2 Şubat 2012 Perşembe

"Kulüpler kurtarılmaya çalışılmaktadır!"



Aziz Yıldırım avukatları aracılığıyla yaptığı yazılı açıklamada, "Bugün tarihi bir toplantı yapılmaktadır. 58. Madde’de herhangi bir değişiklik yapılmasına dair bir gündem olmamasına rağmen, bu madde içinde yer almayan puan silme getirilmeye ve bu şekilde bazı kulüpler kurtarılmaya çalışılmaktadır"
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, avukatları aracılığıyla açıklama yaptı. Yıldırım'ın açıklaması şöyle:

"Türkiye Futbol Federasyonu Genel Kurulu’na,

Bugün tarihi bir toplantı yapılmaktadır. 58. Madde’de herhangi bir değişiklik yapılmasına dair bir gündem olmamasına rağmen, bu madde içinde yer almayan puan silme getirilmeye ve bu şekilde bazı kulüpler kurtarılmaya çalışılmaktadır.

Bu girişim, Türk sporunun üzerinde kara bir leke olarak kalacaktır. Bu Genel Kurul'un görevi, 1959’dan beri olan Türkiye liglerinin araştırılması için Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmak olmalıdır.

İşte o zaman tarih sizleri kahraman olarak anacaktır. Aksi halde ise Türk sporuna verdiğiniz zarardan dolayı, en azından vicdanlarda yargılanacaksınız.

Fenerbahçe Spor Kulübü olarak, puan silme düzenlemesinin tamamına karşıyız; zira biz ’en az’ orada olanlar kadar temiziz.

Bu dava, şike ve teşvik davası değildir; bu davanın aslında ne olduğunu süreç içinde göreceğiz"

BAHÇELİ'DEN ŞOK İDDİA.



Bahçeli'den Anıtkabir İddiası
MHP lideri Devlet Bahçeli, hükümeti sinsi ve gizli planlarını devreye sokmakla eleştirirken ilginç bir öngörüde bulundu. Bahçeli, Anıtkabir'in botanik parkına çevrilebileceğini iddia etti.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Türkiye'nin geçtiği dönem ve son siyasi gelişmeler hakkında yazılı bir açıklama yaptı.

Bahçeli, "Dersim ayaklanmasını gündeme taşıyan sorumsuzlukla büyüyen gedik; Menemen tartışmasıyla açılmış, Uludere meselesiyle derinleşmiş, Yüksekova davasıyla boyut değiştirmiş, 'Hepimiz Ermeniyiz' hezeyanlarıyla çıtasını yükseltmiştir. Hükümet, gündemi işgal eden her konuyu fırsat bilerek, sinsi ve gizli planlarını bugüne kadar anında devreye sokmuştur" dedi.

"AKP'NİN EKTİĞİ AYRILIK TOHUMLARININ BOY ATMAYA BAŞLADI"

Bahçeli, "AKP hükümetinin özgürleşme ve demokratikleşme olarak övdüğü Arap Baharı dalgası, görüldüğü kadarıyla otoriter hevesleri beslemiş, değişim dinamiklerinin doğal mecrasını tıkamış ve daraltmıştır. Mısır ve Libya örnekleri bunun için iyi bir misal teşkil etmiştir. Dışarıda özet olarak bunlar olurken, ülkemizde taşlar yerinden oynamakta, AKP'nin yaydığı fitnenin ve ektiği ayrılık tohumlarının boy atmaya başladığı görülmektedir. Bu kapsamda birbirine eklemlenerek güçlenen ve sürdürülebilir bir içerik kazanan vahamet halkaları, aziz milletimizin önünü kesmekte, geçiş ve ilerleyiş güzergâhını tuzaklamaktadır" dedi.


"HÜKÜMET SİNSİ VE GİZLİ PLANLARINI BUGÜNE KADAR ANINDA DEVREYE SOKMUŞTUR"

Bahçeli, "Dersim ayaklanmasını gündeme taşıyan sorumsuzlukla büyüyen gedik; Menemen tartışmasıyla açılmış, Uludere meselesiyle derinleşmiş, Yüksekova davasıyla boyut değiştirmiş, "Hepimiz Ermeniyiz" hezeyanlarıyla çıtasını yükseltmiştir. Hükümet, gündemi işgal eden her konuyu fırsat bilerek, sinsi ve gizli planlarını bugüne kadar anında devreye sokmuştur. Bu kapsamda olmak üzere; Başbakan'ın rahatsızlığı; timsah gözyaşlarını döken içten pazarlıkçı hükümet üyesine, herkesin kimliğini tanıma çıkışını yapma konusunda uygun zemin teşkil etmiş, Sürekli gündemde bulunan ve her meselenin doğrudan tarafı haline gelen bir grubun, yine bu dönemde şike konusu etrafında AKP'ye meydan okuması işitilmiş, Uludere tartışmaları sürerken 19 Mayıs törenleriyle ilgili çarpık ve art niyetli girişimlerin açığa çıkmasına şahitlik edilmiştir. Bundan sonra Anıtkabir'in botanik parkına çevrilmesi, İstiklal Marşı'nın susturulması, bölücülüğün tetikçisi olanlar tarafından önerilen okullardan "Andımızın"kaldırılması da etaplar halinde uygulamaya geçilebilecektir" dedi.

Astsubaydan şok eden itiraflar




Hrant Dink davası duruşma savcısı ile soruşturma savcısının istediği Zirve Yayınevi cinayetleriyle ilgili soruşturma dosyasından Astsubay Göktürk’ün şok itirafları çıktı.

Malatya Zirve Katliamı soruşturmasında, Başçavuş Murat Göktürk’ün sorgusu sırasında 107 soruya verdiği 21 sayfalık cevaplarda Zirve Katliamına doğru ilerleyen süreci adım adım anlattığı iddia edildi.
Jandarmanın katliamdan bir yıl önce Malatya’da misyonerlik faliyetlerini takibe başladığını belirten Göktürk, kendisine de Zirve Yayınevi çalışanlarına ilişkin bilgi toplatıldığını söyledi. O dönemde, 2. Ordu Karargahı’nda da her hafta misyonerlik toplantısı yapıldığını belirten Göktürk, katliam günü Ergenekon davası sanığı Hurşit Tolon’un da Malatya’da olduğunu iddia etti.

İki şehre farklı görev verildi
Star Gazetesi'nin haberine göre Zirve Katliamı’nı soruşturan savcıya ifade veren Astsubay Murat Göktürk, ‘misyonerlik faliyetlerine’ ilişkin toplantıların 2006’da Kayseri Jandarma Bölge Komutanı Harun Ocaklı’nın yazılı emriyle başladığını ve “Niğde’ye Hizbullah, Malatya’ya Misyonerlik” konusu verildiğini söyledi. Malayta İl Jandarma Alay Komutanı Albay Mehmet Ülger’ın talimatıyla 2007’de Mersin’de Ruhi Abat, Abdullah Atılgan ve İlker Çınar’la toplandıklarını ve Abat’ın misyonerlik seminerleri verdiğini verdiğini söyledi.
2. Ordu’da misyonerlik toplantıları
Malatya’da kaç misyonerin bulunduğu ve bunlara ait olduğu belirtilen kilise evlerin sayısı hakkında Jandarma istihbaratının çalışmalarını da anlatan Göktürk “Misyonerlikle ilgili kişi bazında değil bölgesel anlamda bir çalışma yaptık. Haber alma elemanlarından alınan bilgilere göre biz 30-40 tane ev olduğunu yazdık. Ayrıca 2. Ordu Komutanlığı’nda düzenli olarak yapılan haftalık toplantılarda da bu konular gündeme geliyordu. O dönemde Ordu Komutanı Şükrü Sarıışık’tı. Bu toplantılara MİT ve Emniyet mensupları da katılırdı. Ancak İlker Çınar’ın Malatya’ya gelip eski İl Jandarma Komutanlığı binası içerisinde Haydar Yeşil, Mehmet Ülger ve Ruhi Abat’la bir araya geldiğini biliyorum. Ben bu görüşmeye katılmadım” dedi.
Abat, Ülger’le birlikte rapor yazdı
Astsubay Göktürk “Ruhi hoca (Abat) bazı yazıları getirirdi, Mehmet Ülger’le kendi odasında konuşup bazı raporlar yazardı. Bu raporları biz görmezdik, hatta üst yazı orada yazılırdı. Ruhi Abat benim kayıtlı elemanım değildi, ancak bizzat Alay Komutanı ve Haydar Yeşil ile yaptığı görüşmeler sonucu kendisine para verildiğini duydum” dedi. Albay Mehmet Ülger’in misyonerlik ile ilgili tüm çalışmalarını Ruhi Abat ile beraber organize ettiklerini kaydeden Göktürk, “Biz hizmet gereği yapıyorduk. Ancak Ruhi Abat’la samimi olduktan sonraki süreçte beni görevlerden soğuttu” diye konuştu.

Zirve çalışanlarının bilgisi istendi
Mehmet Ülger, Haydar Yeşil, Ruhi Abat ve İlker Çınar’ın katıldığı İl Jandarma Komutanlığında düzenlenen Misyonerlik çalıştayına alınmadığını anlatan Göktürk, “Ben toplantıda yoktum, ancak bana misyonerlikle alakalı görevlerin tamamını istihbaratçı olmamız sebebiyle Haydar Yeşil tarafından verilirdi. Zaman zaman da Alay Komutanı da çağırıp bu konuda görev veriyordu. Toplantıdan sonra bu Zirve Yayınevinin çalışanların kim olduğuna dair benden bilgi istediler. Ben de yazıp verdim, Necati Aydın ve Uğur Yüksel’i tanımam. İsimlerini orada Zirve Yayınevi’nde çalıştıkları için duymuştum, kendilerini tanımam” şeklinde konuştu.
Birbirlerini ziyaret ederlerdi

Ergenekon tutuklu sanığı Hurşit Tolon’un Malatya Zirve Yayınevi cinayetinin olduğu gün Malatya’da olduğunu da doğrulayan Göktürk “Hurşit Tolon’un cinayet günü seminer dolayısıyla Malatya’da İnönü Üniversitesi’nde olduğunu duydum. Niye geldiğini bilmiyorum. Rektör Fatih Hilmioğlu ile görüşürdü. Mehmet Ülger de Fatih Hilmioğlu ile çok samimiydi. Birbirlerini ziyaret ederlerdi. Ayrıca Rektör Fatih Hilmioğlu Ordu Komutanı Hasan Iğsız’la da sık sık görüşürdü” dedi.


Fransız Senatör Ermeni pazarlığında yakalandı!



"Soykırım" ı inkar yasasını savunan Fransız Senatör Philippe Kaltenbach’ın rüşvet aldığına ilişkin gizli kamera kayıtları ortaya çıktı

Fransa’da kabul edilen Ermeni soykırımı iddialarının inkarını suç sayan yasayı Sosyalist Parti grubu adına savunan Senatör Philippe Kaltenbach’ın rüşvet aldığına ilişkin gizli kamera kayıtları ortaya çıktı.

Ermenistan’daki soykırım iddialarıyla ilgili anıtı ziyaret eden, Fransa’da Senato’dan geçen inkâr yasasını Sosyalist Parti grubu adına savunan ve bu konuda yasa önerisi veren Clamart Belediye Başkanı ve Senatör Philippe Kaltenbach’ın rüşvet aldığı belirlendi.

Hürriyet gazetesinde yer alan habere göre; video kayıtlarında Philippe Kaltenbach, yoksullara verilmek üzere inşa edilen belediyeye ait sosyal konutlardan birini, bir tanıdığına verme garantisi karşılığında, 1000 Euro’yu cüzdanına koyarken görüntüleniyor.

Geçtiğimiz yıl aynı iddia nedeniyle Nanterre Savcılığı tarafından hakkında soruşturma başlatılan Kaltenbach’ın para alırken çekilen görüntüleri dün önce Le Figaro gazetesinin internet sitesinde, ardından da haber kanallarında gösterildi. 

Kaltenbach’ın belediyedeki bürosunda çekilen 11 dakikalık videoda sosyalist politikacı, eski güvenlikten sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı Muhammed Abdülhaled’den, bir yakınına sosyal lojman tahsis edilmesi için 50 Euro’luk banknotlar halinde 1000 Euro alıyor. Kaltenbach’in görüntülerde sanki normal bir alışveriş yapılıyormuşçasına parayı sayıp cüzdanına koyması şaşkınlık yarattı.

Ermeni diasporasının yoğun olarak yaşadığı Clamart’ın sosyalist Belediye Başkanı Kaltenbach, tüm iddiaları yalanlayarak, videonun montaj olduğunu ve tüm bunların siyasi bir manipülasyondan ibaret olduğunu öne sürdü.

Videonun bilirkişi incelemesine tâbi tutulmasını isteyen Kaltenbach, “Muhammed Abdülhaled 2008 krizinin ardından çok büyük bir maddi sıkıntı yaşadı. Ben de kendisine 10 bin Euro borç vermiştim. O akşam borcunu geri getirdi. Bunu video montajla ben rüşvet almışım gibi gösteriyorlar” dedi.

Daha önce varlığı bilinen video, Kaltenbach’ın UMP’li rakibi Philippe Pezemec’in avukatı aracılığı ile Nanterre Savcılığı’na iletilmişti. Pezemec, suç duyurusunda bulunduğunu doğrulayarak, “Eğer bu olay doğruysa çok ciddi bir yolsuzluk” dedi.

YouTube’a düşen bu videonun yanısıra, aynı olayla ilgili ikinci bir gizli kamera kaydı da yine aynı site üzerinden yayınlanmaya başladı. Video üzerindeki uzman incelemesinin sonuçları birkaç gün içinde açıklanacak.

FLAŞ! Oscar'lı Oyuncu Liam Neeson Müslüman Oluyor




Oscar ödüllü ünlü oyuncu Liam Neeson,İstanbul'da dinlediği ezandan çok etkilendiğini belirterek, Müslüman olmayı düşündüğünü açıkladı...

İngiliz The Sun gazetesi, 59 yaşındaki Hollywood yıldızı, Katolik inancını bırakarak Müslüman olabileceğini yazdı...

Gazetedeki habere göre, geçtiğimiz aralık ayında 'Taken 2' filminin çekimleri için İstanbul'da bulunan Kuzey İrlandalı oyuncu, ezandan çok etkilendiğini itiraf ederek "Ezan sesi ilk hafta beni deli ediyordu ancak daha sonra kendimi bulmamı sağladı, bu en güzel şey" dedi.

"Camiler Müslüman olmayı düşündürmüş"
İstanbul'daki camilerden çok etkilendiğini söyleyen Neeson, bazılarının muhteşemliği karşısında şaşkına düştüğünü ve camilerin kendini Müslüman olmayı düşündürdüğünü belirtti.

2009 yılındaki kayak sporu kazasında 45 yaşındaki eşi Natasha Richardson'ı kaybeden ünlü oyuncu, Katolik olarak yetiştirildiğini ancak biliçsizce insanların her gün "Bu dünyada ne yapıyoruz? 'Bütün bunlar ne anlama geliyor?" sorunlarını sorduğunu söyledi.

Tanrı ve Tanrı'nın yokluğu hakkında kitaplar okuduğunu da söyleyen Liam Neeson, Taken 2 filminin çekimleri için aralık ayında İstanbul'a gelmişti.

'Schindler'in Listesi'ndeki performansıyla Oscar'a layık görülen ünlü oyuncu Star Wars'ın 'Jedi'ı olarak biliniyor.


CAN DÜNDAR"IN İSTEĞİ DİN DERSİ KALKSIN



Dinsiz bir toplum oluşturma çabaları artık açık açık dillendirilmeye başlandı.
Milli Güvenlik dersi ile birlikte lise dersleri tartışılmaya açıldı. Can Dündar "din dersi" kalksın dedi...
Bir gazete "İnkılap Tarihi de çıkarılsın müfredattan" diye bayrak açtı.
Mümtazer Hoca da beden eğitimine takmış durumda.

Gazeteciler.com'da yer alan habere göre, Balçiçek İlter de bu tartışmalara katıldı.
O da diyor ki "din dersi kaldırılsın, yerine cinsellik dersi" konulsun.
Ve çok ciddi...
İşin dalgasını geçmeden önce yazısından alıntıladığımız bölümlere gözatın;

DİN DERSİ KALKSIN

"Kesinlikle destekliyorum. Bence de din dersi kaldırılmalı. Öncelikle o derste ne öğretildiğini anlamış değilim. Müslümanlık mı öğretiliyor örneğin? Alevilerin, Yahudilerin, Hıristiyanların haklarına hiç girmiyorum, o bile değil konum bugün. (...) Ne öğrettiği belli olmayan "milli güvenlik dersi" de "din kültürü ve ahlak dersi" de zorunlu olmasın...

CİNSELLİK DERSİ KONULSUN

"Benim başka bir fikrim var... Ve kesinlikle ciddiye alınmasını rica edeceğim...
Okullarda cinsellik dersi zorunlu olmalı! Evet yanlış okumadınız: "Cinsellik..." Şimdi işi sulandırıp, "Ne o, seks dersi mi vereceğiz çocuklarımıza bir de?" kolaycılığına kaçmayalım. Tam tersine bireyin "cinsel kimliği" o kadar önemli ki, biz asıl tehlikenin farkında değiliz.

"Kadın erkek vücudu budur, bebek böyle olur, seks nasıl yapılır" kolaycılığından bahsetmiyorum elbette. Benim arzum, adam gibi bir cinsellik dersinin zorunlu olması.

KIZLAR İLK ADET DENEYİMİNDE NE YAPACAKLARINI BİLMİYOR

Önce şöyle sorayım; ülkemizde cinselliğin hâlâ tabu olduğunun farkında mısınız? Aileleri tarafından "Aman evladım ayıp" diye büyüyen özellikle erkek çocuklar, ilk cinsel eğitimi nerede alıyor? Sokakta! Yapılan araştırmalara göre kızların yüzde 93'ü ilk âdetlerini gördüklerinde ne yapacaklarını bile bilmiyor. Daha da ileri gidelim; ilk âdet deneyimini suçluluk, tiksinme, endişe gibi olumsuz duygularla karşılıyorlar. Şimdi sen gel, kadınlığa doğru uzanan yolda bu gencecik kızlara ikinci sınıf olmadıklarını hissettir bakalım. Kolay mı?

ERKEKLER BOŞALMA NEDENİYLE SUÇLULUK DUYUYOR

Gelelim erkeklere; yine aynı araştırmaya göre gençlerin yüzde 91'i ilk boşalma deneyiminde suçluluk duygusu taşıyor. Hadi bakalım buradan buyurun! Cinsellik Türkiye'de hâlâ üstü açılmamış kocaman bir tabudur. Ve aslında bugün yaşadığımız bütün sorunların arkasında oturmamış cinsel kimliklerimiz vardır.

Din dersi, milli güvenlik saçmalığını bir yana bırakın, ilkokulların müfredatına cinsellik dersi girmelidir.

Komutandan Askere Namaz Azarı ve Şüpheli Ölüm



Gökçeada’daki askeri birliğinde intihar ettiği öne sürülen er Dere'nin otopsi raporu, 'İntihar değil' derken, ağabeyi de ilginç açıklamalarda bulundu.

Çanakkale-Gökçeada’daki askeri birliğinde 31 Temmuz 2000’de intihar ettiği öne sürülen Malatyalı er Aydın Dere’nin mezarı açılarak yeniden otopsi yapıldı.

Çanakkale-Gökçeada’dakie askeri birliğinde 31 Temmuz 2000’de intihar ettiği öne sürülen Malatyalı er Aydın Dere’nin mezarı açılarak yeniden otopsi yapıldı. Dere’nin arkadan bitişik mesafeden vurularak öldürüldüğü kanıtlandı.

Ölümü kuşkulu bulan ailenin girişimleri sonucunda Dere’nin Malatya’daki mezarı açıldı. İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda yeniden yapıolan otopside, Dere’nin arkadan bitişik mesafen vurularak öldürüldüğü belirtildi. Raporda, “bir kişinin bu şekilde kendisini vurmasının fiilen mümkün olmadığı” vurgulandı. Raporu Taraf ’a değerlendiren Dere’nin ağabeyi Mahmut Dere, “Kardeşim ölmeden 15 gün önce izne geldi. Bize ‘namaz kıldığım için bölük komutanı beni azarladı’ dedi. diye konuştu.

Şair Uzman Jandarmadan İkinci Şiir. (Hak arayışı Uzman Jandarmayı Şair Yaptı)

Türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde uzman jandarmalarla ilgili haberleri  okumayan kalmamıştır muhtemelen. Astsubaylarla ...