İngiltere'den
son dakika haberleri gelmeye devam ediyor. Birleşik Krallık’ın Avrupa
Birliği’nden ayrılması ya da ayrılmaması için yapılan kritik referandumda halk “AB’ye
Hayır” dedi. Son dönemlerde, dünya gündeminin ilk maddesini İngiltere, Galler,
İskoçya ve Kuzey İrlanda’dan oluşan Birleşik Krallık’ın AB üyeliğinin oylanacağı
referandum oluşturuluyordu.
Ülkenin kaderini belirleyen referandumda “AB’ye Hayır” diyenler yüzde 51.9
olurken, “Evet” diyenler ise yüzde 48.1’de kaldı. Şok sonucun ardından, AB
yanlısı İngiltere Başbakanı David Cameron istifa kararı aldı. Peki şimdi ne
olacak? Ayrılık kararı alan İngiltere'yi Avrupa Birliği ile iki yıllık bir
müzakere süreci bekliyor.
Birleşik Krallık'ın
kaderini belirleyecek olan referandumda oyların büyük bölümü sayıldı.Resmi
olmayan sonuçlara göre, referandumda AB'den ayrılma (Brexit) yönünde
oy kullananların oranı yüzde 51.9. 'AB'de kalalım' diyenlerin oranı
ise yüzde 48.1. Referandumda İskoçya (Yüzde 62'ye yüzde 38) ve Kuzey
İrlanda (Yüzde 55.8'e yüzde 44.2), AB'de kalma yönünde oy verdi. "AB'de
Kal" kampı, başkent Londra hariç İngiltere'nin büyük bölümünde başarısız
oldu. Galler'de de "AB'den Ayrıl" kampı kazandı. Galler seçmeninin
yüzde 52.5'i AB'den ayrılma yönünde oy verirken, yüzde 47.5'i "AB'de
kalalım" dedi.
SONUÇ SABAH SAATLERİNDE
KESİNLEŞTİ
Birleşik Krallık'taki toplam
382 seçim bölgesinin tamamındaki sandıklar TSİ 09.00 sularında sayıldı.
"AB'den Ayrıl" kampının referandum zaferi
ise oy sayımının tamamlanmasından yaklaşık bir saat önce kesinleşti.
CAMERON İSTİFASINI AÇIKLADI
Referandumda büyük yenilgi
alan İngiltere Başbakanı Cameron, TSİ 10.00 sularında kameraların
karşısına geçti ve görevi bırakacağını açıkladı.
Muhafazakar Parti'nin
Ekim'deki kongresinde aday olmayacağını söyleyen Cameron, İngiltere'nin
istikrarını sağlamak için gelecek haftalarda ve aylarda elinden geleni
yapacağını belirtti.
"KESİN TAKVİM
VEREMEM"
Cameron, "Ama ülkeyi
sonraki hedefine taşıyacak kaptan olarak kalmaya çalışmayı doğru bulmuyorum.
Bu, kolay aldığım bir karar değil. Bir istikrar döneminin, sonrasında ise yeni
bir liderliğin gerekli olduğunu düşünüyorum. Bugün kesin bir takvim vermeye
gerek yok ancak bence ekim ayındaki Muhafazakar Parti kongresinde yeni bir
başbakana sahip olmayı hedeflemeliyiz" diye ekledi.
Açıklamasında, "Bu
karar hafife alınmamalıdır; Britanya halkının kararlarına saygı göstermek
gerekir" diyen Cameron, "Tüm çıkarların korunduğu bir çözümle
ilerlenmelidir. Şimdi AB ile görüşmeler yapmak için hazırlanmalıyız. Her zaman büyük
kararlarla yüzleşmek gerekiyor" ifadesini kullandı.
Cameron, İngiltere'nin AB
ile daha güçlü olduğunu düşündüğünü de sözlerine ekledi.
2005'ten beri Muhafazakâr
Parti lideri olan Cameron, bu süre zarfında iki genel seçim zaferi yaşamıştı.
Geçen yıl yapılan genel
seçim öncesinde AB konusunda referanduma gitme sözünü Muhafazakar Parti'nin
seçim manifestosuna koyan İngiltere Başbakanı Cameron, ülkesinin üyelik
koşularını değiştirmek için birlik ile yeni bir müzakere süreci başlatmıştı.
Müzakereler çerçevesinde AB'den egemenlik, göç ve siyasi birliğin dışında kalma
başlıkları altında yeterli tavizleri aldığını savunan Cameron, tarihi 23
Haziran olarak ilan edilen referandumda ülkesinin birlikte kalması için Şubat
ayından beri kampanya yürütüyordu.
EN GÜÇLÜ ADAYLARDAN BİRİ
BORIS JOHNSON
Partisini ve kabine
üyelerini referandum konusunda serbest bırakan Cameron'ın karşısında, Adalet
Bakanı Michael Gove ve eski Londra Belediye Başkanı Boris Johnson'ın başını
çektiği AB'den ayrılma yanlısı grup yer aldı. Cameron'dan sonra Muhafazakar Parti'nin
liderliği için güçlü adaylar arasında yer alan Johnson'ın, referandumdan çıkan
ayrılık kararının AB'den ayrılma sonucu Cameron'ı istifaya
zorlaması bekleniyordu.
Muhafazakar Parti hükümeti
döneminde 43 yıl önce Avrupa Ekonomik Topluluğu'na (AET) üye olan Birleşik
Krallık, yine bir Muhafazakar Parti hükümeti döneminde birlikten ayrılmış
olacak.
YÜKSEK KATILIM
Birleşik Krallık seçmeninin
referanduma ilgisi büyüktü.
Referanduma katılım oranı
yüzde 72.2 olarak açıklandı. 46.5 milyon kayıtlı seçmenden 33 milyon 568 bin
184'ünün geçerli oy kullandığı duyuruldu.
KUZEY İRLANDA İÇİN YENİ
REFERANDUM SESLERİ
Kuzey İrlanda'daki Sinn Fein
partisi, “Kuzey İrlanda'da, birleşik bir İrlanda için referandum yapılmasını”
talep etti.
İrlanda Cumhuriyeti ile
birleşilmesi için referanduma gidilmesini isteyen Sinn Fein'in açıklamasında,
ortaya çıkan sonucun Kuzey İrlanda'daki siyasi görünümü tamamen değiştirdiği
belirtildi.
Parti, Britanya'nın AB'den
çıkması durumunda bu ülkenin Kuzey İrlanda halkının çıkarlarını temsil etme
yetkisinden mahrum kalacağını söyledi.AB referandumunda Kuzey İrlanda'daki
seçmenlerin çoğunluğu, AB'de kalınmasından yana oy kullandı.
FARAGE'DAN ŞAŞIRTAN TAHMİN
İlk anketlerin
açıklanmasının ardından Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi'nin (UKIP)
lideri Nigel Farage, "AB'de kalınması yönünde yürütülen kampanya kazanmış
görünüyor" açıklamasını yaptı. AB'den ayrılma taraftarı olan Farage'ın bu
tahmini, ilerleyen saatlerde gelen oylama sonuçlarıyla çelişti. Farage,
sonuçların AB karşıtları lehine çıkması üzerine ise söylemini değiştirdi. UKIP
lideri, destekçilerine yaptığı konuşmada, "Bu, sıradan insanlar için, iyi
insanlar için bir zafer olacak" dedi.
AB üyeliğinin devamı
yönündeki kampanyanın başını çeken İngiltere Başbakanı David Cameron ise resmi Twitter adresinden,
"Britanya'nın daha güçlü, daha güvenli ve Avrupa'da daha iyi olması için
oy veren herkese teşekkür ediyorum" diye yazdı.
‘AYRILMA’ KARARI ÇIKTI,
ŞİMDİ NE OLACAK
İngiltere’de sandıktan ne
sonuç çıkarsa çıksın AB açısından hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı
belirtiliyordu. İngiltere’nin AB’de kalma kararı alması durumunda yumuşak
ve daha yavaş değişim süreci, AB’den çıkış (Brexit) kararı alması halinde ise
daha hızlı ve radikal değişim yaşanması bekleniyordu.
Brexit, yani ayrılma kararı
alınması, AB’nin kimyasını kaçınılmaz şekilde değiştirecek. Muhtemel gelişmeler
şöyle:
AB’nin ilk hamlesi Brexit’in
domino etkisi yaratmasını engellemeye çalışmak olur. Fransa’nın da aralarında
bulunduğu çok sayıda AB ülkesinde popülist partilerin güç kazanmaya devam
etmesi dikkate alınarak, Brexit örneğinin izlenmesini engellemek amacıyla
radikal adımlar atılabilir.
Brexit etkisi altına girme
riski en yüksek ülkelerden biri Fransa. Brexit’in İngiltere açısından fazla
sorun yaratmadığı bir durum oluşması halinde Fransa’nın çıkışını savunan aşırı
sağın iktidara ulaşması şehir efsanesi olmaktan çıkabilir. Bu da Avrupa
projesini yaşamsal bir sorunla karşı karşıya bırakabilir.
Brexit, bazı AB ülkelerinde ekonomi alanında çok olumsuz sonuçlar
doğuracağından ekonomik ve sosyal şoklar olabilir. Bunlar da yeni krizleri
tetikleyebilir.
BREXIT’TE SÜREÇ NASIL
İŞLEYECEK
Brexit kararı, sancılı bir
‘boşanma süreci’ yaşatacak. Sonucun yasal açıdan İngiliz hükümeti açısından
bağlayıcılığı yok. Ancak böyle bir sonucu siyasi açıdan görmezden gelmenin
imkanı olmadığından İngiltere Başbakanı Cameron’ın ilgili prosedürü hızla
başlatması bekleniyor. Boşanmanın başlaması için Cameron’ın kararı Lizbon
Antlaşması’nın 50’nci maddesine bağlı olarak AB Konseyi’ne bildirmesi
gerekiyor. Süreç bu bildirim yapıldığında başlayacak. Taraflar ayrılığı
müzakere edip bir anlaşma sağlayacak. Bu anlaşma sağlandığı andan itibaren ya
da bildirimden sonra en geç iki yıl içinde AB antlaşmaları İngiltere için
uygulanır olmaktan çıkacak. Bu süreyi uzatma imkanı olsa da AB ve İngiltere’nin
oybirliği gerekiyor.
AYRILMA HALİNDE OPSİYONLAR
NELER
İzlanda ve Norveç modeli: Bunlardan
ilki ve en sık dile getirileni İngiltere’nin İzlanda ve Norveç’in de yer aldığı
Avrupa Ekonomik Alanı’na dahil olması. İngiltere, ortak pazara erişim
sağlayacak, ancak AB kararlarına ortak olamayacak.
İsviçre modeli: Yüzlerce
anlaşmaya dayanan İsviçre modeli de bir başka model ancak bu anlaşmanın
İsviçre’yi bile tatmin etmediği düşünüldüğünde
İngiltere için bir opsiyon
olabileceğini düşünmek zor. AB’yle Serbest Ticaret Anlaşması ya da Türkiye ile
AB arasındaki Gümrük Birliği benzeri bir anlaşma imzalamak da öteki seçenekler
arasında.