olmak şartıyla yabancı erkeğin göbekle diz kapakları arası dışında kalan kol bacak, göğüs ve sırt gibi yerlerine çıplak olarak bakabilir. Delil aşağıdaki hadislerdir.

    Bir bayram günü habeşliler mescidde kargılarıyla gösteri yapıyorlardı. Hz. Aişe de onları Peygamber (s.a.s)'in arkasından seyrediyordu. Hz. Peygamber onu oyunculardan gizliyordu. Sonunda Aişe yoruldu ve eve döndü. (Buharî, Salat, 69, ideyn, 25, Cihad, 79; Müslim, İdeyn, 17, 21, 22, Mesacid, 18; Nesaî, îdeyn, 34, 35; A.b. Hanbel, II, 368, VI, 56, 83, 84, 85, 166.)

Başka bir uygulama da şudur: Fatıma binti Kays eşinden boşanınca, Allah elçisi, onun iddetini, zengin bir hanım olan Ümmü Şüreyk (r. anha)nin yanında kalarak geçirmesini istemişti. Ancak Ümmü Şüreyk'in ziyaretçilerinin çok olması nedeniyle Fatıma'nın örtünmede zorluk çekebileceğini düşünen Allah elçisi, ona daha sonra şöyle buyurmuştur: "İddet süresince, amcanın oğlu İbn Ümmi Mektüm'un evinde ikamet et. Çünkü o, a'ma, giysini çıkardığında seni görmez." (bk, Müslim, Talak, 40; Ebü Davud, Talak, 39; Nesaî, Nikah, 8; A. b. Hanbel, VI. 416; el-Kurtubî, a.g.e., XII, 151; İbn Kesîr, a.g.e., II, 599.)

    Diğer yandan sahabe hanımlarının ihtiyaç halinde erkeklerle konuştukları, alış-veriş yaptıkları ve soru sordukları bilinmektedir. Nitekim bir bayram namazında Hz. Peygamber, Bilal Habeşî (r.a.) ile birlikte kadınların tarafına geçmiş, onların kendisine biat etmelerini bildiren ayeti (el-Mumtehine, 60/12.) okuduktan sonra biat istemiş, öğüt vermiş ve onları sadaka vermeye teşvik etmiştir. Bu arada Bilal elbisesini açmış, kadınlar yanlarında bulunan para, yüzük vb. şeyleri bu yaygının üstüne atmışlardır. (Buharî, II, 273; Ebü Davud, l, 174; Nesaî, l, 227.)

    Bazı fakihlere göre ise kadın, yabancı bir erkeğin avret yeri dışında kalan bedenine çıplak olarak bakamaz. Bu bakışın şehvetli veya şehvetsiz oluşu da sonucu değiştirmez. Delil, Nebhan (r.a)'in naklettiği şu uygulamadır. Örtünme ayetleri indikten sonra, bir a'ma olan Abdullah b. Ümmi Mektüm, Rasulullah (s.a.s)'in yanına gelmişti. Nebî (s.a.s)'in eşleri Ümmü Seleme ile Meymune (r. anhüma) da orada idiler. Allah elçisi onlara örtünmelerini bildirince, Ümmü Seleme; "O, bir a'ma değil mi?, bizi görmez ve tanımaz" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber "Sizde mi a'masınız, siz onu görmüyor musunuz?" buyurdular. (Tirmizi, Edeb, 29; Ebu Davud, Libas, 34; A.b. Hanbel, VI, 296)

    Ancak bu rivayet, hadisçilerce tenkide uğramıştır. Çünkü Nebhan fazla tanınmayan bir ravidir. Diğer yandan bu hadisin Hz. Peygamberin eşlerine ait özel bir hüküm ifade etmesi, Fatıma binti Kays hadisinin ise, diğer mü'min hanımlar için genel düzenleme yapmış olması da muhtemeldir. Nitekim Ahmed b. Hanbel ile Ebu Davud birbirine zıt gibi görünen bu iki hadisin arasını şu şekilde birleştirmişlerdir: "Burada daha sağlam olan Fatıma binti Kays hadisini, senedinde eleştiri bulunan Nebhan hadisinden üstün tutmak daha uygundur." (İbn Kudame, el-Muğnî, VI, 563 vd.; Ayrıca bk. A. b. Hanbel, VI, 296, 416; Ebu Davud, Talak, 39, Libas, 34.)

    Sonuç olarak erkek veya kadının karşı cinsten yabancı bir kimsenin mahrem olmayan yerlerine bakması caiz ise de bu bakışın zevk ve cinsel istek duymak için olmaması gerekir. Aksi halde normal şartlarda meşru sayılan bir bakış, kişinin kalbindeki niyetine göre meşru olmaktan çıkar. Çünkü erkek veya kadının bakma ve seyretme yoluyla karşı cinsi etkilediği bir gerçektir. Bu yüzden İslam her iki cinsin de gözlerini ve ırzlarını haramdan korumalarını istemiştir.

    Nitekim Hz. Yusuf'un güzelliğinden etkilenen Züleyha, onu yatağa çağırınca, Yusuf; "Bu konuda Allah'a sığınırım" diyerek bu isteği geri çevirmiştir. Bu arada Züleyha kendisini haklı göstermek için kadın arkadaşlarını toplamış ve Yusuf'u onların yanına çağırmıştır. O sırada bıçaklarıyla meyve kesmekte olan kadınların etkilenişi Kur'an-ı Kerîm'de şöyle anlatılır:

    "Kadınlar onu görünce, onun büyüklüğünü anladılar. (Şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve dediler ki: Aman Allahım! Bu bir beşer olamaz, bu ancak üstün bir melek olmalıdır." (bk. Yusuf, 12/31, ayrıca bk. 23 vd.)

    Toplumbilimciler insanın kendisine sahip olmasının eline, diline ve beline sahip olması ile gerçekleşebileceğini söylemişlerdir. Biz buna, göze sahip olmayı da eklemek istiyoruz.

Çoğunluk müctehitlere göre, "kadınlar açıkta kalan yerler dışındaki süslerini (zinet) açmasınlar" (en-Nûr, 24/31) ayetinde kastedilen yer, el ve yüzdür.

    Ebu Hanîfe'ye göre ise ayaklar da bu kapsama girer. Buna göre, kadınların belirtilen bu yerleri ev dışında ve yabancı erkeklerin yanında açık kalabildiğine göre bunlara bakmak caiz midir?

    İslam yolda, çarşıda ve başka yerlerde kadınlarla karşılaşmada ilk bakışı sorumluluk dışı bırakmıştır. Çünkü bundan kaçınmakta güçlük olduğu gibi, kişinin erkek mi, kadın mı, hısımlardan birisi mi, yoksa bir yabancı mı olduğunu anlamak ancak görmekle bilinebilir. Bu, alelade bakıştır. Ancak ikinci ve ısrarlı bakışlar yasaklanmıştır.

    Allah'ın Rasulünün Hz. Ali'ye şöyle dediği bildirilmiştir; "Ey Ali! Birinci bakışa ikincisini ekleme, ilk bakış sana aittir, ikincisi değil."  (Ebü Davud, Nikah, 43; Darimî, Edeb, 28; Rikak, 3; A. b. Hanbel, V, 351, 357.)

    Kur'an-ı Kerîm'de birbirine yabancı olan karşı cinslerin karşılaşınca bakışlarını indirmeleri istenmiştir. (en-Nur, 24/30, 31.) Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Bir erkek, kadının güzelliklerine gözü takılınca, bakışlarını aşağı eğerse, Allah ona tatlılığını kalbinde duyacağı bir kulluğu nasip eder." (A. b. Hanbel, V, 264.)

    Bir kudsî hadiste de şöyle buyurulmuştur: "Kadına kasıtlı bakış, iblisin zehirli oklarından bir oktur. Kim benden korkarak bakışlarını aşağıya indirirse, onun kalbine imanın tadını veririm." ( el-Kurtubî, a.g.e. XII, 151: İbn Kesîr, a.g.e., II, 599.) Başka bir hadiste, gözlerin zinasının harama bakmak olduğu belirtilmiştir. ( A. b. Hanbel, II, 276, 317, 343.)

    Hac sırasında Has'am'lı genç bir kadın soru sormak üzere Hz. Peygamber'in yanına gelmişti. Bu sırada amcasının oğlu Fadl b. Abbas da orada bulunuyordu. Onun kadına uzunca baktığını gören Allah'ın Resulü, Fadl'ın başını tutarak öbüryana çevirdi. Hz. Abbas'ın bunun nedenini sorması üzerine de şöyle buyurdu: "Bir genç erkek ve bir genç kadın gördüm. Onların aleyhine şeytana güvenemedim." (Tirmizî, Hacc, 54; A. b. Hanbel, 76, 157.)

    Hz. Peygamber bir takım sahabîleri yol kenarlarında görünce, yol kenarında oturmamalarını bildirmiş, onlar; buradan başka görüşüp konuşacağımız bir toplanma yerimiz yoktur, deyince; "öyleyse yolun hakkını verin" buyurmuştur. Yolun hakkının ne olduğu sorulunca da Allah'ın Resulü şu cevabı vermiştir: "Gözleri harama bakmaktan sakınmak, yoldaki ezayı kaldırmak, selamı almak, iyiliği emretmek ve kötülüğü engellemek." (Buharî, Mezalim, 22, İsti'zan, 2; Müslim, Libas, 114; EbuDavud, Edeb, 12; Tirmizi)

    Ancak şunu da belirtelim ki, ihtiyaç ve zaruret hallerinde, yasaklanan kimi fiiller mubah olur. Hastalık, ameliyat ve doğum hallerinde doktor, hasta bakıcı, iğneci, pansumancı, ebe ve benzerlerinin kadının mahrem yerlerine bakması gibi. Bu durum; "Zaruretler sakıncalı olan şeyleri mubah kılar" prensibine dayanır. Ancak zaruretler de miktarlarınca takdir olunur.


Nâmahreme Bakışın Hükmü




''Allah'ım!Dilimizden duayı,halimizden takvayı eksik etme''

Bir kısım fakihlere göre kadın şehvetsiz olmak şartıyla yabancı erkeğin göbekle diz kapakları arası dışında kalan kol bacak, göğüs ve sırt gibi yerlerine çıplak olarak bakabilir. Delil aşağıdaki hadislerdir.

    Bir bayram günü habeşliler mescidde kargılarıyla gösteri yapıyorlardı. Hz. Aişe de onları Peygamber (s.a.s)'in arkasından seyrediyordu. Hz. Peygamber onu oyunculardan gizliyordu. Sonunda Aişe yoruldu ve eve döndü. (Buharî, Salat, 69, ideyn, 25, Cihad, 79; Müslim, İdeyn, 17, 21, 22, Mesacid, 18; Nesaî, îdeyn, 34, 35; A.b. Hanbel, II, 368, VI, 56, 83, 84, 85, 166.)

Başka bir uygulama da şudur: Fatıma binti Kays eşinden boşanınca, Allah elçisi, onun iddetini, zengin bir hanım olan Ümmü Şüreyk (r. anha)nin yanında kalarak geçirmesini istemişti. Ancak Ümmü Şüreyk'in ziyaretçilerinin çok olması nedeniyle Fatıma'nın örtünmede zorluk çekebileceğini düşünen Allah elçisi, ona daha sonra şöyle buyurmuştur: "İddet süresince, amcanın oğlu İbn Ümmi Mektüm'un evinde ikamet et. Çünkü o, a'ma, giysini çıkardığında seni görmez." (bk, Müslim, Talak, 40; Ebü Davud, Talak, 39; Nesaî, Nikah, 8; A. b. Hanbel, VI. 416; el-Kurtubî, a.g.e., XII, 151; İbn Kesîr, a.g.e., II, 599.)

    Diğer yandan sahabe hanımlarının ihtiyaç halinde erkeklerle konuştukları, alış-veriş yaptıkları ve soru sordukları bilinmektedir. Nitekim bir bayram namazında Hz. Peygamber, Bilal Habeşî (r.a.) ile birlikte kadınların tarafına geçmiş, onların kendisine biat etmelerini bildiren ayeti (el-Mumtehine, 60/12.) okuduktan sonra biat istemiş, öğüt vermiş ve onları sadaka vermeye teşvik etmiştir. Bu arada Bilal elbisesini açmış, kadınlar yanlarında bulunan para, yüzük vb. şeyleri bu yaygının üstüne atmışlardır. (Buharî, II, 273; Ebü Davud, l, 174; Nesaî, l, 227.)

    Bazı fakihlere göre ise kadın, yabancı bir erkeğin avret yeri dışında kalan bedenine çıplak olarak bakamaz. Bu bakışın şehvetli veya şehvetsiz oluşu da sonucu değiştirmez. Delil, Nebhan (r.a)'in naklettiği şu uygulamadır. Örtünme ayetleri indikten sonra, bir a'ma olan Abdullah b. Ümmi Mektüm, Rasulullah (s.a.s)'in yanına gelmişti. Nebî (s.a.s)'in eşleri Ümmü Seleme ile Meymune (r. anhüma) da orada idiler. Allah elçisi onlara örtünmelerini bildirince, Ümmü Seleme; "O, bir a'ma değil mi?, bizi görmez ve tanımaz" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber "Sizde mi a'masınız, siz onu görmüyor musunuz?" buyurdular. (Tirmizi, Edeb, 29; Ebu Davud, Libas, 34; A.b. Hanbel, VI, 296)

    Ancak bu rivayet, hadisçilerce tenkide uğramıştır. Çünkü Nebhan fazla tanınmayan bir ravidir. Diğer yandan bu hadisin Hz. Peygamberin eşlerine ait özel bir hüküm ifade etmesi, Fatıma binti Kays hadisinin ise, diğer mü'min hanımlar için genel düzenleme yapmış olması da muhtemeldir. Nitekim Ahmed b. Hanbel ile Ebu Davud birbirine zıt gibi görünen bu iki hadisin arasını şu şekilde birleştirmişlerdir: "Burada daha sağlam olan Fatıma binti Kays hadisini, senedinde eleştiri bulunan Nebhan hadisinden üstün tutmak daha uygundur." (İbn Kudame, el-Muğnî, VI, 563 vd.; Ayrıca bk. A. b. Hanbel, VI, 296, 416; Ebu Davud, Talak, 39, Libas, 34.)

    Sonuç olarak erkek veya kadının karşı cinsten yabancı bir kimsenin mahrem olmayan yerlerine bakması caiz ise de bu bakışın zevk ve cinsel istek duymak için olmaması gerekir. Aksi halde normal şartlarda meşru sayılan bir bakış, kişinin kalbindeki niyetine göre meşru olmaktan çıkar. Çünkü erkek veya kadının bakma ve seyretme yoluyla karşı cinsi etkilediği bir gerçektir. Bu yüzden İslam her iki cinsin de gözlerini ve ırzlarını haramdan korumalarını istemiştir.

    Nitekim Hz. Yusuf'un güzelliğinden etkilenen Züleyha, onu yatağa çağırınca, Yusuf; "Bu konuda Allah'a sığınırım" diyerek bu isteği geri çevirmiştir. Bu arada Züleyha kendisini haklı göstermek için kadın arkadaşlarını toplamış ve Yusuf'u onların yanına çağırmıştır. O sırada bıçaklarıyla meyve kesmekte olan kadınların etkilenişi Kur'an-ı Kerîm'de şöyle anlatılır:

    "Kadınlar onu görünce, onun büyüklüğünü anladılar. (Şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve dediler ki: Aman Allahım! Bu bir beşer olamaz, bu ancak üstün bir melek olmalıdır." (bk. Yusuf, 12/31, ayrıca bk. 23 vd.)

    Toplumbilimciler insanın kendisine sahip olmasının eline, diline ve beline sahip olması ile gerçekleşebileceğini söylemişlerdir. Biz buna, göze sahip olmayı da eklemek istiyoruz.

Çoğunluk müctehitlere göre, "kadınlar açıkta kalan yerler dışındaki süslerini (zinet) açmasınlar" (en-Nûr, 24/31) ayetinde kastedilen yer, el ve yüzdür..

    Ebu Hanîfe'ye göre ise ayaklar da bu kapsama girer. Buna göre, kadınların belirtilen bu yerleri ev dışında ve yabancı erkeklerin yanında açık kalabildiğine göre bunlara bakmak caiz midir?

    İslam yolda, çarşıda ve başka yerlerde kadınlarla karşılaşmada ilk bakışı sorumluluk dışı bırakmıştır. Çünkü bundan kaçınmakta güçlük olduğu gibi, kişinin erkek mi, kadın mı, hısımlardan birisi mi, yoksa bir yabancı mı olduğunu anlamak ancak görmekle bilinebilir. Bu, alelade bakıştır. Ancak ikinci ve ısrarlı bakışlar yasaklanmıştır.

    Allah'ın Rasulünün Hz. Ali'ye şöyle dediği bildirilmiştir; "Ey Ali! Birinci bakışa ikincisini ekleme, ilk bakış sana aittir, ikincisi değil."  (Ebü Davud, Nikah, 43; Darimî, Edeb, 28; Rikak, 3; A. b. Hanbel, V, 351, 357.)

    Kur'an-ı Kerîm'de birbirine yabancı olan karşı cinslerin karşılaşınca bakışlarını indirmeleri istenmiştir. (en-Nur, 24/30, 31.) Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Bir erkek, kadının güzelliklerine gözü takılınca, bakışlarını aşağı eğerse, Allah ona tatlılığını kalbinde duyacağı bir kulluğu nasip eder." (A. b. Hanbel, V, 264.)

    Bir kudsî hadiste de şöyle buyurulmuştur: "Kadına kasıtlı bakış, iblisin zehirli oklarından bir oktur. Kim benden korkarak bakışlarını aşağıya indirirse, onun kalbine imanın tadını veririm." ( el-Kurtubî, a.g.e. XII, 151: İbn Kesîr, a.g.e., II, 599.) Başka bir hadiste, gözlerin zinasının harama bakmak olduğu belirtilmiştir. ( A. b. Hanbel, II, 276, 317, 343.)

    Hac sırasında Has'am'lı genç bir kadın soru sormak üzere Hz. Peygamber'in yanına gelmişti. Bu sırada amcasının oğlu Fadl b. Abbas da orada bulunuyordu. Onun kadına uzunca baktığını gören Allah'ın Resulü, Fadl'ın başını tutarak öbüryana çevirdi. Hz. Abbas'ın bunun nedenini sorması üzerine de şöyle buyurdu: "Bir genç erkek ve bir genç kadın gördüm. Onların aleyhine şeytana güvenemedim." (Tirmizî, Hacc, 54; A. b. Hanbel, 76, 157.)

    Hz. Peygamber bir takım sahabîleri yol kenarlarında görünce, yol kenarında oturmamalarını bildirmiş, onlar; buradan başka görüşüp konuşacağımız bir toplanma yerimiz yoktur, deyince; "öyleyse yolun hakkını verin" buyurmuştur. Yolun hakkının ne olduğu sorulunca da Allah'ın Resulü şu cevabı vermiştir: "Gözleri harama bakmaktan sakınmak, yoldaki ezayı kaldırmak, selamı almak, iyiliği emretmek ve kötülüğü engellemek." (Buharî, Mezalim, 22, İsti'zan, 2; Müslim, Libas, 114; EbuDavud, Edeb, 12; Tirmizi)

    Ancak şunu da belirtelim ki, ihtiyaç ve zaruret hallerinde, yasaklanan kimi fiiller mubah olur. Hastalık, ameliyat ve doğum hallerinde doktor, hasta bakıcı, iğneci, pansumancı, ebe ve benzerlerinin kadının mahrem yerlerine bakması gibi. Bu durum; "Zaruretler sakıncalı olan şeyleri mubah kılar" prensibine dayanır. Ancak zaruretler de miktarlarınca takdir olunur.



OTOMOBİLİNİZİN AZ YAKMASI ELİNİZDE


 OTOMOBİLİN AZ YAKMASI,NASIL TASSARRUF EDİLİR VE EN AZ YAKAN OTOMOBİLLER LİSTESİ

Benzin ve motorin fiyatlarının rekor seviyelere ulaşmasıyla büyük önem kazanan yakıt tasarrufu tüketici tercihlerini az yakan araçlara yöneltiyor. 
Ülkemizde peşpeşe gelen zamların ardından el yakan benzin ve motorin fiyatları rekor seviyelere ulaşırken bu durum tüketicilerin otomobil tercihlerini yeniden belirlemesine yol açıyor. Peki ama en az benzin ve motorin tüketen otomobiller hangileri? Fabrika verilerini temel alarak yaptığımız araştırmada benzin ve dizel liginin ilk beşini belirledik. Yapılan araştırma sonucunda Japon otomobil üreticisi Daihatsu’nun Cuore modeli 1.0 litrelik motoruyla ulaştığı 4.6 lt / 100 km yakıt tüketimi değeriyle benzin liginin zirvesine otururken, dizel liginde ilk sırayı iki model paylaştı. Peugeot 206 1.4 HDi ve Ford Fiesta 1.4 TDCi 100 kilometrede 4.3 litre motorin tüketerek dizel araçlar içinde zirveyi ele geçirdiler.
Benzin ve dizel liginin ilk beşini ve düşük yakıt tüketiminin püf noktalarını sizin için araştırdık;
Benzin Ligi
Sıra
Marka
Yakıt tüketimi (100 km)
1
Daihatsu Cuore 1.0 Thrifty
4.6 lt
2
Smart fortwo coupe
4.7 lt
3
Opel Corsa 1.0 Ecotec
5.3 lt
4
Toyota Yaris 1.0 M/T
5.4 lt
5
Honda Jazz 1.4 LS
5.7 lt
Dizel Ligi
1
Peugeot 206 1.4 HDi
4.3 lt
-
Ford Fiesta 1.4 TDCi
4.3 lt
3
Opel Corsa 1.3 CDTi
4.4 lt
4
Nissan Micra 1.5 dCi
4.5 lt
5
Fiat Grande Punto 1.3 Multijet
4.6 lt


Az yakıtla, çok yol nasıl yapılır? 

Hızla artan akaryakıt fiyatlarıyla mücadele etmenin en iyi yolu olabildiğince sakin otomobil kullanmaktan geçiyor 

Gaz pedalıyla dost olun!
Halk arasında ağızdan ağza dolaşan bir deyim vardır. Açıkçası bu yakıt tasarrufu yapmanın altın kuralını ortaya koyuyor. Kesinlikle tahmin ettiğiniz gibi; “Gaz pedalına altında yumurta varmış gibi bas”. Hız yapmak için gaz pedalının sonuna kadar basmaya ihtiyaç yok. Bunun için otomobili fazla zorlamadan hızlandırmak ve hızı korumaya çalışmak yeterli. Otomobiliniz enjeksiyonluysa yokuş aşağı inerken gaza basmayın; ilerlemek için yer çekiminden faydalanın. Bilindiği üzere yokuş aşağı inerken gaza basılmazsa enjeksiyonlu otomobiller yakıt tüketmiyor. Ancak yokuş inerken kesinlikle vitesi boşa atmayın ve kontağı kapatmayın. Vites boşa atıldığında motora yakıt girişi kesilmediğinden tüketim devam eder. Ayrıca motor kompresyonu ortadan kalkacağından otomobili durdurmak güçleşir. Kontak kapatıldığındaysa fren sistemi çalışmadığı için yapılacak yakıt tasarrufuna karşılık ciddi kazalarla karşı karşıya kalabilirsiniz. 
Yokuş çıkarken az yakıt tüketmek için yüksek viteste tam gaz yapmaktansa daha düşük viteste yarım, hatta çeyrek gaz yapmak daha doğru olur. Hız sınırlarına uymaya ve gereğinden fazla hızlı gitmemeye gayret edin. 90 km/s'den sonraki her 1 km/s artış yakıt tüketimini yüzde 1 oranında artırır. Saatte 120 km hızla giden bir araç 80 km/s hızla giden bir araca göre yüzde 25 daha fazla yakıt tüketir. Ayrıca yakıt tüketimini artıran "saldırgan" sürüşten kaçının; ancak az yakıt tüketmek için çok düşük devirlerde de sürekli yol almaya çalışmayın. Çok düşük devirlerde kullanılan bir otomobilin motoru daha çabuk yıpranır; bu da yakıt tüketimini azaltarak yapılan tasarrufun tamir ve yedek parçaya verilmesine neden olur. 

Motor bakımı önemli
Motor gibi önemli aksamların dikkatli ve muntazam yağlanması gerekiyor. Aksi halde yağsızlıktan dolayı sürtünme artacağından güç düşüyor ve parçaların çabuk aşınması nedeniyle de benzin tüketimi artıyor.
Bujilerin ayarsız, bozuk ve pis oluşu ise her 10 litrede 1 litre fazla benzin sarfiyatına neden oluyor. Karbüratörün ayarsız ve pis oluşu, jikle kelebeğinin iyi açılıp kapanmayışı, el gazının aynı şartlarda bulunması, motorun elektrik ihtiyacını karşılayan malzeme ile bunun motora iletisini sağlayan aksamlardaki bozukluklar da benzin sarfiyatını artırıyor. Lastiklerin havalarının az olması da yakıt sarfiyatını artıran unsurlar arasında bulunuyor.

Rölantide ısıtmayın!
Motoru rölantide ısıtmak yakıt tüketimini artırır. Motoru çalıştırıp hemen yola çıktığınızda yaptığınız birinci kilometre sonunda otomobilin yaktığı yakıt üç dakika rölantide çalışarak yaktığı kadardır.
Yapılan bir teste göre 1.6 litrelik motor taşıyan kompakt sınıftaki bir otomobil 0 (sıfır) derece hava sıcaklığında marşa basıldığı andan 10’uncu kilometrenin sonuna kadar yaklaşık 4 litre yakıt tüketiyor. Motor normal çalışma sıcaklığına dört kilometre yol katedildikten sonra ulaşıyor ve tüketim fabrika verilerine yakın hale geliyor. Bu nedenle özellikle soğuk havalarda kısa mesafelerde otomobil kullanmak yerine yürümeyi tercih edin. 

Doğru viteste ilerleyin!
Birinci vites otomobile hareket vermek için tasarlanmıştır. Uzun süre bu viteste gidilirse yakıt tüketimi anormal miktara yükselir. Vites değiştirirken motorun üst devirlere çıkarmaktan kaçının. Her motorun maksimum devir sayısı ve en verimli çalıştığı devir aralığı vardır. Bu devir otomobilden otomobile değiştiği için teknik verilerine bakarak ya da servislere danışılarak öğrenilebilir. Teknik verilerde "maksimum tork" adı altında görülen değer genellikle motorun en verimli çalıştığı ve az yakıt tükettiği devirdir. Otomobilden otomobile değişmekle birlikte genellikle 2000-4500 d/d aralığında olan maksimum tork devrinde kalacak biçimde vitesler değiştirildiğinde yakıt tüketimi önemli ölçüde azalacaktır. 
Ancak hiç bir zaman fabrika verisi olarak açıklanan yakıt tüketimine ulaşmayı hayal etmeyin. Çünkü bu veriler 90 km/s hızda, rüzgarsız ortamlarda tespit edilen verilerdir. 
Otomobili yol ve trafik koşullarına uygun kullanın. Ne kadar kararlı ve sakin otomobil kullanırsanız o kadar az benzin tüketirsiniz ve otomobiliniz de o kadar az yıpranır. Otomobili akan trafiğin hızına uygun kullanın. Aksi kullanım sürücünün ani frenaj ve ani hızlanmalara ihtiyaç duymasından ötürü yakıt tüketimini artırır. Önünüzdeki araçla yeterli takip mesafesi bırakın. Sık sık şerit ve hız değiştirmekten kaçının. Yavaşlamak gerektiğinde, örneğin kırmızı ışığa yaklaşırken hızı koruyup ani frenle durmak yerine ayağınızı gazdan çekerek otomobili motor kompresyonuyla yavaşlatıp hafif frenle durmak yüzde 15-20 oranında daha az benzin tüketmenizi sağlar. 

Otomobilinizi hafifletin
Otomobilinizin üzerine monte ettiğiniz eşya yüklü portbagaj 100 km mesafede 2 litre, boş portbagajsa otomobilin aerodinamik yapısını olumsuz etkileyeceğinden yakıt tüketimini ortalama 0.5 litre artırır. Hız büyüdükçe hava direnci o oranda artacağı için portbagaj kullanıldığında yavaş gitmek göreceli olarak yakıt tasarrufu sağlayabilir. Otomobile fazladan takılan aynalar, süsler, o otomobil için özel olarak üretilmemiş spoylerler ve benzeri hava tutucu herşey aracın aerodinamik yapısını etkileyerek yakıt tüketimini artırır. Açık camlarla yolculuk yapmaksa neredeyse otomobilin iç mekanının bir paraşüt görevi görmesine sebep olur. Açık camlar şehir içi ya da şehir dışı yolculuklarda yakıt tüketimini 100 km'de en az 0.3 litre artırır; ancak camları kapatıp, varsa klimayı açmak da çözüm değildir; çünkü klima havanın sıcaklığına ve kullanılan kapasiteye göre yakıt tüketiminin 0.5-1 litre arasında artmasına neden olur. Unutmadan otomobilinde gereksiz yük bulundurmayın. Otomobilde bulunan her türlü ağırlık yakıt tüketimini olumsuz yönde etkiler. Tüketim artışı motor gücü düşük olan araçlarda daha belirginleşir. Standart bir otomobilde her 100 kg fazlalık için 100 km'de 1 litre tüketim hesaplanabilir. Bu nedenle otomobilde taşınan gereksiz eşyaları boşaltmakta yarar var. 

10 ipucu
1- Aşırı hız yapmayın, yüksek devirlerde otomobil kullanmayın.
2- Ani kalkıştan ve frenden kaçının.
3- Yokuş aşağı inerken gazdan ayağınız çekin; vitesi boş atmayın, kontağı kapatmayın
4- Fazla ağırlıklardan kurtulun.
5- Aerodinamik yapıyı bozan eklentileri sökün.
6- Hava filtresini sık sık değiştirin.
7- Lastiklerinizi sık sık kontrol edin, hava basınçlarını fabrika verilerinde tutun.
8- Hız sabitleme sistemini sadece düz yollarda kullanın.
9- Uzun süre hareketsiz duracaksanız motoru kapatın, rölantide çalıştırmayın
10- Yaz aylarında klimayı ihtiyaç duydukça kullanın. Yolculuk boyunca sürekli açık tutmayın.


Şair Uzman Jandarmadan İkinci Şiir. (Hak arayışı Uzman Jandarmayı Şair Yaptı)

Türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde uzman jandarmalarla ilgili haberleri  okumayan kalmamıştır muhtemelen. Astsubaylarla ...